08 Temmuz 2017 01:05

Rosa Parks’ını arayan fotoğrafçı

Fotoğrafçı Ayşegül Kaycı ile çalışmalarında yer tutan Doğu figürlerini ve göç kavramını konuştuk.

Paylaş

Alper KAYA
İstanbul

Ayşegül Kaycı bir fotoğraf emekçisi. Yıllardır geziyor, fotoğraf çekiyor. Fotoğraflarındaki hikâyeler, bir noktadan sonra ondan çıkmış ve fotoğraflarını kartpostal formatına dökmüş. Geçtiğimiz hafta Taksim’de “Ayşegül’ün Fotoğrafları” isimli bir sokak sergisi gerçekleştirdi. Serginin geleceğini, çalışmalarında yer tutan Doğu figürlerini ve göç kavramını konuştuk… Kaycı, 1955’te Alabama eyaletinde, siyahilere uygulanan ayrımcılığa karşı tavır koyarak siyahilerle ile beyazların otobüste ayrı yerlere oturmalarına karşı çıkan Rosa Parks’ın otobüs şoförüne bir ülkenin tarihini değiştirecek o cümleyi söylediği anı fotoğraflamak istediğini söyledi.

‘GEZEN BİR SERGİYE DÖNÜŞECEK’

Sokak sergisi fikri çok güzel. Peki nereden aklınıza geldi?
Fotoğraflarımı sokakta sergilemek fikri uzun zamandır aklımdaydı. Çünkü sokakların birleştirici ve buluşturucu tarafını fotoğraflarımın üzerinden şenlikli bir küçük festivale dönüştürmek istedim. Fotoğraflarımı kartpostala dönüştürerek de insanlara hem kolay ulaşmasını hem de hediye kültürünün kartpostal üzerinden yaşanmasını istedim.

Bu sergi Taksim’deydi. Farklı bölgelerde, farklı şehirlerde de devamı gelecek mi?
Evet devamı gelecek ve gezen bir sergiye dönüşecek. Farklı şehirlerden, farklı bölgelerden insanların “Buraya da gelecek mi, burada da sergilenecek mi?” sorusu açıkçası bu konuda harekete geçmemi sağladı.

Fotoğraflarınız, belgesel niteliği taşıyor aynı zamanda. Peki anı mı yakalıyorsunuz, yoksa bir hazırlık aşaması da oluyor mu? 
Ben anı bile yakalarken içselleştirmediğim kareyi paylaşamıyorum. Tabii ki bazen proje hâline dönüşüp planlı da hareket ediyorum. Fakat anı yakaladığım fotoğraflarda da öncesinde bir köpeğin koku alarak ortamı tanıması gibi,ben de herhangi bir kaygı gütmeden kendimi ortama adapte ediyorum.

Dersim’in girişinde ve Van’da çektiğiniz fotoğraflarınız da sergide geniş yer buldu. Doğu Ekspresi’nden de bir fotoğrafınız var hatta. Bu bölgeye ulaşma, bu bölgeyi fotoğraflama nasıl ortaya çıktı? Doğu hakkında ileriye dönük başka projeleriniz de olacak mı?
Ben İstanbul’da doğup büyüdüm fakat ailem doğulu. Dolayısıyla ilk şehir dışı yolculuklarımı Doğu’ya yaptım ve birçok il dolaştım. İlk belgesel deneyimimi ve denemelerimi Doğu’yu gezerek gerçekleştirdim. Bunlardan ilki “Güneşin Şehri Van” isimli bir projeydi. Deprem sonrası tüm zorlu koşullara rağmen hayata tutunan insanların fotoğraflarını çektim. Ayrıca İstanbul’dan son kalkan Doğu Ekspresi trenine bindim ve Dersim sınırlarından geçerken, trenin açık kapılarından gizlice boşaltılmış köy fotoğrafları çektim. Annem Muşlu ve şimdilerde sular altında kalan bir köyde çocukluğunu geçirmiş. Haliyle o köye dair birçok hatırası var. Yeni projem, o köyle ilgili belgesel niteliğinde bir arşiv çalışması yapmak.

‘KENTSEL DÖNÜŞÜM VE GÖÇ İÇ İÇE GEÇMİŞ KAVRAMLAR’ 

Göçmenlerle, yıkık binalarla, metruk ve terk edilmiş bölgelerle ilgili fotoğraflarınız da var. Kentsel dönüşüm ve göç kavramlarını, bir fotoğrafçı olarak uzun vadede nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kentsel dönüşüm ve göç kavramları, bilhassa terk etme ekseninde zaten iç içe geçmiş kavramlar. Birini diğerinden ayıramıyorsunuz. Ve zaten hepsi bizim hikâyemiz. Son yıllarda tabii ki daha hızlı ve sert girişimler ile rant, kapitalizm ve iktidar ilişkisi sonucu gittiğimiz yerlerde, oturduğumuz mekanlarda, mahallelerde çehreler değişiyor. Dolayısıyla kent değişiyor. Bir gözleyen olarak kendimi bu konudan uzak tutamayacağım için elbette çalışmalarıma da bu kavramlar daha sık yansıyacaktır.

Son olarak, tarihteki bir olayı fotoğraflama şansınız olsaydı hangi olayı tercih ederdiniz? Neden?
Rosa Parks’ın otobüs şoförüne bir ülkenin tarihini değiştirecek cümleyi söylediği anı fotoğraflamak isterdim. Adil olmayan davranışa maruz kalmayı göze alamayan Rosa Parks, öncesinde defalarca evine yürüyerek gidip geliyor ancak bir noktadan sonra her şeyi göze alarak net ve dik bir duruş göstererek patlıyor. Sonrasında da bu tavrının arkasında durması, bu hareketinin değerini arttırıyor…

ÖNCEKİ HABER

Şiddetin kaynağı kapitalizmdir

SONRAKİ HABER

BM, Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması'nı kabul etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa