25 Temmuz 2017 00:42

İtalya'da modern köleliğin kaldırılması mücadelesi

İtalya’da bir domates tarlasında çalışan Kamerunlu göçmen Yvan Sagnet için bardağı taşıran son damla, 2011’in sıcak bir yaz gününde geldi.

Paylaş

Matteo CONGREGALLI
Equaltimes.org

İtalya'da tarla işçisi Kamerunlu göçmen Yvan Sagnet için 2011 yazı hasatın en yoğun dönemiydi. Kayıtsız işçi grupları tuvalet ve suya erişim olanağı olmaksızın 42 derecede yoğun bir şekilde çalışıyordu.

Sagnet’in grubunda yer alan işçilerden Ahmet birden bire bitkinlikten yere yığıldı. Ahmet hastaneye götürülmeyi isterken, Sudanlı dayıbaşı Adem Meki ona “Burada ölmene izin verilmedi, dostum” dedi. 

Sagnet, Ahmet’e yardım için atıldı. Dayıbaşı Meki ile kavga çıktı. İkisi de yere düştü ve kavgada yaralandı, sonra ayrıldılar. En sonunda Ahmet, en yakındaki hastaneye götürülmek için Meki’ye 20 avro ödedi. Herkes işine geri döndü, ancak Meki’nin bilmediği şey, Yvan’ın İtalyan tarihindeki ilk göçmen tarım işçileri grevinin öncülüğünü yapmanın eşiğinde olduğuydu.

İtalya, topraklarının yaklaşık yüzde 43’ünü tarıma ayıran bir tarımsal merkez. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra geçimlik İtalyan tarımı yoğun ve kar odaklı bir alana dönüştü.

İtalyan meyve ve sebze ihracatı şu an 36 milyon avroya ulaştı, ancak son on yılda tarımsal ürünlerin perakende fiyatları düştü. Sonuç olarak, çiftçiler kar ve rekabet edebilmek için fiyatları düşürmenin yollarını bulmak zorunda kaldı.

Tarımda deregülasyonla birlikte ilerleyen bu süreç, yerel çiftçiler için çalışan caporali (onbaşı) ya da dayıbaşı olarak bilinen aracılar tarafından düşük ücretli yabancı işçilerin kitlesel halde istihdam edilmesiyle sonuçlandı.

Sagnet, “Caporalato (dayıbaşı sistemi), İtalyan kadınları, Doğu Avrupa ya da Afrika’dan yabancı göçmenler gibi toplumun en savunmasız kesimlerini ezen bir baskı sistemidir” diyor Kuzey İtalya’nın Parma kentinde ağırlıkla 15 yaşındaki gençlere yaptığı konuşma sırasında. 
“Ultra-liberalizm güvensizlik yaratır” diye devam ediyor; “Bir çiftçi bir kilogram domatesi birkaç sente satmak zorunda kalırsa işçilere hiçbir şey ödememeye zorlanmış demektir.”

GETTOLAR VE DAYIBAŞILAR

32 yaşındaki Sagnet, şimdi tarım sektöründe aşırı sömürüye son vermek için çalışan tam zamanlı bir aktivist. “Benim ve arkadaşlarımın katlandığı şey kölelikti. İşte o zaman artık insan değil boyundurluk altındaki bir nesne olarak kabul ediliyorsun” 

Sagnet İtalya’ya ilk olarak 2008 yılında Kamerun’un Douala kentinden geldi. Hayali futbolcu olmaktı, fakat zamanla mühendislik okumaya karar verdi. Üniversitesi 2011 yılında aniden bursunu kestiğinde Sagnet öğrenime devam edebilmek için para kazanmak amacıyla güney İtalya’da meyve ve sebze toplamaya gitti.

İtalyan sendika konfederasyonu FLAI-CGAIL’e göre, ülke genelinde 420 bin civarında işçi kayıt dışı olarak istihdam ediliyor ve yoğun olarak sömürülüyor. İşçiler mevsimlik olarak çalıştırılıyor: Yaz, bitkilerin tombul ve kırmızı domatesle ağırlaştığı Puglia’da olmak demektir, kış boyunca portakal hasatı için Calabria’ya taşınırlar ve ilkbaharda işçiler çeri domates toplamak için Sicilya’daki Pachino’ya giderler.
Bu daimi hareket hali geçici konaklamayı gerektiriyor. Sonuç olarak, göçmen tarım işçileri, 3 bin kadar insanın kalabileceği kırsal “gettolar”daki metal kulübelere barındırılıyor.

Apulia bölgesinde, Lecce ve Gallipoli arasındaki Nardo gettosu, yaz boyunca turistlerle dolan plaja çok uzak değil. Orada, bütün bir paralel ekonomi caporali tarafından sürdürülür.

“Aç mısın? Restoranda gidersin (bazen yemek veren bir kulübeye). Susadın mı? Aracıdan 50 sente bir şişe su alırsın? Bir kadına mı ihtiyacın var? Fahişe için aracıya para ödersin” diye açıklıyor Sagnet.

TARLAYA SERVİS DE PARA KARŞILIĞI

Caporali her sabah, insanları tarlaya takımlar halinde götürmek için organize ediyor. Sagnet, yaklaşık 24 işçinin tıkıştırıldığı 9 kişilik minivanla tarlaya götürülmek için günde 5 avro verdiğini söylüyor: “Herşey dayıbaşının karını maksimize etmek için yapılır.”

İşçiler, 20 avro civarında bir günlük ücret için gün doğumundan akşama kadar aşırı sıcak altında her gün çalıştırılıyor. Sagnet, konteyner başına 3.5 avro gibi az bir tutar için, işçilerin genellikle domates dallarını üç tonluk kaplara salladıklarını söylüyor.

Ancak, Ahmet’in hastalandığı gün, dayıbaşı Meki işçilerden domatesleri tek tek elle toplamalarını istedi. Böylece domatesler tek kişilik hazır salata porsiyonları için bozulmamış olacaktı.

Ahmet hastaneye götürüldükten sonra Sagnet arkadaşlarını topladı ve bir grev planı yaptı. “Bir sonraki sabah herhangi bir dayıbaşıyı aramadık. Diğer işçiler güvensizlik içinde bize bakıyordu” dedi. Bununla birlikte, Nardo’daki diğer işçilerin greve katılması uzun süremedi. Grevi Yvan ve 13 arkadaşı organize etmişti.

BİR GÖÇMEN TARIM İŞÇİLERİ AYAKLANMASI

Flai-Cgıl'e göre, domatesler İtalya’nın ‘kırmızı altını’dır. Dayıbaşılık sistemine bağlı ciro 30 milyon avro civarında. Grev nedeniyle birden, bu çok kârlı kırmızı altınlar güneşin altında çürümeye başladı. Sagnet, grevin daha fazla dikkat çekmek zorunda olduğunu kavramıştı. Bu nedenle grevciler büyük odun parçalarını ve kayaları, yakınlarında otoyola sürükledi. Yolda neredeyse 6 kilometrelik bir kuyruk oluştu. Kuşkucu turistler polisi getirdi, polis de ulusal medyayı. İtalyanlar, yavaş yavaş satın aldıkları gıdalar için ödenen insan bedelinin farkına varmaya başladılar.

Nardo isyanı ilk değildi: 2010’da Calabria bölgesindeki Nijeryalı göçmen işçiler, Coca Cola Company ve San Pellegrino tarafından kullanılan portakal hasadı boyunca kölelik benzeri koşullara, onları çalışmaya zorlayan yerel mafyaya isyan etmişti.

İtalya’daki en kanlı çetelerinden birisi ’Ndràngheta’nun arka bahçesinde birkaç günlük huzursuzluktan sonra polis binlerce işçiyi gözaltına aldı. Böylece göçmen işçilerin düzgün bir iş talebi bastırılmış oldu. 

Neyse ki, Nardo’nun göçmen işçileri için işler daha iyi gitti. “Bir noktada, çiftçiler domateslerini toplamamız için bize yalvardı” diyor Sagnet: “Getto işçilerinin neredeyse yarısı için sözleşme hazırladılar.”

GREV YASA DEĞİŞTİRTTİ

Grev, İtalyan tarımında yüzsüzce devam eden sömürünün gizlerini yetkililerin görmezden gelemeyeceği şekilde ortaya çıkardı. 2011’deki Nardo ayaklanmasından kısa bir süre sonra yeni bir yasa kabul edildi. Böylece kayıtsız işçilerin dayıbaşılar tarafından sömürüsü ceza gerektiren bir suç haline geldi.

Aynı yıl, Lecce Mafya ile Mücadele Bölge Savcılığı Vekili, 22 kişinin tutuklanmasını talep etti ve bir soruşturma açtı. Yetkililer, dayıbaşılara kolay sömürülebilir işgücü sağlayan Kuzey Afrika ve Güney İtalya arasındaki insan kaçakçılığı sistemini açığa çıkardı.
Sagnet, -göçmen işçilerden sorumlu en önemli kişilerden birisi olan Saber Ben Mahmoud Jelassi’nin adı verilen- Sabre mahkemesine baş vuran kilit tanıktı. Bugün Sagnet saldırı korkusu nedeniyle yaşadığı yeri açıklayamıyor.  

YENİ MEVZUAT YENİ ÇÖZÜM?

Geçen birkaç yıldan sonra göçmen krizi, kayıtsız tarım işçileri ordusunun saflarını şişirdi. Yalnızca 2017’nin ilk üç ayında İtalya’ya yaklaşık 20 bin 600 insan girdi. 

Bu işçiler evrak ya da iltica taleplerine kabul beklerken, onlar için tarım işi bir yaşama yolu oldu. “Bizim duvarlarımızın dışındayken yardım ettiğimiz insanların ne yaptığı konusunda yorum yapamam” diye anlatıyordu Equal Times’a Calabria’daki hükümet tarafından yönetilen mülteci projesindeki sivil bir memur: “Ama birkaç avro için tarlalarda çalışmak oldukça yaygın. Bizse görmezden geliyoruz.”
FLAI-CGIL’ın ulusal sektereti Giovanni Mininni, 2016 yılında kabul edilen dayıbaşı düzenlemesinin arkasındaki isimlerden birisi.
“2011’de kabul edilen eski yasa dayıbaşıların ceza hukukuna göre yargılanabilmesine izin verdi. Ancak, dayıbaşıları kiralayan çiftçilere dokunmadı” diye açıkladı Mininni. Yeni yasa çiftçileri de sorumlu tutmayı hedefliyor. Yasadışı işgücünü istihdam eden suçlular 6 yıl hapis cezası ile karşı karşıya kalabilecekler.

Girişimci grupları yeni yasaya, kârlarına ve endüstriye zarar vereceğini savunarak açık bir biçimde karşı çıktı. Bazıları günümüz pazarında rekabet edebilir kalmak için tek yolun dayıbaşılık sistemi olduğunu savundu.

Mininni “Ancak, biz savunmasız işçilerin omuzlarına rekabetçilik yükü koyamayız” diyor: “Yeni mevzuata muhalefet eden çiftçiler pazardan çıkarılmalıdır.” 

YENİ YASA OLUMLU AMA YETERLİ DEĞİL

Yeni yasayı olumlu karşılayan Sagnet, onun çözümün sadece bir parçası olduğunu söylüyor: “Gerçek sorun çok uluslu şirketler, büyük süpermarket zincirleri. Onlar perakende fiyatlarına karar veriyor. Bu bütün bir arz zinciri üzerinde dalgalanma etkisi yaratıyor. Eğer çiftçiler bir kilo domatesi 80 sente satmak zorunda kalırlarsa, dayıbaşılar boşuna işçi kiralamak zorunda kalacaklar. Gerçek çözüm üretimin etik bir yoldan yapılmasıdır. Adil gıda ticari uygun bir norm olabilir.” 

ALTERNATİF PROJELER

Mbaye Ndiaye, “Getto’dan çıkış/Casa Sankara” projesinin Senegalli kurucusu. Apulia’da bu organizasyon işçileri gettolardan çıkararak çiftlik evlerine taşımayı taahhüt etti. Ndiaye, düzgün ücret ödemeye istekli yerel çiftçilerle ilişki kurarak göçmenlere iyi bir iş bulunması için yardım edecek.

Şu anda ev sahipliğini yaptığı 200 işçi, 3 bin göçmenin yaşadığı Rignano Garganico’dan geldi. Onların gettosu 2016 sonunda iki işçinin öldüğü büyük bir yangının ardından bu Mart ayında boşaltılmıştı. Ndiaye, 2016’da faaliyete başlayan organizasyon için “Bir alternatif sunmak istiyoruz” diyor: “Çiftçilerle ve girişimcilerle bu yılın hasadında birlikte çalışmak için konuşuyoruz.”
İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından 2017’de tarım tedarik zincirlerinde modern köleliği sona erdirme çalışmaları nedeniyle şövalyelik nişanı verilen Sagnet ise mücadelesini bir adım ileriye taşıyor.

‘KÖLELİK OLMADAN ÜRETİLMİŞTİR’ SERTİFİKASI

Sagnet, “kölelik olmadan üretilmiştir” sertifikasını başlatan Avrupa kurumu NO-CAP (ya da Caporalato’ya hayır) hakkındaki konuşmasında, “İtalya’daki paradoks şu ki; gıdamız kalite sertifikalı olmalı, ama onun etik olarak üretilip üretilmediğini umursamıyoruz” diyor. “Bu, etik olarak üretilmiş bir ürünü sertifikalandırma sorunudur. Böylece insanlar bir tercih yapabilir.”

2017’nin domates ve portakal hasatları, yeni dayıbaşılık karşıtı önlemler, NO-CAP ve Casa Sankara gibi denemeler için kritik bir yıl olacak. Sicilya’ya neredeyse her gün gelen göçmenler ve çaresizce iş arayan Bulgar, Roman ve İtalyan işçiler nedeniyle dayıbaşılar kiralayacak beden sıkıntısı çekmeyecek. 

Yerel yöneticilerin İtalya’nın en çok sömürülen işçilerinin bazılarını korumak adına yasaları uygulamak için yeterli kaynaklara -ve niyete- sahip olup olmadıklarını göreceğiz.

Equaltimes.org'tan çeviren Arif Koşar

ÖNCEKİ HABER

Memur-Sen TİS teklifini sundu

SONRAKİ HABER

Peru’nun kiralık katillerini resmetmek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...