Avrupalı gençler, kapıların mültecilere açılmasını istiyor

İtalya, Hollanda, Yunanistan ve Estonya’dan 30 genç, Erasmus Gençlik Değişim Programı kapsamında Adana’daki Suriyeli mültecilerle bir araya geldi.

12 Temmuz 2017 23:47
Paylaş

Volkan PEKAL
Adana

New Hopes Gençlik Grubunun düzenlediği projede İtalya, Hollanda, Yunanistan ve Estonya’dan 30 genç ile Tükiye’den katılan Türkiyeli ve Suriyeli gençler Erasmus, Gençlik Değişim Programı kapsamında Adana’da yaşayan Suriyeli mültecilerle bir araya geldi. 8 gün süren proje kapsamında Türkiye’deki mültecilerin durumları ile ilgili bilgilendirilen gençler, çadırlarda yaşayan Suriyeli mültecileri ziyaret etti. İzlenimlerini sorduğumuz katılımcılar Türkiye’de mültecilerin zor koşullarda yaşadığını belirterek AB ve Türkiye arasında mültecilerle ilgili yapılan anlaşma kapsamında AB’nin para göndermesinin yeterli olmadığını, AB’nin mültecilere kapılarını açması gerektiğini söylediler.

ÖN YARGILARI YIKMAYI AMAÇLIYORUZ

Projede eğitmen olarak görev alan Alman Sosyolog Tillie Kluth, Erasmus programı ile 2011’de geldiği Mersin’e mezun olduktan sonra da gidip gelmeyi sürdürüyor. Ön yargıları yıkmak için bu projeye başladıklarını söyleyen Kluth, Suriyelilerin durumunu Türkiye’den Almanya’ya geçici işçi olarak götürülen işçilerin çocuklarına “Zaten dönecek” denilerek eğitim verilememesine benzeterek 5-6 yıl geçtikten sonra geri dönmenin zor olduğunu, ön yargıları kaldırmanın önemli olduğunu söyledi. 

GÖRDÜKLERİMİZİ AKTARACAĞIZ

Mültecilerin Avrupa’ya ulaşmak için ölümü göze alarak ulaşmaya çalıştığı Yunanistan’dan gelen Teo Markos mültecilerin yaşadığı sorunlara ve botlarla çıktıkları denizde hayatını kaybeden mülteciler yabancı değil. Ülkesinde yaşayan 214 bin mültecinin de benzer sorunlar yaşadığını, çok sayıda mültecinin Yunanitan’a ulaşmak için denizde hayatını kaybettiğini ifade eden Markos, mültecilere sadece Suriye çevresindeki ülkelerin değil tüm ülkelerin sınırlarını açmasını ve oralara paylaştırılmalarını istiyor. Çadır alanında çocuklarla bir arya geldiklerini ve onlara kırtasiye malzemeleri götürüp onlarla oynadıklarını anlatan Markos, ailelerin kendilerine teşekkür ettiğini ve unutamayacakları bir gün yaşadıklarını belirterek “Yunanistan’da da durum aynı. Bizim yapabileceğimiz gördüklerimizi insanlara anlatmak. İnsanlar bu konuda bilgilendirilmeli” dedi. 

DAHA FAZLA ÜLKE SINIRLARIN AÇMALI

Projeye Hollanda’dan katılan Yousra Elhach, projeden önce Türkiye’deki mültecilerin yaşam koşullarını pek bilmediğini belirterek Suriyeli mültecilerin barındıkları alana gittiklerinde çok şaşırdıklarını, gözlerinde acıyı görmenin çok zor olduğunu söyledi. Hollanda’da mültecilerin beton binalarda barındıklarını ifade eden Elhach, “Burada çadırda kaldıklarını görmek bizim için çok zor oldu. Çok kötü hissettik. 40 derece sıcaklıkta onların çadırda yaşadıklarını görmek bizi üzdü” dedi. Türkiye ile AB arasındaki anlaşmayı sorduğumuz Elhach, “Para verildikten sonra burada insanların nasıl yaşadığını bilmiyoruz. Daha fazla ülke sınırlarını mültecilere açmalı ve mülteciler kabul etmeli.” dedi. 

MÜLTECİLERİ TANIMADAN SUÇLAMAYIN

Estonya’dan katılan Elizabeth Aus da çadırlarla ilgili izlenimlerini aktardı,“Çok üzücü. Çünkü hiçbir şeyleri yok. İşleri yok, çadırda yaşıyorlar. Hükümet çocuklar için eğitim ve sağlık sağlamalı çünkü bu şekilde büyürlerse çocukların gelecekleri olmayacak” dedi. Suriyeli mültecilerle ilgili önyargılara dikkat çeken Aus, “Bu konuda açık fikirli olun. Savaş var ve onlar acı çekiyorlar. Onları tanımadan suçlamayın” diye konuştu. Estonya’da çok sayıda mülteci olmadığını dile geitren Aus, ancak Suriye ve Ukrayna’dan gelen mültecilerin evleri olduğunu, eğitim, maddi destek ve psikolojik destek aldıkların, uyum için dil öğrendiklerini ve savaştan kaçan mültecilere Avrupa’nın sınırlarını kapatmış olmasının kendisine garip geldiğini ifade etti. 

KİMSE BENİM İLGİLENDİRMİYOER DİYEMEZ

Ömer Zalt, savaşın ikinci yılında Dubai’deki babasının yanındayken Mimarlık okuduğu okulu bombalanınca Suriye’ye bir daha dönmemiş. Okulun bombalanması sonucu arkadaşlarını da kaybeden Zalt, Annesi Türkiye’ye gelince 1 yıl Dubai’de kaldıktan sonra Türkiye’ye gelerek sıfırdan yine Mimarlık bölümüne başlamış. Çukurova Üniversitesi’nde eğitimine biraz ailesinin ve akrabalarının desteğiyle, biraz da kendisi ara ara okulu yarıda bırakıp çalışarak devam ediyor. Savaşta arkadaşlarını, evini, geleceğini kaybeden Zalt, tüm bu yaşadıklarından sonra “Ne istiyorum, geleceğim nasıl olacak?” diye kendisine sormuş ve kendisine yeni bir yol çizmiş. Fitness, zumba, grafikerlik ve tercümanlık yaparak para biriktirip okuluna devam eden Zalt, “Son yılarda gönüllülük işleri ile nasıl uğraşabilirim?” diye araştırırken bu projeyi yürütenler ile tanışmış. Mültecilere yönelik ön yargıyı kırmak için uğraştıklarını ifade eden Zalt, mülteci krizinin tüm dünyayı ilgilendiren iç kimsenin “Beni ilgilendirmiyor” diyemeyeceği bir kriz olduğunu belirterek herkesin üstüne düşeni yapmasını istedi. 

KEŞKE SURİYE BÖYLE OLMASAYDI

Projeye katılan Suriyeli mültecilerden Sedra Hawout, Suriye’de savaş başladıktan 2 yıl sonra Türkiye’ye gelmiş. Ziraat Mühendisi olan babası Mersin’de yine ziraat alanında ticaret yapıyor. Kendisinin de mülteci oluğunu ancak çadırlarda yaşayan mültecilerle ilk kez karşılaştığını anlatan Hawout, evlerde kalmayan mültecilerin prefabrik evlerde kaldığını düşündüğünü belirterek izlenimlerini şöyle aktardı; “İnsanlar orada hep bir şeylere aç. Eğitimden, ailelerinden ilgiden, her şeyden mahrumlar. Belki kendi sorunları ile meşgul oldukları için çocuklara ilgi veremiyorlar. Görünce daraldım ama nasıl olacak, hep böyle mi kalacaklar diye düşündüm. Keşke Suriye böyle olmasaydı. O çocuklardan iyi insanlar çıkabilirdi. Bu beni çocuklar için gönüllü çalışmaya teşvik etti” 

SİGORTASIZ, DÜŞÜK ÜCRET TEKİF EDİYORLAR

2 yıllık bankacılık ve sigorta bölümünden mezun olan Howout, iş aradığını belirterek Suriyeli olduğu için kendi alanı ile ilgili başvuru yaptığında sigorta dahi olmadan 700-900 lira ücret teklif ettiklerini söyledi. Sigortalı çalışmak istediğinde patronların Suriyelilerin sigortalı çalışamayacağı cevabını aldığını ifade eden Howout, bunun yasal olduğunu söylediğinde ise “Sen Suriyelisin benden daha mı iyi bileceksin?” cevabını aldığını söyledi. Tepkilerle ilgili başka şansları olmadığı için geldiklerini ifade eden Howout, “Öyle bir şansımız olsa biz ülkemizde kalmayı tercih ederdik. Bu olaylardan biz de mutlu değiliz. O yüzden bizi anlayın” dedi. 

BU ŞEKİLDE HAYALLERİNİ GERÇEKLEŞTİREMEZLER

Danya Najari, savaşın etkilerinin daha az hissedildiği Lazkiye’den gelmiş. Lazkiye’de de hayatın etkilendiğini, elektrik, su sıkıntısının olduğunu ifade eden Najari de çadırlarda yaşayan Suriyelilerle ilk kez yüz yüze gelmiş. Çadırda yaşayan mültecilerin normal bir hayat yaşayamadığını ifade eden Najari, onların da geleceğe dönük hayalleri olduğunu ancak bu koşullarda hayalarını gerçekleştirmelerinin imkansız olduğunu söyledi. En çok çocuklara üzüldüğünü ifade eden Najari “Çünkü kimi burada dünyaya geldi ve onlar hiçbir şey yapmadılar” dedi. 

Reklam
ÖNCEKİ HABER

‘Suriyelilere saldırının ana sebebi yasal statü tanınmaması'

SONRAKİ HABER

Diyarbakır’da OHAL’in 1 yılı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...