30 Haziran 2017 01:00

Adalet hepimize lazım

İstanbul'un çeşitli ilçelerinden işçiler Adalet Yürüyüşü ile ilgili düşüncelerini Evrensel'e yazdı.

Paylaş

Deri işçisi
İstanbul/Tuzla

Ben bir deri işçisiyim ve memlekette olup biteni çok yakında izliyorum. Bu kadar baskı uygulayan ve halkı bunaltma politikası yürüten hükümet durmadan saldırıyor. İşçinin grevine, memurun iş güvencesine, öğretmenin hakkına, öğrencinin eylemine ve kadınların yürüyüşüne... Kısacası toplumun her kesimine saldırıyor. Hiç kimseyi ayırmıyor. Dün yanında olan bugün karşısında bir şey diyorsa hemen polisleri devreye koyuyor ve saldırıyor. En son Ankara’daki iki öğretim görevlisini tutuklaması, PETKİM’de işçilere ve sendikacılara saldırması, daha hangisini söyleyeyim... Bütün bu yaratılan kaos ortamında milletvekiline müebbet hapis cezası verilmesi de eklenince artık bir şey denmesi gerekiyordu. CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu da bunu yaptı ve adalet yoksa arayarak bulacağız dedi. Belki geç kaldı ama bu zamanda olması da önemli bir iştir. 
Biz deri işçileri olarak bu tartışmalarda uzak değiliz. Ramazan ayı içerisinde bu meseleyi işyerimizde çok konuştuk. Fabrikamızda 40-45 kişi çalışıyor, bu yürüyüşe çoğu destek çıkıyor. Fabrikamızda CHP, MHP, HDP ve AKP’ye oy veren işçi arkadaşlarımız var ama bu parti meselesi değil diyorlar. Onun için bu yürüyüşü destekliyorlar. Gerçi bazı AKP’ye oy veren arkadaşlarımız yürüyüşü doğru bulmuyor. “Bizi dünyaya rezil ediyor, Türkiye’nin itibarını sarsıyor” diyorlar ama hemen işçi arkadaşlarımızdan “Ülkede itibar mı bıraktınız” diye yanıt alıyorlar.  Bu arada sendikaları da merak ediyorum neden gerektiği gibi destek vermiyorlar. Bu önemli bir fırsat bence, bu yasakçı zihniyeti mutlaka ortadan kaldırmak gerekir. Bence yeni bir fırsatı kaçırıyorlar diye düşünüyorum. Yürüyüş İstanbul’a yaklaştıkça ben de arkadaşlarımla beraber katılacağım. Tüm işçi arkadaşlarıma da Evrensel aracılığıyla çağrıda bulunuyorum. Örgülü, örgütsüz tüm işçi arkadaşlarımız bu yürüyüşe kendimiz için katılmalıyız 
çünkü adalet hepimize lazım.


Kendi taleplerimizle adalet mücadelesine destek vermeliyiz

Metal işçisi 
İstanbul/Tuzla

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasından sonra CHP Genel Başkanının başlatmış olduğu Adalet Yürüyüşü ülkenin her yerinde, her kesimden insanın tartıştığı konuların başında gelmekte. Adalet bugün bizlerin en temel, en acil talepleri arasında yer almakta. İşyerlerinde, fabrikalarda, sokakta, evde sohbet ettiğimizde konu mutlaka Adalet Yürüyüşü’ne geliyor. Farklı görüşten insanların elbette kendine göre bir fikri var buna dair. Kendi fabrikamdaki işçilerle ve çevremdeki insanlarla sohbet ettiğimde CHP’li olanlar “Tabi ki destekliyoruz eğer bu ülkedeki sıkıntıları çözecek bir parti varsa o da CHP olur” diyerek desteklediğini söylüyor. Farklı görüşe sahip olanlar da var. Mesela bir kısım önce sert bir şekilde CHP’nin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına evet oyu kullanmasına olan tepki ve eleştirilerinin ardından “Ne olursa olsun yine de desteklenmeli” diyor. Bir kısmı ise CHP’ye hiçbir şekilde güvenmediklerini, insanları yarı yolda bırakacaklarını ve bu yüzden tereddüt ettiklerini anlatıyor. 
Biz bugün hangi görüşe sahip olursak olalım, hangi siyasi partiyi savunursak savunalım dil, din, ırk ayırt etmeksizin birleşmediğimiz, birlikte hareket etmediğimiz sürece böl parçala yönet yoluyla bizleri ayrıştırmaya ve asıl sorunlardan uzaklaştırmaya devam edecekler. Bizler CHP’nin başlatmış olduğu Adalet Yürüyüşü’ne tabi ki destek vermeliyiz. Adalet elbette temel talebimizdir ama özellikle biz işçiler ve emekçiler işçinin hakkı olan grevlerin yasaklanmasına, iş güvencemiz ve aynı zamanda kara gün dostumuz olan kıdem tazminatının fon sistemiyle gasbedilmesine, esnek çalışmayı ve taşeronlaşmayı  yaygınlaştırmaya amaçlayan istihdam bürolarına karşı kendi taleplerimizle birlikte eşitlik, özgürlük diyerek bütün yapılan adaletsizliklere karşı çıkmalıyız.


Talepler etrafında birleşerek mücadele etmeliyiz

Taşeron işçi
Kartal Belediyesi/İstanbul

Değerli Evrensel okuru arkadaşlar;
Ben Kartal Belediyesi’nde çalışan taşeron işçisi bir arkadaşınızım. Biliyorsunuz son günlerin en önemli gündemi CHP’nin başlattığı Adalet Yürüyüşü’dür. Bu talebin toplumun geniş kesimlerinden karşılık bulduğu gibi biz işçiler tarafından da olumlu karşılandı. Ama buradaki esas sorun bu talebin işçi sınıfı açısından daha da  genişletilip iş, ekmek, özgürlük mücadelesine bağlanmasıdır. Taşerona kadro ve ücrette erkek kadın ayrımının kaldırılarak eşit işe eşit ücretin kazanılması, grev yasaklarının kaldırılması, çalışma saatlerinin düşürülmesi, kıdem tazminatının gasbının durdurulması, KHK’lerle ihraç edilenlerin işe iadesi başta olmak üzere işçi sınıfı ve emekçilerin taleplerinin gerçekleşmesidir. Kendi taleplerimizin gerçekleşmesi ancak sınıf olarak kendi eylem ve mücadele tarzımızla mümkündür. En ufak bir hak talebi üzerinden gelişen mücadele bile zayfıladığı için iktidarın korktuğu açıktır. Ancak geniş kesimler tarafından sahiplenilen yürüyüşün, CHP ve onun destekçisi durumuna düşmüş sendikaların mevcut tutumuyla başarıya ulaşmayacağı açıktır. Yürüyüşün ortaya çıkmış talepler üzerinden amacına ulaşmasını sağlamak biz işçi sınıfını görevidir. Onların kaybedecekleri iktidarları var. Bizim ise kaybedeceğimiz bir işimiz bile kalmayabilir. Onun için işyerlerinde işçilerin en azından çoğunluğunu bu adalet yürüyüşü üzerinden kendi ekonomik ve siyasi talepleri etrafında birleştirerek mücadeleyi büyütmeliyiz. Yürüyüşe ve nöbet yerlerine gidip gelen işçi arkadaşların belirttiği gibi, bu sürece biz işçiler tüm halkın taleplerini sahiplenerek kendi tarzımızla müdahale etmeliyiz. Yürüyüşün İstanbul finali olan mitinge katılımcı olarak değil, genel grevle belirleyeni ve çözücü önder gücü olmalıyız.

ÖNCEKİ HABER

Sanayi, zeytinden daha değerli değildir!

SONRAKİ HABER

Suriyeliler ayrımcılığa uğruyor, daha fazla sömürülüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa