02 Ağustos 2017 09:56

Dink davası sanığı Güçlüoğlu: Fotoğrafı ben sızdırmadım

Hrant Dink davası sanığı Atilla Güçlüoğlu, Ogün Samast'ın emniyette çekilen fotoğrafının müfettişlere teslim edildikten sonra basına sızdığını söyledi

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin aralarında Emniyet, İstihbarat ve Jandarma görevlilerinin de yargılandığı davaya Çağlayan'daki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü olan tutuklu sanık Atilla Güçlüoğlu, “Ogün Samast’ın emniyette çekilen görüntüleri müfettişlere teslim edildikten sonra basına sızdırılmıştır” dedi.

Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı dava, Trabzon Jandarması, Samsun Jandarması ve Emniyet görevlilerinin dosyasıyla birleştirilmesiyle sanık sayısı 85 oldu. Davanın bugünkü duruşmasında ilk olarak tutuklu sanık Atilla Güçlüoğlu dinlendi. Dönemin Samsun İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü olan Güçlüoğlu, tetikçi Ogün Samast ile birlikte Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde fotoğraf çektirmek ve görüntüleri basına vermek ile suçlanıyor.

‘SAMAST İSMİNİ TRABZON ASAYİŞ ŞUBE MÜDÜRÜ’NDEN ÖĞRENDİM’

“FETÖ üyeliği” suçlamasıyla 4 ay önce tutuklanan Atilla Güçlüoğlu, cinayetin ertesi günü (20 Ocak 2007) Samsun İl Jandarma Komutanlığı’nın düzenlemiş olduğu akşam yemeği etkinliğinde Birol Ustaoğlu’nun mesaj atarak katilin Trabzonlu olduğunu ve Samsun’a gelebileceğini söylediğini aktardı. Güçlüoğlu, “Önce Trabzon Asayiş Şube Müdürü Ali Oğuz Çağlar’ı aradım sonra da İHA muhabiri Muammer Ay’ı aradım. Görüşmelerimi İl Jandarma Komutanı’na bildirdim. O da bilgisi var mı diye öğrenmek için Samsun Emniyet Müdürü’nü aradı. Sonra apar topar sivil araçlarımızla otogara gittik. HTS kayıtlarıma bakarsanız otogara gidene kadar Trabzon Asayiş Şube Müdürü Ali Oğuz Çağlar ile konuştuğum görülür. Zaten Ogün Samast ismini de ondan öğrendim. Ben ve Murat Bayrak Samast’ın olduğu otobüse yolcu gibi girdik. Emniyet görevlileri Samast’ı aralarına aldı. Biz de yanlarında jandarma karakoluna gittik. Benim adli kontrol görevim olmadığı için üst aramasına katılmadım. Ancak üst aramasında dikkatli olunması konusunda uyarıda bulundum” dedi.

‘FOTOĞRAF BASINA VERİLMEK İÇİN ÇEKİLMEDİ’

Tetikçi Samast'ın görüntülerini basına sızdırmakla suçlanan Güçlüoğlu, “İddia edildiği gibi benim fotoğrafım hiçbir basın kuruluşunda yayınlanmamıştır. Benim fotoğrafım müfettişlere ve Jandarma Genel Komutanlığı’na gönderilmiştir” diye konuştu. Güçlüoğlu, Samast’ın fotoğrafının çekilmesi emrini istendiğinde Jandarma Komutanlığı’na gönderilmek ve arşive konulması için verdiğini söyledi. Güçlüoğlu, “Fotoğrafları Jandarma Genel Komutanlığına göndermek üzere çekildik. Çünkü o dönem çok tartışılıyordu ‘katili jandarma mı yakaladı emniyet mi’ diye. Mülakat yapılması emrini de istihbarat şube müdürümüz verdi ve kameraya alınmasını söyledi. Bu fotoğrafların hiçbiri basına verilmek için çekilmedi. Katil zanlısına mülakatta yardım ve yataklık yapan var ise bir an önce öğrenilmesi hedeflenmiştir. Katil zanlısının yakalanmasına katıldığımız için biz o gün çok heyecanlı ve gururluyduk. Birol Ustaoğlu’yu çağırıp emir vermedik. Mülakatın nasıl, hangi taktik ve teknikle yapılmasına dair en ufak bir talimatımız da olmadı” dedi.

‘JANDARMA ALEYHİNE ALGI OPERASYONU YAPILMIŞTIR’

Güçlüoğlu, Samast'ın Olay Yeri İnceleme Timi tarafından çekilen fotoğraf negatifleri ve görüntülerinin arşiv odasına olay yeri inceleme tarafından konulduğunu ifade etti. Olay yeri inceleme komutanının tüm görüntüleri 22 Ocak 2007 Pazartesi günü il jandarma komutanına teslim ettiğini belirten Güçlüoğlu, çelik kasada muhafaza edilen görüntülerin 31 Ocak 2007’de müfettişlere teslim edildiğini söyledi. Güçlüoğlu, “Fotoğraf ve kamera kaydı CD’leri müfettişlere teslim edilene kadar basına sızmamıştır. Görüntüleri müfettişlere teslim ettiğimizde olayın üzerinden 10 gün geçmişti. Jandarmanın çektiği görüntüler gazetecilere verilmiş olsaydı basın bunları hemen yayınlarlardı. Jandarma aleyhine algı operasyonu yapılmıştır. Bu algı operasyonu medyada da halen devam etmektedir. Basına fotoğraf ve görüntülerin kasıtlı olarak sızdırılmasını bırakın ihmalim bile yoktur. Müfettişlere teslim edildikten sonra basına sızmıştır” ifadelerini kullandı.

‘ALGI YARATMAYA ÇALIŞMADIM’

Güçlüoğlu, MİT TIR’ları ve Dink dosyasından tutuklu bulunan Hamza Celepoğlu ile görüşmesinin ise yılbaşı ve kandillerde yazılan tebrik  mesajları olarak açıkladı. FETÖ ile arasında illiyet bağı olmadığını öne süren Celepoğlu, “Bu yapının terör örgütü olarak tanımlanmadığı zamanda ben nasıl örgüte hizmet etmişim? Yaptığım her işi emir komuta zincirinde yaptım. Samast'ın Samsun’da yakalanması ve sonrasındaki gelişmeler hiçbir şekilde benim kararım olamaz. Ben FETÖ'cü değilim ve görüntüleri ben sızdırmadım. Algı yaratmaya da çalışmadım” diyerek tahliyesini talep etti.

‘GURUR DUYUYORDUM’

Dink ailesi avukatlarından Bahri Belen, Güçlüoğlu’na “Jandarma yemeğinden sivil kıyafetle gittiğinizi ve otobüse yolcu gibi girdiğinizi söylediniz orada nasıl bir hamle yapıldı” diye sordu. Güçlüoğlu ise, “Biz içeriye girdiğimizde emniyet müdürlüğü personeli Samast'ın başındaydı. Aldılar indiler biz de peşlerinden indik” dedi. Belen Güçlüoğlu’na otobüsün içinde aramaya şahit olup olmadığını sordu. Güçlüoğlu “Hayır” cevabını verdi.

Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da Güçlüoğlu’ya “Adli kolluk yetkiniz bulunmadığı halde neden il emniyet müdürlüğüne gitme ihtiyacı hissettiniz? Samast'ın Türk bayrağıyla fotoğraflar çektirmesiyle ilgili neden ‘bir yanda emniyet bir yanda jandarma personeli dursun’ dediniz” sorularını yöneltti. Güçlüoğlu, “Bizler koordine makamıyız, Samsun Emniyet Müdürlüğüne teslim etmemiz için emir aldığımızdan hep beraber oraya gittik. Dünyayı sarsan bir olay olmuş o olayı yaşamak lazım. Dehşet bir gurur duyuyordum katili yakaladığımız için. İl Jandarma Komutanı, İl Emniyete teslim ediyoruz deyince benim reddetme şansım yok. Ortak yaptığımız bir operasyondu. Maksat oydu. Sızdırma bizden değil” yanıtlarını verdi.

‘USTAOĞLU TETİKÇİYE BAYRAĞI AÇ DEDİ’

ByLock kullandığı iddiası olan dönemin Samsun İl Güvenlik Şube Müdürü Yakup Kurtaran ise savunmasında ByLock iddialarını yalandı. Basın Protokol Şube Müdürlüğü görevini de yaptığını söyleyen Kurtaran, basınla görüşmelerinin bu sebeple olduğunu savundu. Kurtaran, “Muhammer Ay tetikçinin yakalandığı gün olan cumartesi akşam toplantı yaptığımızda beni aradı. Trabzon nüfusuna kayıtlı olduğunu, Samsun’dan geçebileceğini, isim soy isim vererek söyledi. Bu bilgileri İstihbarat Şube Müdürü Fikri Yalman'a teslim ettim. Samsunda ilk öğrenen kişilerden olduğum söylense de öğrenir öğrenmez Fikri Yalman'a bilgi verdim” dedi. 

Kurtaran, tetikçi Ogün Samast’ın Samsun TEM’de çay ocağındaki bayraklı görüntülerine ilişkin de şunları söyledi: “Birol Ustaoğlu birden tetikçiye, ‘bayrağı aç’ dedi. Montunun üst cebinden bayrağı çıkardı. Pürüzlü alanı görünce yırtılır diye almadım bayrağı. Hiçbir beyanını duymadım Ogün’ün. Odaya girmemle Ahmet Uzman bana, ‘müdürüm şurada dur çekeyim’ dedi. Ben TEMA takvimindeki yazıyı gazetede çıkınca gördüm. Türk bayrağıyla kasıtlı bir şekilde fotoğraf çekilme kastım yok. O anda odada hatırladığım kadarıyla Olay Yeri İncelemenin çekim yapan görevlisi , istihbarat çekim yapan görevlisi belki terörden bir görevli vardı. MİT bölge başkanını tanıyorum. Personelini tanımıyorum. MİT mensubu olarak tanımıyorum.”

‘AY HABER ELEMANI MI?​’

Dink Ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, “Emniyet ifadenizde Muhammer Ay'ın size basın açıklamalarını haber verdiğini söylemişsiniz. Kayıtlı veya kayıtsız haber elemanı mıydı” diye sordu. Kurtaran ise, “Başka gazetecilerden de bilgi alırdık” diyerek Ay’ın haber elemanı olmadığını iddia etti.
 

ÖNCEKİ HABER

Akkim’de patron baskısı arttı, işçiler sendikada kararlı

SONRAKİ HABER

Bakanlık, şeker için ihracatı destekleme fonu kurmuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...