06 Ağustos 2017 01:38

Bırakın Onu

Evrensel Muhabiri Hasret Gültekin Kozan, geçtiğimiz hafta tutuklanan gazeteci Erdoğan Alayumat’ı yazdı

Paylaş

Hasret Gültekin KOZAN

Ve tabi diğerlerini de, bütün gazeteci arkadaşlarımızı özgür bırakın…

Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformunun (TGDP) saptamasına göre 2 Ağustos 2017 tarihi itibariyle cezaevlerinde tutuklu ve hükümlü bulunan 168 gazeteci var. Bunlardan sadece birisi Erdoğan Alayumat, 25 gündür özgürlüğünden mahrum edilen DİHABER Muhabiri Erdoğan’ı ve dostluğumuzu biraz olsun yazacağım…

Erdoğan ile 2011 yılında Mersin’de tanıştım; kocaman dev gibi bir insan, hafif ürpertici, temkinli yaklaşmakta yarar olduğunu düşünerek. Sonra tanışınca, o kocaman cüssenin altında yatan insanlığı, merhameti, iyiliği görüyorsunuz ama…

1 yıl Mersin’de onunla birlikteydim hep, bir gün yan yana gelmezsek, telefonlaşıyorduk en kötü ihtimal. İstanbul’dayken önce Adana’ya, sonra Mersin’e yerleşmişti. Benim içimde o zaman hep ukde olan gazeteye haber geçmeyi Erdoğan ile gerçekleştirme fırsatı bulmuştum. Mersin Limanında direnişte olan işçiler, sanayi sitesinde çalışan genç işçiler ve sendikalar her zaman ‘Nefes aldığımız’ yerlerdi, birçok haberi Mersin’den gazetemiz Evrensel’e geçtik. Sonra ben Kocaeli Üniversitesine gazetecilik okumaya geldim, yollarımız ayrıldı ama az da olsa dönem dönem haberleştik, iletişimi koparmadık…

‘GERÇEKLERİ YAZDIĞI İÇİN TUTUKLANDI’

13 Temmuz günü gazeteci arkadaşı Nuri Akman ile birlikte Hatay’da gözaltına alınan ve 14 gün boyunca gözaltında tutulan Erdoğan Alayumat, ‘Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme’ iddiasıyla tutuklandı, Nuri Akman ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Nuri’nin 2 Ağustos’ta Bianet’e verdiği röportajda da dediği gibi, “Aslında devlet bu şekilde söz konusu haberlerin doğru olduğunu onaylıyor bunları yazmanın ‘suç’ olduğunu ilan ediyordu. Erdoğan Alayumat da sırf gerçekleri yazdığı için tutuklandı.”

Basında sansürün kaldırıldığı gün olan 24 Temmuz Pazartesi Cumhuriyet yazarlarının davası görülmeye başlamıştı, Erdoğan ve Nuri o zaman hâlâ gözaltında... Gazeteciliğin yargılandığı Cumhuriyet davasını soluksuz bir şekilde gazetemden takip ediyorum, bir yandan da aklım Erdoğan’da ama… Henüz ses yok, tam 14 gün gözaltında tutuldular. Cumhuriyet davası cuma günü bitti, Erdoğanlar hâlâ gözaltında. O haftanın son günü, pazar akşamı tutuklanmaları istenerek adliyeye anca sevk ediliyorlar. Sonrası bilindiği gibi, Erdoğan şimdi Hatay Cezaevinde. Gazetecilik adına en utancı ise Erdoğan ve Nuri gözaltına alındığında Anadolu Ajansı ve Doğan Haber Ajansı iki gazeteciyi ‘Aranan PKK üyeleri’ diyerek hedef göstermesi. Tarih bunu da yazdı…

‘BİR GÜN SEN ÇEK BEN SORU SORAYIM, GÖR BAKALIM’

Tekrardan Erdoğan ve dostluğumuza dönerek bu yazıyı bitireyim. Geçen gün Facebook hatırlattı. 5 yıl olmuş hatırlattığı o akşamın üzerine... Emre de gelmiş Adana’dan, bizim Mersin’deki evin balkonunda çay içiyoruz, türkü söylüyoruz… Aylin de videoya almış. Komşulardan ses de geliyor videonun sonunda, biz kızıyorlar diye videoyu ve türküyü kesiyoruz ama meğerse ‘istek türküleri’ varmış, onun için sesleniyorlar… 

Videonun başında Erdoğan ile gazetecilik üzerine tartışıyoruz, “Bir gün sen çek ben soru sorayım, gör bakalım” diyorum. O da “Tamam” diyor... O dönem Petrol-İş Mersin Şubesinde bir çekim yapmışız, Hayat Televizyonuna. İşçilerle grevlerini konuşmuştuk, ben çektim, Erdoğan sordu. Sonrasında tartışmıştık program üzerine, sorduğu soruları beğenmemiş, yönlendiremediğini ileri sürmüştüm. İşte bu videonun başında o tartışmayı ortadan kaldıracak konuşmayı yaptık, diğer sefere ben soracak, Erdoğan çekecekti. Sonra üzerine çok birlikte haber yaptık, didişe didişe, kavga ede ede. Tartıştığımız konuyu televizyon çekimi olarak yapabildik mi, pek anımsayamıyorum. Ama ben ondan öğrendim, o benden... Ve tek bir gerçek var, benden iyi bir gazeteci oldu, o yüzden şimdi içeride! 

‘ŞAFAK SÖKTÜ YİNE SUNAM UYANMAZ’

Ve her saz çalıp türkü söylediğimizde, Erzurum yöresine ait olan “Şafak Söktü Yine Sunam Uyanmaz” türküsünü söylerdi. “…Çektiğim gönül elinden / Usandım gurbet elinden / Hiç kimse bilmez halinden / Uyan Sunam uyan derin uykudan…” mısralarını daha bir duygulu söylerdi, Facebook’un bana hatırlattığı o gece yine söyledi…

Erdoğan ile hep yan yanaydık, beraber halı dahi yıkadık, ev taşıdık, didişe didişe hem de. Birçok habere gittik, birbirimizden bir şeyler öğrendiğimiz. Ama hep neşeli, hep keyifli beraberliklerdi bunlar, sonra yollar ayrıldı, azaldı o görüşmeler, şimdi ise yaptığı haberlerden dolayı tutuklu... Erdoğan’ın gazeteciliği gibi insanlığı da iyidir, sevdiği insanı sonuna kadar sever, sevmediğine ters giderdi, bu yüzden de takışırdık. Bırakın onu! Bırakın ki yine sudan sebeplerle takışalım, yine o ‘beyaz’ desin, ben ‘kara’...

Bırakın onu!

Erdoğan’ın içeriden bizlere verdiği mesaj ile bitiriyorum: “Her ne olursa olsun gerçekleri yazmaktan vazgeçilmemeli. Biz gerçekleri yazmanın bedelini canlarıyla ödemiş bir gelenekten geliyoruz ve elbette bir tutuklama ile gazetecilik mesleğinin etik ve ahlakını terk edecek değiliz...”

ÖNCEKİ HABER

Ormanı yakılan karınca

SONRAKİ HABER

Ağır stetoskop

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa