19 Temmuz 2012 05:42

En çok işçiler zarar görüyor

Kapitalist üretim ilişkilerinin yaygınlaştığı 18. yy.dan itibaren yaşamı idame koşulu kendi canlı emeğine bağlı olan herkes, gelir ve yaşam güvencesi ihtiyacı içerisine düştü. Yaşamı emeğine bağlı olanlar, kapitalist üretime içkin belirsizlik ve risk nedeniyle gelirlerini her an kaybedebilme ile yüz yüze bırakıldı. 18. ve

En çok işçiler zarar görüyor
Paylaş
Ferhat Akyüz

18. yy gelir ve yaşam güvence sistemleri bugünkü bireysel emeklilik sistemine benzer bir yapıdaydı. Prusya’da 1800’lü yılların ortalarında Krupp ve Siemens şirketleri ve 1875 yılında The American Express Company demiryolu şirketi çalışanlarına yönelik emeklilik sandığı kurdu. Devamında kapitalist ilişkilerin yayılmasına bağlı olarak benzer yapıda birçok sandık kuruldu.  Hem devam eden sınıf mücadelesinin dayatması hem de kapitalist üretim ilişkilerinin toplumsallaşmasının ve kapitalist üretim biçiminin zorunluluğu olarak gelir ve yaşam güvencesi, hak temelli ve nesiller arası dayanışmayı sağlayan toplumsal bir yapıya dönüştü. Bu yapı, 1900’lü yılların başından 1970’li yıllara kadar olan döneme kadar etkin olan yapıydı. 1970’li yılların krizinden sonra kapitalist üretim kabuk değiştirdi. Yığın ve büyük üretim mekânı temelli yapıdan esnek ve parçalı üretim mekânı bazlı üretime geçildi. Böylece kapitalizmin toplumsal bir yapıda olan gelir ve yaşam güvencesine ihtiyacı kalmadı. 1970’li yılların sonlarına doğru sosyal güvenlik ve özellikle emeklilik sistemleri esnek üretim modeline uygun olarak dönüştürülmeye başlandı.

ABD’DE EMEKLİLİK SİSTEMİ

ABD’de finans piyasasına bağlı emeklilik sistemi 1974 yılında Çalışanların Emeklilik Garantisi Kanunu( Employee Retirement İncome Security Act- ERİSA) ile düzenlemiştir. Sistem isteğe bağlı olarak işlemekte ve herkes katılabilmektedir. Bu sistemde 117 milyon çalışan katılımcı olarak yer almaktadır.  Meslek bazlı kurulan emeklilik sandıklarındaki primler finans piyasasında değerlendirilmektedir. Özel sektörde ise yaygın olarak başka bir emeklilik planı vardır. Bu, 1978’de vergi kanunu düzenlenmesi ile kurumsallaşan ve adına 401(k) denen emeklilik planıdır. 55 milyon çalışan bu emeklilik planlarına katılmaktadır. 401(k) planını uygulayan yaklaşık 450.000 civarında fon sayısı mevcuttur. Çalışanların ücretlerinin bir kısmı işveren tarafından 401(k) planı aracılığıyla fonlara yatırılır. Bir vergi yasası düzenlemesi olduğu için belli bir oranda hem işveren hem çalışan vergi muafiyeti mevcuttur. İşçiler yatırım yapabilecekleri finansal kurumu, yatırım araçlarını seçebilme şansına sahiptirler. Fakat pratikte işçiler genellikle çalıştıkları şirketin hisselerine yatırım yapmaları konusunda ikna edilmektedir. Bu, işçiler açısından bir handikap içermektedir. Şirket battığında ya da şirket mali krize girdiğinde hem işsiz kalacaklar hem de gelecek gelirleri eriyip gidecektir. 2008 dünya krizinden önce bilinen en iyi örnek Enron vakasıydı. ABD’de özel mesleki emeklilik planları yanında bireysel emeklilik sistemi de yaygındır.  Bireysel emeklilik hesapları (Individual Retirement Accounts-IRA) olarak anılan bu hesapları; yetki belgesi alan sigorta şirketleri, bankalar ya da portföy yönetim şirketleri açabilmektedir. Yaklaşık 51 milyon kişinin IRA hesabı vardır.

EMEKLİLİK FONLARI

BD’de emeklilik fonlarının boyutlarına bakıldığında önemli bir düzeyde olduğu görülmektedir. OECD verilerine bakıldığında (2005-2006) yıllarında GSMH’nın yüzde 80’i civarındadır. Fakat 2008 yılına gelindiğinde bu oran yüzde 57’ye düşmüştür. Yine emeklilik fonlarına OECD ülkeleri bazında yüzde 23 bir değer kaybına uğramıştır. OECD ülkeleri arasında en yüksek kayıp yüzde 37 ile İrlanda’da olmuştur. Avustralya ve ABD’de emeklilik fonlarında yüzde 25 erime gerçekleşmiştir. 2008 krizinde emeklilik birikimleri açısından en çok etkilenenler, 35 yaş ve üstü işçilerdir. Özellikle emeklilik yaşına yakın olan işçiler 2008 krizinden en ciddi  şekilde etkilenmişlerdir. Çünkü ekonomik krizde ilk işten kovulanlar onlar olmuştur. Ve yeniden emek piyasasına katılımları neredeyse imkânsızdır. Emek piyasasına katılamadığından emeklilik yaşı için kalan primleri ödeyemeyeceklerdir. “Occupy Wall Street” Wall Street’i İşgal Et hareketinde en önemli belirleyen, finansal krizle eriyip yok olan emeklilik birikimleriydi.

UZUN VADEDE ÖLDÜRÜR

2008 dünya krizi ile birlikte finans sermaye egemenliğinde emeklilik veya gelecek yaşam gelirinin yok olacağı veya çok cüzi miktarlara düşeceği aşikâr olmuştur. Türkiye’de bireysel emeklilik sistemi, 2008 krizi etkileri açısından bakıldığında, çok etkilenmemiş gözüküyor. Çünkü sistemin yaygınlığı halen sağlanabilmiş değil. Bireysel emeklilik fonlarının GSMH’ya oranı yüzde 2-3 civarındadır.  Fakat 2004 yılından sonra gerçekleştirilen sosyal güvenlik reformu, kamusal emekliliği artık ulaşılamaz hale getirmiştir. Bu durum bireysel emeklilik için fiili zemin yaratmıştır. Bireysel emekliliğin krizden çok etkilenmemesinin bir diğer sebebi emeklilik primlerinin yatırıldığı fonların büyük bir kısmının kamu borçlanma senetlerine yatırılmış olmasıdır. Bu durum sistemin dolaylı yoldan devlet tarafından desteklendiğini gösterir/göstermektedir.

Kapitalist üretim ilişkileri egemenliğinde, gelecek yaşam için bir gelir beklentisine girmek büyük bir hata olur. Kapitalizm ancak ve ancak ciddi bedeller karşılığında göreli bir refah sağlar. Sermaye ancak canlı emek ile mübadeleye girer; emekli ya da  hasta ile değil. Bu yüzden gelecek için emekli aylığını vermeden önce 40-50 yıl gibi uzun bir süreçten geçirir. Emeklilik ve sosyal güvenlik gibi haklar kısa dönemli olarak yaşatır ama uzun vadede öldürür. İnsanlığın refahı bütün kapitalist üretim ilişkilerinin dışında düşlenmelidir.


EMEKLİLİK SİSTEMLERİNİN SINIFLANDIRILMASI

Sosyal güvenlik sistemlerinin dönüşümü hem kronolojik olarak hem de yapısal olarak ulus devletlerin kapitalist üretim ilişkilerinin özgüllüğü bağlamında değişiklik arz etmektedir. Ulus devletlerin sermaye birikim düzeyleri sosyal güvenlik sistemlerinin dönüşümünü belirlemiştir. Üretken sermayeyi - bir anlamda sanayileşmeyi - nasıl finanse ettikleri ulus devletlerdeki emeklilik sistemlerinin dönüşümünü belirlemiştir. Bu nedenle dünya genelinde emeklilik sistemlerinin dönüşümünü anlatmadan önce temel bazı sınıflandırmalara bakmak yerinde olacaktır. Dünya genelinde emeklilik sistemlerinin sınıflandırılması finansman yöntemi baz alınarak yapılmaktadır. Sınıflandırma, dağıtım modeli (pay-as-you-go) ve biriktirme-fonlama (kapitalizasyon) modeli şeklindedir.

DAĞITIM MODELİ

Gelirin yeniden dağıtılması mantığına dayalı kamusal emeklilik sistemidir. Bu sistemde, en basit anlatımıyla, çalışanlar prim öder, bu primler bir havuzda toplanır ve emekli olanlara emeklilik maaşları bu havuzdan ödenir. Sistemde ne kadar çok çalışan varsa tersi ne kadar az emekli varsa sistem o kadar iyi işlemektedir. Sosyal güvenlik kurumları açısından “iyi olma ve iyi sistem” egemen iktisat mantığıyla yurtiçi tasarrufları artıran sistemdir. Bu sistemin toplumsal ve dayanışma yönü olmasının yanında daha baskın bir yönü devlet aracılığıyla insanların yaşam gelirlerine el koyarak sermaye biriktirmektir.  Bu model 1970’li yılların sonlarına kadar sorunsuz işlemiştir. Çünkü ulus devletlere sanayileşmeleri için önemli düzeyde kaynak sağlamıştır. Bunun için Türkiye’de KİT’lerin kurulması için sermaye sağlayan Devlet Yatırım Bankası’nın finansman kaynaklarına bakmak yeterli olacaktır. 1970 krizi ve ardından krizden çıkış reçetelerinde en temel strateji emekten kaçınmak olmuştur. Daha az sayıda işçi ve/veya daha az maliyetli emek-gücü, dağıtım sistemini işlemez hale getirmiştir. Bu sistem 1980’li yıllardan günümüze ya bütünüyle ortadan kaldırılmış ya da reforma tabi tutulmuştur.

BİRİKTİRME-FONLAMA (KAPİTALİZASYON) MODELİ

1970’li yılların kriziyle birlikte emeklilik sistemlerinde biriktirme-fonlama modeli yönünde bir dönüşüm gerçekleşmiştir. Bu model, emekçinin çalıştığı süre boyunca ödeyeceği primler bireysel bir hesaba yatırılıp ve finans piyasasında değerlendirilip, emekli olduğunda kendisine ya toptan ödeme ya da aylık olarak ödenmesi şeklinde işlemektedir. Model, dağıtım modelindeki dayanışma mantığının aksine bireyselliği öne çıkaran bir sistemdir. Çünkü hayat sigortacılığı yöntemi ile insanların gelecek yaşam gelirleri belirlenir. Dağıtım ya da kamusal sistemde risk ile başa çıkma toplumsal iken fonlama modelinde bireyseldir. Modelde artık emekli olmak sosyal sigorta/sosyal güvenlik mantığının dışında yer almaktadır. Bireysel emeklilik ve özel mesleki emeklilik sistemleri bu model içinde yer alırlar. Dünya çapında fonlama modeli ulus devletler bazında çok çeşitlilik arzeder. En temel sınıflandırma bireysel emeklilik için yapılmaktadır. Bireysel emeklilik sınıflamasında geri ödemelerin yani işçilere ödenecek emeklilik gelirinin hesaplanması iki farklı yönteme göre yapılmaktadır. Birincisi belirlenmiş fayda (defined benefit) denilen işçinin çalışma süresi veya maaş düzeyine göre emeklilik ödeneğinin belirlendiği program. İkincisi ise belirlenmiş katkı (defined contribution) denilen işçinin ödediği prime göre emeklilik ödeneğinin belirlendiği programdır. İşçilerin gelecek yaşam gelirlerini hangi emeklilik sistemine bağlı olarak elde ettikleri sorusu emeklilik sistemlerinin daha çok sermaye denetiminde olup olmadığını cevaplamaktadır. Eğer dağıtım modelinden çok fonlama modeli gelecek yaşam gelirlerinin belirleyicisi ise o zaman çok rahatlıkla gelecek yaşamın sermaye denetiminde olduğunu söyleyebiliriz. 1990’lı yılların sonlarından ve özellikle Dünya Bankası’nın 1994 tarihli “Yaşlı Krizinden Kaçınmak” adlı raporundaki emekliliğe ilişkin politika önerilerinden itibaren çoğu ulus devlet dağıtım siteminden fonlama sistemine geçiş yapmıştır. Tabloda görüldüğü gibi hemen hemen her ülkede fonlama modeline dayalı bir emeklilik programının geçerli olduğu görülmektedir. İster bireysel olsun ister mesleki olsun fonlamaya dayalı emeklilik modelleri uygulanan ülkelerde gelecek yaşam geliri finans sermaye aracılığı ile temellük edilir. (Gelecek yaşamın nasıl olacağı işçiler ya da tek mülkü kendi canlı emeği olanlar açısından finans piyasasına bağlı olmak, yaşlandığında veya sakatlandığında her türlü kötü koşullarda bir yaşamla baş başa kalması her an ihtimal dâhilindedir.) 2008 dünya krizi bu ihtimali çok fazla artırdı. 2008 krizinin uç verdiği ABD, emeklilik sisteminin finans piyasasına bağımlılığının en yüksek olduğu ülkelerden birdir.

YARIN: Sermayeye fon yaratma süreci

ÖNCEKİ HABER

Gençlik buluşması sona erdi

SONRAKİ HABER

İsrail otobüse saldırıdan İran'ı sorumlu tuttu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...