Yeşil Yol'a karşı çıktı Erdoğan'a hakaretten yargılandı
Rize'de Yeşil Yol eylemi sırasında Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan HDP Rize Eş Başkanı Karafazlı'nın ilk duruşması görüldü.
Gençağa KARAFAZLI
Rize
Yeşil Yol eylemi esnasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan HDP Rize Eş Başkanı Günay Karafazlı, ilk duruşmasına çıktı. Karafazlı, Rize 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında yazılı savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
Karafazlı yazılı savunmasında kendisinin aile içi bir sohbetini gizlice videoya çekilip savcılığa veren gizli tanıktan da şikayetçi oldu. Kendisine yönelik suçlamaları ise kabul etmedi. Karafazlı savunmasında "Öncelikle belirtmek gerekir ki, olay zamanı kızımla aramda geçen konuşmaya bir yayla sakini dahil olmuş, olayla hiçbir ilgisi olmayan bir başka kişi bizim iznimizi almadan gizlice video kaydı yaparak suç işlemiştir." ifadelerini kullandı.
Karafazlı'nın savunmasından satır başları:
"Cumhurbaşkanına alenen hakaret suçunun oluşabilmesi için suçun aleniyet unsuru bakımından irdelenmesi gerekmektedir. Olayda ben, kızım ve yayla sakini bulunmaktadır. Kızımın tanıklıktan çekilme hakkı olduğunu özellikle belirtmek isterim. Bu durumda benim dışımda birden çok kişiye ulaşmayan sözlerim nedeni ile aleniyet unsurunun oluştuğunu ileri sürmek hukuka aykırıdır. Kaldı ki, kızımla aramdaki konuşmaya yayla sakini Sündüz Çorbacı dahil olmuştur. Anayasanın 20.maddesinde özel hayata saygı hakkı düzenlenmiş, aynı maddede kişisel verilerin hukuka aykırı olarak elde edilmesi yasaklanmıştır. Bir başka şahsın bilgimiz ve iznimiz olmadan benim ve kızım arasındaki konuşmayı kayda alıp bunu yayarak aleyhimize kullanması anayasaya aykırıdır. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kişisel verim rızam olmadan kayıt altına alınarak hukuka aykırı davranılmıştır.
Anayasanın 38.maddesinde, kanuna aykırı elde edilmiş bulguların delil olarak değerlendirilemeyeceği düzenlenmiş olup, gizli kaydın dosya içerisinden çıkarılması gerekmektedir.
Olay tarihi dikkatli incelenirse Suruç Katliamından 2 gün sonra olduğu görülecektir. Bilindiği gibi 20 Temmuz 2015’te Suruç İlçesinde siviller canlı bomba saldırısına uğramış ve 33 sivil yaşamını yitirmişti. Kızımla aramda geçen ve yaylacının dahil olduğu konuşma bu katliamı eleştirmek için siyasal iktidarı temsil eden Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerdir. Bu amaçla söylenmiştir.
AİHM’in 26.06.2007 tarihli 75510/01 Başvuru numaralı Artun ve Güvener Türkiye kararında o dönem yürürlükte olan cumhurbaşkanına hakaret suçu ile ilgili olarak Türkiye aleyhine verilmiş karardır. Bu karar incelenirse sözlerim nedeni ile Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlemediğimin anlaşılacağını düşünmekteyim. Bu karar ile ilgili izleme raporu İnsan Hakları Ortak Platformu’nun http://www.aihmiz.org.tr/ isimli web sitesinde AİHM kararlarının uygulanmasının izlenmesi bölümünden rahatlıkla indirilebilir.
Sonuç olarak suçun aleniyet unsuru oluşmamıştır. Suçta kullanılan delil yasak yöntemlerle elde edilmiştir. Dolayısıyla suçun maddi unsuru oluşmadığı gibi hakaret etme kastım olmadığından suçun manevi unsuru da oluşmamıştır. Bu nedenlerden ötürü beraatıma karar verilmesini talep etmekteyim."