Güney Marlen: Alternatif müziğin popülistleşmesine karşıyım

Hüseyin Ulaş VURAL
Büşra SARAY
Aydın

Geçtiğimiz sene ise ilk solo albümü “Şişelere Mektupları”ı çıkaran Güney Marlen ile alternatif müzik, müzik piyasası, popüler kültür müziğinin hayatımıza olan etkileri ve daha birçok benzer konuda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. 

Müziğe lise döneminde başladığını dile getiren Marlen, o yaşlarda düz yazı ve şiir yazdığını, daha sonrasında bu durumun onu, söz yazarlığı ve besteciliğe yönelten en önemli etmenlerden olduğunu aktardı. Marlen, ayrıca yazmış olduğu şarkılarının hem kendi yaşadıklarından hem de dış dünyada gözlemlediklerinden etkilenerek oluştuğunu  ifade etti. Alternatif müzik hakkındaki görüşlerini dile getiren Marlen, günümüzde yeni nesil arasında giderek yayılan alternatif müziğin popülerleşmesine değil, popülistleşmesine karşı olmanın daha doğru bir tavır olabileceğini söyledi. 

Yeni şarkılar üretmenin önemli olduğuna da değinen Marlen, bugünkü popüler müzik hakkında ne düşündüğü sorusuna ise, “Müzik piyasası ikiye bölünüyor bana göre. Uzun vadeli işler ve kısa vadeli işler olarak. Uzun vadeli işler, insanlara belki yavaş yavaş ulaşan fakat yıllar geçse de edebi ve müzikal olarak değerlerini yitirmeyen çalışmalar olabilir. Kısa vadeli işler ise popüler kültürün emrettiği ögeleri müziklerinde ve sözlerinde kullanmak zorunda olan, yalnızca bir dönem için var olan şarkıları doğuran bir üretim mekanizmasının işleridir. Bu noktada işin içine PR (Public Relations / Halkla İlişkiler) denen aşama da eklenince hızlı büyüyen ama kısa süre sonra kaybolan ana akım üretimler, sadece ticari olarak başarılı oluyor. Büyük şirketler yeni işlerin arkasında durmayı becerirse çok daha çeşitli şarkıları ve albümleri insanlara ulaştırmış olabilirler. Bu da müzikseverler için kıymetli kazanımlar sağlar” dedi. 

‘SONUÇ OLARAK SANAT TİCARİ ZİHNİYETİ YENİYOR’

“Popüler kültürün doğuşu, insanlara kitle iletişim araçlarıyla pazarlanan ürünlerin popülerleşmesiyle, yani arzın kendi talebini yaratmasıyla başlıyor. Fakat daha sonra bu, kalıcı bir sistemi doğurarak artık kişilerin tüketim davranışlarına göre üretimler yapmasına sebep oluyor. Bu tartışılır, bazı noktalarda hak da verilebilir fakat genel olarak tatsız bir durum. Sanat, her zaman bir gıda ürünü ya da temizlik malzemesi gibi bir algoritmaya sıkıştırılarak üretilmemeli” diyerek sözlerine devam eden Marlen ‘Sonuçta biz de konserler vererek, albüm yaparak ve klip çekerek endüstrinin bir parçası oluyoruz aslında. Fakat bu işe devam etmek ve yaşayabilmek için konser vermek, para kazanmak zorundayız. Evet, bu bir endüstri. Bence bu endüstrinin var olduğunu ve var olacağını kabul ederek onu eleştirmeliyiz.

Youtube’un popülerleşmesiyle bağımsız müzik ve bağımsız lirik artıyor.  Bu noktada dinleyeceği müziği seçmekte insanlar çok daha özgür. ‘ diyerek devam etti.  Alternatif müziğin popülerleşmesi ile özgünlüğünü yitirebileceği hakkındaki soruya cevaben Marlen ‘Bana kalırsa alternatif müzik de popülerleşmeli. Özgünlüğünü koruması da o müziği yapan kişiye bağlı. Kişi, o popülerliği nasıl yaşıyor, biraz da bu niteliği önemli. Gruplara ve sanatçılara, bir noktadan sonra üretimlerinin kısırlaşmasıyla alakalı olarak müzikal ya da edebi eleştiriler getirilebilir’ diyerek devam eden Marlen, yeni ve alternatif işlerin internet vasıtasıyla seslerini duyurmaya çoktan başladığından bahsetti.

‘MÜZİK MÜCADELEMİZE KALDIĞIMIZ YERDEN DEVAM EDİYORUZ’

‘Şişelere Mektuplar’ adlı albümü üzerine sorulan soruya ise ‘Kariyerimin ilk albümünde, Eski Bando albümlerinde, solistlik ve gitarcılık gibi icracılıkların dışında tüm şarkıların söz yazarlığını ve besteciliğini üstlenerek prodüktör olarak çalıştım. Bu durum, müziğe ilk başladığım günden beri hayalim olan solo projemin albümümün üretim aşamasında daha güçlü olmamı sağladı. Bu albümü, “Şişelere Mektuplar”ı bağımsız olarak ürettik ve şimdi de müzik mücadelemize şarkılarla ve konserlerle kaldığımız yerden devam ediyoruz. 14 Ekim Cumartesi akşamı Kadıköy Karga’daki konserimize hepinizi beklerim.” dedi.