Musa Anter Ödüllerine OHAL yasağı

Bu yıl 25. yapılması planlanan Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni, Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı.

21 Eylül 2017 13:57
Paylaş

Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin düzenlediği ve bu yıl 25’incisi gerçekleştirilen Musa Anter Gazetecilik Ödülleri’nin İstanbul Taksim’de yapılacak töreni Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklandı. Yasağa tepki gösteren Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ödül törenini İHD İstanbul Şubesi’nde yaptı. 

OHAL GEREKÇE GÖSTERİLDİ

Beyoğlu Kaymakamlığı, Taksim Hill Otel’de dün saat 19.00’da yapılmak istenen Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri törenini yasakladı. Törenin yasaklanmasına gerekçe olarak Olağanüstü Hal (OHAL) gösterildi. Kaymakamlık görevlileri, kararın tebliğini gazete yetkililerine değil otel görevlilerine yaptı. 

Yasağa tepki gösteren Özgürlükçü Demokrasi gazetesi ve ödül kazanan gazeteciler, kararı, İHD İstanbul Şube önünde yaptıkları basın açıklamasıyla kınandı. Açıklamaya HDK  Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, DTK Eş Sözcüsü Leyla Güven, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç, CHP İstanbul Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu da katıldı. 

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, “Bu coğrafyanın en çok baskı gören gazetesiydi. Hepimize önder olan Musa Amca’nın adına yapılacak ödül töreniydi. Ölmüş birinin adına verilen bir ödüldü. Bu zihniyetin devamı Hatun Annenin cenazesine saldıranlardır” diye konuştu. 
Özgürlükçü Demokrasi gazetesi yazarı ve aynyarışmanın da jürisinde yer alan Mustafa Aykol, özgür basın geleneğini mücadelesini verdiklerini belirterek, “Bu uğurda şehit düşen arkadaşlarımız oldu, cezaevine giren, sürgüne giden arkadaşlarımız oldu” dedi. Ape Musa şahsında özgür basın için yaşamlarını yitiren gazeteciler için ödülün verildiğini belirten Aykol, İstanbul’daki törenin Kaymakamlık kararıyla ve OHAL gerekçesiyle yasaklandığını anlatan Aykol, “Musa Anter Ödül törenin yasaklanmış. Bu ödülün şanı böyle bir yasakla taçlandı! İnsanların haber alma hakkını savunarak yolumuza devam edeceğiz” dedi. 

ÖDÜLLER İHD ŞUBESİNDE VERİLDİ

Basın açıklamasının ardından İHD Şubesinde ödül töreni gerçekleştirildi. Türkçe Haber dalında ödül kazanan ve kanun hükmünde kararnameyle kapatılan Dihaber’in muhabiri Deniz Tekin, ödülünü Hüseyin Aykol’dan aldı. Tekin, “Yasak, Türkiye basın tarihi açısından kara bir leke. Gerçek gazetecilik yapmak büyük bedel istiyor. Basın şehitleri bu bedeli hayatlarıyla ödediler. Onların bedeline layık olacağız” dedi. 

Jüri özel ödülünü alan BirGün gazetesinden Erk Acerer’in adına ödülü Berkin Elvan’ın Annesi Gülsüm Elvan, Eren Keskin’den aldı. Elvan, “Ömrü boyunca bunu savunan bir adamın hatırasına suç işlendi. Biz ifade özgürlüğünü sonuna kadar sürdüreceğiz” dedi. 

Diken Muhabiri Rıfat Doğan da ödülünü Onur Hamzaoğlu’dan aldı. Doğan, “Musa Anter ismiyle ödül almak gurur verici. Ahmet Şıklar içeride biz dışarıda gerçekleri yazacağız” diye konuştu. 

Kürtçe Haber dalında ödül kazanan Dihaber Muhabiri Cihan Ölmez de ödülünü Selma Gürkan’dan aldı. Kanun hükmünde kararnameyle kapatılan Gazete Şûjin’den Şilan Özhan ve Şehriban Aslan da Kadın Haberciliği dalında layık görüldükleri ödüllerini Sezgin Tanrıkulu’dan aldılar. Kadın Haberciliği dalında Juri Özel Ödülünü, Jinda Asmen adına Derya Asmin, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren’den aldı. Karikatür dalında ödül kazanan Cumhuriyet Çizeri Musa Kart’ın ödülünü ise onun adına Yonca Şık, Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hasan Botan’dan aldı. 

Fotoğraf ödülünü ise “Çıplak İnfaz” isimli fotoğrafıyla Dihaber’den Abdurrahman Gök, bu daldaki Jüri Özel Ödülü’nü de “Tepkisizliğe tepki” adlı fotoğrafı ile BirGün gazetesinden Alican Altunbaş ve “Gözaltı” adlı fotoğrafı ile AFP Foto Muhabiri İlyas Akengin aldılar. (İstanbul/EVRENSEL)

MUHABİRİMİZ ÖDÜLÜNÜ GÜVEN’DEN ALDI 

Muhabirimiz Eylem Nazlıer ödülünü DTK Eş Başkanı Leyla Güven’den aldı.

Muhabirimiz  Eylem Nazlıer de aldığı Juri Ödülünü, Leyla Güven’den aldı. Nazlıer, “Bu ödülü okulda olması gerekirken devlet dersinde katledilen Uğurlar’a, Ceylanlar’a, Berkinler’e, çocuk işçilere ithaf ediyorum. Ayrıca iktidarın her türlü saldırısıyla gerçek gazetecilik yapamadığımız şu günlerde gerçek gazetecilik yapmakta direndiği için cezaevinde olan başta Ahmet Şık olmak üzere tüm tutuklu gazetecilere ve haksız hukuksuz yere ihraç edilen başta Nuriye Gülmen ve Semih Özakça olmak üzere direnen herkese selam gönderiyorum. İnanıyorum ki biz kazanacağız.” dedi.  (İstanbul/EVRENSEL)


MUSA ANTER ÖDÜLLERİNE YASAK MECLİSE TAŞINDI

HDP Milletvekili Besime Konca, 25’incisi yapılması planlanan “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni”nin OHAL gerekçesiyle yasaklanmasını Meclis gündemine taşıdı. Konca, Başbakan Binali Yıldırım’a “Törenin ilk kez hükümetiniz döneminde yasaklanmasıyla ne amaçlanmıştır?” diye sordu. 

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü ve Siirt Milletvekili Besime Konca, ödül töreninin OHAL gerekçesiyle yasaklanmasını Başbakan Binali Yıldırım’a sordu. Başbakanın yanıtlaması istemiyle Meclise soru önergesi veren Konca, Musa Anter’in  20 Eylül 1992 tarihinde, “faili meçhul” cinayetle katledildiğini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) Musa Anter’in katledilmesinden 14 yıl sonra, 2006 yılında, Türkiye’yi suçlu bulduğunu, manevi tazminat ödemeye mahkum ettiğini hatırlattı. 

‘KAYMAKAMA TALİMAT VERİLDİ Mİ?’

Kürt halkının gönlünde “Apê Musa” olarak tarihe geçen Halkın Emek Partisinin kurucularından Gazeteci-Yazar Musa Anter’in, Kürt basın ve kültür tarihi açısından paha biçilmez bir değere sahip olduğuna vurgu yapan Konca, Başbakana, “Beyoğlu Kaymakamlığının yayımladığı yazıyla hiçbir gerekçe gösterilmeden yasaklanan “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni’nin yasaklanmasının yasal dayanağı nedir?” diye sordu. 

Musa Anter adına 25 yıldır ödül töreni yapıldığını da hatırlatan Konca, Başbakana, “Törenin ilk kez hükümetiniz döneminde yasaklanmasıyla ne amaçlanmıştır? Beyoğlu Kaymakamlığına törenin yasaklanmasına dair Hükümetiniz tarafından yazılı ve/veya sözlü bir talimat yapılmış mıdır?” diye sordu.  

Konca, Başbakan Yıldırım’dan şu sorulara yanıt vermesini istedi: 

- “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni”nin yasaklanması, son dönemlerde, Ağrı’da Ehmedê Xanî, Diyarbakır’da Mahsum Korkmaz Heykeli ve Roboskî Anıtı, Mardin’de Uğur Kaymaz Anıtı, Cizre’de Orhan Doğan Anıtı’nın yıkılması, Cegerxwîn Kültür Merkezinin tabelasının indirilmesi ve benzeri birçok uygulamanın devamı mıdır?

- Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni’nin yasaklanması Kürtlerin toplumsal değerlerinin silinmesine yönelik bir müdahale midir?

- 20 Eylül 2017 tarihinde partimizin Van ilinde gerçekleştirdiği mitingimizde, alana Musa Anter fotoğraflarının yasaklanarak alınmamasının gerekçesi nelerdir?

-  Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni’nin yasaklanmasının, miting alanlarına fotoğraflarının alınmamasının, Kürtlerin toplumsal hafızasının silinmesine yönelik bir hükümet politikası olduğu iddialarına karşısında Hükümetiniz kamuoyuna bir açıklama yapacak mıdır?”

CHP’DEN MUSA ANTER ÖDÜL TÖRENİ YASAĞINA TEPKİ

Yasağa CHP’den de tepki geldi. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, konuyla ilgili yaptığı basın açıklamasında yazar, şair ve gazeteci Musa Anter’in toplumu aydınlatan yazıları nedeniyle 1959 yılında tutuklanarak yargılandığını ve bir süre sonra Çanakkale’ye sürgün edildiğini hatırlattı. Musa Anter hakkında, köşe yazıları ve şiirleri hedef alınarak sayısız dava açıldı. 49’lar davası, 1951 tevkifatı ile 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde defalarca tutuklanan Anter, ömrünün 11.5 yılını hapiste geçirdikten sonra bu kez kendi hedef olmuş ve "kimliği belirlenemeyen" bir kişinin açtığı ateş sonucu "susturulmuştu!" diyen Altıok, açıklamasında Türkiye’nin dünyanın  en büyük gazeteci hapishanesi olduğunu söyleyerek “Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Ödül Töreni’ni yasaklayan anlayış Musa Anter'i ve  gerçekleri yazdığı, halkı aydınlattığı için susturulan tüm aydınları hedef almaktadır" dedi. 

Zeynep Altıok’un açıklamalarında öne çıkan başlıklar şu şekilde; 

"Bu coğrafyanın en çok baskı gören gazetecilerinden biri Musa Anter’di. Dün 25’incisi verilen ödül töreni OHAL bahane edilerek yasaklandı. Berkin’e, Hatun Tuğluk’a saldıran zihniyet Musa Anter’i de hedef tahtasına koydu. Ohal gerekçe gösterilerek Musa Anter ödül töreni yasaklanıyor ama aynı gün aynı şehirde Akp’li bakan ve milletvekillerinin katıldığı ödül töreni yasaklanmıyor.  Türkiye tarihinin en karanlık günlerini yaşıyoruz. Akp ve saray iktidarının hedefinde sadece yaşayan gazetecilerin değil, öldürülen gazetecilerin de fikirleri var.  Susurluk davasında hapis cezası alan Mehmet Ağar, Yenipazar Cezaevi'nde 1 yıl boyunca lüks cezaevi koşullarında yattı. Bu iktidar Ağar için cezaevini özel olarak hazırladı, yetmedi cezaevine giden yolları bile onardı. Faili meçhul cinayetlerin en yüksek olduğu dönemlerde emniyet genel müdürlüğü yapan Mehmet Ağar, Musa Anter davasında görüntülü olarak verdiği ifade dışında karanlık sırları saklaması için sustu ve susturuldu. Jitem ve Musa Anter Davası birleştirilmesine rağmen bu karanlık ortaklık devam ettirildi. “İnsan kaybetme” konusunda uzman olan bu karanlık ortaklık Musa Anter’in katili olduğu bilinen “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’ın da “kaybolmasına” aracılık etti. Biz bu insanlık suçunun takipçisiyiz. Ne kadar süre geçerse geçsin de sorumluların ve bu karanlık ortaklığın yargılanması ve Musa Anter cinayetinin aydınlatılması için mücadelemizi sürdüreceğiz. Çünkü bu ve birçok davanın sanıkları faili meçhul gibi görünse de faili meşhurdur! "

'ERDOĞAN’IN AÇIKLAMALARI HEM İTİRAF HEM İFTİRADIR'

Zeynep Altıok, Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Reuters’e yaptığı açıklamalara değindi. Altıok konuyla ilgili olarak “Erdoğan dün Reuters’e yaptığı açıklamada ‘Ben gazeteciyim' diyene bir defa inanmayın. Terör örgütü herkese bir tane kart veriyor. Sarı basın kartı sahibi olanlar bunların içerisinde 50'yi geçmez. Durum budur. Onun için de bu oyunlara da gelmemek lazım ve bu konuda yargımız çok hassastır, dikkatlidir ve adımlarını da buna göre atar’ dedi. Aynı Erdoğan 2 ay önce de ‘Mesleğini gazeteci olarak ifade ederek cezaevlerinde bulunan 177 kişiden sadece ikisi sarı basın kartı sahibidir. Bu 177 kişiden biri cinayet suçundan, diğerleri de terör örgütleriyle ilişkileri sebebiyle cezaevinde bulunuyor’ diyordu. Dün sarı basın sahibi gazeteci 2, bugün 50 diyen Erdoğan aslında hem itirafta hem iftirada bulunuyor. Sarı basın kartı sahibi gazeteci sayısı 2 mi 50 mi? Günden güne sayıyı arttırdığına göre belki de sayı çok daha fazla. Erdoğan ‘terör örgütü herkese bir tane kart veriyor’ diyor. Tutuklu gazetecilerin çoğu hala hangi suçtan yattığını dahi bilmiyor. Haklarında iddianame bile düzenlenemiyor. Ayrıca sarı basın kartlarını Başbakanlık vermiyor mu? Tutuklu gazetecilerden kaçının sarı basın kartı ne zaman iptal edilmiş? Talimatla gazeteci tutuklatanlar talimatla da basın kartı iptal ediyor. "Türkiye'de gazetecilik yaptığı için tutuklanan kimse yok" diyenler bugün başta çökmüş Cumhuriyet davasının deli saçması iddianamesine ve delil olarak sunulan iftira ve kumpas demetine baksınlar. "Türkiye hiç bu kadar özgür olmadı" diyenlerin yönettiği ülkede insan hakları anıtı kelepçeli, hak savunucuları dahi tutuklu, tam 160 gazeteci tutuklu ve başta Musa Anter olmak üzere Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Ümit Kaftancıoğlu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Turan Dursun, Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Hrant Dink cinayetleri gibi sayısız gazetecinin ortak kaderi bilinçli bir tutumla FAİLİ MEÇHUL bırakılmaktır. "

Bu tabloda Musa Anter Özgür Basın Şehitleri 25 ödül törenine yönelik tutum utanç tarihimizin sıradan ve zavallı bir özetidir. (İstanbulEVRENSEL)
 

Reklam
ÖNCEKİ HABER

43 işçi yemekten zehirlendi

SONRAKİ HABER

Kulp’taki istismar davasında tutuklu sanık kalmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...