23 Eylül 2017 09:55

Cumartesi Anneleri Güzel Anne’yi unutmadı

Cumartesi Anneleri, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 652’nci kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.

Paylaş

Kayıplarının akıbetini öğrenmek ve faillerinin cezalandırılmasını isteyen Cumartesi Anneleri, 652. hafta oturumunda geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Güzel Şahin’i andı. Güzel annesiz gerçekleşen ilk oturumda, yıllardır aynı meydanda omuz omuza direndiği yoldaşı Hanife Yıldız söz alarak, “Ben anadan yetim kaldım, babadan, evlattan yetim kaldım. Arkadaşımdan yetim kalacağımı hiç düşünmedim. Senin havada olan yumruğunu senin yerine hep kaldıracağım, seni utandırmayacağım” diye konuştu. 

22 yıldır her Cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda toplanan Cumartesi Anneleri 652. hafta oturumunda, 12 Eylül 1994’te Ankara’da gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Kenan Bilgin için adalet istedi. Geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Güzel Şahin’siz gerçekleşen ilk oturumda, “Failler belli, kayıplar nerede?​” yazılı pankartın üzerine Güzel annenin tülbenti konuldu. Güzel annenin çocukları ve torunlarının da katıldığı oturumda Barış Anneleri’nin Güzel Anneye gönderdiği mesaj okundu. Mesajda, “Yaşamın boyunca on binlerce insanın anası oldun. Kürd’ü, Türk’ü Laz’ı ayırt etmedin. Barışın, adaletin hakim olacağına inancını diri tutarak en ön saflarda yer aldın. Barış, adalet ve özgürlük tüm dünyada hakim olana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Sana söz veriyoruz” denildi.  

‘BÜTÜN HAK SAVUNUCULARININ EYLEM ANNESİ’

Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan siyasetçiler Sebahat Tuncel ve Figen Yüksekdağ da cezaevinden gönderdikleri mesajla direniş arkadaşları olan Güzel Anneyi andı. Tuncel gönderdiği mesajda, “Hatun Annenin cenazesine yapılan ırkçı, faşist saldırı nedeniyle büyük bir öfke yaşarken, acımız halen çok taze iken bu kez de Güzel annenin vefatını öğrenmiş bulunuyoruz. Güzel anne haksızlığa, zulme, faşizme karşı mücadelenin en ön saflarındaydı. yüreği özgürlük sevdasıyla, enerjisiyle dolu Güzel Anne, tüm etkinliklerde bizlere yol gösterici oldu. Hem Hatun Anneye, hem de Güzel annemize sözümüz özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesinde ısrar olacaktır. Başta Güzel Şahin annemizin ailesine, Cumartesi annelerine ve halkımıza başsağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı. Yüksekdağ ise, “Sevgili Güzel anneyi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bizim için hem bir anne hem de en zor mücadele yollarının yoldaşı oldu hep. Direnişçiliğini, sevgisini ve hiç bitmeyen enerjisini bütün eylem alanlarında daima yanımızda gördük, hissettik. Son nefesini vermeden önce dimdik ayakta ve eylemdeydi. Bütün hak savunucularının, devrimcilerin, yurtseverlerin eylem annesi, mücadele yoldaşı olan o soylu kadını minnetle selamlıyorum. Güzel annenin tüm evlatlarına, mücadele yoldaşlarına, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Kadın siyasi tutsaklar olarak, onun direnişçiliğini büyütecek, bizlere emanet ettiği mücadele bayrağını zafere taşıyacağız” dedi.  

‘BU MEYDAN GÜZEL ANNESİZ ÖKSÜZ’

Kayıp yakınları adına söz alan Ahmet Cihan, “Bu meydan bugün hüzünlü. Güzel anasız öksüz. Bu meydanın gülü, neşesi, direnci olan analarımızdan biriydi Güzel ana. İçerideki tutuklu, hükümlü, gözaltındaki hak savunucuları bilir o herkesin annesi. 31 yaşındaki Süleyman’ın annesiydi Güzel ana. Ve süleyman hiç büyümedi. Ben annemi kaybettim ve bir daha onu bu meydanda göremeyeceğim. Güzel annesiz bu meydan öksüz kalacak. Hükümete sesleniyorum; vicdanınız kurusun sizin! Kayıplarımızın akıbetini öğrenmek için daha kaç anneyi yitireceğiz” diye konuştu. 

‘KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR UNUTTURMAYACAĞIZ’

1994 yılında kaybedilen Kenan Bilgin’in ailesinden İrfan Bilgin de, 22 yıldır adalet arayışını sürdürdüklerini ve bu süre zarfında birçok yoldaşlarını kaybettiklerini söyleyerek başladığı konuşmasını, “Güzel anne bize direnci, mücadeleyi öğretti. 22 yıldır gözaltında kayıplar son bulsun, kaybedilenler ortaya çıkarılsın, failler yargılansın istiyoruz. Adaletin olmadığı adalet saraylarından adalet bekledik. Kenan Bilgin dosyasıyla ilgilenen dönemin Cumhuriyet Savcısı’nın tanıklık yapmasına rağmen hiçbir ilerleme olmadı. AİHM Türkiye’yi 2001 yılında suçlu buldu. Ama Türkiye bu dosyayı sümen altı etti ‘dava açacak ipucu bulamadık’ diye. 12 insanın tanıklığı var nasıl ipucu bulamadınız? Dosyaya bakan cumhuriyet savcısı ‘eminim ki bilgine işkence yapıldı ve kaybedildi’ dedi. Daha ne delili arıyorsunuz? Bu ülkeyi yönetenlerin bizzat verdiği kararlarla kaybedilen insanlar olduğu için bunların ortaya çıkarılıp yargılanması mümkün değil. Biz kanımızın son damlasına kadar insanlarımızı unutturmayacağız. Bu insanlar bizim onurumuz, gururumuz. Bu insanları unutturmamak için mücadelemizde yaşatacağız. Mücadeleleri mücadelemiz olacaktır” diye noktaladı. 

‘ARKADAŞIMDAN YETİM KALDIM’

Gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise yıllardır birlikte mücadele ettiği yoldaşının ardından şöyle konuştu: “Adıyla güzel, kendi güzel, yüreği güzel anamın şahsında aramızdan ayrılan analarımızı saygıyla anıyorum. Güzel ana sadece kendi çocuklarının değil, anaların da anası oldu. O benim de anam. Faşizmle, darbelerle mücadele ederek yaşadı. O kendi çocuklarının değil halkın anasıydı. Her şeyimizi beraber paylaştık. Geçen cumartesi beraber çorba içip ayrıldık. Ben anadan yetim kaldım, babadan, evlattan yetim kaldım. Arkadaşımdan yetim kalacağımı hiç düşünmedim. Senin havada olan yumruğunu senin yerine hep kaldıracağım, seni utandırmayacağım. Güzel insanların arasına gittin. Beni de tanıyorsun Murat’ı da, ona da bir selamımı söyle.”

‘KENAN BİLGİN İÇİN ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ’

652. hafta açıklamasını Cumartesi İnsanları’ndan Meryem Göktepe okudu.  Türkiye’de adil bir yasal sistem olmadığının, yargı mensuplarının evrensel mesleki ilkeler doğrultusunda ve hukuki temellere dayanarak görev yapmadıklarını ifade eden Göktepe, bunun bir örneğinim Kenan Bilgin dosyası olduğunu söyledi.  Göktepe, “35 yaşındaki Kenan Bilgin, 12 Eylül 1994 tarihinde Ankara Dikmen'deki bir otobüs durağından gözaltına alındı. Aynı operasyon kapsamında 10 kişi daha gözaltına alınmıştı. Toplamda 11 kişi gözaltında olmasına rağmen Ankara Emniyeti Kenan Bilgin'in gözaltına alınanlar arasında olduğunu inkâr etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin Ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Savcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Dosyayı devralan savcı Özden Tönük, Kenan Bilgin'e işkence yapan polisleri teşhis edebileceklerini söyleyen tanıkların ifadelerinin, ‘polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialar olduğunu’ içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı. İç hukukta sonuç alınamayınca dava AİHM'e taşındı.  AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Bilgin soruşturmasında polisin sahte tutanak, savcının ise gerçek dışı rapor düzenlediği açığa çıktı. Türkiye AİHM’de oy birliğiyle Kenan Bilgin’i kaybetmekten mahkum oldu. Buna rağmen etkin bir soruşturma yürütmeyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 31 Mart 2017 tarihinde Kenan Bilgin’in ‘Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır’ diyerek zamanaşımı gerekçesiyle ‘Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar’ verdi. 15 Mayıs 2017 tarihinde, Bilgin Ailesi Ankara Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak bu karara itirazda bulundu. Geçtiğimiz ay Ankara Sulh Ceza Hakimliği bu itirazı reddetti ve dava Anayasa Mahkemesi’ne taşındı. Bugüne kadar iç hukukta Kenan Bilgin Dosyası’nda maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin yargılanmasını sağlayacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi. AİHM kararında da isimleri geçen sorumlular cezasız bırakıldı ve bu insanlığa karşı işlenmiş suç unutturulmak istendi. Bu davanın takipçisi olmaktan ve Kenan Bilgin için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

IKBY'deki bağımsızlık referandumu başladı

SONRAKİ HABER

Elazığ'ın 4 ilçesinde özel güvenlik bölgesi ilan edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa