26 Eylül 2017 07:14

10 Ekim davası: 'Mahkeme tanık dinlemiyor, delil toplamıyor'

10 Ekim davasının 5. duruşmasının 2. gününde mahkeme ara kararını açıkladı. Dava 22-23 Kasım'a ertelendi.

Paylaş

Tamer Arda ERŞİN 
Ankara 

10 Ekim Katliamı davasının 5. grup duruşmasına ara karar açıklandı. Mahkeme heyeti, müştekilerin ve suçtan zarar görenlerin davaya kabulüne, bilirkişilerine teslim edilen dijital materyal ve görüntülerin beklenmesine, sanık Cuma Dabanıyassı, Bestami Işık ve Mehmet Korkmaz hakkında açılan dava ve Esin Durgun'un ifadeleri için yazılan müzekkerelerin beklenmesine, bir kısım müşteki vekillerinin kamu görevlilerinin mahkemede dinlenmesinin reddine, sanıkların eşlerinin dinlenmesinin reddine karar verdi. Dava 22-23 Kasım'a ertelendi.

10 Ekim Katliamı davasının 5. grup duruşmasına Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. IŞİD sanıkları mağdur avukatlarını yine tehdit etti. Avukatlar mahkemeye seslenerek, "Mahkemenin vereceği  karar Türkiye yargısı için örnek olacak. Ancak mahkeme ısrarla delilleri toplamıyor, tanıkları dinlemiyor" dedi. IŞİD sanığı da ayetle savunma yaparak "Biz değil, İslam yargılanıyor" dedi. Diğer IŞİD sanığı da şeriat istediğini söyledi. Savcı mütalaasında sanıkların tutukluluğunun devamını isterken, kamu görevlilerinin dinlenmesi talebinin reddedilmesini istedi.   

Duruşmaya KESK Eş Genel Başkanları Aysun Gezen ve Mehmet Bozgeyik, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan. CHP Genel Başkanı Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP’li vekiller Şenal Sarıhan ve Murat Emir’in yanı sıra KESK’e bağlı sendikaların yöneticileri katıldı. Duruşma salonuna 18 tutuklu sanık getirildi. 

Duruşmada söz alan mağdur avukatlarından Senem Doğanoğlu, sanıkların IŞİD ile eylemsel ve fikri yönden birliktelikleri olduğunu belirterek, “Sanıklar hayatımızın orta yerine bombalarla düştü. Geçmişin vahşetinin hukuken tanımlanması sorunu mahkemenizin üzerinde. 10 Ekim Ankara Katliamı sonrası Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, katliamı da referans alarak bir karar aldı. BM Güvenlik Konseyi IŞİD'i evrensel olarak ‘eşi görülmemiş’ bir tehdit olarak tanımladı. BM aynı zamanda IŞİD'in eylemlerini ‘soykırım’ ve ‘insanlığa karşı suç’ olarak tanımladı. IŞİD'in canlı bombalarının sivil alanı hedef almasını da savaş suçu olarak tanımladı” dedi. 

IŞİD’in sivil halka karşı işlediği suçların, insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında olduğunun altını çizen Doğanoğlu, “Antep mahkemeleri ise göçmen kaçakçılığı diyerek IŞİD üyeleri hakkında beraat kararı verdi. Sizin burada vereceğiniz karar şuan sınırda bekleyen IŞİD’lilerin, geldiklerinde  haklarında verilecek olan karar bakımından önemli. Aynı zamanda 10 Ekim Ankara Katliamı’nın nasıl tarif edileceği bakımından da önemli” dedi. Doğanoğlu, mahkeme heyetine hitaben, “Sadece bizlere karşı değil, Ezidî kadınlara, Alevilere ve Kürtlere karşı da sorumluluğunuz var” diye seslendi.

AVUKATLARA TEHDİT

Doğanoğlu’nun konuşması sırasında sanık Mehmeddin Baraç ve Abdülhamit Boz, müşteki avukatlarını tehdit etti. Bunun üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı. Gerginliğin ardından sözlerine devam eden Doğanoğlu, sanıkların Suriye’de faaliyette bulunduklarını dair kanıtlar ve sanık ifadeleri olduğunu ekledi. Sanıkların avukatlara yönelik sözleri zapta geçirildi. 

SANIKLAR TAHLİYE İÇİN DOSYALARIN AYRILMASINI İSTİYOR

Müşteki avukatlarından Ahmet Özdel, Terörle Mücadele Kanunun mahkemelere, örgütleri yeniden tanımlama imkanı verdiğine değinerek, “Bunu IŞİD terör örgütü için yapmanızı talep ediyoruz. Yaptığınız yargılamanın dünya ve Türkiye yargısına örnek teşkil etmesi gerekir. Ancak mahkeme ısrarla delilleri toplamıyor, tanıkları dinlemiyor. Polis amirlerinin ve Ceren Demir’in dinlenmesi gerekir. En önemlisi IŞİD’in yeniden tanımlanması gerekir. 

IŞİD örgütü değişmiştir ve Türkiye’de yapılan yargılamaların da  buna uygun hale getirilmesi gerekir. Bir sanık birden çok cep telefonu kullanıyorsa bunun dikkate alınması gerekir. Yakup Şahin tek seferlik telefon hattı kullanıyor. İnternet üzerinden IŞİD’in talimat verdiği biliniyor” sözleriyle bilirkişilerin sanıkların telefonlarını gereği gibi incelememesini eleştirdi. 

Sanıklardan Suphi Alpfidan, yargılamanın başında, katliamın organizatörlerinden Halil İbrahim Durgun’un yanında gördüğü bir kişinin 10 Ekim Katliamı’ndan sonra kendisinden ev istediğini Antep Emniyetinden 3 polise bildirdiğini söylemişti. Bu durumu hatırlatan Avukat Özdel, bu 2 polisin hala tanık olarak dinlenmediğini belirterek, “Tanık olarak dinlenmesi gereken 2 polisi bile hazır etmeyen emniyet müdürlüğü IŞİD’i bu hale getirmiştir” dedi. 

Sanıkların kendi dosyalarının ayrılmasını talep ettiğini söyleyen Özdel, “Bölge mahkemeleri sanıklara müsamaha göstermiştir. Bu sebepten dosyalarının ayrılmasını talep ediyorlar” diye konuştu. Özdel, sanıklar hakkındaki delilleri tek tek açıklayarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını istedi. 

‘3 POLİSİ DİNLEYEMEDİK’

Suphi Alpfidan’ın Avukatı Akın Deniz de, müvekkilinin isimlerini verdiği polislerin ifadesinin alınmamasını eleştirerek, “Bir yıldır 3 polis memurunun ifadesini alamadık. Bu maddi gerçeğin açığa çıkarılmasını engelliyor. İfadeleri bir an önce huzurda alınmalı” dedi. 

AVUKATTTAN İLGİNÇ SAVUNMA

Daha sonra sanık Hacı Ali Durmaz’ın Avukatı Hatice Aydın söz aldı. Aydın’ın 10 Ekim  Katliamı’na “olay” demesi üzerine, Aydın ve mağdur aileler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Aydın ısrarla “olay” demeye devam ederken, “Olay işte olay. Bizim suskunluğumuzu güçsüzlük olarak algılamayım” ifadelerini kullandı.

Beyanların ardından duruşmaya 13.30’a kadar ara verildi. 

Verilen aradın ardından sanık savunmalarıyla devam edildi. Sanık avukatlarından Orhan Şahin’in sanıklarla 3 jandarma eşliğinde yakın konuşması ve gülüşmesi dikkat çekti. Orhan Şahin sanıklardan Abdülhamit Boz’un El Kaide’den yargılandığını kabul ederek, El Kaide ve IŞİD’in birbirlerine düşman olduğu için müvekkilinin örgüt üyesi olamayacağını ileri sürdü. Şahin, Boz ve diğer müvekkilleri hakkında tahliye talep etti. 

SANIK AYET OKUDU, 'İSLAM YARGILANIYOR' DEDİ 

Sanık Erman Ekici, örgüt üyeliğiyle yargılandığını ve Antep’de de dosyaları olduğunu söyleyerek, hakkında Antep dosyalarından gelen delilleri kabul etmedi. “-Miş, -muş ile iddianame açılıyor, 21,5 aydır tutukluyum” diyen Ekici, Antep dosyasında yer alan görüntülerde elinde IŞİD bayrağı olmasına rağmen “Bu bayrakta yer alanlar camilerin girişinde yazıyor” dedi. Sanık Yakup Şahin, avukatların hakkında söylediklerinin yalan olduğunu ileri sürerek, Kur’an’dan ayet okudu ve “Bizden çok İslam’ı yargılamaya, onu esir etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı. 

SANIK AVUKAT TUGAY BEK’İ PARMAK SALLAYARAK TEHDİT ETTİ

Sanık Talha Güneş, Antep dosyasında aleyhinde ifade veren Mehmet Fatih Alıcı ve Murat Dayan’ın söylediklerini kabul etmedi. Güneş, mağdur avukatlarının delil olarak sunduklarını “acizlik” diye niteledi. Güneş savunması sırasında, mağdur avukatlarından Tugay Bek’in PKK ile ilişkisi olduğunu ileri sürdü. Bu sırada solanda gerginlik yaşandı. Sanık Mehmedin Baraç, Avukat Bek’i tehdit eden ifadeler kullandı ve parmak salladı.

Sanık Suphi Alp Fidan, "Ben Kürt'üm Kürtçe anadilim. İnsanda ya Allah korkusu olacak ya cemaatten utanacak” dedi ve cezaevinde şartlarının kötü olduğunu ve birçok hastalığı olduğunu iddia etti. Metin Akaltın da tehdit edildiğini öne sürdü. Alışveriş merkezinde yakalandığını belirten Akaltın, oradaki kamera kayıtlarının incelenmesini istedi. Esin Durgun'un ifadelerine dikkat çeken Akaltın, "Kocasını benim ihbar ettiğimi biliyor ve bu yüzden intikam almaya çalışıyor. Eşimin hiçbir suçu yok" dedi.

'BEN ŞERİAT İSTİYORUM'

Sanık İbrahim Halil Alçay, "İki yıldır dosyayla alakalı deliller toplanmaya çalışılıyor. İlk zamanki durumumdan farklı bir durumda değilim. Benim oğlumun adı Huzeyfe olduğu için kod adıma Ebu Huzeyfe deniyor. Halil Durgun ile ilgili sadece ticari ilişkim vardı.

Hakan Şahin, “Söylenilen telefonlar ve nereye gittiğime ilişkin aynı ifadeleri tekrar ediyorum” derken, Yakup Karaoğlu da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "ülkeler kılıçla fethedilir, adalet ile ayakta, ispatlanmamış iddia ispatlanmak ister" sözleriyle konuşmasına başladı. İnsanların  gıcık olduğu amirini ihbar ettiğini söyleyen Karaosmanoğlu, “Boşanmak istediği hanımını terör örgütü üyesi diye şikayet ediyor. IŞİD hunharca katliamlar yaptı. Gönül ister ki IŞİDin yaptığı katliam ile birlikte yatağında öldürülen polisler de anılsa keşke. Şeriat istiyorum, Allahım’ın kanunlarını istiyorum. Eğer bunun için yargılanacaksam, yargılayın. Bu tür 3-5 kişinin yapacağı katliamlar içinde bulunmam. IŞİD İslami camiadakileri saflarına katıyor ama ben bunlardan değilim" dedi. 

Mehmedin Baraç, konuşmasının devamında gizli tanıkların kendi isimlerini vermediğini söyledi. Evinde IŞİD bayrağı bulunmasına ilişkin de, Abdülselam Hıtay'ın üç resmi makamda bayrağın kendisine ait olduğunu söylediğini ancak bayrağın kendi üzerine kaldığını savundu.                        
Abdülhamit Boz, isim benzerliğinden dolayı tutuklu olduğunu iddia etti. Resul Demir, “Biz birbirimize gidip geliyorduk, çıkınca Allah izin verirse yine gideceğiz. Sırf birilerini rahatlamak için suç atfetmiyorsanız bu tutuklukların devam etmemesi gerekiyor" dedi.

Mağdur avukatlarından Avukat Tugay Bek de kendisinin tehdit edildiğini ve mahkeme heyetinin önceliğinin savunma makamını korumak olduğunu vurguladı. Savcılık makamına yapılacak “eli kanlı" gibi ifadeler nasıl suçsa, avukata yöneltildiğinde de suç olması gerektiğini belirten Bek, sanıkların tehditleri nedeniyle işlem başlatılmasını istedi. Aysel Tuğluk' un annesinin cenazesine katılan avukatların terörist olarak gösterilmek istendiğini ifade eden Bek, mahkeme heyetinin bu konuda da Talha Güneş ve Mehmedin Baraç hakkında suç duyurusunda bulunulması istedi. 

SAVCI, KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI TALEBİNİ REDDETTİ

Savcı mütalaasında bilirkişi raporlarının dönüşünün beklenmesini, müştekilerin katılma taleplerinin kabulünü, sanıkların tutukluluk durumunun devamını, kamu görevlilerinin bu davada tanık olarak dinlenmesinin usül ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle reddini istedi. 

ARA KARAR AÇIKLANDI

Mahkeme heyeti, müştekilerin ve suçtan zarar görenlerin davaya kabulüne, bilirkişilerine teslim edilen dijital materyal ve görüntülerin beklenmesine, sanık Cuma Dabanıyassı, Bestami Işık ve Mehmet Korkmaz hakkında açılan dava ve Esin Durgun'un ifadeleri için yazılan müzekkerelerin beklenmesine, bir kısım müşteki vekillerinin kamu görevlilerinin mahkemede dinlenmesinin reddine, sanıkların eşlerinin dinlenmesinin reddine, bir kısım sanıklar yönünden iletişim tespit edilip edilemediği yönündeki incelemelerin beklenmesine, hakkında yakalama kararı çıkarılan sanıklar için müzekkere cevaplarının beklenmesine, görüntülerde kimliği tespit edilemeyen sanıkların yüz tanımasınınn yapılıp yapılmayacağı konusunda cevabının beklenmesine, bir kısım sanıklar adına kayıtı telefonların HTS kayıtlarının istenmesi için müzekkere yazılmasına, bir kısım sanıkların tehditleri hakkında suç duyurusu için sözlerinin çözümlemesinin yapılarak Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, müştekilerin vekillerin bilirkişi raporlarına itirazların tüm raporların inclenmesinden sonra değerlendirilmesine karar verildi.

Dava 22-23 Kasım'a ertelendi.

DURUŞMA ÇIKIŞI AÇIKLAMA: TALEPLERİMİZ TAŞLARI YERİNDEN OYNATACAK MAHİYETTE

Duruşma çıkışında adliye önünde basın açıklaması yapıldı. "Gün gelecek, devran dönecek, katiller halka hesap verecek" sloganlarının atıldığı açıklamada konuşan 10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakinci Coşkun, "Zaman bize adalet mücadelesini daha metanetli olmayı öğretti. Hala kamusal sorumluluğun işletilmediğini, taleplerimizi kabul etmediğine şahit olduk. Daha iddianame aşamasında dosyaya konulması gereken delillerin daha yeni getirildiğini gördük. Biz tahrik etmeye, salonda olaya çıkarmaya çalışan sanıklar bugün de amaçlarına ulaşamadılar. Bizim taleplerimiz bu ülkede bazı taşları yerinden oynatacak mahiyette" dedi.

Açıklamada 10 Ekim katliamının 2. yıldönümünde başta Ankara olmak üzere, her yerde anmalar yapılması çağrısında bulunuldu.

SANIKLAR KİMLERDİ?

Davanın tutuklu sanıkları İbrahim Halil Alçay, Resul Demir, Hüseyin Tunç, Mehmedin Baraç, Nihat Ürkmez, Hakan Şahin, Yakup Şahin Yakup Karaoğlu, Metin Akaltın, Erman Ekici, Burak Ormanoğlu, Hacı Ali Durmaz Abdülmüttalip Demir, Talha Güneş ve Abdulhamid Boz, Suphi Alpfidan, Hatice Akaltın, Esin Durgun. Firari sanıklar sanıklar ise şöyle; Ahmet Güneş, Bayram Yıldız, Deniz Büyükçelebi, Edremit Türe, Hasan Hüseyin Uğur, İlhami Balı, Kasım Dere, Muhammet Zana Alkan, Mustafa Delibaşlar, Nusret Yılmaz, Ömer Deniz Dündar, Savaş Yıldız, Yakup Selağzı, Kenan Kutval, Walentina Slobodjanjuk ve Cebrail Kaya.

(Fotoğraf: Arşiv)

ÖNCEKİ HABER

Şemdinli’de 3.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi

SONRAKİ HABER

Grevdeki Maccaferri’de anlaşma sağlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...