Bir heykelin yeniden dikiliş öyküsü
Kadir Akın
Bu gelişme ve değişim sonucu 1950'lerde Tatvan nüfusu 10.000'lere gelir. İşte bu sürecin sembollerinden birisi de 1950'de Van gölü işletmesinin parkının ortasına bir havuzun içine yerleştirilen denizci heykelidir. Bu heykeli yapan kişinin de ilginç bir öyküsü var.
Daha düne kadar kimin tarafından yapıldığı bilinmeyen ve sanki bir sır gibi saklanan heykeltıraş tesadüf eseri yeni heykelin yapılmasına aktif şekilde katkı koyan arkadaşımız tarafından heykelin dikilişinden tam 62 yıl sonra bulundu. Parçalanmış heykelin tablasında “Cevdet Sevil 1950” adına rastlandı. Sevil ile ilgili bilinenler, kesin olmamakla birlikte İzmir, Uşak veya Kütahyalı olabileceği, heykeltıraşlığının yanı sıra ressam ve illüzyonist olduğu; 1949'larda Tatvan'a geldiği ve 1950'lerde heykelin dikilişinden sonra Gaziantep'e yerleştiğidir. İnternetten yaptığımız araştırmada Gaziantep'te heykellerle birlikte resim, reklam ve tabela yaptığını, eserleri ile saygın bir yer edindiğini ve yaptığı eserleri İzmir Fuarı'nda sergilediğini öğrenebildik. Daha düne kadar Ruşen isimli Azeri kökenli bir Sovyet ajanı tarafından yapıldığı söylenen denizci heykelinin heykeltıraşının hiçbir sanayisi olmayan Tatvan'a neden geldiği bilinmemekle birlikte uzun saçı ve sakallı haliyle Gaziantep'te de ajan veya komünist olabileceği, sanatsal veya siyasal düşüncelerinden dolayı sürgün olabileceği konuşulmuş.
İşte bu heykel 1950’lerden 1989’lara kadar Denizcilik Bankası Van gölü İşletmesi parkında her sabah güneşin doğuşuna tanıklık ederdi. İlk yıllarda çevresi kalın ve dikenli tellerle çevrili sanki ayrıcalıklı insanların yaşadığı bir bölge olan İşletme, özellikle 1974’lerden sonra duvarların ve tel örgülerin yıkılması ile yerli halk ile bütünleşmeye başlamıştı. Başta gençler olmak üzere Tatvan halkının en çok gezdiği, sohbet ettiği, kitabını alıp parka giderek okuduğu, tartıştığı, spor yaptığı, lokmasını paylaştığı, yardımlaşma ve dayanışmanın yaşandığı, eğlendiği, güldüğü, ağladığı, kumsallarında ve iskelelerinde denize girdiği, yazlık ve kışlık sinemaları ile siyah beyaz filmleri izlediği bir soluklanma yeri olmuştur.
12 Eylül darbesi sonrası yürütülmek istenen ve başarılı olunan ekonomik-siyasal anlayışın bir ürünü olarak işletme de dağıtıldı. O eski arkadaşlar her biri Türkiye’nin hatta dünyanın değişik yerlerine savruldu. Tatvan’a hayat veren Van gölü işletme atölyesi, Et Balık Kurumu, Yem Sanayi, Bitlis’te dünyanın en kaliteli tütününü işleyen ve üreten Bitlis Tekel Fabrikası hepsi bir bir tasfiye edildi. Darbe öncesi diploması olsa bile her gemiyi yürütene kaptan denilmezdi. Sonra denilmeye başlandı. Özellikle Van gölü işletme atölyesi ve bölgesinin tasfiyesi barbar bir şekilde gerçekleştirildi. Önce demiryoluna devredildi ve yeri değiştirildi. Mülkiyeti de belediyeye devredildi. Sonra imar planı değiştirilerek içinden yollar geçirilerek 40-50 yıllık ağaçlar kesildi. İskeleleri parçalandı, kumsallıkları yok edildi. Van gölüne bakan ve her sabah güneşin doğuşunu seyreden heykelin önce selam veren kolu kırıldı. Sonra da sökülüp kaldırıldı. Hatta bir daha aynı yere dikilmesin diye boş heykel yerinin önüne bina dikildi. Bir zamanlar bölgenin en lüks oteli olan Van gölü Denizcilik İşletmeleri oteli, muhafazakâr belediyece bar işleticilerine verildi, sonra da yakıldı. Sanki geçmişe ait ne varsa; ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yapıları ve değer anlayışları, silinmek, unutturulmak isteniyordu. Başarılı da olundu aslında. Bugün artık 45-60 yaşlarda olan ama çocukluğu ve gençlik yılları Tatvan’da geçenlerin mutlaka işletme oteli, işletme parkı ve denizci heykeli ile ilgili unutulmaz anıları olduğu kesindir.
Denizci heykeli Tatvanlıların her sohbetlerinde mutlaka konuşulmuş, yeniden yapılması ve Tatvan’a yeniden dikilmesi tartışılmış ama bir türlü gerçekleşmemişti. Heykelin yeniden dikilmesi ile ilgili en son Tatvanlı Gemi Yapılılar ve dostlarının, 9. toplantısında gündeme gelmiş ve tartışılmıştı. Bu tartışmalardan sonra 10 Ekim 2011 tarihinde internet üzerinden, “Heykelimizi İstiyoruz” kampanyası başlatılmış ve hızla Türkiye’nin değişik yerlerindeki Tatvanlılar ile ilişkiye girilmiş, düşünceleri alınmaya başlanmıştı. Yaşları 45’lerin üzerindeki birçok arkadaşın bir araya gelmesini sağlamış, tartışmalar sonucunda; heykel yerinin eski işletme parkının olmasına, heykeltıraş arkadaşımız Şiyarbar Epözdemir tarafından yapılmasına ve heykel paralarının küçük katılımlar ile Tatvanlılardan toplanmasına karar verildi. Bu etkinlik daha sonra yine internet üzerinden, “Hey Tatvan” grubu içinde devam edilmiş, başta Tatvan olmak üzere İstanbul, Antalya, İzmir ve Ankara’dan gönüllü katılımlar başlamıştı. Bir yandan paralar toplanırken diğer yandan heykelin yeri ile ilgili Tatvan Belediyesi ile görüşmeler yürütülmüş, Belediye başkanımız Sayın Abdullah Ok, arkadaşlarımızın her türlü talebine olumlu yaklaşmış ve havuzun yapımı için gerekli malzeme katkısını yapmıştır. İşte bu süreçte yaşanan; 12 Eylül diktatörlünün tamamıyla yok etmeğe çalıştığı ve kısmen de başarılı olduğu, geçmişteki bazı değer yargılarının, alışkanlıkların yeniden yaşandığı, yeniden geliştiğidir. Çocukluğumuzda ve gençliğimizde olduğu gibi hiçbir şeyin hesabını kitabını tutmadan ve hiçbir beklenti içine girmeden samimi ve içten duygularla bir şeyler yapmak, bir şeyler üretmek, bir şeyler paylaşmak hayata geçirildi. Özellikle Tatvan’daki arkadaşlarımız heykel alanını sürekli ziyaret ediyor, yapılan çalışmalara gönüllü katılıyor, bazen bir mühendis gibi planlar çiziyor, bazen de bir amele gibi harç hazırlıyordu. Hiçbir örgütsel yapı olmadan, kendiliğinden gelişen bir hareket bir ay gibi kısa bir sürede coşkulu, heyecanlı ve özverili bir çalışmanın sonucunda 30 Haziran 2012’de tamamlandı. Tatvan halkı ile birlikte İstanbul, Ankara, İzmir’den gelen arkadaşlarla, açılışı gerçekleştirildi. Bu heykelin yapılma süreci ve açılışı sadece Tatvan’da değil Türkiye’de birçok ilklerin yaşanmasını sağlamıştır. Bunlar; heykel yıkmanın, kaldırmanın alışkanlık hale geldiği bir ülkede ilk defa yıkılan/kaldırılan bir heykelin yerine dikilmesi, yine ilk defa halkın gönüllü olarak verdiği paralarla heykelin yapılmasıdır. Yine ilk dikilen heykeli yapan kişinin Cevdet Sevil olduğunun ortaya çıkarılması, yaşamı ve eserleri hakkında bilgiler toplanarak arkadaşlara anlatılması, yine klasik açılışlardan farklı olarak heykelin açılışını çocukların yapması gibi farklılıklardır.
Tatvan halkı çok zor koşullarına rağmen sanata, sanatçısına, bizleri insan eden geçmiş değer yargılarına sahip çıkmasını bilmiştir. İlk denizci heykeli Tatvan’da değişimi, gelişmeyi, aydınlanma ve bilinçlenmeyi ifade etmekteydi. Bu denizci heykelimizin de Tatvan için, insanlık için, gençlerimiz ve çocuklarımız için yeni umutların yeşermesine ve gelişmesine neden olacağını umut ediyorum.
Evrensel'i Takip Et