‘Bu savaşta müziğimle savaşmaya karar verdim’

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Müzisyen Cem Doğan, ikinci albümü Arz Eyledim’le müzik raflarındaki yerini aldı. Doğan İlk albümü Temenna’da olduğu gibi yeni albümünde de bu toprakların asırlık destansı türkülerini, uzun havalarını, deyişlerini seslendiriyor. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Ses Kayıt Bölümü Stüdyolarında kaydedilen albüm Ütopya Müzik etiketiyle piyasaya çıktı. 

Çaldığı bağlamayla da dikkat çeken genç müzisyen Cem Doğan’la Gazi Mahallesi’nde sahibi olduğu müzik merkezinde yeni albümünü konuştuk. Doğan, “Albüm içerisinde yedi ulu ozandan, son dönem aşıklarından derlenmiş eserler var. Genç Abdal, Kul Veli, Zaralı Halil, Hacı Taşan, Muhlis Akarsu gibi böyle kuşaklar arası bir bağlantı içeren bir albüm oldu” diyor. 

Halk müziği ve Alevi inancının müziğinin yeni nesille ulaşmasını istediğini anlatan Doğan, nedenini de şu ifadelerle anlatıyor: “Alevi bir ailenin çocuğu olmaktan kaynaklı, ister istemez bağlamayla tanışıyorsunuz küçük yaşta. Benim bağlamayla tanışmam tanışmayla kalmayıp ilgimi fazlasıyla çekti. Bu durum bende ilerleyen zamanda bir tutkuya dönüştü. Şu düşünceler ortaya çıktı: Kendimi bağlamayla nasıl daha iyi ifade ederim, daha iyi nasıl çalarım, nerede daha iyi öğrenirim, diye.”

KONSERVATUAR VE ERDAL ERZİNCAN... 

Bunun için de ilk olarak doğup büyüdüğü Gazi Mahallesi’nde bir dershaneden bağlama dersi alan Doğan, lise eğitimim tamamlamasıyla birlikte, Erdal Erzincan Müzik Merkezi’nde bağlama eğitim almaya başlar. Aynı zaman diliminde Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Halk Müziği bölümünü kazanır. İstanbul’un müziğin merkezi olması ve Kocaeli’nin de biraz uzak kalmasından dolayı bir yıl aradan sonra yine sınav giren Doğan’ın istediği oluyor. İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı - Ses Eğitimi (Şan) Bölümünü kazanıyor. Hem Erdal Erzincan Merkezi’ndeki eğitimi, konservatuar eğitimiyle birleştiren Doğan, bir yandan da Arif Sağ, Can Etili, Erdal Erzincan’ın da aralarında olduğu ve kendi ifadesiyle ustaların ustalarından ders aldığını anlatıyor. Bununda kendisi için önemli deneyim olduğunu belirten Doğan, bulunduğu topluma faydalı olmayı tercih ederek, müzik yolculuğunu sürdürmeye çalıştığını söylüyor. Bu durumun kendisini mutlu ettiğini anlatan Doğan, “Zaman içerisinde kendi öğrencilerimi yetiştirme fırsatım oldu. Öğretisinden geçtiğim ustalardan öğrendikten sonra bende, onlar kadar olmasa da o halkanın devamı olmuş oldum. Erdal Erzincan, Arif Sağ’la İTÜ’nün açtığı ustalık sınıflarında çalışma fırsatı buldum” diyor. 

GENÇLER HALK MÜZİĞİNE KOLAY ULAŞMIYOR

Doğan, genç nesillin bağlamaya ve türkülere olumlu baktığını ifade ediyor. Genç nesilin bağlama ve halk müziğine kolay ulaşmasına imkan verilmediğini anlatan Doğan, bundan kaynaklı genç nesile ulaşmakta zorlandıklarını belirtiyor. Doğan, “Toplumun düşünmesini istemeyen odaklar dolayısıyla bir neslin düşünmemesi için bu ülkede yıllardır  ne gerekiyorsa yapıldı” diyor. Doğan, albümün kayıt ve oluşum sürecinde “Sevgili Hüseyin Yücebağ’ın, da emeği var. Bu albümün yönetmenliğinden dağıtımına, basımından, grafiğine her şeyi ile ben ilgilendim” diyor. Albümün hazır olmasına karşın iki yıl beklediğini de şöyle anlatıyor Doğan: “7 Haziran seçimlerinden bu yana ülkemize çöken o karabulutların dağılmasını bekledim, ama dağılmadı. Bombalar, patlamalar, zamansız ölümler, hep ertelememe sebep oldu. Ama artık dedim ki, bunun bir sonu yok. Bu bir savaş sanırım. Bende bu savaşta müziğimle savaşmaya karar verdim.” Doğan kendi savaşını da şu ifadelerle özetliyor: “İnsan olma bilincini, insan olma erdemini, yüceliğini, insanı insanla anlatma kültürünü ve insan sevgisini anlatan bir kültürün, inancın bir şekilde insanlara aktarılmasını sağlamak benim savaşım. Bu bilinci genç kuşaklara aktarabilirsem, bu bir kişi bile olsa benim kazanımımdır.”

‘TÜRKÜNÜN İÇİNDE ANLATILANI HİSSETMEK İSTERİM’

İleriye dönük çalışmaların zaman içerisinde şekilleneceğini anlatan Doğan, “Deyişler ve halkımızın türküleri benim genetik mirasım. Bunu inkar edemem. Türkiye halkları o kadar zengin ki isterim bir Ermenice bir Kürtçe, bir Zazaca okumayı. Bunların hepsi zamana yayılacak, zaman içinde olabilecek şeyler. Bilmediğim dilde şarkı söylerken ilk önce o türküyü iyice anlamak isterim, içinde anlatılanı hissetmek isterim. Sırf birilerinin gönlü olsun diye değil. Bu nedenle kendi yörem dışında başka yörelere ait türküleri de bu düşünce çerçevesinde hissettiğin için seslendiriyorum” diyor. 

ÇOCUK HER ŞEYİN TEMELİ 

Gazi Mahallesi’nde 2013’te açtığı müzik merkezinde kendisinden hizmet talep eden ve bağlama çalmayı öğrenmek isteyen, ağırlıkta çocukların olduğunu ve ders verdiğini anlatan Cem Doğan, “Çünkü çocuk her şeyin temeli. O temeli biz nasıl sağlamlaştırır, nasıl daha güçlü hale getirirsek, onların da geleceği ve kendinden sonrakilerde o denli güçlü ve sağlam olur. Bundan dolayı çocukların kültürel kimliklerini, kültürel belleklerini ne kadar sağlam doldurursak onlarda kültürlerini geleceğe o kadar sağlam bırakırlar. Yetiştirdiğim ve yetişmesine katkıda bulunduğum öğrencilerim var. Olumlu geri dönüşlerini görmek büyük mutluluk. Yaptığınız işe motive ediyor” şeklinde konuşuyor. 

‘BİZ KİMSEYİ ÖLDÜRMEDİK’

Ötekileştirilmek istenen Gazi Mahallesi’yle ilgili de Cem Doğan, şunları anlatıyor: “Benim jenerasyonum bu mahallede büyüdü. Biz kimseyi öldürmedik. Kimsenin malına göz dikmedik, hırsızlık yapmadık.Kimseye zarar verebilecek yapıda insanlar olmadık. Kimseyi üzmedik.Ama bu ülke için, bu ülkeyi korumak için uğraştığını düşünenler, acımasızca insan öldürüyor. Şimdi bu mahallede yaşayan, büyüyen insanlarımı yasadışı işler yapıyor yoksa yasal bünyesinde meslek kılıfıyla yasaların gerektirdiklerini uygulayan insanlar mı yasadışı işler yapıyor? Bunun cevabını sevgili okurlara bırakıyorum.” Köy ve kent yaşamının kendisinde güzel bir karma oluşturduğunu anlatan Doğan, bunun nedeninin de Gazi Mahallesi’nde büyüdüğü ortamın kentteki köyümtırak kokudan kaynaklandığını, ve bu durumun müzik hayatına çok olumlu katkıları olduğunu söylüyor.