03 Temmuz 2017 16:32

Prof. Dr. Mustafa Akkaya: Vergide adalet yok

Prof. Dr. Mustafa Akkaya, vergi sisteminin işleyiş yönünden değerlendirildiğinde vergide adalet ilkesini destekleyen bir tablo sunmadığını belirtti.

Paylaş

Prof. Dr. Mustafa Akkaya, Türk vergi sisteminin işleyiş yönünden değerlendirildiğinde vergide adalet ilkesini destekleyen bir tablo sunmadığını belirterek, “2016 verileriyle toplam vergi gelirlerinin yüzde 85.67’si dolaylı vergilerle oluşuyor. Servet vergileri ve diğer vergilerin toplamdaki payı çok düşük. Vergi yükünü adaletsiz dağıtıyoruz ve işleyiş olarak da adaletsiz bir vergi sistemi içinde yaşıyoruz” dedi.

Kalıcı ve sürekli nitelik taşımayan borçlanma, özelleştirme ve benzeri kaynaklara dayalı kamu gelirlerinin kamu harcamalarının finansmanında geçici kaynaklar olduğunu hatırlatan Prof. Akkaya, “Kalıcı ve en önemli kamu geliri türünün de vergi gelirleri olması gerektiği kamu maliyesinin genel kabul gören doğrularındandır. Ancak gerek vergi yükünün adil ve dengeli dağılımı gerekse mali güce göre vergilendirme ilkesinin temelinde vergilendirme adalet ilkesi yer almaktadır. Peki Türk vergi sistemi işleyişi açısından değerlendirildiğinde vergilemede adalet ilkesine uygun sonuçlar vermekte midir? Sorunun cevabı net bir hayırdır” diye konuştu.

DOLAYLI VERGİLER YÜZDE 85.6

Türk Vergi Sisteminin gelir üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergisi ile harcamalar üzerinden alınan KDV ve Özel Tüketim vergilerine dayandığı, servet üzerinden alınan vergilerin ise önemsiz sayılabilecek düzeyde olduğu, başka bir ifadeyle servet vergileri ve diğer vergilerin toplam kamu gelirleri içinde önemli sayılabilecek bir ağırlığının bulunmadığına dikkat çeken Akkaya şu değerlendirmede bulundu:

“2016 yılı vergi istatistiklerine bakıldığında, KDV ve ÖTV’nin toplam vergi gelirleri içindeki payının yüzde 66,38 olduğu, bunlara BSMV, Özel iletişim vergisi ve uluslararası ticaret üzerinden alınan Gümrük vergisi ve İthalde alınan KDV’yi eklediğimizde bu oranın yüzde 85,67’ye ulaştığı görülüyor. Bunun pratik anlamı ve sonucu, vergi gelirlerinin yüzde 85,67’si tersine artan oranlı etki doğuran, vergilemede adalet ilkesiyle bağdaşmadığı tartışmasız olan, dolaylı vergilerden sağlanmasıdır, ki bu durum, temel vergileme ilkelerinden ‘Mali güce göre vergilendirme’ ilkesinin, vergilendirmede adalet ilkesinin gözardı edildiğinin/zedelendiğinin net bir göstergesidir.”

GELİR VERGİSİ DE KESİNTİLERLE ALINIYOR

Vergi istatistiklerine başka bir perspektiften bakıldığında gelir ve kurumlar vergisinin de açmazları bulunduğunu hatırlatan Prof. Akkaya bu konuda şunları söyledi: “2016 yılında toplam vergi gelirleri içinde yüzde 23,37’lik paya sahip olan gelir ve kurumlar vergisinin yüzde 21,97’si tevkif yoluyla alınmakta; bu da gelir ve kurumlar vergisinin yüzde 94’ünün tevkif yoluyla (özellikle de ücretlerden) kesinti suretiyle toplandığını ortaya koymaktadır. İşleyiş ve sonuçları açısından vergi adaletine uygun olmayan, bir sistemin içinde yaşadığımız ve vergi yükünü adaletsiz dağıttığımız açık. Bu bir sorun ise, ki sorundur; sorunun çözümünün siyasi iradeye, dolayısıyla yasama organının bu konudaki tercihlerine bağlı olduğu da tartışmasız. Siyasi iradenin önceliklerinin tecelli ediş biçiminin pek çok etkene bağlı olduğunu dikkate aldığımızda hukukçu şapkasıyla bunları tartışmanın çok da anlamlı olduğunu düşünmüyorum.”

VERGİ ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALI

Vergi sisteminin işleyişi ve uygulaması açısından temel sorunun “Öngörülebilirlik, belirlilik ve istikrar” olduğunu ifade eden Prof. Akkaya şu değerlendirmede bulundu: “Gerçekten de hem bir akademisyen hem de bir uygulamacı olarak söyleyebilirim ki, tek bir kelimeyle ifade edilebilen, basit görünen, pek çok vergilendirme ilkesiyle temellendirilebilen bu sorunun vergi uygulamasında çok önemli sonuçları var. Zira bu sorun, uzun uzun tartışılabilir boyutları bulunsa da, ‘vergi planlamasını’ imkansız kılması, bir maliyet faktörü olan verginin işletmeler bakımından hesaplanabilir ve öngörülebilir olmasını imkansız kılıyor. Hiç kuşku yok ki, vergi, kamu finansmanının olmazsa olmazıdır; tam, doğru ve eksiksiz ödenmek zorundadır. Bu zorunluluk, salt kamu finansmanın gereği değil, liberal iktisat sistemini tercih etmiş, tüm sistemlerde rekabet eşitliğinin korunmasının da olmazsa olmazıdır. Gerçekten de, vergilendirmede yatay ve dikey eşitliğin yaşama geçirilemediği bir sistemde, rekabet koşullarının eşitliğinden bahsedilemez. Dolayısıyla, vergi sistemi sorunlarını, mükellef odaklı, vergi idaresi odaklı ele almak sağlıksızdır.” (İstanbul/ANKA)

ÖNCEKİ HABER

Korkunç patlamanın 20. yılında anıldılar

SONRAKİ HABER

Mutlu Akü ve Mutlu Plastik’te sözleşme imzalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa