Umut veren yolculuk
Schneider işçisi Sedat Sadak, Adalet Yürüyüşü ve sonunda gerçekleşen buluşmaya dair izlenimlerini yazdı.
Sedat SADAK
Schneider işçisi
İzmir
Merhaba sevgili Evrensel okurları. Ben Adalet Yürüyüşü diye tarif edilen ama aslında demokrasi mücadelesine ve temel haklarından mahrum bırakanların da bir araya geldiği, haykırmak ve sorunları dile getirmekten korkmayanların yan yana geldiği bir yürüyüşe katılmak isteyen arkadaşlarınızdan biriyim.
İzmir’den (bu arada gerçekten de gidiş gelişteki tüm sıcak kanlı samimi ve dostça yaklaşımlarından dolayı Genel-İş yönetici ve üyelerine de buradan sınıf dayanışması adına teşekkürü bir borç biliyorum) yola çıkmak için evdeki ve çevremizdeki herkesle vedalaşırken, buruk bir hüzün ve kaygıyla yola çıktıktan sonra geçen dakika sayımız çoğalıyordu ve kalabalık çoğaldıkça korku, kaygı azalıyor yerini heyecana ve kendini güvende hissetme duygusuna bırakıyordu. Sabah olup İstanbul’a vardığımızda her şey olması gerektiği gibiydi. Sonra yavaş yavaş her yer ama her yer ADALET tişörtlü insanlarla dolmaya başladı. Biz Emek Partisi kortejiyle alandaki yerimizi almak için kortej oluşturduk. Grev yasaklarına, iş cinayetlerine, tek adam tek parti diktatörlüğüne karşı basın özgürlüğü ve tutuklu vekillere özgürlük için slogan ve coşkumuzla alana girmek için yürüyüşümüze başladıılan her slogan yerini bulmuşçasına kalabalık tarafından karşılık buluyor ve ortaklaşıyordu
Alan hınca hınç doluyordu. Öyle bir noktaya gelmişiz düşünün, ülkenin en büyük muhalefet partisi bile parlamentoda siyaset yapamaz duruma gelmiş ve burjuva siyaseti gerici iktidar tarafından tek seçenek olan sokağa itilmişti. Zaten bizim yılladır anlatmaya çalıştığımız ve her seferinde de söylemek istediğimiz buydu. Mücadele yaşamın her alanında verilmeli ki bu ülkede yaşayan ve mağdur edilen herkesi birleştirebilelim. Grev hakkı engellenen işçiler, iş güvenceleri yok edilen kamu emekçileri, doğası yok edilmek istenen köylüler, maaşları eritilen ve çalışmak zorunda bırakılan emekliler, geleceği karartılan ve sermayenin yedek gücü yapılmak istenen gençler yani tüm ezilenler yan yana gelmeli ve beraber aynı nokta hedef alınmalı. Yıllarca partimiz bulunduğu her alanda bunu söylüyor ve bu minvalde de bulunduğu her yerde çalışıyor.
Bu yürüyüş de kardeşleşmenin yan yana gelmenin, sesimizi birleştirmenin, tüm ayrılıklarımıza rağmen vesilesi oldu. Bu nedenle korku ve kaygıyla çıkılan yolculuktan umut ve güçlenerek çıktım. O tarihi günde orada o havayı solumanın verdiği şevkle mücadeleye daha fazla sarılmalıyım. Faşizme karşı omuz omuza sloganını hayat bulduğu bugün umarım yarınlarımız mihenk taşı olur.