27 Ağustos 2017 11:23

'Ayvalık'taki yanan orman alanında yapılan işlemler doğru'

Ayvalık Tabiat Parkı'ndaki orman yangını sonrasında bölgede başlayan ağaçlandırma çalışmaları ve yapılış tarzı tepki çekmişti. Uzmanlara sorduk.

Paylaş

Özer AKDEMİR
İzmir

 
Ayvalık yangını sonrası yanan alanın ağaçlandırılması ile ilgili başlayan tartışmaları ile ormancılık alanında uzman iki bilim insanına sorduk. Her iki bilim insanı da yapılan işlemin doğru olduğunu söylerlerken, bir takım uyarılarda da bulundu.

 

ORMAN YANDI BİTTİ TARTIŞMA ALEVLENDİ

 

17 Ağustos'ta Ayvalık Tabiat Parkı'nın iki noktasında başlayan yangın sonrası 15 hektarlık bir orman alanı kül oldu. Bölgede gerçekleşen yangının sabotaj sonucu çıkmış olma ihtimali ve bölgenin imara açılabileceği gibi tartışmaların arasında sanatçı Haluk Levent'in yanan bölgeyi ağaçlandırmak için kampanya başlatması ve iş makinelerinin alana girerek çalışma yapması tartışmalara yeni bir boyut getirdi. Ayvalık Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği yanan alanlara fidan dikimi kampanyalarının ve alanda iş makineleri ile yapılan çalışmaların sonlandırılmasına dair bir imza kampanyası başlattı. Ayvalık Tabiat Platformu ise konunun uzmanlarının görüşlerine atıfta bulunarak yanan alanlardaki bölgenin dokusuna uygun bir ağaçlandırma yapılması gerektiğini, bunun için de zarar gören alanın onarımı için çalışmalara ihtiyaç olduğunu açıkladı.

 

‘ORMAN İŞLETMESİ DOĞRU YAPTI’

 

Ayvalık yangını ile ilgili bu tartışmaları ormancılık alanında uzman iki bilim insanına sorduk. Bartın Üniversitesi Ormancılık Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış yanan alanının ormancılık dışı amaçla kullanılamayacağının Anayasa'nın 169. maddesinde açıkça belirtildiğini dile getirdi. Bu madde de; "Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz” denildiğini, yani orman alanında yeni orman yetiştirmeden bahsedildiğini aktaran Atmış, "Orman yetiştirme yapay şekilde yani fidan dikerek veya tohum ekerek yapılacağı gibi, doğal şekilde yani boş alanlara tohumların kendiliğinden gelmesiyle de olabilir. Fakat her ikisi için de arazinin tohum veya fidan için hazırlanması gerekecektir. Bunun için toprak işlemesi mutlaka gereklidir" dedi.

 

Ayvalık yangınında 15 hektarlık bir alanda hem örtü, hem de tepe yangını gerçekleştiğini ifade eden Atmış, "Yani alandaki ağaç, ağaçcık, çalı, ot, çayır, funda, yaprak, yosun, fidan, kuru dal, kütük, ne varsa yanmış. Bu durumda bu geniş sahanın sadece araziyi işledikten sonra doğal yollarla ormana dönüşmesini beklemek doğru olmayacaktır. Çünkü büyük bir alandır. Bu sahada önce yanan kısımların temizlenmesi, sonra arazinin işlenmesi, daha sonra da ağaçlandırılması (fidan dikimi) gerekmektedir. Bu kapsamda yangından hemen sonra orman işletmesinin iş araçlarıyla sahaya girmiş olması doğru bir işlemdir" dedi. Atmış kamuoyunun baskısı nedeniyle Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın vakit kaybetmeden bu çalışmalara başlamış olabileceğini belirtirken, sahaya dikilecek fidanların yöre şartlarına uygun, yörede doğal yetişen ağaç türlerinden seçilmesi gerektiğinin de altını çizdi.

 

Bu tür yangınlardan sonra kamuoyunda oluşan tepkinin nedeninin anlaşılabilir olduğunu söyleyen Atmış, Pina Yarımadası'nda veya değişik yerlerde yangından sonra alanın turizm tesislerine tahsis edildiği ve buralarda oteller yapıldığı örneklerine dikkat çekti. Bir orman alanını otel, maden sahası, yol, enerji nakil hattı, enerji üretim tesisi vb ormancılık dışı amaçlara tahsis etmek için oranın önceden yakılmasının gerekmediğini dile getiren Atmış şunları söyledi; "Hatta oranın yanmış olması daha büyük tepkiler doğurduğu için istenilen tesislerin bu alana yapılması zorlaşıyor. Orman Kanunu'nun 16, 17 ve 18. maddeleri, Turizm Teşvik Kanunu'nun 8. maddesi gibi maddelerle ne yazık ki doğal orman alanlarımız kolayca kesilip bu amaçlar için tahsis edilebiliyor. Şu anda ülke genelinde bu tür tahsislerin miktarı 550 bin hektarı geçti. Üstelik bu tür tahsisler ormanı parçalı hale getirerek bütünlüğünü bozuyor. Kamuoyunu sadece orman yangınlarından sonra değil, bu tür ormanları paramparça eden ve yok eden tahsislere karşı duyarlı olmaya çağırıyorum.”

 

‘YASALAR KADAR KAMUOYU BASKISI DA ETKİLİ OLDU’

 

İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ülkemizde ortalama olarak her yıl 10 bin hektar kadar bir alanın yandığına dikkat çekerek, yanan bu alanların Anayasanın 169. Maddesine göre aynı yıl içerisinde ağaçlandırılması gerektiğini dile getirdi. Tolunay, yanan alanlarda süratli bir şekilde ağaçlandırması çalışmasının öncelikle yanmış ağaç gövdelerinin, köklerinin ve alt tabakadaki çalıların araziden uzaklaştırılması ile başlandığını, daha sonra ise yangından sonraki sonbahar ya da ilkbaharda yanan alan ağaçlandırıldığını kaydetti. Tolunay, Ayvalık yangınında olduğu gibi yanan alanlarda süratle çalışmaların başlamasında bu yasal zorunluluğun yanı sıra oluşan kamuoyu baskısının da etkili olduğunu belirtti.

 

GENETİK ÇEŞİTLİLİK UYARISI

 

Yanan alanların orman haline getirilmesi için ağaçlandırma dahil değişik yöntemler uygulanabilineceğine işaret eden Tolunay, "Yanan alanların gençleştirilmesi için izlenecek yol, yanan alandaki ağaç türü, yörenin iklim ve toprak özellikleri, eğimli olup olmaması gibi birçok faktör değerlendirilerek belirlenmelidir. Örneğin ülkemizde yangınlar en fazla kızılçam ormanlarında çıkmaktadır. Kızılçam ormanları yüzlerce yıldır yangınlardan etkilendikleri için yangınlara uyum sağlamışlardır. Kızılçamların kozalakları yangın sırasında açılmakta ve yangından bir yıl sonra yanan alanlarda yoğun bir doğal gençlik gelebilmektedir" dedi. Bu şekilde doğal olarak gençleşmesi mümkün olan ağaç türlerinin olduğu yerlerde yangından sonra ağaç dikilerek orman oluşturulmasının genetik çeşitliliğin daralmasına neden olabileceği uyarısında bulunan Tolunay, "Çünkü ağaçlandırmalarda kullanılan fidanlar çoğunlukla özel olarak oluşturulmuş tohum bahçelerinden toplanan tohumlardan üretilmektedir. Dolayısıyla genetik çeşitlilik oldukça dardır. Bu nedenle özellikle yanan kızılçam ormanlarının doğal yöntemlerle gençleştirilmesi oldukça kolaydır ve genetik çeşitliliğin devamı açısından gereklidir" diye konuştu. Tolunay iklim değişikliği gibi değişen ekolojik koşullar nedeniyle genetik çeşitliliğin korunması ve doğal gençleştirilmeye öncelik verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

ÖNCEKİ HABER

İçişleri Bakanlığı'ndan bayram tatillerinin kaza bilançosu

SONRAKİ HABER

65 Vanlı, ikinci üniversitenin kurulması için 65 kulaç attı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...