31 Temmuz 2012 11:08

‘32 yaşındayım ve babam 30 yıldır cezaevinde’

Son zamanlarda birçok tanım yapıldı onun için;En kıdemli Mahkum!En uzun süre cezaevinde kalan adam!12 Eylülün en uzun tutuklusu!Cezaevinde unutulan adam!Var mı cezaevinde ondan çok yatan!Bu nasıl hukuk!Hukuk katliamının öyküsü!Cezaevinde unutuldu!Unutulmaya mahkum!      TDKP’li CAN

‘32 yaşındayım ve babam 30 yıldır cezaevinde’
Paylaş
İlhan Canan

Son zamanlarda birçok tanım yapıldı onun için;
En kıdemli Mahkum!
En uzun süre cezaevinde kalan adam!
12 Eylülün en uzun tutuklusu!
Cezaevinde unutulan adam!
Var mı cezaevinde ondan çok yatan!
Bu nasıl hukuk!
Hukuk katliamının öyküsü!
Cezaevinde unutuldu!
Unutulmaya mahkum!      
TDKP’li CANAN
Kimden mi bahsediyoruz?
Babam Tahir Canan’dan.
Benim yaşımdaki birçok arkadaşım 12 Eylül dönemine dair yaşanmışlıkları ailesinden veya yakın akrabalarından muhakkak dinlemiş ve geçmişe dair bir olay olarak zihninde bir yerlere kaldırmıştır diye düşünüyorum. O geçmişte yaşanmış ve bir daha yaşanmaması gereken bir olgu olarak bir tarafta duruyor.
Fakat bu durum bizim ailemizde halen güncelliğini koruyarak yaşanmaya devam ediyor. Çünkü babam Tahir Canan ülkemizin son 33 yılının 31 yılını cezaevinde geçirmiş olup halen de cezaevinde yatırılmakta olan bir devrimci. 12 Eylül özünde kimi hedef almıştı bu ülkede, elbette devrimcileri.
12 Eylülü birkaç kelime ile özetlemek gerekirse; Hukuksuzluk, ayrılık, idam, cezaevi, işkence, gözaltı, ev baskını, sorgulama… vb. devam eder. Bugün bizim yaşamımızda durum ne; en azgın biçimde hukuksuzluk, mahkeme kararlarındaki absürtlük, ayrılık, maddi manevi zorluk, kalın duvarlar, demir kapılar, kısıtlanmış ve denetimli zamanlarda yapılan görüşmeler ile baba oğul ilişkisi yaratma, aile olmaya çalışma süreci.
Şimdiki boyutunda ise 12 Eylülden farklı bir durum yok ülkemde, yine işkence var, sabaha karşı yapılan ev baskınları var, yurttaşların üzerine bomba atma var, inkar ve asimilasyon var, gazeteci- aydın- sanatçı ve bilim insanlarının bir takım suçlamalar ile uzun soluklu tutukluluk halleri var. Peki, bu uygulamalar yapılırken ülkede zikredilen kavramlar neler ileri demokrasi, yeni ve özgürlükçü Anayasa, askeri vesayetle ve 12 Eylül ile hesaplaşma, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü…
Biz Tahir Canan olarak yaşamımızda adı geçen cilalı laflardan nedense nasibimizi alamıyoruz.
Bu konuda kendimden yola çıkarak durumu anlatmaya çalışayım. 1978 doğumluyum ve Babam ile baba oğul ilişkimiz 1991-1993 yılları arasındaki kısa bir zaman dilimi. Bugün ben babayım, 10 yaşında bir kızım var bir de kasımda doğacak oğlum... Yaşamıma bakıyorum ve soruyorum, ‘Biz babam ile baba oğul ilişkisini nasıl yaşadık?​’ Aklıma gelen kavramlar hemen beliriyor ‘Uzun yolculuklar, asker, cezaevi, gardiyan, uzu süre bekleme, arama noktaları, yüksek ve kalın duvarlar, her tarafa sirayet etmiş gri renk ve bunları aştıktan sonra karşımızda bize umut ve gülen gözler ile bakan yaşama her koşulda tutunmayı başarmış, düşüncelerinden taviz vermemiş bir insan, babam. Olanca sıcaklığı ile kucaklıyor bizi.’
Cilalı laflar ile hikaye dinleyeceğim yaşımı çoktan aştım ve ben o yaşlardan beri gerçeği yaşıyorum; devam eden 12 Eylül hukuksuzluğunu. Ve yakın zamanda kızım ve yeğenlerim de tıpkı babalarının çocuk yaşta yaşadıkları travmaları yaşamak zorunda kaldılar. Babamın yaşadığı hukuksuzluğu hukukun dolambaçlı koridorlarında aşamayınca bir karar aldım. 2011 yılının eylül ayı sonlarında kendimce bildiğim ve ulaşabildiğim basın kuruluşlarına ‘32 Yaşındayım ve Babam 30 yıldır cezaevinde…’ diye başlayan bir mektup yazarak Tahir Canan ve biz ailesinin yaşadığı hukuksuzluğu anlatmaya çalıştım. O tarihten sonra duyarlı basın çalışanı dostlarımız, ülkemizde vicdan sahibi politikacılar, yazarlar, TV programcıları konuya duyarlılık göstererek bizlere destek oldular. Bu vesile ile tüm dostlara teşekkürlerimi bir kez daha iletmek istiyorum.
Olay basında yer almaya başladıktan sonra Tahir Canan meselesi ülke gündeminin yoğunluğu arasında ciddi anlamda da yer buldu. Ulusal bazda yayın yapan ana akım medyanın hemen hemen hepsinde işlendi. Burada biz bir şeyi hesap edemedik, bizler Tahir Canan’ın yaşadığı hukuksuzluğu biliyoruz çocuklarımız ile paylaşıyoruz da toplumsal hayatın içindeki okuldaki çocuklarımızın arkadaşları ve onların aileleri bu durumu nasıl algılayıp, anlatıyorlar çocuklarına. Ve bu durumun bizim çocuklarımıza nasıl yansıyacağı, işte bunu planlayamadık. Bu durumu da yaşayarak öğrendik. Kampanyanın başladığı dönemlerde kızım Eftelya okuldan geldiğinde inanılmaz derecede canı sıkkın bir şekilde duruyordu. Nedenini öğrenmek için çok uğraştık, anlatmak istemedi üzüntüsünden ağlamaya başladı. Bir zaman sonra öğrendik nedenini, okulda arkadaşları kızıma ‘dedesi katilmiş’ diyerek konuşmalar yapmışlar. Kızım da tıpkı babası ve amcalarının küçük yaşta yaşadığı gibi bildiği ama anlatamadığı gerçeklerin toplumsal karşılığının baskısı altında kalmış ve psikolojik olarak etkilenmişti. Tahir Canan 12 Eylül hukuksuzluğu ile sırf dünya görüşü ve yaşam felsefesi nedeniyle işlemediği cinayetlerin faili haline getirilmiştir.
Ve 2012 yılında biz Tahir Canan ve ailesi olarak bu hukuksuzluğun giderilmesi için sürekli mücadele etmekteyiz. Ve bu mücadelemizde devam eden 12 Eylülü iliklerimize kadar yaşamaktayız.
Bizler Tahir Canan’ın 4 oğlu 5 torunu, eşi ve kardeşleri olarak yaşamımızda halen kalın duvarlar, demir parmaklıklar, gri renk, asker postalı, gardiyan araması, dinlenen telefon görüşmeleri, uzun yolculuklar sonrası yapılabilen kısa görüşmeler ile karşı karşıyayız. Tahir Canan’ın oğullarının küçük yaşta yaşadığı süreçleri bugün Tahir Canan’ın torunları yaşıyor.
Fakat tüm bunlara inat biz Tahir Canan ailesi olarak, Tahir Canan’a özgürlük mücadelemizi çocukları, torunları, eşi, kardeşi, vicdan ve adalet duygusu taşıyan tüm dostlarımız ile sürdürüyoruz. Tahir Canan özgür kalana kadar da sürdürmeye kararlıyız.
3. Yargı paketi “Ret” dese de, Yargıtay hukukun üstünlüğü değil de üstünlerin hukukunu uygulasa da, Yerel ve genel mahkemeler karar alma noktasında vicdan ve adaletten uzak olsa da, ülkemizi idare eden siyasal erk bizi ‘hukuka’ kanalize ederken, hukukta topu taca atsa da Tahir Canan özgür kalacak.

*Tahir Canan’ın oğlu

ÖNCEKİ HABER

Suriye: Türkiye çadır kentlerde 'terörist' barındırıyor

SONRAKİ HABER

Yabancı kamyon giremez!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...