21 Haziran 2017 09:56

Altan: Demokrasinin katline alkış tutmadığım için buradayım

Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak'ın da yargılandığı 'darbe' davası 3. gününde devam ediyor.

Paylaş

Gazeteci-Yazar Ahmet Altan ve Prof. Mehmet Altan ile Gazeteci Nazlı Ilıcak’ın, yargılandığı ‘15 Temmuz darbe girişimine iştirak’ davasının duruşması üçüncü gününde devam etti.

26. Ağır Ceza Mahkemesinde gerçekleşen duruşmada savunma yapan Mehmet Altan, iddianamedeki suçlamalara yant verdiği savunmasında “Demokrasinin katledilişine alkış tutmadığım için burada olduğumun farkındayım” dedi.

‘CEMAAT’E YÖNELİK OPERASYONLARI ELEŞTİRDİM’

Davanın ilk duruşmasının üçüncü günü tutuklu sanıklardan Şükrü Tuğrul Özşengül’ün iddianamesinin okunması ile başladı. Daha sonra Şükrü Tuğrul Özşengül’ün savunmasına geçildi.

Polis Akademisi'nde öğretim görevlisiyken 2014’te emekli olduğunu söyleyen Özşengül,  “Terör, kriminoloji uzmanıyım. Televizyon kanallarında çıkmış, yorum yapmış biriyim. Emekli olduktan sonra televizyon şovu yapmak istedim. Samanyolu Haber çağırdı, içinde mizah, müzik olan bir talkshow’da anlaştık. Görüşme gerçekleştirdik. Güldüğümüz eğlendiğimiz bir program yaptık. 13 bölüm yayınlandı. Program tamamen yarı eğlence rahat bir programdır.  Program yayına girdiği günlerde Hidayet Karaca tutuklandı; program formatımız ülkenin ortamındaki ciddi duruma uymadı. Programla ilgili şikayetler oldu. Ciddi bir formata taşımak istemedim, birkaç kez yayınımız da kesilince programı bitirdik. Samanyolu diye internette yayın yapan sitede yazmam teklif edildi. Ben 6, 7 yazı yazdım. Net bir bilgim yok ama. Türkiye’de Cemaat’e yönelik yapılan operasyonu eleştirdim. Tabii ki operasyonlar olur, herkes hesap verir ama öç alma mantığıyla olmamalıdır bu demokratik hukuk devletinde” dedi.

‘GEZİ OLAYLARINDA DEVLETİ SAVUNDUM’

“17 Aralık başka bir şey, 15 Temmuz başka bir şey” diyen Özşengül, “17 Aralık’tan önce her şey güllük gülistanlıkken ne oldu bunlar terörist oldu. Siyasetçilerin keskin virajları vardır, ama bunu halktan beklemek normal değil. O günkü atmosfer ve bugünkü atmosfer çok farklı” diye konuştu.

Özşengül, “Gezi olaylarında hep polisi, devleti savundum. Hiçbir zaman yasa dışı örgütleri savunmam. Yasa dışı olayların yanlış olduğunu kanallarda anlattım. Gezi'ye karşı çıktığım için sosyal medyada hakaretlere uğradım. Devletin yetiştirdiği bir çocuğum. Devlete, hükümete karşı asla olmadım. Her zaman yanlarında oldum. Hükümeti, icraatları eleştirmek demek devleti eleştirmek demek değildir. Devletin menfaatlerini savunmuşumdur” dedi.

SAİD SEFA İLE TANIŞIKLIĞINI ANLATTI

Özşengül, iddianamede kendine yöneltilen suçlama ile ilgili şunları söyledi: “Said Sefa ile ben 2015 yılının kış ayında tanıştım. Sosyal medyada aktifim. Akademik birikimle insanları sıkmayacak bir şekilde yemeden, içmeden bahsederim. Said Sefa Twitter’da bana mesaj gönderdi. Kendisinin Urfalı olduğunu, iyi çiğ köfte yaptığını söyleyerek, ofisine davet etti. Haberdar sitesinin binasına gittim davet için, başka muhabir arkadaşlar da vardı. Çiğ köfte yedik, servis yapılırken fotoğraflar çekildi, Twitter'dan paylaşıldı. Toplamda 7-8 aylık bir görüşmemiz var kendisi ile. Yemek yedik birçoğunda. Birkaç kez de haberdar.com'un sitesi değişecekti, fikir almak için çağırdı. Fakat Said Sefa’nın hiçbir zaman Fuat Avni olduğunu kendi ağzından duymadım. Bazı sitelerde duydum ama inanmadım. Ben Fuat Avni’yi hiç takip etmedim. Çevremdeki insanlar belli. Zamanımın büyük bir çoğunluğu evde geçer. Çoluğum çocuğumla ilgilenirim. Nereden ne bilgisi alacağım da Fuat Avni'ye vereceğim. Çok da küçük bir çevrem var, toplasanız 10 kişiyi geçmez görüştüğüm kişiler. Bu iddiayı Said Sefa’ya sorduğumda ‘Yok canım’ dedi. Geçmişini bana şöyle anlattı: Said Sefa AK Parti’de daha önce görev almış, sosyal medyasında çalışmış, trol çetesini o kurmuş. Eğitimlerini vermiş. Hatta bir vakit Sultanbeyli'den belediye başkanı yapmak istemişler kendisini. Sonra bazı şeyler görmüş ama bana söylemedi bunların olduğunu. Bu yüzden nefret ettiğini söyledi bu insanlardan. O yüzden babasıyla da arası bozulmuş. AKP çevresinde sayılıp sevildiğini söyledi babasının. Muhalif görüşlerinin babasıyla arasını açtığını söyledi. Kendisinin Fethullah Gülen Cemaati içinde olduğuna ilişkin hiçbir ipucu vermedi. Ben beş vakit namaz kılan biriyim. Said’in namaz kıldığını hiç görmedim.

‘BABAM İŞKENCECİ BİR POLİSTİ’

2014 yılında atıldığı söylenen ‘Havada darbe kokusu var’ tweet’im polis sorgusunda gösterildi. Ben böyle bir tweet attığımı hatırlamıyorum. Sahiplenmiyorum, çünkü hatırlamıyorum. Atmışsam da insanları uyarmak için atmışımdır. 3 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum, bu çok ağır bir itham. Bu da benim yargıya inancımı sarsıyor.   15 Temmuz darbe girişimini duyduğumda çok üzüldüm. Annemin ölüm haberini almış kadar üzüldüm. 12 Eylül’de benim babam polis memuru idi. Siyasi şubede çalışıyordu.  Benim babam işkenceci bir polisti. Sorgu odasına girdiğinde bir canavar oluyordu. Ben insanlara elektrik verildiğini, Filistin askısı alındığını gördüm. Ağır kokuların içinde tutulan gencecik insanları gördüm. Bunun için de babamla çok kavga ettim.”

Televizyonlarda hem darbe yapan askere hem de hükümete kızgın olduğunu vurguladığını söyleyen Özşengül, “Adalet önemli bir kavram. Bu bozulunca birçok şey bozuluyor. Darbeye karşı olduğum için belki eleştiri dozajını artırdım. Ama bu suç değil” dedi.

Şükrü Tuğrul Özşengül, savunmasını sürdürürken duruşmaya saat 14.00’e kadar ara verildi.

DÜN 'ASKERÎ VESAYET' BUGÜN 'SİYASİ VESAYET'

Özşengül’ün savunmasının ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından Prof. Mehmet Altan’ın savunmasına geçildi. İddianamedeki suçlamaları yanıtlayan Altan şunları söyledi:  “Hukuk yerine algıyla başlatılan soruşturmada 283 gündür özgürlüğünden yoksun, düşünceleri yargılanan biri olarak karşınızdayım. Devletin yaptırım gücü hukuktan koptuğunda orman yasaları devreye girer. Hukuk buharlaşır. 10 satırlık hukuk ve demokrasi hatırlatmasından dolayı kanıtsız, hukuksuz suçlamayı hâkim kabul etti. Dün 'askerî vesayet' andıçlamıştı, bugün aynısını 'siyasi vesayet' yapıyor... Rousseau 254 yıl önce yazdıklarını bugün söylese kuşkusuz 'darbeyi biliyor, subliminal mesaj veriyor' iddiasıyla suçlanırdı. Benim de söylediğim anayasal düzen yürürlükteyken 'fiili durum' var diyenlere Rousseau'nun ikazlarını tekrarlamaktan ibaretti. Demokrasinin katledilişine alkış tutmadığım için burada olduğumun bilincindeyim. Gözaltına alınmamdan bugüne kadarki yaşadıklarım düpedüz hürriyeti tahdit eylemidir, TCK 77’de tanımlanan suçun mağduruyum.” (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Mahkeme, Hatice Çelik’in katiline bütün indirimleri uyguladı

SONRAKİ HABER

Kilis'in Suriye sınırına 5 tank sevkiyatı yapıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa