12 Ağustos 2017 23:38

Metamorfoz

Nevin Ferhat ve Kemal Baş, Türkiye'nin geçirdiği metamorfozu Evrensel Pazar için kaleme aldılar.

Paylaş

Nevin FERHAT
Kemal BAŞ

AKP’nin uyguladığı baskının, şiddetin kendisini bir deliliğin son yıkımına benzetmek ve bu şiddet biçiminden hareketle iktidarın zayıfladığını söylemek rahatlatıcı bir etki yaratabilir. Lakin bu, AKP’nin iktidarını koruma koşulundan ziyade, bizzat kendisi tarafından üretilen ve halka dayatılan bir dönüşümün/metamorfozun şiddetidir. Bu doğrultuda Türkiye toplumu, sosyopolitik bir evrim sürecinden geçmektedir. Özellikle 15 Temmuz sonrasında oluşan bu yeni sistemde yer edinmenin ve hayatta kalmanın koşulu, bu evrime uyum sağlamaya bağlı olacaktır. Dahası AKP Hükümeti evrim kuramını müfredattan kaldırırken, özellikle “dindar nesiller” yetiştireceğiz düsturuyla, yaptığı yasal düzenlemeler ve yaptırımlarıyla Türkiye’de sosyopolitik evrimin önderliğini yapmaktadır.1 Kısacası, ülke metamorfoz geçiriyor ve ülkedeki her bir birey bu hızlı dönüşümden, ister istemez payını alacaktır.

En bilindik metamorfoz hikayesi ise Gregor Samsa’nınkidir. Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendisini böcek olarak buluvermiştir. Benzer bir biçimde özellikle muhalif kesimlerin kendilerini hiç istemediği bir formun altında bulmaları kuvvetle muhtemeldir. Yeni bir bedenle uyandığınızda, belleğiniz eski bedenin imgesini ve o bedenin algılarını hâlâ korumaktadır. Bir yandan da yeni olan bedenin olanakları dahilinde içinde bulunduğunuz dünyayı algılamaya başlarsınız, ama durumun kendisi pek iç açıcı değildir. İkircikli bir şekilde hâlâ geçmişteki o güzel günlere, o güzel bedene tutunabileceğiniz sanısına kolaylıkla kapılıp şimdideki durumun geçici bir kabus olduğu yönünde kendinizi telkin edersiniz. Ancak hafızanız geçmişi diriltmekte ne kadar başarılı olsa da, şimdideki gerçekliğin kendisi belirleyiciliğini sürdürdükçe geçmişteki yaşantı vazgeçilmesi gereken bir şeye dönüşür. Yine de Fitzgerald’ın söylediği gibi, “Şu an için onu elimizden kaçırmış olabiliriz, ama ne önemi var-günlerden bir gün” diyerek insan sürekli yeniden denemeye koyulacaktır. Böylece sürekli geçmişe doğru sürüklenerek geçmişten yeniden doğacaktır.2 Ve o güzel geçmişi ‘yarın’laştırıp haykıracaktır: “Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!/ Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!”3 Ve kaçınılmaz bir şekilde geçmiş, bütün zamana hükmedecektir.

Bu aşamada AKP’nin de, böyle bir geçmişten doğduğunu hatırlamak gerekir. Geçmişteki sosyopolitik metamorfozlara bağlı olarak İslami-muhafazakar cenahın, Cumhuriyetçiler karşında aldığı görece yenilgiler ve bu süreçte ortaya çıkan kimi mağduriyetler ise daha sonra Tayyip Erdoğan’ın liderliğini süsleyen bir zemine dönüşmüştür. T. Erdoğan, muhafazakar cenahın bastırılmış arzularını zamana uyarlamış, güncellemiştir. Buradaki geçmiş, “özlemi” ve “hıncı” yeşertmek adına yeniden kurgulanmış ve yaratılmıştır. Ne var ki, AKP de bir tekrarın içine düşmekten kurtaramaz kendisini ve gelecekte ortaya çıkacak yeni metamorfozlar için bastırılmış, ertelenmiş arzular ve acılar eker şimdiye. Cumhuriyetin mirasını tahrip ederek, sol-muhalif entelektüelleri, bireyleri sivil ölüme terk ederek karşı koyamayacağı bir yazgıyı da kendi elleriyle çizmiş olur. Nitekim “adalet yürüyüşü” ile “vicdan ve adalet nöbeti” bu karşı konulamaz yazgının iki farklı cephesini oluştururken; diğer bir cephesinde ise Meral Akşener, bu arzuların liderliğine, MHP’nin ‘milliyetçi’ çizgisi yerine merkezde ‘milli ve yerel’ bir parti kurma iddiasıyla çoktan soyunmuştur.4

Bununla birlikte, Türkiye sanki İslami muhafazakarlıkla-Kemalizm gibi iki epistemolojik sınır arasında kalacakmış gibi bir izlenim uyandırıyor. Öte yandan her şeye rağmen bu ülkenin güçlü sol-muhalif bir geleneği olduğunu da unutmamak gerekir ve Türkiye’deki mevcut “cereyanları” düşündüğümüzde, zamanın Sovyet entelektüelleri tarafından sıkça kullanılan Rus şakası aklımıza geliveriyor: Gelecek kesindir; asıl öngörülmez olan geçmiştir.5

1-Evrim teorisinin politikadaki kullanımı ve etkinliği üzerine yazılmış bir makaleden yola çıkarak Türkiye’deki süreci yorumladık. Bu yazıda evrim daha çok bir metafor olarak kullanılırken, A. Corning’in makalesinde evrim politik bir teori olarak geliştirilmiştir. A. Corning, Peter, “Political Development andPoliticalEvolution”, Politicsandthe Life Sciences, Sayı. 6, no. 2 (Şubat., 1988), ss. 141-172.

2-Fitzgerald, F.Scott, Muhteşem Gatsby, Çev. Hasan Fehmi Nemli, İletişim Yayınları, İstanbul, 2015, s.219

3-Kısakürek, Necip Fazıl, ‘Zindandan Mehmed’e Mektup’,https://www.antoloji.com/zindandan-mehmed-e-mektup-siiri/  erişim tarihi: 05.08.2017. 

4-Bumin, Kürşat “Yüzde 26’ Politik Hafızanın Toptan Dumura Uğraması”, Gazete Duvar, http://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2017/07/24/yuzde-26-politik-hafizanin-hepten-dumura-ugramasi/ 24.07.2017

5-W. Levine, Lawrence, “TheUnpredictablePast: Reflections on RecentAmericanHistoriography”,TheAmericanHistoricalReview, Sayı. 94, No. 3 (haziran 1989), ss. 671-679, s.671

ÖNCEKİ HABER

Kuzey Ormanları, Kaz Dağı ve Karaburun’da ekoloji mücadelesi

SONRAKİ HABER

Vicdan ve Adalet Nöbeti bir göğe bakma durağıdır!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...