09 Temmuz 2017 00:25

Değinmeler

Seslerini çıkarmaya kalkanlar hapisteler şimdi. Vekiller, gazeteciler, yazarlar. Herkes. Onun için yürüyor binler, on binler hak, adalet, özgür için..

Paylaş

Adnan ÖZYALÇINER

İKİ KATLI İNFAZ

Yığınla ölü. Yolda, belde, her yerde. Onlarca, yüzlerce ceset. Kanlı. Yanmış yakılmış. Görenler, görmezlikten gelenler. Sesi soluğu çıkmayan herkes kör. Ses çıkarmaya kalkanlarsa gözaltı, sorgu, tutuklama, yargı, hapishane sarmalında yok olup gidiyor. Zincirleme suçluluk.

TOPLANTI

Alabildiğine büyük, ışıklı bir salon. Bir sarayın kabul salonu kadar geniş. Dayalı, döşeli. İşte bu salonda bir toplantıdasınız. Gün boyu. Salon tam tekmil. Mutfak, tuvalet, balkon. Üçü de kilitli nedense. Ne bir lokma yiyecek, ne bir damla içecek var. Sigara derseniz ya da az soluklanma. Gökyüzüne açık iki balkon da kapalı demiştim. Öte yandan içinde spor aygıtlarının bulunduğu oda açık. Cicili bicili bir basket potasının çakılı olduğu düzeneğin bulunduğu yüksek duvarın önü boş.

Toplantı aralarında spor odasında ağırlık kaldırma, potaya, gözünüz keserse, üçlükler atmak serbest. Toplantı bitmeden başka bir şey yapmanıza, hele hele, toplantıyı bırakıp gitmenize izin yok. Salonun kapıları da kilitli olmalı.

Toplanmak, toplanılmak serbest. Toplantıyı, bir kişi bile olsa, dağıtmaya kalkmak, dağılmasına neden olmak yasak!

BOŞUNALIK

Issızlık, ya uçsuz bucaksız bir kar örtüsü olmalı, ya da göz alabildiğine uzanan bir kum çölü. Bir sap bitkinin olmadığı. Gizlendiği. Suyun saklandığı. Dayanılmaz sıcaklıkta ya da donduran soğukluktaki gökyüzünün üstten bastırdığı bir boşluk. İnsansız bir boşunalık.

TERSİNE DÜNYA

Dünyanın çivisi çıktı. Lafta değil, gerçekte. Olduğu yerde ters döndü. Deniz tepemize çıktı. Şıp şıp damlıyor. Gökyüzü, ayaklarımızın altında, sonsuz bir boşluk, derin bir uçurum şimdi.

BOYAMAK/BOYANMAK

Hintliler her bayram, her gösteride yedi renge boyarlar kendilerini. Kök boyalarla. İpekle. Güneşin yedi rengiyle boyanır doğa da, dünya da. Unutturmak için aç, çıplak, elsiz, ayaksız siyah beyaz resimlerini.

KÖRLÜK

Aslında görünenleri, görmek zorunda olduklarımızı görmeyen -gerçekte göremeyen- evet evet, tam da öyle, göremeyen yalnızca gösterilenleri görebilen körleriz.

YANGIN SÜRÜYOR

Yangın sürüyor, bugün de. Madımak’ı yakanlar/yaktıranlar yüreklerimizi dağlıyor hâlâ. Doğu’da, Güneydoğu’da, sınır boylarında kanla, ateşle, ölenlerle, öldürülenlerle, yıkımlarla dağ taş yanıyor hâlâ. Bütün şiddetiyle. Seslerini çıkarmaya kalkanlar hapisteler şimdi. Milletvekilleri, gazeteciler, yazarlar. Herkes. Onun için yürüyor binler, on binler hak, adalet, özgürlük için hep birlikte.

KARGALAR

Sokağa çıktığımda kargalar, bağırış çağırış içindeydi. Kara bir bulut halinde oradan oraya uçuşuyor, gruptan kopan bir ikisi arada çöp konteynerinin durduğu kaldırımın kenarına pike yapıyordu. Kafamı kollayarak güçlükle geçtim aralarından bakkala gitmek için. Gazetelerimi almış bakkaldan dönerken kaldırım kenarındaki konteynerin dibinde karalı aklı bir tüy yumağı biçimindeki yavruyu gördüm. Olduğu yerde sinmiş, kıpırdamadan bekliyordu.

Bütün o yaygara, saldırıya kalkan timler, bu bir tek küçük yavruyu kurtarmak içinmiş demek.

Yuvadan düşen, kim bilir belki de kaçan yaramaz yavruyu kurtarabilirler mi bilmem ama kargaların onun için hep birlikte/topluca verdikleri savaşım/direniş unutulur gibi değil.

SORU-CEVAP

- Soru mu sormak istiyorsun?
- Evet!
- Cevabını biliyor musun?
- Hayır!
- Öyleyse hiç sormaya kalkma...

SUÇ KİMDE?

Suç, susup oturanda mı, yoksa onu oturtup susturanda mı?

KÖRELMEK

Gecenin şiddetli karanlığı ne kadar can yakıcıysa gündüzün şiddetli aydınlığı da onca can yakıyor. Gecenin koyu karanlığı gözünüzü köreltirken gündüzün parlak aydınlığı, gözünüzü kamaştırdığında aynı biçimde körelmiyor musunuz?

YOL DA YORULUR

Uzun bir yoldaydı. Aydınlanmakta olan ufka doğruydu yürüyüşü. Ortalık aydınlandığında orda olmalıydı. Durmadan yürüyordu. Adım adım. Metre metre. Kilometre kilometre. Durmadı. Yürüdükçe yaklaşacaktı. Dinlenmek için durduğunda ufuktan uzak kalacaktı. Aydınlığı yakalayamadan. Durmadı. O yorulursa yol da yorulurdu. Ulaşılamazdı.

ÖNCEKİ HABER

İş bulma umudu F klavyeye yöneltti

SONRAKİ HABER

Adalet yürüyüşü demokrasi yürüyüşüne dönüşmeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...