06 Ağustos 2017 02:05

Ne yapmaya çalıştığınızı biliyoruz

Yrd. Doç. Tuba Demirci Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı ve kapsamındaki iki düzenleme üzerine yazdı.

Paylaş

Tuba DEMİRCİ*

Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı ve kapsamındaki iki düzenleme biz kadınları hayli öfkelendirdi. Tasarıyla müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verilmesi, evlilik yoluyla vatandaşlık alacak kadınların genel ahlaka uygunluğu vurgusu, hastane dışında doğan çocukların nüfus kayıt işlemlerinin sözlü beyanla yapılması teklifi büyük tartışma yarattı. Tartışmalarda iktidarın gerekçelerinin tam olarak ele alınmadığını düşündüğümden, bu yazıyı yazdım.

Hükümet “Tasarısını iyi ifade edememiş”  değil. “Dindar nesil ve toplum” için kültür ve alt yapı yoksunluğundan yakınan yönetimin, sadece “mevsimlik nikah yoğunluğundan”  vazife çıkararak bu tasarıyı hazırladığına inanmıyoruz.

Neden mi?

Belediyelerin talep nedeniyle nikah memuru ihti-yacını karşılayamaması,  metropollere has bir sorun. Yine de nikah memuru eksikliği nedeniyle evlenemeyen çift yok. Belediye görevlileri ve çiftler, bu sorunu çözüyorlar.

Nikah memuru sıkıntısı olsaydı, partili belediyelerin halka hizmet nişanesi devasa nikah sarayları,boş kalırdı.

Nikah memuru kıtlığı alameti yok, ama aile irşat bürolarında diyanet görevlileri, pıtrak gibi türeyen aile danışma merkezlerinin mutat sakini vaiz ve vaizeler, belediyelerin cinsiyet eşitliğine rahmet okutup, cinsiyet adaleti diye itaatkar kadın propagandası yapan evlilik rehberleri, mağduriyet kulpuyla boşanmayı, boşanmış güvencesiz kadınlara  -çocukları için- ödenen nafakayla, annenin velayet hakkını utanmazca sorgulayan tasarılar, alenileşen “yeni” muhafazakar alametler. Manevi hassasiyetlere borçlu olduğumuz bunca şaibeli düzenleme varken, müftüleri, kısmetse imamları resmi nikaha memur etmek, “talep yoğunluğundan”çok, bir “dizaynın” alametidir. 

HÜKÜMET ANLATAMADI YANDAŞ HAREKETE GEÇTİ

Hükümet tasarısını anlatmadığından, iktidar yanlısı basın mevzuya rövanşist bir tarzda yaklaştı. Müftülere resmi nikah yetkisi verilmesi, bu cenaha göre geç kalmış,bizce Sünni- Müslüman- erkek hassasiyetlere haiz kesimleri diş biledikleri medeni yasayı delerek memnun edecek bir düzenleme. Kafa karışıklığıda burada başlıyor.

Cenah tasarıyı, sadece kendilerine özgü laiklikleri ve dini nikahları hakkında kanaat edindikleri Batı’yla-eser miktarda kalmış -haham ve papazın dini nikah kıyabildiği ülkemizde, neden müftüler dini nikah kıymasın;  neyi eksik bu müftülerin? diye savunuyor. 

Ancak burada da, başka yerlerde de, dingörevlilerinin kıydığı nikahlar medeni-resmi  nikah değil, dini. Katolik- ya da Protestan bir Amerikalı, Ortadoğulu veya İsrailli bir Yahudi, buralı Hristiyan, Yahudi, veya Sünni olmayan bir çift din görevlilerine kıydırdığı nikahın yanında, iddia edilenin aksine, uluslararası anlamda resmen evli sayılmak için bir de resmi nikah yaptırmak zorundadır.

Mabette evlenebilirsiniz, ama belediyenin kıydığı resmi nikahınız yoksa resmen evli olamazsınız. Din görevlilerinin kıydığı nikahın, uluslararası resmiyeti yoktur.

Dindarlar da kabul ediyor ki, İslam’da evlilik akdi ibadet sayılmıyor ve kutsal değil.  Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklamaları ve bir sosyal bilimci olarak hayli aşina olduğum İslam hukuku, İslam’da “dini nikah” veya“imam nikahı” yok, nikah vardır diyor.

Fetva blogları ve İslami forumların iddialarının tersine, iki şahit veirade beyanıyla gerçekleşen, imam değil okur yazar herhangi birinin düzenleyeceği, miras- mal rejimi açısından cinsiyet eşitliği getirmeyen, ancak ortaya çıktığı dönemde evliliği kayıt altına alıp, kadına tazminat -boşanma-ölüm halinde miras hakkı tanıyan bir belge. Evliliği, devlet her yere erişemezken resmileştirme-duyurma işlevi görmüş bir kurumdur nikah İslam’da. 

Resmi nikahlar belediye memurlarınca icra edildiğinde masraflıymış.  Yanlış; nikah için ücret ödemezsiniz, sadece alacağınız sağlık raporu için küçük bir harç ödersiniz. Büyük bir kalabalık nezaretinde evlenmeye kimse sizi zorlamaz. Ancak “imam nikahı” kıyan ve dua okuyan din görevlilerine ücret veya hediye verilmesi yaygındır. 

İslam’a göre zorunlu olmadığı halde, 2015’ten sonra sağ olsun AYM’nin resmi nikahtan önce mümkün kıldığı dini nikahı, her mezhep- din kendine göre uygularken, Sünni İslam’a ait bir makam olan müftüyü bu işe karıştırmakla, salt Sünni ve Müslümanlardan oluşmayan bir toplumu, Sünni Müslüman adetine zorlamış, anayasal eşitlik ve laiklik ilkesini ihlal etmiş olursunuz.  

Papaz, haham ve dedeleri ne yapacağız? Din görevlileri olarak ve eşitlik ilkesi uyarınca onların da hakkı değil mi, “kendi cemaatlerinin” resmi nikahlarını kıymaları?

Nikah memurlarının iş yükü; belediyeliklerde oturmayanların yol masrafları nedeniyle müftüyü bu işe dahil ettiğinizde, müftü ayağına mı gidecek nikahlanacakların? Müftünün kıydığı nikah için, çiftlerin belde veya kasabaya seyahat etmesi gerekmeyecek mi? 

Metropollerde neden hakim, mal müdürleri veya nüfus memurlarına bu yetkiyi vermiyorsunuz? Ya müftüler nikaha yetkili tek mercii haline gelirse bazı bölgeler ve beldelerde? KHK’ler, memur alıp- çıkarmalar, sözleşmeler hükümetin kontrolündeki süreçler değil mi? Nikah memurluğunun feshedilmeyeceğini biliyor muyuz? Tercih hakkımız olabilecek mi, en iyi ihtimalle? Kadın müftü olamayacağına göre, nikah kıyma işi sadece erkek işi haline gelmiyor mu?

Gerilimi bol evlenme sürecinde, çiftleri “benimki-ler müftü- seninkiler nikah memuru ister” tartışmasına, halkı “Müslüman mahallesinde nikah memurlu laikler” ayrışmasına gark etmek mi istiyorsunuz?

Bu tasarıyla ne yapmaya çalıştığınızı, kadın ve çocuk haklarını tırpanlamayı denediğiniz daha önceki tasarılarınız sayesinde dün biliyorduk,  bugün de çok iyi biliyoruz. 

* Yrd. Doç.  Altınbaş Üniversitesi

ÖNCEKİ HABER

Olmak istediğim kadın

SONRAKİ HABER

Beşiktaş Jeremain Lens'i kadrosuna kattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa