29 Ağustos 2017 10:00

İhraçların insanlar üzerindeki etkisi raporlaştırıldı

İhracı sonrasında çocuğuna durumu anlatmaya çalışan sağlık personeline oğlunun verdiği yanıt: Arkadaşların seni özlemeyecek mi?

Paylaş

SAMER, kamudan ihraç edilen emekçilerle araştırma gerçekleştirdi. Araştırmaya katılan emekçiler arasında ihraç sonrasında ‘baba evine’ dönmek zorunda kalan kadın da var, çocuğunun istediğini alamadığı için bunalıma giren de.

Sosyal ve Siyasal Araştırma Merkezi (SAMER), 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Diyarbakır'da  kamudan ihraç edilen  Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Belediyelerin personelleriyle görüştü. 18’i Erkek, 22’si kadın olmak üzere toplam 40 kişiyle yapılan görüşmelerde ihraç süreci ve ihraçlarla baş etme yöntemlerini hakkında bilgi toplanarak, “İhraçlar Ve İhraçla Yaşama Deneyimleri: Diyarbakır Örneği”ismiyle raporlaştırıldı. 

“İhraç edildiğinizi öğrendiğinizde ilk tepkiniz ne oldu, neler hissettiniz?​” sorusuna 45 yaşında ve 3 çocuğu olan Belediye personeli S.Z. ise şunu söyledi: “İlk aklıma gelen çocuklarım ne olacak oldu. Oğlumu nişanlayacaktım, kızım fen lisesini kazanmıştı. Onların hayalleri için çalışıyordum. Atanamayan kızıma katkı sunuyordum.  Sonra krediyle aldığım ev ne olacak dedim. Bu maaşla ev kredimi ödüyordum. Şimdi ben de evi satışa çıkarmışım.”

YAŞADIKLARI PROBLEMLER

 “İhraç edildikten sonra yaşadığınız sosyo-ekonomik problemler nelerdir?​” sorusuna verilen yanıtlar şöyle: 
Hemşire S.K.: Oturduğumuz ev şuan kredi ile alınmış durumda, onun borçları hala devam ediyor. Kredi ile aldığımız arabayı sattık ve onunla yaşamaya çalıştık. Eşim bu süreçte kalp krizi geçirdi... Kendim, suçlu olmadığımı kanıtlamak zorunda kalıyordum. Mahalle baskısı bunu arttırıyordu; ihraç edilmeyen arkadaşlarımın benden korkması benimle iletişime geçmemeleri kendilerinin de ihraç edilmelerine neden olacağı düşüncesi ile uzaklaşıp iletişimlerini kesmeleri beni ayrıca yıpratan bir durumdu.

‘ARKADAŞLARIN ÖZLEMEYECEK Mİ?​’

Sağlık personeli H.Ç.: Çocuğumun hastalığı ve beni hüzünlendirdiği farklı durumlar yaşadık. Evimiz ihraç edildiğim devlet hastanesinin hemen yanında, evimin balkonuna çıktığımda hemen hastanenin içinde gibi his ediyorum. Her gün hastane bahçesinden geçmek zorunda kalıyorum. Oğlumla beraber bahçeden geçtiğimizde bana 'işte anne sen neden artık bu hastaneye girip çalışmıyorsun' cümleleri kullandığında kendimi çok kötü hissediyordum. Oğluma devlet beni artık hastaneye almıyor dediğimde ise 'sen ne yaptın ki arkadaşların seni özlemeyecek mi?' diye serzenişte bulunuyordu.

“Sosyo-Ekonomik problemleri bitirme ve yaşamı idame ettirme adına bir faaliyet içerisine girdiniz mi?​” sorusuna Sağlık personeli M.A., “Ülke ciddi bir ekonomik krizin içindeki aslında, zaten faal olarak işleyen işletmeler birer ikişer kapanma noktasına geliyor. Ekonomik darboğazı da hesaba katarak bir şey yapmak gerek. Aklım henüz net değil ama köyüme gidip tarımla uğraşmayı düşünüyorum. Hem bir parça rahatlatır hem de açlıkla terbiye etme çabasının boşa çıkarılacağının bilinmesi için” yanıtını verdi. 

DÜKKAN AÇTILAR

İhraç edilenler özel sektörde çalışmayı denediklerinde  ihraç edilmiş oldukları için başvurularının reddedildiğini, bir kısım ihraç da kendilerine dayatılan ağır sömürü şartlarına dayanamayıp çalışmayı bıraktıklarını belirtiyor. İhraclar arasında kendi işini kuranlar da var. Sağlık personeli H.Ç., “Güzellik-estetik salonunu açtım. Eşim esnaf ve beraber biriktirdiğimiz parayla, bu işletmeyi açtık. 2 ay oldu açılalı. İşlerimizin iyi olacağına inanıyorum” dedi. Öğretmen E.D. ise kahvehane açtığını dile getirerek, “Diplomalı kahveci öğretmen olduk. Bu işte çalışmak açıkçası ilk etapta bizi zorladı. Ancak zamanla gördük ki aslında devlet bizi özgürleştirdi. Sosyal bilgiler öğretmeniyim, okulda vatandaşlık dersinde öğrencilerime haklardan bahsediyordum ama gel gör ki şuan hiçbir hakkım yok! Kamu kurumuna dilekçe veremiyorum yurt dışına çıkamıyorum mahkemeye başvuramıyorum. Var olan sisteme eleman yetiştiren bizler sistem mağduru olduk” diye belirtti. Öğretmen M.C.  sendikalarının kendilerine maddi desteği olduğunu ve şimdi 3 arkadaşıyla kahvehane açtıklarını anlattı. 

DÖNME İMKANLARI OLSA 

“İhraç edildiğiniz kuruma dönmek ister misiniz ya da dönme amacınız var mı ?​” sorusuna ihraçların çoğu olumlu yanıt verdi. Sahip oldukları mesleklerini elde edebilmek için yıllarca çaba harcayıp mücadele ettiklerini ve kendi kazanımları olan haklarının gasp edildiğini düşünüyorlar. Bu noktada yıllarca emek vererek elde ettikleri mesleklerine geri dönmeyi isterken, araya uzun süre girmesi halinde yaptıkları meslekle aralarında oluşan bağın bir daha yakalanamamasından kaygı duyduklarını ifade ettiler. 

KADINLARIN DURUMU DAHA BAŞKA

Araştırmaya kamudan ihraç edilen kadınların neler yaşadığını da ortaya koydu. İhraçlar sonrasında kadınlar daha ağır sosyo-ekonomik ve kültürel problemlerle ve olanaksızlıklarla karşı karşıya oldukları tespit edildi. İhraç edilen kadınlar, sosyal yaşamın dışına itilmeye, sahip olduğu ekonomik kazanımlarını elinden almaya, yeniden ev içi emek sömürüsüne maruz bırakmayama başlandı. Katılımcıların anlatıklarına göre  ihracın ilk etkisi; nispeten yaşadığı ekonomik özgürlüğün ellerinden alınması, eve dönmeye mecbur bırakılmaları oldu. İhraç edilen kadınların büyük kısmı; erkeğe bağımlı bir yaşama ve çalışırken sahip olabildiği sosyal yaşam aktivitelerinden uzaklaşmaya zorlandığını düşünüyor. 

'BABA EVİNE DÖNDÜM'

İhraç edilen kadınlardan Belediye personeli S.B.B. baba evine dönmek ve artık babasından para istemek zorunda kaldığını ifade ederek, “Hayatımı değiştirmek zorunda kaldım, kiraladığım evimi dağıttım... Bu çok zordu. Arkadaş çevremi değiştirdim, kişisel ihtiyaçlarımı kendim karşılıyordum, ekonomik olarak ayaklarım üzerinde duruyordum. Ama şimdi baba on lira ver su alayım demek zorundayım.” dedi. Hemşire S.K. ihraç sonrasında eşiyle evde tartışma yaşadıklarını aktararak, “ Tartışma çocuğuma yansıdı. Çocuğumla ayrıca eskisi gibi ilgilenemiyordum ve benim ruh halim ona da yansıdı. Çocuğuma istediği bir şeyi alamamak beni, çok zorluyor” diye belirtti. Öğretmen M.T.P.  ihracına ailesinin tepki gösterdiğini belirterek, “Tepkilerle karşılaştım, kızgınlıklar küslükler vs. bir ara bir tezgâh açtım, bu basında haber olunca ailem buna aşırı tepki gösterdi ve yaşadıkları şehre onların yanına gitmem için baskı yaptılar. Ben tabi gitmeyi kabul etmedim o yüzden bu küslükler halen devam ediyor” diye konuştu. Belediye personeli S.Z. ekonomik özgülüğünün elinden alındığını ifade ederek, “Bana erkeğe bağımlı olmak zor geliyor” dedi. (Ankara/EVRENSEL) 

ÖNCEKİ HABER

‘Wallenberg Ödülü’ şiddet mağduru kadınların örgütü TRIS’e

SONRAKİ HABER

‘20 gün kala öğrencileri neden öğretmensiz bıraktınız?’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...