24 Eylül 2017 00:36

Değinmeler

'Gündüz geceye, gece gündüze karışıyor. Bir saat ayarlamasıyla yaptılar bunu. Şimdi kimse düzeltmiyor durumu. Karanlığı aydınlığa çevirmeyelim diye.'

Paylaş

Adnan ÖZYALÇINER

SUSKUNLUK

Gündüz geceyi, gece gündüzü bitiriyor. Güneş parlıyor, ay ışıldıyor. Ne günaydın, ne iyi geceler. Suskunluk. Uzayıp giden...

DÖNGÜ

Her gün, ıssız bir suskunluk içinde bekliyoruz. Beklediğimiz bir otobüs, bir metro, bir metrobüs, bir vapur, bir tren, bir uçak, hangisi olursa olsun, bizi bir yere bırakıyor. Bilir bilmez indiğimiz ya da indirildiğimiz yerde yeniden onlardan birini beklemeye başlıyoruz. Genelde bindiğimiz yere döndürülüyoruz. Yeniden indiğimiz ya da indirildiğimiz yere döndürülmeyi beklemek üzere...

GÖRÜNMEYEN

Önümüz sıra bir şeyler olup bitiyor, ardımızda bıraktığımız akıp gitmiş şeyler var. İki yöne de baktığımızda köreliyoruz. Arkada bıraktıklarımız çoktan karanlığa gömüldüğünden görüntü vermiyor. Önümüz aydınlık. Göz kamaştırıcı bir aydınlık içinde olduğundan orada da görüntü yok. 

‘KİRLENMİŞ KAĞITLAR’

Kağıtlar ne kadar kirlense, ne kadar kirletilse onca artıyor aydınlık. Karanlıktan aydınlığa.

UYAN ARTIK

Dosyaları karıştırırken Sennur’un (Sezer) kağıtlarının arasında ‘Ninni’ adlı bir şiirini buldum. Oğlu Ahmet’e yazılmış. Uyumasını değil uyanmasını isteyen bir şiir:

Ninni
Eridi eriyecek gecenin sisi
Duyulunca ilk horoz sesi
Uyursan kim büyütür çimeni
Uyan Ahmet uyan ninni

Yağmursuz yeşermez buğday
Boy atmaz pirinç
Allanmaz elma
Diş kamaştıran uykunla
Bizi aç bırakma

Diz boyu dikeni kim yolacak
Kim getirecek aydınlığı cama
Uyudun sarardı yapraklar
Uyan Ahmet uyan bahar olacak

Diyorum ki Ahmet’e değil de bize yazılmış bu şiir. Hepimize. Uyanın artık diyerek...

BUGÜN DE ÖYLE

Eskiden gazetelerle basımevlerinin yer aldığı Babıâli yokuşu dik bir yokuştur. Oradan geçmiş gazetecilerle yazarların, yokuşun eğimine uymaktan, sırtları eğiktir. Eğdirilmişlerdir. Bugün de böyle değil mi?

KARANLIĞI AYDINLIĞA ÇEVİRMEK

Gündüz geceye, gece gündüze karışıyor. Bir saat ayarlamasıyla yaptılar bunu. Şimdi kimse düzeltmiyor durumu. Karanlığı aydınlığa çevirmeyelim diye.

ŞİMDİLİK

Çürüyen bir şey var. Kokuşan. Herkesin gördüğü, duyduğu bir şey. Bilmezlikten gelerek. Şimdilik. 

ORTA YERDE

Düzlükteyiz. Dünyanın dümdüz olduğunu düşündüren bir düzlükte. Hangi yöne gidersek gidelim aynı düzlük. Sınırsız uzayıp giden. O yüzden midir düzlüğün ortasında bir başımıza orta yerde kalışımız? Kıpırdamadan / kıpırdayamadan.

YÜZLEŞME

Sırt sırta yaşadığımızdan ağlayınca ağladığımızdan, acılardan mı neden, güldüğümüzde, sevinç değilse neden, yüzümüzün sarardığında, hastalıklardan mı, baskılardan mı neden, yaşananların, yaşatılanların utancından olmalı yüzümüz kızardığında kimsenin haberi olmuyor. Kimse kimsenin yüzüne bakmadığından / bakamadığından. Yüzleşmediğinden / yüzleşemediğinden.

DÖNÜŞMEK

Işık karanlığı saklıyor. Gün geceyi. Saklambaç oynayan iki kardeş örneği. Bir o, bir öteki sobeliyor birbirini. Sırayla, arka arkaya. Sonuçta ne karanlık, ne aydınlık değişmiyor; dönüşmüyor hiçbiri.

ÖNCEKİ HABER

Eşit ve özgür bir hayat için… Bu yasalar böyle geçmez!

SONRAKİ HABER

Taşınma telaşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...