26 Haziran 2017 23:37

Geceyarısı Ekspresi’nin Erich’i Türkiye için endişeli

'Geceyarısı Ekspresi'nde Erich karakteriyle canlandırılan Bengt Björklund, Evrensel'e Türkiye'deki cezaevi yaşamını ve güncel fikirlerini anlattı.

Paylaş

Murat KUSEYRİ
Stockholm

İsveçli yazar, şair, gazeteci, ressam ve müzisyen Bengt Björklund’un yaşam ve sanatını konu alan ‘My Moon’ belgeselinin galası geçtiğimiz günlerde Stockholm’deki Etnografya Müzesi’nde gerçekleştirildi.

60’lı yılların sonunda Hindistan’a gitmek için yollara düşen Björklund’un Hindistan macerası 7 Ocak 1969 günü İstanbul’da tutuklanınca yarım kalır. Kaldığı otelin odasında 30 gram esrar bulununca 12 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan ve yaşamının 4 yıl 3 ayını Sultanahmet, Sağmacılar, Paşakapısı ve Toptaşı cezaevlerinde geçiren Björklund, daha önce de, büyük tartışmalar yaratan “Geceyarısı Ekspresi” filminde Erich karakteriyle canlandırılmıştı.

Björklund, Evrensel’e cezaevi yaşamını, Geceyarısı Ekspresi, Türkiye’deki siyasal gelişmelerle ilgili düşüncelerini anlattı.
 
Yakalanış sürecini ve cezaevindeki yaşamınızı anlatır mısınız?
 İstanbul’da tanıştığım Japon kız arkadaşım Yoshie ile Gülhane’de ucuz bir otelde kalırken polis baskın yaptı. Odamızda 30 gram esrar vardı. Yoshie esrarı tuvalete atmak istedi ama başaramadı. Bizi karakola götürdüler. Beni esrar satıcısı olmakla suçladılar. Falakaya çekerek esrar sattığım kişilerin adılarını vermemi istediler. İşkenceden kurtulmak için uydurma isimler verdim. Polis, ertesi gün, yalanımı anlayınca bir gün sonra işkenceyi daha da arttırdı. Sonunda uyuşturucu kullanan 3 tanıdığımın adını verdim. Onları da tutukladılar.
İlk önce Sultanahmet Cezaevi’ne götürdüler. Koşullar çok kötüydü. Cezaevinde 3 bin civarında tutuklu ve mahkum vardı. Kıştı ve cezaevi oldukça soğuk ve nemliydi. Ranzalar dolu için insanlar yerlere serdikleri yataklarda yatıyordu. Ben de lağımın yanındaki bir boşlukta İsveç konsolosluğunun bana getirdiği döşekte yatıyordum. Fareler cirit atıyordu. 4 ay burada kaldıktan sonra Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderildim. Burası daha iyiydi ama kirden dolayı her taraf bit doluydu.
 
Cezaevinde de kötü muamele ve işkenceye uğradınız mı?
 Hayır, kaldığım cezaevlerinde bana işkence yapılmadı. Ama sübyan koğuşunda kalan çocuklara gardiyanların işkence yaptıklarını gördüm. Çocuklara yapılan işkenceleri hâlâ unutamıyorum. Billy Hayes’in kitabında ve ‘Geceyarısı Ekspresi’ filminde bu sahneler var ve gerçek.
 
Billy Hayes’le nerede tanıştınız?

Ben Sağmalcılar Cezaevinde yatarken 2 kilo esrar bulundurma suçundan tutuklandı. Sağmacılar Cezaevi’de aynı koğuşta kaldım. İyi bir insandı ve cezaevindeki en iyi arkadaşımdı.
 
Hayes’in Geceyarısı Ekspresi filminde anlattıklarını nasıl karşılıyorsunuz?
Hayes’in yazdığı kitabı okudum. Seneryoyu yazan Oliver Stone kitapta olmayan pek çok şeyi filme koymuş. Bunu neden yaptığını bilmiyorum ama cezaevinde olmayan ve şahit olmadığım pek çok şey filme var. Kitapta yazılanlarla filmde yer alan sahneler arasında da büyük farklılıklar var.
Filmi ilk kez 1979 yılında Stockholm’de bir sinemada izledim. Hayes’in en yakın arkadaşı ve filmin ikinci kişisi olarak yer aldığım için çok sevinmiştim. Ama filmi gördükten sonra pek memnun olduğumu söyleyemem.
Orada anlatılanların büyük bir bölümü gerçek değil. Filmin ırkçı bir propaganda filmi olduğu kanaatine vardım. Tüm Türkleri duygusuz ve kötü insanlar olarak göstermesi ırkçılıktan başka bir şey olamaz. Ben, cezaevinde çok iyi insanlarla karşılaştım ve öğrendiklerimi onlara borçluyum.
 
Türkiye’yi yakından izleyen bir gazeteci olarak Türkiye’deki gelişmeler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cezaevinden çıktıktan sonra Türkiye’ye ilk kez 2006 yılında İstanbul’da Romanlar için düzenlenen bir sempozyuma katılmak için gittim. O zaman Erdoğan ve AKP Hükümeti reformlar yapıyordu. Gelişmeler olumluydu.
Şimdi gelişmeler ters yönde ve ürkütücü. Erdoğan basın ve ifade özgürlüğünü tamamen yok etmek ve herkesin kendisine biat etmesini istiyor. Önünde engel olarak gördüğü tüm muhalifleri, gazetecileri, öğretmenleri ve aydınları tasfiye etmeyi amaçlıyor. Erdoğan, herkesin kendisine körü körüne itaat edeceği bir sistem yaratmaya çalışıyor.
AKP ve Erdoğan Kürt sorununu çözmek için barış sürecini başlattığında çok umutlanmıştım. Ama süreci bitirdi ve Kürtlere saldırmaya başladı.

ÖNCEKİ HABER

Maria Puder tiyatro sahnesinde

SONRAKİ HABER

‘Bağımsızlık, Katalonya halkının en önemli sorunu değil’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...