29 Haziran 2017 00:33

Sömürü ve savaş zirvesine karşı halklara dayanışma çağrısı

20 ülkenin temsilcileri Hamburg’da kapitalizmin siyasi ve ekonomik sorunlarını çözmek üzere buluşacak ve sömürüye 'hayır' demek için sokakta olacak.

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Semra Çelik
Köln

Dünyada en büyük ekonomiye sahip 19 ülke ile AB yöneticileri 7-8 Temmuz‘da Hamburg’da buluşuyor. İzledikleri politikalarla bütün dünyada tepki toplayan ABD Başkanı Donald Trump, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de toplantıya katılacak olması, protesto gösterilerini küresel hale getirdi. 

Werner Rätz Hamburg’da G20 Zirvesi’ne karşı büyük bir gösteri örgütleniyor. Yerli-göçmen çok sayıda örgüt, inisiyatif ve kuruluş tarafından oluşturulan bir koordinasyon merkezi tarafından hazırlıkları yapılan gösterinin, Koordinasyon Sözcüsü ve ATTAC Temsilcisi Werner Rätz ile görüştük. 

G20’ye karşı mücadelenin nedeni ne? G20 nasıl bir politika sürdürüyor?

1998 yılındaki Asya krizine bağlı olarak G20 ülkelerinin maliye bakanları 1999 yılında Berlin’de biraraya geldiler. G20 devlet ve hükümet başkanı da sermayenin  kendi dışındaymış gibi göstermek için finans ve banka krizi adı verdiği küresel kapitalizmin krizine tepki olarak buluşuyor. Masada bir grup uluslararası örgüt de oturuyor. 

Bu, keyfi ve belli bir politik bakış açısının damgasını vurduğu bir bileşim. Örneğin bölgede önemli bir güç olan İran neden zirvede yer almıyor veya Afrika’dan bir temsilci bile toplantıya niye katılmıyor? 

G20 Zirvesi’nin amacının küresel kapitalizmi biçimlendirmek ve yeniden organize etmek olduğu belli. Buna bir örnek finans sağlamlığı konseyi. G20 ülkelerinin direktifleriyle dünya finans piyasaları biçimlendiriliyor. G20’yi devlet ve hükümet başkanlarının şovu gibi değerlendirip derinliğini görmemek büyük bir yanlışlık olur. G20, küresel sorunların sadece konuşulduğu değil koşulların kararlara uygun değiştirilip biçimlendirildiği bir platformdur. 

8 Temmuz’daki G20 zirvesine karşı yapılan eylemlere hangi örgütler ve çevreler katılıyor?

“Sınırsız Dayanışma” eylemine değişik örgütlerden oluşan geniş bir birlik çağrı yaptı. Attac, Die Linke (Almanya Sol Parti), DİDF, DKP, barış hareketinin ülke çapındaki koordinasyon yapıları, Nav Dem, Alevi Federasyonu, Yeşiller ve SPD’nin gençlik örgütleri, Cumhuriyetçi Avukatlar, Nükleer Silahlara Karşı Doktorlar, Hedonistische Internationale, IG Metall, GEW  gibi örgütler birliğin içinde yer alıyorlar. 

Yasaklamalar ve şiddet  tehditleri protestoları zayıflatır mı?

Hamburg Senatosunun hesabı, korku yayarak  halkın eylemlere katılmasını engellemek. Bu nedenle yasak bölgeler ilan edildi, kamplar yasaklandı, şiddet senaryoları yaygınlaştırılıyor. 

Rusya, Türkiye, Çin’deki kadar saldırgan olmasa da bizde de o yönde eğilim var. Demokratlar bu ülkede de koşulların tam anlamıyla otoriterleşmesini istemiyorlarsa 8 Temmuz’da sokağa çıkmalıdır. Dünyanın gözü Hamburg Senatosu’nun sınırlandırıcı, baskıcı  tavrına rağmen G20 Zirvesini protesto için sokağa çıkan 10 binlerce insanın üzerinde olacaktır.  

‘BU ZİRVENİN POLİTİKALARI EMEKÇİLERİN HAKLARINA KARŞIDIR’

G20’ye Karşı Eylem Koordinasyon Merkezi üyesi Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) Temsilcisi Sedat Kaya, G20’ye karşı mücadelenin göçmenler açısından önemi ve Hamburg’daki protestolar konusunda sorularımızı yanıtladı. 

 Sedat Kaya

G20’ye karşı protestolara hangi taleplerle katılıyorsunuz?

G20 politikası sömürü ve savaş demek. Üye ülkelerin emekçilerinin yaşam koşullarından başlayarak savaşa kadar uzanan bir hatta banka ve tekellerin aşırı kâr elde etmesi için politikalar üretiliyor. Bu devletlerin politikası dünya halklarının çıkarlarına tamamen aykırı. G20 bu politikanın sembolü. Bu nedenle barış, iyi iş ve iyi eğitim taleplerimizi öne çıkarıyoruz. Bu talepleri gerçekleştirmek için en güçlü silah halklar arasındaki dayanışma. Bu nedenle 8 Haziran’da DİDF olarak, “G20: Sömürü ve savaş- Hep birlikte barış ve dayanışma için!” pankartıyla katılacağız. 

DİDF olarak hem 5-6 Temmuz’da yapılacak G20 politikasıyla hesaplaşılan “Küresel Dayanışma İçin” adlı alternatif zirveye hem de 8 Temmuz’daki onbinlerce kişinin beklendiği “G20 yerine sınırsız dayanışma” eylemine katılacağız. DİDF, 8 Temmuz’daki eylemin örgütleyicileri arasında yer alıyor ve eylemin hazırlığına aktif katılıyoruz. 

Türkiye kökenliler için G20’ye karşı eylemlere katılmak neden önemli?

Ne yazık ki; diğer birçok toplumsal konu gibi G20 de Almanya’da yaşayan Türkiye kökenlilerin pek fazla ilgisini çekmiyor. Halbuki Alman hükümetinin işçi ve gençlerin haklarına ve yaşam koşullarına yönelik saldırılarından en fazla onlar etkileniyor. Eylemlere katılmalarını gerektiren nedenlerden birisi bu. 

Ancak Türkiye kökenlilerin çoğu Türkiye’deki problemlerle daha fazla ilgileniyor. Erdoğan’ın G20’ye katılmasını Türkiye’de diktatörlük kurulmasına, bölgede savaş ve çatışmalara yol açılmasına, en önde de Türkiye hükümetine karşı mücadele konusunda değerlendirmeliyiz. 
G20 zirvesinde savaş ve sömürü politikasının birçok sorumlusu Hamburg’da olacak. Bunu böyle bir politikaya karşı olduğumuzu gösterecek bir sinyal vererek değerlendirmeliyiz. 

G20’de ele alınacak hangi konular ve kararlar işçilerin yaşamını etkileyecek? 

Zirvenin işçilerin yaşamına etkisi, dünyanın büyük güçler arasındaki paylaşımı ve sömürüsünün devamı ve uluslararası problemlerin daha da artması şeklinde olacak. Trump, Putin, Erdoğan gibi bu politikanın sembolleri haline gelenler dışında Almanya’nın emperyalist güç olarak rolünü garanti etmek ve ilerletmekten başka bir hedefi olmayan Alman hükümeti ve Angela Merkel’i de unutmamalıyız. Almanya, bu hedefe erişmek için militarizm ve sosyal kısıtlamalara devam edecektir.

ÖNCEKİ HABER

Hani ‘FETÖ’ ile mücadele ediliyordu!

SONRAKİ HABER

İsveç’te yaşayan Süryanilerden arazi gasbına tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...