30 Temmuz 2012 10:23

Suriye: Washington’un en son savaş suçu

İnsan merak ediyor: “Özgür Suriye” için mücadele eden “isyankar” Suriyeliler, Libya’daki “asiler” gibi ülkenin yıkıma sürüklenecebileceği hakkında ne düşünüyor acaba? Libya, ülkenin petrol kaynaklarının Suudi Arabistan’daki prensler gibi tekellerle değil de halkla paylaşıldığı

Suriye: Washington’un en son savaş suçu
Paylaş
Dr. Paul Craig Roberts

İnsan merak ediyor: “Özgür Suriye” için mücadele eden “isyankar” Suriyeliler, Libya’daki “asiler” gibi ülkenin yıkıma sürüklenecebileceği hakkında ne düşünüyor acaba? Libya, ülkenin petrol kaynaklarının Suudi Arabistan’daki prensler gibi tekellerle değil de halkla paylaşıldığı Kaddafi yönetimi altında gayet iyiydi. Artık bir hükümetleri yok ve gücü ele geçirmek için rekabet eden ve birbirleriyle çekişen fraksiyonlarla birlikte, ülkeye tam bir düzensizlik hakim.
Kimsenin Libyalı asilerin gerçekte kimler olduğunu bilmemesi gibi, aralarında El Kaide unsurlarının olduğu iddiası ile birlikte, kimse Suriyeli asilerin kim olduğunu, ya da gerçekten asi olup olmadıkları bile bilmiyor. Bazı “asiler”, çapulculuk yapmaya, tecavüz etmeye ya da kendi yönetimini köylerde ilan etmeye her an hazır gibi görünen eşkıya kılığında beliriyor. Diğerleri ise, El Kaide olduğunu belirtiyor.
Aslında kendilerini “asi” olarak tanımlayan silahlı kimseler, dışarıdan gelen bir müdahalenin işaretinden başka bir şey değil. Washington’un kukla Suudi ve Bahreyn hükümetlerine, ordu teçhizatına sahip “asiler” ayarlamalarını emrettiği iddia ediliyor. Suriye Savunma Bakanının ve hükümetin kriz operasyonları başkanının öldürüldüğü patlamanın, intihar bombacısı tarafından değil de ABD tarafından, Saddam Hüseyin’i öldürmeyi beceremedikleri insansız hava uçakları ile gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Bütün bunlardan bağımsız olarak  Washington bu terör saldırılarını bir başarı olarak değerlendirdi; asilerin “Gerçek bir hareket gücü” kazandıklarını belirterek Suriye hükümetini istifa etmeye çağırdı.
Eğer naif okurlarımız “Bizim hükümetimiz böyle şeyleri asla yapmaz” diye düşünüyorlarsa aşağıda, Suriye’de daha önce gerçekleştirilen Batılı terörist müdahalenin tasvir edildiği rapora baksınlar;.
“Özgürlük güçlerinin işlerini kolaylaştırmak için, ... kilit önemdeki kişileri ortadan kaldırmaya yönelik özel bir çaba gösterilmelidir. ... bu da, ayaklanma ve müdahaleden önce gerçekleştirilmelidir, ...
Eğer siyasi karar Suriye’de iç karışıklık yaratmaya varırsa, CIA buna hazır durumda ve SIS (M16) küçük çaplı bir sabotaj ve ani saldırılar gerçekleştirerek Suriye’de birlikte çalışılacak kimselere ulaşılacaktır. ... bu saldırı olayları Şam’a odaklanmamalıdır... Daha da ötesi: “Yeterli derecede korku ortamı yaratılarak... hücum saldırıları ve sınır çarpışmaları” yapılacak, “Müdahale için ortam hazırlanacaktır... CIA ve SIS (M16) hem psikolojik hem de aktif saldırılarla tansiyonu yükseltmek için kullanılacaktır.” (Sızdırılan ABD-İngiltere ortak istihbarat raporu, Londra ve Washington, 1957)
Obama, hükümetinin neden Suriye hükümetini devirmek için böylesine yanıp tutuştuğunu açıklamadı. Mevcut devlet başkanı, Londra’da bir göz doktoruydu ve vefat eden babasının yerine geçmek üzere Suriye’ye dönmüştü. Washington, gösterişli bir retorik olan “insancıl müdahale” ile maskelenen gerçek amaçları konusunda ketum davranıyor; fakat Washington’un amaçları oldukça net. Bunlardan biri, Suriye’deki Rus donanma üssünü ortadan kaldırmak ve Rusya’nın Akdeniz’deki tek üssünü kaybetmesine neden olmak.
İkincisi, İsrail’in güney Lübnan’ı işgal etme girişimlerinin başarılı olmasını sağlamak için, Hizbullah’ı destekleyen Suriye’yi ortadan kaldırmak. Hizbullah savaşçıları İsrail’in Güney Lübnan’ı işgal girişimlerini iki kez durdurmuştu. Üçüncü amaç ise, Washington’un daha önce Irak ve Libya’da yaptığı gibi, mezhep çatışmaları aracılığıyla Suriye’nin bütünlüğünü bozmak ve Suriye’yi gruplara bölerek parçalamak; böylece Washington’un hegemonyasının önündeki bir engeli daha kaldırmak.
Irak’ın bir zamanlar olduğu gibi, laik bir Arap ülkesi olan Suriye, Şii Müslümanlara az çok benzeyen Alevilerin oluşturduğu bir siyasi parti tarafından yönetiliyor. Aleviler, nüfusun yüzde 12’sini oluşturuyor ve nüfusun yüzde 74’ünü oluşturan Sünni Müslümanlar tarafından kafir olarak görülüyor. Ayrıca, düzenlenen “ayaklanma”, Sünnilere yönetimi ele geçirmek için bir fırsat olarak görünüyor. (Irak’ta Şii çoğunluğu yöneten Sünnilerken, Suriye’de durum bunun tam tersi.)
Araplar arasındaki ayrılıklar, Arapları Batı müdahalesi ve yönetimine karşı zayıflatıyor. Sünni-Şii ayrımı Arap ülkelerinin işgalcilere karşı birlikte direnmesini ya da bir Arap ülkesinin bir diğerine yardıma gitmesini imkansız hale getiriyor. 1990’da Şii Suriye hükümeti ilk Irak Savaşı’nda Sünni Irak yerine ABD hükümeti ile birlikte hareket etmişti. Yine aynı şekilde ne Arapların Lawrence’i olan Nasır, ne de Kaddafi bir Arap birliği oluşturma konusunda başarılı olabilmişlerdi.
Washington, diğer ülkelerin hükümetlerini kanlı bir şekilde görevden alırken her zaman ahlaki bir arka planla bunun üstünü örter. İlk önce o hükümeti şeytan gibi gösterir, daha sonra da Washington’un bariz saldırganlığı “Özgürlük ve demokrasi götürmek”, “Acımasız bir diktatörü devirmek” ve “Kadın haklarını korumak” olarak tanımlanır. Her çeşit ikiyüzlü laf ve ifade işe yarar.
Hillary Clinton, Suriye hükümetini devirmek için kolları sıvarken her yerde bunu savunmaya başladı. Sersem kadın, Washiongton’un Suriye işgalinin üstünü örtmek için BM güçlerini kullanmasını engellediği için Çin ve Rusya’yı bile tehdit etmeye kalkıştı. Washington, iktidarını teslim etmemek için direnen Suriye hükümetini, kendi halkına karşı terör uygulayan bir hükümet gibi gösteriyor. Fakat Washington’un kendi ürünü olan terörist saldırıları ya da yüksek mevkilerdeki Suriyeli yetkililerin ölmesine neden olan intihar bombası saldırısını kınadığı falan yok. Washington’un bu çifte standardı, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından “Kötü niyetli bir tutum” olarak adlandırıldı.
Dahası, Washington gerçekten de kötü niyetli bir tutum içinde. Fakat Irak, Afganistan, Libya, Somali, Yemen ve Pakistan’daki bu fesat tutumun şaşırtıcı olan yanı ne ki? Rusya zaten kendisi ABD üsleri tarafından çevrildi ve Rus hükümeti Amerikan parası ile finanse edilen, sadakatsiz ve hain muhaliflerle dolu. Keza Çin, Pasifik’te ABD’nin hava, deniz ve kara üsleri ile hızlı bir şekilde çevriliyor. Çin hükümetinin sadakatsiz muhalefeti daha ne kadar Washington tarafından finanse edilebilir?
Hegemonya ilerlemeye devam ediyor, fakat Sünni Suriyelilerin bu olayda gördüğü tek şey, Alevileri devirmek. Suriye Sünnileri, Washington’un Iraklı Sünnileri devirdiğini bilmelerine rağmen Washington’la ittifak yapacak. Görünen o ki - kendilerine milyonlarca dolar para akışı sağlayan- dış rejimlerin kuklası olmayı Arapların çoğu önemsemiyor.  
Washington, gevşek bir biçimde Suriye Cumhurbaşkanı Esad’ı bir “diktatör” ya da “acımasız bir diktatör” olarak lanse etti. Fakat, Esad diktatörse bile o kadar aktif bir rolü yok. Normalde diktatörler herhangi bir muhalefetin yükselmesine izin vermez, silahlanmasına ise hiç izin vermez. Yönetimdeki partinin otoriter olduğunu söylemek daha doğrudur, ama yönetimdeki parti yeni bir anayasayla demokrasi unsurlarını da hayata geçirmiştir.
Irak örneğinin kanıtladığı üzere, Arap hükümetleri, Sünni ve Şii nüfusların bitmek bilmeyen bir iç savaş durumuna girmemesi için otoriter olmak zorundalar. Hem Bush hem de Obama, ABD’nin Irak’a “özgürlük ve demokrasi” götürdüğünü iddia ediyor. Yine de, Irak’ta devam eden şiddet Amerikan işgali altında da aynı şekilde yoğun bir biçimde devam ediyor. İşte son üç günün raporu:
23 Temmuz: “Bagdat’ta ve başkentin kuzeyinde meydana gelen bir dizi bombalama ve ateş açma olayları, en az 107  kişinin ölümüne ve 216 kişinin yaralanmasına neden oldu.”
24 Temmuz: “Daha da yoğun bir şekilde ikinci gününde de devam eden bombalama saldırıları en az 145 Iraklının ölümüne, 379’unun yaralanmasına neden oldu.”
25 Temmuz: “Irak’ta saldırılar devam ediyor: 17 ölü, 60 yaralı.”
İşte Washington Irak’a bunu yaptı. Washington’un götürdüğü bitmek bilmeyen kargaşa ve ölümler, “özgürlük ve demokrasi” olmaktan çok uzakta. Washington’un Suriye’ye götüreceği şey tam da bu.

counterpunch.org'dan Çeviren: Alev Yıldırım

ÖNCEKİ HABER

Romanya’da referandum geçersiz sayıldı

SONRAKİ HABER

Kindar nesil yetiştirmek isteyenlerin eseri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...