24 Haziran 2017 00:37

CHP Genel Başkan Yardımcısı Altıok: Adalet için Sur’dayız

Diyarbakır'da çeşitli temaslarda bulunan CHP Genel Başkan Yardımcı Zeynep Altıok'un, Tarihi Sur için önümüzdeki günlerde rapor hazırlaması bekleniyor.

Paylaş

Serpil BERK
Diyarbakır

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, İstanbul Milletvekili Gülay Yedekçi ve Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’den oluşan heyet geçtiğimiz gün Diyarbakır’da çeşitli temaslarda bulundu. Tarihi Sur ilçesinde devam eden yıkımla ilgili görüşmeler yapan heyet konuya ilişkin önümüzdeki günlerde rapor hazırlayacak. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Zeynep Altıok ile Diyarbakır ziyaretlerini ve devam eden Adalet Yürüyüşünü konuştuk. Her alanda adaletsizliğin arttığını söyleyen Altıok, “Sur için adalet istiyoruz” dedi.

‘ADALET TALEBİ GENİŞ KESİMLERİ KAPSIYOR’

Yoksulluğun ve adaletsizliğin arttığı koşullardan geçildiğini belirten Altıok, “Şiddet dinmiyor, komşularla sıfır sorundan sıfır komşuya geldik. Yanı başımızda bir savaş yaşanıyor ve bu savaş bizleri de vuruyor. Tüm bunların yanı sıra daima nefretten, şiddetten beslenen bir iktidar diliyle karşı karşıyayız. Toplumun her kesimi bundan nasibini alıyor. Ülkemiz insanlarımız çok yorgun adalet ihtiyacı en temel ihtiyaç haline geldi. Yargının talimatla hareket ettiğini görüyoruz, OHAL’in fırsatçılığa çevrildiği bir ortamdan geçiyoruz. Herkes için bardağı taşıran son damla durumu yaşanıyor ve adalet yürüyüşü bu noktada başladı. Adalet yürüyüşü CHP’nin yürüyüşü olmaktan ilk gün çıktı. Görüyorsunuz elinde oğlunun fotoğrafı ile muhafazakar kesimden babadan tacize uğrayan kadına kadar çok geniş bir adalet talebi var. Bu yürüyüş geniş bir yürüyüş. Adalet için somut olarak yürürken bir taraftan da adalet için gerekli araştırmayı yapmayı, haklının yanında olmayı sürdürüyoruz. Sur’a ziyaretimizi bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor” dedi.

İki gündür Sur’a dair gerçekleştirdiği temaslara ve edindiği izlenimlere değinen Altıok, “Adaletsizlik burada da var. İnsanlar hem ekonomik hem sosyal ve kültürel anlamada bir adaletsizlikle karşı karşıyalar. Buraya dair birçok iddia var. İnşaatların yandaş firmalara verileceği, komik rakamlar verilerek evlerin alındığı sonra ise trilyonlara varan rakamlarla satışa çıkarılacağına dair. Bunları yerinde incelemek ve vatandaşın kendi talebini de duymak için buraya geldik. Mülki amirden vatandaşa kadar birçok kesimle görüştük. Adalet için yürüyoruz ama adaletsizlikler yürüyüşümüzün bitmesini beklemiyor. Bunlara ses olmaya devam etmek gerekiyor” dedi. 

‘EVLERİNİ TERK ETMEK İSTEMİYORLAR’

Alipaşa ve Lalebey Mahallelerine gittiklerini söyleyen Altıok, “Hem yıkımın olduğu hem de yıkım olmayan ikinci etapta yaşayan vatandaşlarla da görüştük ve gördük ki bir kişi dahi yaşadığı yerden taşınmak istemiyor. İşin hukuki boyutu bir yana her şeyden önce devletin görevi vatandaşını ikna etmek, mutlu etmek ve huzuru sağlamaktır. Kentsel dönüşüm kentin tarihi dokusunun insanların kendi kültürleriyle, gelenekleriyle, geçmişiyle bağını koparmak değildir. Bu ülkenin kültürel ve tarihi mirasını yok etmek değil, bütün bunlar geleceğe miras bırakacağımız geçmişimizden ödünç aldığımız değerlerdir. Gittiğimiz yerlerde yaşayanların yoksulluğuna tanıklık ettik. Fakir bir yer olduğu için bakımsızlıktan yaşanabilir yer olmaktan çıkmış birçok ev, buna rağmen insanlar evlerini terk etmek istemiyor. Bir çoğuna özellikle, ‘Devlet sana şu kadar para verse gitmek ister misin’ diye sordum. Ona rağmen gitmek istemediğini söylediler. ‘Bana iş olanağı sağlasın para vereceğine evimi onarsın’ diyorlar. Buranın yıkılmasına değil, var olanın restore edilip korunduğu bir projeye ihtiyaç var. Yıkılmak zorunda kalan yıpranmış binaların da orijinal mimari değerler korunarak restore edilmesi gerekiyor, kentsel dönüşümden beklediğimiz bu. Bu ailelerin kendi ortamlarında mutlu yaşamalarını sağlamak gerekiyor. Göç ettirmenin bir kültürel asimilasyon yaratacağını söylüyoruz” dedi.

‘YARALARI SARAN BİR DEVLET ANLAYIŞI GEREKİYOR’

Alipaşa ve Lalebey’in çatışma bölgesinde olmadığına da değinen Altıok, “Bu insanlar çatışma bölgesinde olmadığı için bundan dolayı bir travma yaşamıyor, diyemeyiz. Her gün çatışma sesiyle, şiddetle yanı başından geçen cenazelerle karşılaşmış korkuyu yaşamış, yanı başında patlamalar olmuş insanlardan bahsediyoruz. Bu insanlar zaten çok travma yaşadılar. Elektriğin, suyun kesildiği koşullar sağlık sorunlarını ortaya çıkarıyor. Bütün bunların çok ciddi sonuçları olacaktır, bu bir kopuşu tetikleyecektir. En azından yaraları saran bir devlet anlayışıyla bu insanların travmalarının giderilmesi ve bu insanların yaşam koşullarının sağlanması gerekiyor “dedi.

Güvenlikçi politikalarla hareket etmenin insanları mutsuz ettiğini kaydeden Altıok, “Şu an insanlar mutsuz bu daha da artacak. Biz bir arada yaşama duygusunu yeniden kurabileceğimiz günleri özlüyoruz. Dolayısıyla burada yaraları saran vatandaşının koşullarını iyileştiren sosyal bir devlet olması gerekiyor. Elbette ki iyileştirme ve geliştirme amaçlı kentsel dönüşüme karşı değiliz, biz yöntemlere karşıyız. Bunun insani koşulları gözeterek yapmak gerekiyor. Zorla her hangi bir belge imzalatmadan, ‘Bankada paran hazır’ diyerek, ben yaptım oldu mantığıyla olmaması gerekiyor. Burada yok ettiğin binanın yerine senin yapacağın betonarme binanın üzerine çakma bazalt taşlar geçirerek yaptığın şey bir kültür devamlılığı değil mutsuzluk getirir. Yıkım ve yıkıcı bir zihniyet her anlamda yok oluş ve mutsuzluk getiriyor biz buna karşıyız” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Form Ambalaj işçileri, bayrama grevde giriyor

SONRAKİ HABER

Adana'da çadır nöbeti: Okulda, iş yerinde adalet istiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa