HDP'nin 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nde 4'üncü gün

HDP’nin 'Durmayalım Dur Diyelim Faşizmi Durduralım' sloganıyla başlattığı 'Vicdan ve Adalet Nöbeti' 4'üncü gününde devam ediyor.

28 Temmuz 2017 07:05
Paylaş

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), “Durmayalım Dur Diyelim Faşizmi Durduralım” sloganıyla başlattığı “Vicdan ve Adalet Nöbeti” Ekin Ceren Parkı’nda devam ediyor. Polis engeli ve ablukasına rağmen 10 vekilin tuttuğu nöbete destekler büyüyor. Ziyaret için de sadece partinin Merkez Yürütme Kurulu üyelerine ve siyasi parti temsilcilerine izin veriliyor.

Halkların Demokratik Partisi'nden (HDP) 10 milletvekilinin Diyarbakır Ekin Ceren Parkı'nda başlattığı "Vicdan ve Adalet Nöbeti" 4'üncü gününde. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte uyanan milletvekilleri, yüzlerce polisin bariyer ve zırhlı araçlarla abluka altına aldığı parkta yürüyüş yaptıktan sonra, parkta çevre temizliği yaptı. Daha sonra parkta volta atan vekiller, basın emekçileriyle kahvaltı yaptı. 

CHP HEYETİNDEN VİCDAN VE ADALET NÖBETİNE ZİYARET

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP), Diyarbakır Ekin Ceren Parkı'nda gerçekleştirdiği Vicdan ve Adalet Nöbeti 4’üncü gününde devam ediyor. CHP Diyarbakır İl Örgütü yöneticileri, nöbet eylemine destek ziyaretinde bulundu. Aralarında CHP İl Başkanı Ahmet Sayın'ın da bulunduğu heyet, her gün vekiller tarafından saat 11.00'de yapılan açıklamaya katılırken, TMMOB ve Sur'un Yıkımına Hayır Platformu yöneticileri ise polis tarafından alana alınmadı. Yaşanan duruma tepki gösteren TMMOB temsilcileri, "21’inci yüzyılın Kerbelası burada yaşatılıyor" dedi. 

HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir ve eylemdeki vekiller de polisin yasakçı tutumuna tepki gösterdi. 

'AYDA ORTALAMA 150 İNSAN İŞ CİNAYETLERİNDE YAŞAMINI YİTİRİYOR'

Nöbet eyleminin dördüncü gününde açıklama yapan Baydemir, tüm adalet arayanlara selam gönderdi. Baydemir, "Vicdan ve Adalet Nöbeti'nden vicdan ve adalet için vicdan ve adalet savunucularına bir kez daha selam olsun. Diyarbakır'dan bir kez daha Amed halkına vicdanın sesine vicdanın sesiyle ses katanlara selam olsun. Amed'ten vicdan nöbetinde olan tüm vekillerimiz adına bir kez daha Necmettin Büyükkaya ve aydınların bayrağını alan ve taşıyan şu an zindanlarda bulunan eşbaşkanlarımıza, milletvekillerimize legal demokratik siyasetin aktörlerin tümüne selam olsun" dedi. 

Baydemir, 62 haftadır İstanbul Galatasaray Meydanı'nda adalet arayan iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin ailelerine de selam gönderdi. 

AKP'nin "Avrupa bizi kıskanıyor" söylemine dikkat çeken Baydemir, "Avrupa bizi kıskanıyor, biz dünya lideriyiz' diyorlar. ‘Dünyada birinciyiz’ diyorlar. Gerçekten birinci oldukları konular var. İş cinayetlerinde dünya üçüncüsüdürler. Neredeyse ayda ortalama 150 insan iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyor. Hakikaten dünya kıskansa yeridir. Bir damla su yağıyor İstanbul Venedik’e dönüşüyor. Söylemiş olduğunuz yalanların bir müddet sonra kendiniz tarafından inanılmasının sonuçlarıdır bunlar. Bir yalan söyleyip bir müddet sonra kendileri de inanıyorlar. Almanya hasbelkader zengin olmadı. Almanya geçmişi ile yüzleştiği için faşizmle yüzleştiği ve reddettiği için zenginleşti. Onların 70 yıl önce reddettiklerini, bugün bu coğrafyada sizler bir kez daha hayata geçirmeye çalışıyorsunuz. Bir kez faşizm bu coğrafyayı sarsın diyorsunuz. Vicdan Adalet Nöbeti herkes için adalet, özgürlük, onurlu bir barışın inşası demektir" diye konuştu. 

'BU İFTİRANIN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20 zirvesinde HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için kullandığı "terörist" söylemini hatırlatan Baydemir, "Yalan siyasetçinin başvuracağı yöntem değildir. G20 toplantısında eş genel başkanımıza ithamda bulundu. ‘Terörist’ dedi. Bu yalandır, iftiradır. Selahattin Demirtaş cezaevinde 18 gün önce sana bir açıklama yaptı. Açıkla dedi. Delilin varsa savcıya ver dedi. Eğer yoksa sen yalancısın dedi. Halen suskun. Suskunluğundan daha vahimi yalanına bir tek kendisi inanıyor. Elini vicdanına koyan kimse inanmıyor. Elini cüzdanına koyan inanmış gibi duruyor. İnanma. Bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. Biz bu yalanın iftiranın peşini bırakmayacağız. Ya delilini ortaya koyarsın savcıya veririsin. Ya da henüz vakit varken yalanından geri dön. Sen muhalif olan herkesi ötekileştiriyorsun. Ya terörle ya da teröre destek vermekle suçluyorsun" diye kaydetti. 

‘MAHKEME DOSYALARIN BİRLEŞTİRİLMESİNİ KABUL ETMEDİ'

"Yargı neden bağımsız değil?" sorusuna verebilecek en büyük cevabın Demirtaş'ın duruşmasının 4 Kasım'dan bu yana görülmemesi olduğunu söyleyen Baydemir, "60 dosyada 60 kez beyanda bulundu ama tutuklanmasına vesile olan dosyada henüz duruşma yapılmadı. Çünkü Demirtaş mahkemede faşizmi, yalanı, bu sistemi yargılayacaktı. Ondan korktukları için yapılmadı. Bir kez daha kamuoyuna kan donduran realiteyi açıklıyorum. Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi bir karar aldı. Dosyası kamuoyunda Yasin Börü davası olarak bilinen dosya ile birleştirilmek için 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Dosyayı 19. Ağır Ceza Mahkemesi'ne geri gönderdi ve bu mahkeme resen birleştirme kararı alıp tekrar 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Talimat almış. İki günce Ağır Ceza Mahkemesi bu dosya birleştirilemez dedi. Sayın Selahattin Demirtaş hakkında Börü davasına ilişkin herhangi bir itham olmamıştır. Şu ana kadar Demirtaş hakkında sadece ve sadece toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefetten dolayı fezleke var. Eğer bu hukuksuzluk bu şekilde devam ederse 6-7 Ekim döneminde yüzlerce dosyanın tek bir dosyada birleştirilmesi lazım. Bu da hukuki açıdan mümkün değildir. Talimatla yargının işletilmesi bir itiraz da 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nden geldi. Bu mahkemenin başına ne gelirse yargıyı talimat altına alanların yüzünden gelmiştir" diye konuştu. 

'FAŞİZMİN KORKU FİLMİ MECLİSİ SARMIŞ DURUMDA'

Hitler'in "Yargı devlet hayatının efendisi olamaz, ancak devlet politikasının hizmetkarı olur" sözüne dikkat çeken Baydemir, “AKP 'Yargı seçilmişlere, milli iradeye istikamet çizemez' diyor. Peki milletin seçtikleri, iradesi neden talimatla hizaya çekilmeye çalışılıyor. İşte tam da Vicdan ve Adalet Nöbeti yargının talimatla hizaya çektirilemeyeceğinin duruşudur" ifadelerini kullandı. 

Meclisteki içtüzük değişikliğine de işaret eden Baydemir, "Bu faşizmin korku filmi Meclisi sarmış durumda. Bir iç tüzük değişikliği yapıldı. Tek bir anlamı var, faşizmin en kötü korku filmi çekiliyor. Filmin baş kahramanı kendi gölgesinden korkuyor. İşte faşizm korku filmine dönüştürmesin diye bugün Vicdan ve Adalet Nöbeti'ni tutuyoruz" dedi. 

‘DUR DEMEK İÇİN NÖBETTEYİZ’

Dışişleri Bakanının "Demokratik muhalefet ile teröre destek verenleri bir tutmamak gerekir" söylemi hakkında da konuşan Baydemir, "Yürekten katılıyoruz. Yani 14 yıl boyunca cemaat dedikleri şu an FETÖ dedikleri yapılanmayı destekleyenlerle demokratik muhalefet yapanları bir tutmamak gerekir. Teröre silah taşıyanlar var diyor. Çok doğru. Adana'da El Nusra El Kaide IŞİD'e destek verenler gidiyor. Legal demokratik siyaset yapanlarla AKP'yi birbirine karıştırmamak gerekiyor. Bunlara dur demek için bu nöbetleri tutuyoruz" diye konuştu. 

Baydemir, HDP'li vekiller Tuğba Hezer ve Faysal Sarıyıldız'ın vekilliklerinin düşürülmesi için ise şunları söyledi: "Milletvekilliklerinin düşürülmesini devamsızlıklara bağlıyorlar. Yalan söylüyorlar. Eğer Sarıyıldız ve Hezer'in vekillikleri bu nedenle düşürülüyorsa açın çeteleyi Davutoğlu'nun ne kadar Meclis’e devam edip etmediği gün gibi açığa çıkmış olacaktır.”

'BU SUÇU İŞLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'

Parlamentoda konuşmanın yasaklandığı bir rejimin inşa edildiğinin altını çizen Baydemir, "Kürt, Kürt halkı demek Êzidî, Alevi, Dersim'de katliam oldu demek suç sayılacak ve para cezasına çevrilecek. Ant olsun ki susmayacağız. Dersim'e de Çorum'a da selam olsun ki Seyit Rıza'nın torunlarına biz can demeye devam edeceğiz. Suçumuz buysa işlemeye devam edeceğiz. Ant olsun ki Kürtlere Kürt diyeceğiz Kürdistan'a da Kürdistan diyeceğiz. Faşizme boyun eğmeyeceğiz. Faşizme boyun eğmek demek insanlıktan vazgeçmek demektir. Vicdani ve insani bir duruşla durdurulmazsa insanlık değerlerini erozyona uğratır. Tüm vicdanlara çağrıda bulunuyoruz. Durmayalım birlikte faşizmi durduralım" dedi.

Eylemlerine destek veren Diyarbakır halkına teşekkürlerini ileten Baydemir, ziyarete gelen kurumların engellendiğini hatırlatarak, "Yalnız olmadığımızı biliyoruz. Fiziki olarak buluşamasak bile vicdanlarımız buluşmuştur. Faşizm dalga dalga gerileyecektir" dedi. 

Desteğe gelen CHP ve Sur'un Yıkımına Hayır Platformu’na da destekleri için teşekkür eden Baydemir, Hezer ve Sarıyıldız'ın vekilliklerinin düşürülmesini "darbe" olarak nitelendirdi. 

CHP HEYETİ: DESTEKLİYORUZ

CHP İl Başkanı Mehmet Sayın heyeti adına nöbetteki vekillere çiçek verdi. Ardından kısa bir açıklama yapan Sayın, "Herkes şuna emin olsun. 7 yaşındaki bir insan da 70 yaşındaki bir insan da çıkıp adalet diye bağırdığında CHP yanında olacaktır. Bundan AKP'li yetkililer emin olsun" dedi. 

Bu nöbeti canı gönülden desteklediklerini belirten Sayın, "Tüm Türkiye halkı emin olsun bu rejimin sonunda çok güçlü bir şekilde adalet ve demokrasi gelecek" diye ekledi. 

HDP heyetine destek ziyaretleri sürüyor.)



 

EKİN CEREN PARKI DİYARBAKIR’IN BİR MİNYATÜRÜ

Vekillerin nöbetini ziyaret eden HDP Genişlemeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran ve MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu, parktaki abluka ve nöbet eylemini değerlendirdi. 

‘HER TARAFI BARİYERLERLE ÇEVRİLMİŞ BİR KENT’

Diyarbakır’daki ablukaya dikkat çeken Taşkıran, parktaki ablukanın Diyarbakır’ın bir minyatürü olduğunu ifade etti. “Her tarafı bariyerlere çevrilmiş bir kentten bahsediyoruz” diyen Taşkıran, halkın seçtiği ve Meclis’in üçüncü büyük partisinin milletvekillerinin vicdan ve adalet nöbeti tuttuğunu, fakat buradaki durumun ne vicdanla ne de adaletle açıklanabilir hiçbir yönünün olmadığını vurguladı. 

‘HDP’NİN POLİTİKALARINDAN KORKULUYOR’

HDP’ye gösterilen yaklaşımın 7 Haziran seçim sonuçlarından bağımsız olmadığının altını çizen Taşkıran, “HDP’de herkes kendi rengiyle, kendi kimliğiyle, kendi inancıyla var olma hakkına sahip, bu büyük bir korku yaratıyor. Tekçi cumhuriyet bundan çok korkuyor” ifadelerini kullandı. HDP’nin bütün yok etmelere karşı dur diyebilen tek parti olduğunu vurgulayan Taşkıran, 7 Haziran seçimlerinden bu yana HDP’ye karşı düşman siyaseti yürütüldüğünü kaydetti. HDP’nin burada halkla buluşmasının bütün inkar politikalarının ortadan kalkması anlamına geldiğini söyleyen Taşkıran, “HDP’nin burada halkla buluşması demek eşitlik anlayışına uygun bir adalet tesis etmek demektir” diye konuştu. 

‘BİRLİKTE DEĞİŞTİREBİLİRİZ’

Gezi parkı sürecinin Türk halkının, Kürt sorununun demokratik çözümünün ne anlama geldiğini Kürt halkının ne istediği gerçeğini daha iyi ve açık yüreklilikle sorgulayabildiği bir süreç olduğunun altını çizen Taşkıran, “Bu gidişatın, yani bu yüzleşmenin, bu aydınlanmanın önü alınmaya çalışılıyor” dedi. OHAL sonrası toplumun üzerinde büyük bir baskının olduğuna dikkat çeken Taşkıran, bu gidişatı sorgulayan milyonların olduğunu söyledi. Taşkıran, 16 Nisan’da bu itirazın ne kadar büyük olduğunun görüldüğünü belirterek tam da bundan dolayı mücadele ve direnişin devam ettiğini sözlerine ekledi. 

Bu direnişin büyümemesi için her yere barikatlar örüldüğünü dile getiren Taşkıran, “Cezaevlerinde barikat, üniversite önlerinde barikat, hastane önünde barikat her yerde barikat var” diye konuştu. Halkla buluşulması halinde bu gidişatın durdurulabileceğini ifade eden Taşkıran, “Öncü olmak çok önemlidir fakat birlikte değiştirebiliriz” diyerek halka eyleme destekte bulunması çağrısında bulundu. 

‘HERKES EYLEME SES VERMELİDİR’

Ülkede yaşanan sürecin halkta daha derin ve sancılı hissedildiğini belirten Taşkıran, ülkede bir düşmanlaştırma siyasetinin yürütüldüğünü söyledi. Yaşadıklarımıza isyanımızın birleşmesi gerektiğini vurgulayan Taşkıran, birleşerek sesimizi ve sözümüzü yüksek sesle dile getirebileceğimizi ifade etti. Taşkıran, “Herkesi vicdanının sesini dinlemeye davet ediyorum” diyerek, herkese adalet için mücadele etme çağrısında bulundu. Vekillerin tutuklanmasına ilk itiraz edenin HDP olduğunu hatırlatan Taşkıran, “CHP’li emekçi kardeşlerimize, AKP tabanındaki yoksul emekçi kardeşlerimize, her gün korkuyla yaşamak istemeyen, başına ne geleceğini bilmeyen bir gelecek yaşamak istemeyen herkese çağrımız bu eyleme ses vermeleridir” ifadelerine yer verdi. 

‘TECRİT POLİTİKALARI BAŞARISIZ OLACAKTIR’

Tecrit ve barikat altında bir Diyarbakır gördüğünü ifade eden HDP MYK Üyesi Gülsüm Ağaoğlu ise, nöbet eyleminin yapıldığı alana geldiklerinde iç içe iki barikata hayret ettiklerini belirtti. Alana bin bir zorlukla girdiklerini söyleyen Ağaoğlu, milletvekillerinin halkla buluşmasından korkulduğunu söyledi. 

Mevcut görüntünün 7 Haziran seçimlerinden sonra oluşmaya başladığını dile getiren Ağaoğlu, uygulanan tecritle bu alandaki eylemin görünür olmasının engellenmeye çalışıldığını söyledi. Eylemlerinin İstanbul, İzmir ve Van’da devam edeceğini belirten Ağaoğlu, nöbetlerden sonra 1 Eylül barış mitingleri düzenleyeceklerini ifade etti. Bu mücadeleyi birlikte büyütme çağrısında bulunan Ağaoğlu, “Halkla aramıza set çekmek istiyorlar. Onlar bu şekilde yalıtarak bunu başardıklarını varsaysınlar ama hayat başka şekilde başka mecralarda akıp gidiyor” diyerek, izlenen tecrit politikalarının başarısız olacağını ifade etti. (DİHABER)
 

Reklam
ÖNCEKİ HABER

İSKİ'den içme suyu açıklaması: İddialar asılsız

SONRAKİ HABER

Elektrik direğinde akıma kapılan teknisyen yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...