05 Temmuz 2017 00:50

Afrin'e operasyon tartışması: Kürtlerin kazanımları hedefte

DTK, EMEP, PAK ve ÖSP temsilcileri Afrin'e olası bir askeri operasyonun bölgeye etkilerini değerlendirdi.

Paylaş

Serpil BERK
Diyarbakır

Türkiye’nin, Kuzey Suriye’de bulunan Kürt kantonlarından Afrin’e askeri müdahalede bulunabileceğine ilişkin açıklamalar ardı sıra gelmeye devam ediyor. Hükümet yetkilileri ile Rusya arasındaki görüşmeler devam ederken, yandaş medya organlarında muhtemel müdahaleye ilişkin kulis bilgileri paylaşılıyor. En son Türkiye gazetesi manşetten verdiği “4 koldan Afrin’e” haberinde hazırlıkların sürdüğünü ve YPG’ye karşı dört ana noktadan Reyhanlı, Hassa, İslahiye, Kilis Öncüpınar’dan operasyon düzenleneceğini duyurdu. Zaman zaman Türkiye tarafından tank ve obüs atışlarıyla YPG mevzileri vurulurken, operasyona 7 bin TSK askeri ile 13 bin ÖSO militanının katılacağı belirtiliyor. 

TRT Haber’e konuşan Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da, Rusya’nın Afrin’de az sayıda askeri olduğunu belirterek, “Afrin’deki Rus askeri fazla değildi, çekilme durumları var. Afrin sürekli bir güvenlik tehdidi konumuna gelirse gereğini yapmaktan çekinmeyiz” dedi. 

Bugüne kadar Suriye’deki çatışma alanları dışında kalan Afrin’in neden Türkiye’nin hedefi haline geldiğini, yapılacak olan bir operasyonun Suriye’deki gelişmeleri ve Türkiye’deki iç siyaseti nasıl etkileyeceğini DTK, EMEP, PAK ve ÖSP temsilcileri gazetemize değerlendirdi.

‘TÜRKİYE SÜRECİ DOĞRU ANALİZ EDEMİYOR’

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Türkiye’nin Suriye politikasının başından beri yanlış olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Türkiye hep yanlış yaklaştı, oradaki Kürt kazanımlarını kendisi için tehdit olarak gördü. Bunun tehdit olmadığını Salih Müslim defalarca dile getirdi. Türkiye’nin en büyük sınıra sahip olduğu yer Kuzey Suriye bölgesidir. Bunun yanında bin yılların kardeşliği söz konusu. Geçmişte sınırlar yoktu Ceylanpınar’la Serêkaniye birdi, Suruç’la Kobanê birdi. Böyle bir birliktelik ve halk gerçekliği var. Buna rağmen Türkiye, Suriye konusundaki yanlış tutumları yüzünden uluslararası koalisyon güçlerinin dışında kaldı. Şimdi dâhil olmayı istemesine rağmen Rusya’nın ve ABD’nin yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin Suriye’de yer almasının istenmediği görülüyor. Neden? Çünkü Türkiye, Suriye’de yaşayan halklara bir şey vaat etmiyor, barış ortamı sağlamak için orada yer almıyor. Kürdün kazanımını yok etmek için Suriye’ye girmek istiyor. Fırat’ın Gazabı operasyonundan da eli boş döndüler, bütün kırmız çizgileri ortadan kalktı. Çünkü orada halkın muazzam bir direnişi var. Suriye’deki savaş atmosferini doğru analiz etmeyen Türkiye, her seferinde düzenlediği operasyonlarda hayal kırıklığına uğradı.”

‘İÇERDEKİ KÜRTLE NASIL BARIŞACAKSIN?’

“Türkiye’nin, Afrin’e rahatlıkla girmesi söz konusu değildir” diyen Güven, “Afrin’e yapılacak bir müdahale Amed’e yapılmış sayılır. Kürtler bunu defalarca kez dile getirdiler. Kobanê sürecinde de bu tavrını ortaya koydular. Afrin’e yapılacak saldırıyı kendimize yapılmış sayarız. ‘Kuzey Suriye’deki kazanımı istemem’ diyorsun o zaman içerdeki Kürt ile nasıl barışacaksın? Nasıl birlikte yaşayacaksın? Türkiye’de yeni bir barış ortamına dönük söylemler var. ‘Yeni bir süreç başlatılacak’ gibi laflar ediliyor. Bunun yalan olduğu Kuzey Suriye’ye dönük tutumla ortadadır” diye konuştu.

‘İÇ POLİTİKADA BASKIYI ARTTIRMA OPERASYONU’

Emek Partisi (EMEP) Bölge Örgütü Yöneticisi Mehmet Türkmen, Türkiye’nin Afrin’e operasyon düzenlemesinin halkların yarına olmadığını dile getirerek, “Suriye’de savaş başladığından beri Türkiye’nin iki amacı oldu. Biri Esad rejimini devirmek, ikincisi de Kürtlerin kazanımlarını engellemek. Bunu artık herkes biliyor. Afrin operasyonu, Suriye’deki sürecin dışında kalmamak için ve Kürt düşmanlığı noktasında iki yönlü düşünülebilecek bir hamle” dedi. Afrin’e yapılacak bir müdahalenin iç politikayla da ilgili yanları olduğunu söyleyen Türkmen, “AKP’nin, 15 Temmuz’dan beri OHAL uygulamaları, kararnameler bütün toplumsal kesimlere dönük başlattığı cadı avı daha büyük tepkiler almaya başladı. İki haftadır süren ‘adalet yürüyüşü’ de bunu ortaya çıkardı. Tüm bu baskılara karşı  toplumda oluşan adalet arayışını bastırmak ve toplumu yeni bir savaş düzeniyle değiştirmeye dönük bir plan söz konusu. Afrin operasyonun amaçlarından biri iç politikada baskı rejimini daha da arttırmaktır. ‘Memleket savaş halinde, devletin bekası söz konusu’ söylemleriyle toplumsal muhalefet bastırılmak istenecektir. Bu operasyona her yönüyle karşı çıkmak gerekiyor. Hem Kürtlerin kazanımlarına karşı başlatılan bir savaşa karşı durulmalı hem de iç siyaseti baskı altına almaya çalışan hamlelere pirim verilmemeli” dedi.

 

‘AKP’NİN ÇÖZÜMÜ KÜRT HAREKETİNİ ÇÖZMEK’

Türkiye’deki Kürt sorunun demokratik barışçı bir tarzda ele alınıp çözülebileceğini söyleyen Türkmen, şunları kaydetti: “Zaman zaman Türkiye’de yeni bir çözüm sürecinin başlayacağı söyleniyor. Ancak iktidarın çözümden anladığı Kürt hareketini içerde ve dışarıda köşeye sıkıştırmak ve çözüm sürecinde kendi elini güçlendirmektir. Kürtlerin talepleri ortadadır. Sorunun demokratik barışçı bir şekilde çözülmesi ve ulusal demokratik taleplerinin karşılanmasını istiyorlar. Ancak saldırı politikası bu sorunun daha fazla kanaması dışında çözüm üretmedi. O yüzden Kürtler ile demokrasi ve barış isteyenlerin mücadelesinden başka yol olmadığı ortada.”

‘KÜRTLERİN İRADESİNE SAYGI DUYULMALIDIR’

Partîya Azadîya Kurdistanê (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik ise, Türkiye’nin devlet anlayışının “Kürtler dünyanın hiçbir yerinde bir kazanım elde etmesin” şeklinde olduğunu söyleyerek, “Rojava Kürdistanı ile ilgili yaklaşım da budur. Cumhurbaşkanı ‘Biz Kuzey Suriye’de hiçbir devlet oluşumuna yol vermeyeceğiz’ demekte, bu da açıkçası Rojava’da elde edilecek her türlü kazanıma karşı düşmanlık siyasetidir. Bu siyasetin örneğini daha önce Güney Kürdistan’da da gördük. Baştan beri yanlış bir siyasettir. Bu yanlış siyaset aynı zamanda Kuzey Kürdistan’da ve Türkiye’de Kürt sorununun çözümünü olumsuz etkileyecektir. Türkiye devletine savaşa son vermesi noktasında çağrıda bulunuyoruz. Elbette PKK’de çatışmaları durdurmalı. Kürt meselesinin çözümü için siyasal görüşmeler yoluyla yeni bir süreç başlatılmalı ve Rojava’da yaşayan Kürtlerin iradesine saygı duyulmalıdır” diye konuştu.

‘TOPLUM SUSTURULMAK İSTENİYOR’

Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP) Genel Başkan Yardımcısı Nusrettin Maçin de, Türkiye’nin Kürtlerin nerede kendi hakları için meşru bir mücadelesi varsa oraya dönük bir müdahalesinin söz konu olduğunu belirtti. Maçin şunları kaydetti: “Geldikleri noktada kendini aşan bir durum da var. Çünkü Ortadoğu’da süren savaşa müdahil olan emperyalist güçler var. Bir yanda ABD diğer yanda Rusya. Daha önce Cerablusa dönük bu tip bir girişim oldu. Şimdi ise Afrin’e dönük girişimleri var. Ancak bu nafile bir çabadır. Çünkü, Kürtler Ortadoğu’da kendi siyasi haklarını koruma konusunda kararlılar, Afrin’e dönük operasyondan sonuç alınamayacağını da biliyoruz. Bu biraz da iç kamuoyuna dönük bir adım, ülke içerisindeki milliyetçi damarı biraz daha hortlatmak istiyorlar. Laik ve muhafaza kâr kesim arasında ki çelişkilerin derinleştiği bir dönemde sürekli ya Batı Kürdistan’ı ya da Kuzey’deki Kürt halkının kazanımlarını hedef alarak, demokratik talepler karşısında ‘Sizin söy lemleriniz bölücülere yarıyor’ propagandasıyla toplumu susturmaya çalışıyorlar. Bu belirli bir noktaya kadar sürdürülebilir bir siyasettir. Hem siyasal baskıların hem de ekonomik sıkıntıların geldiği nokta bakımından uzun süre sürdürülebilecek bir siyaset değildir. Türkiye son manevralarını yapıyor ama bunun zemini yok. Türkiye kamuoyuna çağrımız Kürtlere dönük bu saldırılar karşısında demokratik zeminde mücadele etmeleri ve bunda ısrar etmeleridir.”

ÖNCEKİ HABER

Soma davasında sanıkların istediği oldu

SONRAKİ HABER

Doç. Dr. Murat Sevinç: Adalet kavramının altı doldurulmalı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...