09 Temmuz 2012 12:18

Mısır’da siyasal İslam’ın seçim zaferi

Mısır’da Müslüman Kardeşler Örgütü ve Selefilerin (Selefiyye Mezhebi) seçim zaferi (Ocak 2012) çok şaşırtıcı olmamıştır. Kapitalizmin mevcut küreselleşme hareketinin düşüş seyrine geçmesi Mısır halkının yarısından fazlasının geçimini sağlayan gayri resmi ekonomik faaliyetlerde olağanüstü

Mısır’da siyasal İslam’ın seçim zaferi
Paylaş
Samir Amin

Mısır’da Müslüman Kardeşler Örgütü ve Selefilerin (Selefiyye Mezhebi) seçim zaferi (Ocak 2012) çok şaşırtıcı olmamıştır. Kapitalizmin mevcut küreselleşme hareketinin düşüş seyrine geçmesi Mısır halkının yarısından fazlasının geçimini sağlayan gayri resmi ekonomik faaliyetlerde olağanüstü artış meydana getirmiştir (İstatistikler yüzde yüzde 60 oranını göstermektedir).
Müslüman Kardeşler Örgütü küreselleşme hareketinin düşüşe geçmesinde avantaj sağlamak üzere iyi bir konumda yer edinip, hareketine ivme kazanmaya devam etmektedir. Basit temeller üzerine kurulu ideolojilerine, örgüt adının hak etmediği herhangi bir sosyal gelişme gerekliliklerine tamamen aykırı, Mısır halkına sefalet getiren serbest piyasa ekonomisine dayanarak meşruiyet kazandırılmaktadır. Körfez devletleri tarafından Müslüman Kardeşlere sağlanan muhteşem finansal araçlar, hareketin kendi ideolojisini toplum üzerinde etkili kılacak eylemlerde bulunma imkanını vermektedir: Kayıt dışı ekonomiye giren mali yardım, hayır hizmetleri (sağlık dispanserlerinden alınan hizmetler ve benzeri).
Müslüman kardeşler böylece, toplumun kalbinde yer alacak şekilde örgütlenmekte ve halkı kedine bağımlı kılmaktadır. Körfez devletlerinin, başta sanayi sektöründe yatırım faaliyetleri olmak üzere, Arap ülkeleri ekonomik kalkınmasını destekleme gibi hiçbir düşüncesi olmamıştır. Körfez devletleri aslında, André Gunder Frank’ın tabiriyle, Arap toplumlarında gerici siyasal İslam’ın kalesini tahkim eden, halkı yoksulluk ve dışlanma kısır döngüsü içine sürükleyip, hapseden “lümpen bir ekonomik gelişmeyi” desteklemektedir.
Ortadoğu Troykası: Körfez Devletleri, Washington ve İsrail
Körfez devletleri Mısırda kotarılan bu işlerde, Washington ve İsrail’in bölge üzerindeki hedefleriyle mükemmel bir uyum içinde olmasaydı, bu kadar kolay başarı sağlayamazdı. Yakın müttefik bu üç devletin tek ve aynı amacı vardır: Mısır’da elde edilen sosyal gelişmeyi engellemek. Mısır’da güçlü bir halk hareketi, toplumu İslam söylemiyle itaat ettirmeye çalışan Körfez devletleri, bağımlı ve yoksul bir Mısır’ı doğrudan etkisi altında almak isteyen Amerika Birleşik Devletleri ve Filistin’de olup bitenlere müdahale etme gücü olmayan Mısır isteyen İsrail’den oluşan üçlü hegemonyanın sonu anlamına gelmektedir.
Mısırda yönetimlerin neoliberalizme geçişi ve Enver Sedat döneminde Washington’a bağımlı kalması ani ve tümden olmuştur.  Bu süreç Suriye ve Cezayir’e nazaran kademeli ve daha ılımlı yaşanmıştır. İktidar sisteminin bir parçası olan Müslüman kardeşler örgütü yalnızca “İslami bir parti”  olarak dikkate alınmamalı, aynı zamanda, İslami kimliğinden daha ziyade, ilk ve en önemli ultra gerici parti olarak dikkate alınmalıdır. Gerici tanımı yalnızca “sosyal konular” (şeriat, başörtüsü, antikapitalist ayrımcılık) olarak bilinen olgular ile ilgili olmayıp, bu tanım aynı şekilde, ekonomik ve sosyal yaşantıya ait temel alanlarla da ilgilidir: Müslüman kardeşler örgütü çalışma hayatında grev yapma, çalışanların hak talebi, bağımsız sendikallar ve özelleştirme karşıtı hareketleri aleyhinde bir politika izlemektedir.  
“Mısır devriminin” planlı olarak akamete uğraması, Sedat döneminden beri yüksek askeri komuta merkezi ve siyasal İslam hareketi ittifakı üzerine inşa edilen idari sistemin devamını garanti etmektedir. Hiç kuşkusuz, Müslüman kardeşler hareketi, kazandığı seçim zaferinden sonra, daha fazla güç talebinde bulunmakta ve askeri yönetim sayesinde daha fazlasını da elde etmektedir. Ancak, Müslüman kardeşler hareketi lehine gelişen bu ittifaka sağlanan yararların gözden geçirtilmesinde güçlükler yaşanabilir.
24 Mayısta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimine giden ilk yol, Mısırdaki iktidar sistemi ve Washington tarafından arzulanan hedefe varacak şekilde düzenlenmiştir: Yönetim sistemini oluşturan bu iki kutup arasındaki ittifakı güçlendirmek amacıyla, ittifak tarafları olan askeri yüksek komuta merkezi ve Müslüman kardeşler hareketinden birini ön plana çıkartabilecek anlaşmazlık konuları bertaraf edilmiştir. Bu anlamda “makul” görülen her iki aday, seçim döneminde kampanyalarını yürütebilecek uygun araçları elde eden şanslı kişiler olmuştur.  Müslüman kardeşler adayı Muhammed Mursi yüzde 24 ve askeri konseyin desteklediği aday Ahmet Şefik yüzde 23 oy almıştır. Normal koşullarda adaylığını koymak için gerekli olan yeteri oyu alamayan Hamdin Sabahi iddiaya göre yüzde 21 oy almıştır (bu oran tartışmaya açık) .
Uzun süren görüşmeler sonucunda Muhammed Mursi, ikinci turda seçimi “kazanan” aday olarak ilan edilmiştir. Büyük oranlarda et, yağ ve şeker yardım kolilerin dağıtımı ve İslamcılara oy verilmesi sayesinde Cumhurbaşkanı seçimi yapıldığı gibi, meclis seçimi de yapılmıştır. Seçimleri izleyen “yabancı gözlemciler” aleni bir şekilde gülünç hal alan seçim sürecini gözlemekte başarısız kalmıştır. Müslüman kardeşler örgütüne, halkın nazarındaki istihdam, ücretler, eğitim ve sağlık gibi sosyal konularda kötü sicilini aklamaya yönelik,  zaman kazanmak üzere, Meclisin feshedilmesi bilinçli olarak geciktirilmiştir.  
Muhammed Mursi’nin başkanlık etmekte olduğu mevcut sistem, Washington’un arzuladığı hedefler doğrultusunda, lümpen bir ekonomik gelişme ve devlet kurumlarının lağvedilmesi garantisi verme doğrultusunda faaliyetlerine en iyi şekilde devam edecektir. Mısır halkının seçim döneminde tanık olduğu bu maskaralıktan sonra, demokrasi mücadelesi, sosyal gelişme ve ulusal bağımsızlık hedeflerine sıkı sıkıya sarılan devrim hareketinin varlığına nasıl devam edeceğini hep beraber göreceğiz.


İngilizceden çeviren: Nizamettin Karbenk

ÖNCEKİ HABER

Füze iddiasında geri adım sürüyor

SONRAKİ HABER

'Hayatımın hesabını kim verecek?'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...