25 Haziran 2017 02:07

Başka bir açıdan Helmut Kohl

Yücel Özdemir 16 Haziran'da vefat eden Alman yakın tarihine damgasını vuran en önemli siyasetçi Helmut Kohl ile ilgili yazdı.

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde bugüne kadar en uzun süre (1982-1998) başbakanlık koltuğunda oturan Helmut Kohl’ün 16 Haziran günü vefat etmesi, sadece Almanya’da değil bütün Avrupa’da en önemli haberlerden birisi oldu. Bu ilgi elbette 87 yaşında vefat eden Kohl’ün Alman yakın tarihine damgasını vuran en önemli siyasetçilerden biri olmasından kaynaklanıyor.

Ölümünden sonra Alman gazetelerinin birinci sayfalarında yer alan şu başlıklar, aynı zamanda kendisine yüklenen misyonu da özetliyor:  “Teşekkürler Helmut Kohl” (Bild), “Tarihe elveda” (Berliner Zeitung), “Berlin birleşmenin babasının yasında” (Berliner Morgenpost), “Helmut Kohl’ün yolculuğu bitti” (Rhein Zeitung), “Büyük bir Avrupalıya veda” (Südkruier).

Kohl lehine yapılan değerlendirmelerin çoğunda onun “Birleşmiş Almanya’nın başbakanı” olması öne çıkarılıyor. Doğru, Almanya’da rejime tepki gösteren kitlelerin Berlin Duvarı’nı yıkarak (9 Kasım 1989) Batı Almanya’ya geçmesiyle başlayan süre, aslında tarihin yönünü belirleyenin Kohl değil, kitleler olduğunu gösteriyor. Kohl ise bu dönemde başbakan sıfatıyla, Batı Alman sermayesinin çıkarları ve planlarına uygun hareket ederek, Doğu Almanya’nın yutulmasının yasal sürecini yürüttü. 

Zira, Doğru Almanya’dan başlayarak Doğru Avrupa ve Sovyetlere uzanan sahada, bir çöküş ve çözülme yaşanmamış olsaydı, Kohl de bugün kendisine yüklenen büyük misyonların atfedildiği bir başbakan olmayacaktı. Kohl’ün şansı, Doğu Blok’undaki bu çözülme sırasında iktidarda olması ve süreci Alman sermayesinin çıkarlarına uygun adım atmasıydı. 

Kohl, “Birleşmenin Başbakanı” sıfatını hak edebilir, ama birleşmenin faturasını yıktığı Doğu ve Batı Almanya’daki emekçilerin başbakanı asla!

Doğudakiler, kelepir fiyatına Batı Alman tekellerine satılan Doğu Alman şirketlerindeki işlerini kaybettiler, önce işsizlikle, sonra yoksullukla tanıştılar. Bu sermaye yanlısı politikaların etkisi bugün de halen varlığını güçlü bir şekilde sürdürüyor. 

Batı Almanya’daki işçi ve emekçiler ise maaşlarından her ay kesilen Dayanışma Vergisi’yle ‘birleşmenin yükünü’ omuzladılar. Bu nedenle Kohl’ün “Birleşmenin Başbakanı” sıfatını almasının faturası Alman halkına maddi olarak aslında çok ağır olmuştur. 

Kohl hakkında yapılan değerlendirmelerde dikkat çeken bir diğer önemli tanımlama da “Büyük Avrupalı” oldu. Buna dayanak olarak da AB’nin genişlemesi, avronun ortak para birimi olarak hayata geçirilmesi, Fransa ile sıkı bir ittifak kurması gösteriliyor. 

Daha Kohl iktidardayken başlatılan “Çekirdek Avrupa” tartışmaları, AB’nin aslında gelecekte Alman-Fransız ittifakının paylaşım aracı olması gerektiği üzerine kurulmuştu. Bu yönde adımlar attıkça, AB’nin, üye ülkelerin eşit ve gönüllü birliği olmaktan öte, dayatmaların egemen olduğu bir yapı haline geleceği o zamandan belliydi. 

EMEKÇİLERİN HAKLARINI BUDADI

Almanya’da işçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik sermaye saldırılarının geçmişi 1970’lere kadar uzanıyor. SPD-FDP koalisyon hükümeti, bu saldırılara karşı yükselen toplumsal hareket nedeniyle dağıldı. Bir taraftan nükleer silahlara karşı yükselen barış hareketi, diğer taraftan ise Helmut Schmidt Hükümeti döneminde sosyal hakların kısıtlanması yönünde atılan adımlar çöküşün önünü açtı.

Ancak, yapılan erken seçimlerden sonra işbaşına gelen Kohl de aynı çizgiyi sürdürdü. İşverenlerin katkı payını azaltmak için Hastalık Sigortası’ndaki değişiklik, emeklilik yaşının yükseltilmesi, işsizliğin rekor düzeye ulaşması gibi gelişmelerin tümü Kohl döneminde yaşandı. Sonuçta sosyal alanda yaptığı kısıtlamalara karşı mücadele Eylül 1998’de yapılan seçimlerde, 16 yıllık Kohl iktidarını devirdi.

KARA KASALARI HATIRLAYAN YOK GİBİ

Aynı Kohl döneminde iki büyük rüşvet ve yolsuzluk olayının yaşandığı ise bugün pek hatırlanmak istenmiyor. 1984’teki “Flick” tekeli tarafından verilen rüşvet ve 1999’daki “Kara Kasa”  skandalları Kohl’ün partisini ve seçim kampanyalarını finanse etmek için silah tüccarlarından, tekellerden illegal yoldan bağış aldığı ve bu bağışları yurt dışındaki gizli hesaplarda tuttuğu, ‘nedense unutuluyor’! Oysa, Kohl, yönettiği ülkeden para kaçıran, açıkça Partiler Yasası’nı ihlal eden başbakan olarak geçti tarihe. Ama aynı Kohl, onca tartışmaya, araştırma komisyonuna rağmen kendisine verilen rüşvetler konusunda bir tek kelime sarf etmeyerek sermayeye bağlılığını ısrarla sürdürdü. Ve böylece, Almanya tarihindeki en büyük siyasi rüşvet skandalları konusunda sırlarıyla birlikte mezara gitti.

ÖNCEKİ HABER

Karabiga’dan karabelaya!..

SONRAKİ HABER

Şiir yazarak hücreme davet ettiğim şey hayattır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...