10 Temmuz 2017 10:55

Yönetmen Kazım Kızıl ve 6 kişi için tahliye kararı

İzmir'de başkanlık referandumu sonrası yapılan 'Hayır biz kazandık' eyleminde gözaltına alınıp tutuklanan 7 kişinin ilk duruşması bugün görüldü.

Paylaş

Eda AKTAŞ
İzmir

Bornova Küçükpark’ta ‘Hayır biz kazandık’ eylemi esnasında darp edilerek gözaltına alınan, 7’si tutuklu 24 kişinin “Cumhurbaşkanına hakaret, 2911 sayılı Toplantı ve Yürüyüş Kanununa muhalefet etmek ve devletin egemenlik alametlerini aşağılamak” suçlarından açılan davanın ilk duruşması İzmir Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Mahkemeye giriş esnasında müvekkilleri ile görüşmek isten avukatlar jandarma tarafından engellendi. Kısa bir arbede yaşandı. 

‘BASIN KARTIMI GÖSTERDİM’

Belgeselci Kazım Kızıl, 17 Nisan günü referandum sonuçlarının protesto edileceğini sosyal medyada gördüğünü ve haber takibi için gittiğini belirterek, kitle toplandıktan dakikalar sonra polisin müdahale ettiğini belirtti. Çekim yaparken, boynunda asılı olan basın kartını göstermesine rağmen, polisin sol kolunu bükerek gözaltına aldığını ifade eden Kızıl, “Gözaltına alınırken çekim yapmaya devam ediyordum ama emniyet kamerama el koyarak görüntüleri sildi. Ben gazetecilik faaliyeti için oradaydım suç işlediğimi düşünmüyorum. Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasını ise daha sonradan öğrendim. İlk ifadem alınırken böyle bir suçlama yoktu. Savcının ve polisin özellikle delil oluşturmaya çalıştığını düşünüyorum. Sosyal medya paylaşımlarımda hakaret içeren bir şey yoktur. Ben Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamayı paylaştım. Paylaşımlarım eleştiri niteliğindedir. Uluslararası sözleşmede ve anayasada ifade özgürlüğü hakkı vardır. Bende bir yurttaş ve gazeteci olarak ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkımı kullandım” dedi. 

EYLEM DEMOKRATİK VE BARIŞÇILDI

Tutuklu sanıklardan Hasan Benli de, geleceğini etkileyen durumlara karşı duyarlı davrandığını ifade ederek, “16 Nisan’da yapılan referandum şaibeli olduğu için protesto etmek istedim. Polisin uyarı yapıp yapmadığını duymadım. Polis bana şiddet uygulayarak gözaltına aldı. İddianamede‘bayrağa hakaret etme’ ilgili olarak, bayrağa karşı bir şeyim yoktur. Bayrak önünde fotoğrafımı çekip suçlu göstermek istediler, sadece buna karşı çıktım. Demokratik hakkımı kullandım suç işlediğimi düşünmüyorum” dedi.

Ardından tutuklu sanık Doğan Barış, üniversitelerin toplumun sorunlarına değinmesi gerektiğini düşündüğünü belirterek, “16 Nisan’da yapılan referanduma duyarsız kalamazdım. Referandumda hayır çalışması yaptım. Demokratik ve barışçıl bir eyleme katıldım. Referandumun şaibeli olduğunu düşündüğüm için eyleme katıldım. Polisin ‘dağılın’ uyarısını duymadım. Kitle zaten polisle görüştükten sonra dağılma kararı almıştı. Biz dağılırken polisler barikat oluşturarak bizi gözaltına aldılar” dedi.

‘CEZAEVİ YÖNETİMİ SINAV İÇİN PARA İSTEDİ’

Ardından tutuklu sanık Baran Boztaş da, suçlamaları kabul etmediğini dile getirerek,“Slogan atmadım. Şaibeli referandum sonuçlarını protesto ederken polisler gözaltına aldı. YSK’nın 2 milyon mühürsüz oyu kabul etmesi benim için referandumun şaibeli olduğunu gösteriyor. Eylem esnasında polis, ‘Ses çıkaran, görüntü çeken olursa gözaltına alırım’ diyerek tehdit etti ve gözaltına aldı. Bu gibi olaylar ülkedeki adaletsizliğin göstergesidir. Anayasa hakkımı kullanarak protesto ettim. Öğrenciyim sınavlarıma girmek için cezaevinde dilekçe verdim. Cezaevi yönetimi benden 1.300 TL para talep etti. Parayı karşılayamadığım için eğitim hakkım engellendi” dedi.

Enise İlin de 15 Temmuz’dan sonra baskıcı politikaların artarak devam ettiğini ve OHAL ile birlikte birçok kişinin mağdur edildiğini söyleyerek, "Özgürlüğüm ve geleceğim için hayır dedim. Gençler özgürlüğüne sahip çıkmak için mücadele ediyor" dedi. 

İlin, "Hiçbir uyarı yapılmadan polis müdahale etti ve bizi gözaltına aldı. Ensar Vakfında çocuklara tecavüz edenler tutuksuz yargılanırken bizler tutuklandık ve yargılamıyoruz. Suç işlediğimi düşünmüyorum" şeklinde ifade verdi.

Tutuklu sanıklardan Ezgi Toker, 15 Temmuz'dan sonra AKP'nin baskıcı politikalarının arttığını söyleyerek, "OHAL ile insanları baskı altına aldılar. OHAL ile birlikte tutuklu bulunan öğrencilerin eğitim hakkı engellenmiştir. Buda OHAL'in amacının farklı olduğunu göstermektedir" dedi. Üniversitelerde yaşanan baskılara hayır demek için referandumda hayır çalışması yaptıklarını ifade eden Toker, "Hayır çalışması yapanlara baskıcı davranıldı. Yaşanan hukuksuzluklar referandum döneminde arttı. Polis uyarı yapmadan saldırdı ve gözaltına aldı. İşlevsizleştirilen yargı sistemi referandumdan sonra daha da işlevsiz hale gelmiştir. Yargılama süreci hukuksuzdur" dedi.

Emine Akbaba da, "Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı 'Hayır diyenler bedelini öder' şeklinde açıklama yapmıştı. Hayır’a yönelik saldırılar seçim sürecinde her yerde yaşanmıştır" dedi. Demokratik olmayan  bir şekilde seçimlerin yapıldığını söyleyen Akbaba, "YSK'nın mühürsüz oyları kabul etmesi sonucu birçok yerde insanlar şaibeli seçim sonuçlarını protesto etti. Geleceğine ve ‘hayır’a sahip çıktı. ‘Hayır’a sahip çıkmak için protesto eylemine katıldım. Polis hiçbir uyarıda bulunmadan kitleyi gözaltına aldı. Seçim meşru değil şaibelidir. Cumhurbaşkanına hakaret etmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" şeklinde ifade verdi.

Tutuklu sandıkların ifadelerinden sonra tutuksuz sandıkların ifadelerine geçildi. Bir kısım tutuksuz sanık olay yerinde tesadüfen bulunduğunu ve polisin uyarı yapmadan gözaltına aldığını ifade ederken, diğer tutuksuz sanıklar ise, referandum sonuçlarının şaibeli olduğunu düşündükleri için protesto ettiklerini, polisin uyarı yapmadan ve darp ederek gözaltına alındıklarını söylediler.

KIZIL VE BERABERİNDEKİ 6 KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ

Sadıkların ifadesinden sonra avukatlar söz aldı. Müvekkillerinin demokratik hakkını kullandığını belirten avukatlar, hukuksuz deliller ile müvekkillerinin tutuklandığını söyledi. Davaya konu olan olayda müvekkillerinin suç işlediğine dair somut deliller bulunmadığının altını çizen avukatlar, özellikle cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının dosyaya daha sonra eklendiğini ve bunun düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesinde yapılan bir eylem olduğunu ifade etti. 

Dosyaya sunulan görüntülerde sanıkların değil asıl kolluk kuvvetlerinin suç işlediğini belirten avukatlar, bu konuda gerekli işlemlerin yapılmasını istedi. Savcının 'Yeni bir Gezi olayı olma durumu var' dediğini hatırlatan avukatlar, "Böyle bir gerekçe ve OHAL var denilerek muvekkilerimiz tutuklandı. Adalet gelecekse buradaki insanların mücadelesi ile gelecek. Bizler adalet mücadelemizi vermeye devam edeceğiz. Tutuklu sadıkların tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz" şeklinde beyanda bulundu. 

Mahkeme ara kararında, bilirkişiye gönderilen görüntülerin incelenmesine ve raporun beklenmesine, bir kısım tutuksuz sanıkların adlı kontrol şartının kaldırılmasına, tutuklu sanıkların üzerine atılı suçtan ifadeleri alınmasından dolayı tutukluluk süreleride göz önünde tutularak tutuksuz yargılanmasına karar verdi.

Duruşma 16 Ekim tarihine ertelendi.

ÖNCEKİ HABER

Eskişehir’de ‘Sokak Sineması’ etkinliği

SONRAKİ HABER

Tüm Köy Sen’den Tarım-Fındık Kurultayı’na çağrı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...