31 Temmuz 2012 05:18

Kötü sendika da iyi midir?

Sendikalara olan güvensizlik o kadar arttı ki artık kimse “En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir” söylemini dile getirmiyor.Sendikaların işyerlerinde yapması gerekenleri yapmaması bir yana koşulları daha da kötüye götürmesi bu duygunun oluşmasının en önemli sebebi.Trakya’da da özellikle tekstil sekt&oum

Kötü sendika da iyi midir?
Paylaş
Seyit Aslan

Sendikaların işyerlerinde yapması gerekenleri yapmaması bir yana koşulları daha da kötüye götürmesi bu duygunun oluşmasının en önemli sebebi.

Trakya’da da özellikle tekstil sektöründe çalışan işçiler bu cümleyi kurmayı bırakmış. Son yirmi yılda işçilerin yaşadıkları, deney ve tecrübeler işçilere başka şeyler söyletiyor.

İşçiler, tekstil sektöründe örgütlü sendikalara güvenmiyorlar. Çünkü sendikalı ve sendikasız işyerleri arasındaki makas farkı, giderek kapanmış ve neredeyse hiçbir fark yok.  

Ücret, çalışma koşulları ve baskılar sendikalı ile sendikasız işyerleri arasında eşitlenmiş durumda.

ÜCRETLER VERİLMİYOR SENDİKA İZLİYOR

TEKSİF Sendikası’nın örgütlü olduğu Bilkont Tekstil Fabrikası’nda çalışan işçiler, sendikanın hak gasplarına sesini çıkartmadığını anlatıyor. İşçilerin birkaç aylık ücret ve ikramiyeleri içeride duruyor. Patronun enerji sektöründe yatırım yaptığı için ücretleri ödemediğini aktaran işçiler, “Sendikanın bu konuda girişimi yok. İşçiden değil, patrondan yana tutum alıyor. Patronların baskısı, sendikaların yetersizliği ve mücadeleden uzaklaşması dağınıklık, bireysellik ve başka arayışlar ortaya çıkarıyor” diyor. Tekstil sektöründe çalışan işçilerin bu sektöre geçici iş olarak baktığını ifade eden işçiler, daha iyi bir iş buldukları anda iş değiştirdiklerini aktarıyor.

Bu durum sendikalaşma ve işyerinde mücadele eğilimini zayıflatıyor.

CAMDA NELER YAŞANIYOR?

Cam sektöründe örgütlü olan Kristal-İş Sendikasının Ocak ayında başladığı toplusözleşme görüşmeleri devam ediyor. Türkiye’nin en iyi sözleşmesini yapma sözü veren sendika, kime göre iyi sözleşme yapacağını açıklamıyor. Eski işçilerle, genç işçiler arasında yarı yarıya ücret farkı var. Eğer bir iyileştirme olmazsa işçilerin büyük bölümü sözleşmeden kazançla çıkmayacak. Saat ücretleri en yüksek 11 TL, en düşük 5,5 TL. Bu farkın kapanması çok mümkün gözükmüyor. 1995 yılındaki sendika ile bugünkü sendika aynı değil. Geçmişte yaşanan grevler ve mücadele işçiye güven verirken, şimdi bu güvenin yerinde yeller esiyor. Bir cam işçisi, “Bizim sendika TEKSİF gibi oluyor” diyor. Şimdi artık işçilerin sorunlarını değil, patronların sorunlarını çözen bir anlayış var. Şişecam patronu işçilerin isteklerini vermezse ne olacağı ise soru işareti olarak havada duruyor. Ne işyeri komiteleri, ne aydınlatma, ne de grev hazırlığı var. Hatta sendika artık grevle hak alınacağına inanmıyor.

DAYANIŞMA YOK ELEŞTİRİ VAR

Sendika işyeri temsilcileri ve delegeleri seçimle belirliyor ama eşit koşullarda değil. İşçiler, “Fabrikanın birinde çarşaf liste uygulaması yapılırken, diğerinde işçiler blok listeye zorlanıyor. Sendika merkezi zayıf olduğu yerde çarşaf liste uyguluyor, güçlü olduğu yerde blok listeyle seçimlere gidiyor” eleştirisini yapıyor. Her seçim dönemine denk gelen geçici işçilere kadro vaadiyle blok oy kullandırılıyor. Sendika merkez yönetimi ve şube “Muhalefetin listesini getirenleri kadroya aldıracağız” diyerek işçiler üzerinde baskı kuruyor.

“Sendikamız Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) içinde, Türk-İş yönetimine aday olduklarında söylediklerinin yüzde birini bile işyerinde uygulamıyorlar. Hatta fazlası var eksiği yok diyebiliriz. İki liste oldu, anlayış olarak ayrılıkları varsa ortaya koymalılar.

Petrol-İş Sendikasının Mersin Soda grevi aynı işverene ait olması öncelikli dayanışmayı gerektirir. Ancak dayanışma yerine, yanlış zamanda ve gereksiz greve çıkıldı, böyle zamanda grev mi olur diye propaganda edildi. Sanki Petrol-İş yanlış bir şey yaptı gibi anlatılıyor. Sınıf dayanışması zayıf, iki sendika tek patron ama dayanışma olmadı. Bu durum Hava-İş süreci açısından da aynı. Türkiye sendikal hareketi Hava-İş sendikasına ve işçilerine sahip çıkmadı. Tekel gibi olmadı, olmalıydı. Her şeyden önce ‘SGBP ne yaptı? Kristal-İş ne yaptı?​’ diye  sorgulamak ve eleştirmek durumundayız. Yangına bir kova su dökmezsen sen de yanarsın, sendikaların durumu böyle” diyen işçiler, kıdem tazminatı, kiralık işçilik konularında hükümetlerin saldırı planları olduğunu ancak bununla ilgili işyerlerinde aydınlatma yapılmadığını dile getirdi.   

PROFESYONELLİK KALKMALI

Cam işçileri sendikal hareketin yeniden güçlenebilmesi için şu önerileri getiriyor; “Profesyonel sendikacılık kalkmalı, oraya gelenler bozuluyor. Yönetime seçilen yoldan çıkıyor. Araba, maaş, koltuk, etiket derken zaten işçiden kopuyorlar. Sözleşmeden sözleşmeye işyerlerine geliniyor, o da işçileri ikna etmek için, mücadeleye hazırlamak için değil. Bu iş amatörlerin işi mücadele edenlerin işi olmalı. Sendikacılar denetimsiz, her yönetim kendine yakın olanı disiplin ve denetim kuruluna seçiyor, onlara da imkan sunuyorlar, koklatıyorlar, kim kime hesap soracak. Bütün bunlara rağmen, sendikanın yanlış da olsa alacağı her mücadele kararına işçiler sonuna kadar uyar ve sahip çıkar, bu cam işçisinin geleneğinde var.” (Lüleburgaz/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Alevi çalıştaylarından bugüne geldik

SONRAKİ HABER

Provokatör kim?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...