12 Ekim 2017 09:29

Fehim Taştekin: Suriye'yi anlattım, iktidar rahatsız oldu

Fehim Taştekin'le, Rojava: Kürtlerin Zamanı kitabının yasaklanmasını konuştuk: 'Suçumuz kifayetsiz muhterislerin hevesine gölge düşürmek.'

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Gazeteci Yazar Fehim Taştekin, Rojava: Kürtlerin Zamanı kitabının yasaklanmasına ilişkin sorularularımızı yanıtladı. “Ben üç kitabımda da Suriye’deki kirli ilişkileri anlattım. Bu iktidarın Türkiye’yi sürüklediği tehlikelere değindim. Bu yüzden de iktidar çevreleri tarafından hedef yapıldım” diyen Taştekin, bu kararla gazetecilere nasıl soru soracaklarına, kitap yazacaklarına dair talimat verilmek istediğini söyledi. Taştekin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Gazetecileri uçağına aldıklarından ve önünde dizilen ‘evet efendimci’lerden ibaret sanıyor” dedi.

Rojava: Kürtlerin Zamanı, Ortadoğu siyaseti ile ilgilenenler için önemli bir kaynak. Taştekin’in Suriyeli Kürtlerin tarihini detayları ile ele alan kitabı aynı zamanda bölgede dönen kirli ilişkileri de ortaya koyuyor. Daha önce seçitli soruşturmalarda ‘suç delili’ gibi gösterilen kitap için dün Kahta Sulh Ceza Hakimliği “terör örgütü niteliği taşıyan kitap” diyerek toplatma kararı verdi.

‘KİTAPLARIN YASAKLANDIĞI KARANLIK DÖNEMLERE DÖNDÜK’

Karar sonrası ulaştığımız Fehim Taştekin, kitapların yasaklandığı karanlık dönemlere geri dönüldüğünü ifade etti. “Toplum olarak o kadar vahim şeyler yaşadık ki yavaş yavaş tepki verme refleksimizi kaybediyoruz” diyen Taştekin şunları söyledi: “İktidar da bunun farkında ve bundan yararlanıyor. Basit bir mantıkla skandalın azı gürültü çıkartıyor, çoğu gürültüye gidiyor! Elbette kitapların yasaklandığı karanlık döneme geri döndük, hatta onun da gerisine döndük. Bazı dostlar ‘Hukuk öncesi döneme savrulduk’ diyor, son derece haklılar. Normal toplumlarda en basitinden düştüğünde tutunacağın bir makam olur, bu hukuktur, adalettir. Ama biz normali fena halde yitirdik. Çatı çöktü, artık ne hukuk kaldı ne de mantık. Yine de vazgeçemeyiz; şaşırma duyumuzu yitirmememiz gerekiyor, o duygu bizi doğru yolda tutacak temel dinamiktir.”

‘GAZETECİLERİ ‘EVET EFENDİMCİ’LERDEN İBARET SANIYORLAR’

Kitabın daha önce de çeşitli vesilelerle suç deliliymiş gibi gösterildiğini hatırlatan Taştekin, “Bir kere yasak olmayan bir kitabın suç delili sayılması bir hukuk garabetiydi. Hatta Diyarbakır’daki duruşmalardan birinde avukat, haklı olarak “Müvekkilim bu kitabı bulundurduğu için suçlanıyor. Ama kitap hakkında bir soruşturma yok, yazarı serbest, kitap yasal olarak satılıyor” diyordu. Sonunda kitabı yasaklayarak bu çelişkilerinden kurtulduklarını zannediyor olabilirler. Temelde kitapların yasaklanması özgür bir toplumun inşası açısından ürkütücü. Benim kitabım ise farklı mahkemelerce düzenlenen iddianamelerde ‘terör örgütünün propagandasını yapmak’, ‘halkı isyana teşvik etmek’, ‘terör örgütüne katılımı özendirmek’ gibi akıl almaz suçlamalara maruz kaldı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Gazeteci sizin onayladığınız insanlarla görüşürse gazeteci, sizin sevmediklerinizle görüşürse terörist! Bu mantık zaten başlı başına gazeteciliğin ölüm ilanıdır” dedi.

Kararla yukarıdan, soru sorma, yazma talimatı verilmek istendiğini belirten Taştekin, “Bu topraklarda bu iktidar ifade özgürlüğünün ruhuna Fatiha okuyalı çok oldu. Bu gazeteciliği bitiren bir karardır. Tepeden sen araştırma, soru sorma, yazma diyorlar. Zaten en tepedeki de buyurdu bağımsız gazeteciliğin olmadığını. Gazetecileri uçağına aldıklarından ve önünde dizilen ‘evet efendimci’lerden ibaret sanıyor” diye konuştu.

‘SURİYE’DEKİ KİRLİ İLİŞKİLERİ ANLATTIM’

Kitaba yöneltilen suçlamalara da yanıt veren Taştekin şunları söyledi: “Esasen Suriye’de çok suç işlendi. Bunlar insanlığa karşı suçlar, savaş suçları, yağmacılık suçları, terör örgütlerine destek suçları kapsamına giriyor. Ben üç kitabımda da Suriye’deki kirli ilişkileri anlattım. Bu iktidarın Türkiye’yi sürüklediği tehlikelere değindim. Bu yüzden de iktidar çevreleri tarafından hedef yapıldım. Fakat yaptığım özü itibariyle gazeteciliktir. Kitaplarım tanıklık ve tarihsel süreçler üzerine kurulu. Olabildiğince objektif olmaya çalıştım. Ama iktidarı rahatsız eden de burası. Kifayetsiz muhterislerin ihtişamına, heveslerine, kaprislerine gölge düşürdük. Suçumuz bu.”

KİTAP ÖRGÜT, OKUYUCULAR ÖRGÜT ÜYESİ Mİ?

“Terör örgütü niteliği taşıdığı” gerekçesinin işin acınası tarafı olduğunu söyleyen Taştekin, “Hukuk sisteminin kimlere kaldığını gösteren bir cümle. Bir kitabı terör örgütü olarak nitelemek sanırım hukuk tarihinde yeni bir fasıl ya da derslerde örnek vaka olarak okutulacaktır. Kitap örgüt olduğuna göre okurları da örgüt üyesi sayılacak her halde. Ürkütücü bir parodi! Zaten Mersin’de tutuklanan avukat Ali Bozan’a sorulan sorularda bu mantığı görüyorsunuz. Kitabın okuru bir avukata ‘Yapılan aramada elde edilen kitap içeriğinde geçen örgütsel konular ile ilgili kimlere talimat verdiniz? Ne şekilde bir örgütsel oluşum oluşturdunuz? Sizinle birlikte kimler bu örgütsel oluşum içerisinde bulunmaktadır?​’ sorusu yöneltilmiş. Yeterince ürkütücü değil mi?​” diye sordu.

‘GAZETECİLER VE YAZARLAR OLARAK HEDEFTEYİZ’

Uzun zamandır karanlık günlerden geçildiğinin altını çizen Taştekin, gazetecilerin karanlık dönemlerin en yakın tanıkları olduğunu söyledi. Taştekin, “Şimdi kendileri için hazırlanan karanlık tünelden geçiyorlar. Kötülüğün sıradanlaşması ve kötülerin dokunulmazlık kazanması için kalemlerin susması gerekiyor. O yüzden gazeteciler ve yazarlar olarak hedefteyiz, o yüzden casus, vatan haini gibi her dönemin ucuz şablonlarıyla mahkum ediliyoruz. Faşizmin işleyiş mantığı aynı. Bu bir dehlizdir, alkışlayanını da yutan bir kara deliktir” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan'ın ABD'ye vize krizi mesajında 'İtirafçı' vurgusu

SONRAKİ HABER

Hasankeyf şimdi de tel örgülerle çevrildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...