17 Temmuz 2017 00:08

'Sur başarılı olursa başka bölgelerde de uygulanacak'

Sur davası avukatlarından Nuray Özdoğan, yaşanan kentsel yıkımla demografinin değiştirilmek istendiğini, yapılanın insanlık suçu olduğunu anlattı.

Paylaş

Tamer Arda ERŞİN
Ankara

Sur'da yıkımına karşı hukuksal mücadeleyi yürüten avukatlardan Nuray Özdoğan, yıkımın amacının bölgede yeni karakol ve kalekollara alan açmak olduğunu ifade ederek, Sur’da gerçekleşecek olan yıkımın hem tarihe hem de insanlığı karşı işlenmiş bir suç olacağını dile getirdi.

Bakanlar Kurulu’nun Sur ilçesindeki taşınmazlar için verdiği acele kamulaştırma kararının iptali ve yürütmenin durdurulması için yapılan başvuruyu, Danıştay 6. Dairesi reddetti. Ret gerekçesi olarak, acele kamulaştırma kararında “kamu yararı” olduğu, kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararının yasaya aykırı olmadığını savundu. Biz de Danıştay’ın kararını ve Sur’un yıkımına karşı yürütülen hukuki ve toplumsal mücadeleyi Sur davası avukatlarından Nuray Özdoğan ile konuştuk.

“Siyasi iktidar bölgedeki çatışmaları bahane ederek alanda kent kırımı başlattı” diyen Özdoğan, “Sur tek başına Kürtlerin yaşadığı tarihi bir bölge değil. Türkiye halklarının bir arada yaşadığı, farklı etnik, dini kimliklerin kardeşlik ve barış içinde olduğu yer. Kilise ve camilerin yan yana.. Sur çok kültürlü yapısı ve direngenliğiyle, güvenlik politikalarının hedefi oldu” dedi.

Sur’un riskli alan ilan kararı ile acele kamulaştırma kararlarına dava açtıklarını belirten Özdoğan, davadaki iddiaları karşısında 6306 sayılı yasada değişiklik yapıldığını söyledi.

Normalde afet riski olan yerler için uygulama yönetmeliğinde sıkı kuralların olduğunu, ancak yasada yapılan değişiklikle, Türkiye’nin yapı stokunun neredeyse yüzde 80’nini yıkmanın mümkün hale getirildiğini anlatan Özdoğan, “Sur için getirilen bu düzenleme, Sur’da başarılı olursa Türkiye’nin diğer bölgelerine de kolay uygulanacak” dedi.

‘DAVALAR GEREKÇESİZ REDDEDİLİYOR’

Sur için adaletin işlemediğini kaydeden Özdoğan, “Danıştay en son bir yurttaşın davasını ret etti. Sur halkının yıkım ve demografik müdahaleye karşı kurduğu ‘Amed Sur Dayanışma Platformu’ ve ‘Sur’u Koruma ve Yaşatma Derneği’ riskli alan ve kamulaştırmaya karşı dava açıldı. Davalarda yürütmeyi durdurma talepleri gerekçesiz ret edildi. Yargı hukuksuz yıkımı oldukça kolaylaştırdı. Sur’da keşif ve uzman bağımsız bilirkişi heyetiyle inceleme talebimizi de ret etti. Sur ve Kürt illeri söz konusu olduğunda yargının gözündeki perde kalınlaşıyor. Utanç verici bir durum. Mevzuat tümüyle yok saymaktalar. Bakanlık, binlerce korunmaya değer bina ve binlerce insanın yaşam alanı olan yeri, usule aykırı şekilde riskli alan ilan etti. Yargı yürütmeyi durdurma kararı vermediği süreç içerisinde birçok tescilli yapı yıkıldı” diye tepki gösterdi.

‘İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENİYOR’

Bölgede demografinin değiştirilmek istendiğini, bu nedenle de yurttaşların bölgeden uzaklaştırılmak istendiğine dikkat çeken Özdoğan şöyle devam etti: “Yıkımın rant değeri büyük. Şirketler hakkında bilgi sahibi değiliz. Ancak, Diyarbakır’daki şirketleri aracı kılarak birtakım büyük şirketlere işin havale edildiği biliyoruz. Sur’da yoksul ve muhalifler çıkarılacak, demografik müdahale kolaylaşacak. Bunun yanında güvenlik noktalarına yeni karakol ve kalekollara alan açılmış olacak. Geniş savaş araçlarını sığacağı yollar yapılacak. Sur’un fiziksel kontrolüne olanak sağlanacak, iktidara yakın unsurlar ise mükafatlandırılacak. Mezopotamya haklarının birlikte yaşamasının simgesi olan birçok tarihi mekan yıkıldı. Bu tarihi kimliğin ve insanlığın kırımıdır. Ortada işlen suç sadece kent suçu değildir. İnsanlığa karşı da suç işlenmektedir.”

ÖNCEKİ HABER

Birlik olmazsak, ne işçinin ne de ülkenin sorunları çözülür

SONRAKİ HABER

'İşçi kesimini hep değersiz gördüler'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa