10 Haziran 2017 01:20

LC Waikiki işçileri: Bizim önceliğimiz sadece yaşayabilmek

Fırat Turgut İstanbul Esenyurt’ta bulunan LC Waikiki’nin deposunda çalışan 3 işçiyle yaşam şartlarını konuştu.

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Kira, faturalar, mutfak masrafı derken işçilerin cebindeki delik gittikçe büyüyor. Geçinmek, birçok işçi için her geçen gün daha da zorlaşıyor. Aldığı ücretle ay sonunu getiremeyen ve sürekli borç öder hale gelen işçiler, tatil, izin gibi kavramlardan ise gittikçe uzaklaşıyoruz. Keza bir işçi “Bizim önceliğimiz sadece yaşayabilmek” diyor.

İstanbul Esenyurt’ta bulunan LC Waikiki’nin deposunda çalışan 3 işçiyle buluşuyoruz. 1’i evli ama diğerleri de “Biz de evli gibiyiz” diyor. Çünkü ikisi de ağabeylerinin evinde kalıyor. İkisinin nedeni de aynı: “Ağabeyimizi evlendirdik, kredi çekip ev aldı. Kredi ödüyoruz. Biz olmasak ödeyemez.”

KONUT KREDİSİ ÇEKMEK YAYGINLAŞTI

Son zamanlarda, işçiler arasında konut kredisi çekmenin yaygınlaştığını söylüyor evli işçi: “Çünkü ev almak için hiçbir zaman birikmiş bir param olmayacak. Asgari ücretin biraz üstünde alıyoruz. Bu koşullarda çalışan bir işçinin ev alma durumu olabilir mi? Ben kirada olduğum zaman her ay 800 ila 1000 lira arası kira vereceğim. Şu an kiradaymışım gibi oluyor, 900 lira veriyorum. Belli bir süre sonra bitecek. Ev almamızdaki temel neden de yine geçinebilmek için, biraz rahatlamak için. İnsanın başını sokacağı bir yer olsun da nasıl olsa yaşarız diyoruz.”

‘BORÇLA GEÇİNİYORUZ’

LC Waikiki’de ortalama ücretin 1550 lira civarında olduğunu söylüyor, kendisinin ise çocuklu olduğu için AGİ’yle birlikte 1800 lira civarında aldığını. “Ha bir de arada verilen primler var” diyor, önceden 3 ayda bir verilen ama şimdi zamanı belli olmayan. LC Waikiki performansa göre veriyor. Ortalama 700 lira civarında. “Ama yetmiyor” diyor işçi, ve ekliyor: “Benim bir kızım var açık öğretim okuyor, o da çalışıyor. Ama kendi masrafını çıkarıyor. Bazen bize de veriyor. Sonuçta ver diye zorlamıyoruz. Ucu ucuna geçiniyoruz, hatta borçlanıyoruz. Ev kredisi dışında 15 bin lira da birikmiş borcum var.”

BAYRAMDAN BAYRAMA ET

Lafı mutfağa getiriyor. Çoğu yemeğin olmazsa olmazı domatesin fiyatından epey şikayet ediyor: “Domatesin kilosu bir ara 10 lira olmuştu. Domates bu ya. 2 hafta yiyemediğimiz oldu domatesi. Bir karton yumurta 7-8 lirayken 12-13 lira olmuş. Biber ağzı da yakıyor cebi de. Pazara da öğlen gitmiyoruz. Akşam belki elde mal kalır da fiyatları indirirler diye akşam gidiyoruz, açık söyleyeyim yani. Kırmızı et desen inan ki 3 ayda bir alıyoruz.”

Diğer işçinin “3 ay mı? Ne 3 ayı, senelik Kurban Bayramı’nda eve giren etle bir seneyi geçirmeye çalışıyoruz” şeklindeki müdahalesine “Ya lafın gelişi işte 3 ayda bir” şeklinde yanıt veriyor ve sözlerini şöyle bitiriyor: “Zengin istediği zaman istediği yere tatile gider ama benim öyle bir lüksüm yok. Dışarıda yemek yemek bile lüks oluyor bizim için. Bizim bir önceliğimiz var, o da yaşamak. İyi bir şekilde yaşamak değil, sadece yaşamak.”

ALDIĞIMIZ PARAYLA GEÇİNMEMİZ İÇİN SADECE KURU EKMEK YEMEMİZ LAZIM

Ağabeyiyle yaşayan işçilerden biri “Ben ağabeyimle kalıyorum. 3 tane çocuğu var. Ben yardım etmezsem zor geçinir. Bir ev aldık, 2 bin liraya yakın kredi ödüyoruz. Herkes yorganına göre ayağını uzatıyor. Bunu öğrendik biz, belki de öğrettiler. Mesela biz kardeşler el birliği yapıp ağabeyimi evlendirdik ama şimdi ben nasıl evleneceğim bilmiyorum. Şimdi ben ailenin en küçüğüyüm. Ağabeylerim anca çocuklarına bakıyor. Benim evlilik planlarım 2023’ü de geçer. Ben evlensem yine kirada oturacağım, ne olacak bilmiyorum” diyor.

Sadece kendi adına konuşmadığını söylüyor işçi: “Çevremdeki birçok insan bu şekilde yaşıyor. Şu an asgari ücret açlık sınırının altında. Eğer ben şu an domates yiyemiyorsam bu bir sıkıntıdır. Benim çalışmamım ne anlamı kalıyor ki o zaman? Aldığımız parayla geçinmemiz için sadece kuru ekmek yememiz lazım. Çoluk çocuk olmasa meyve de almayacağız ama çocuk var diye alıyoruz ama o da sadece bir çeşit. Mesela gidiyorsun pazara, üç kilo elma alıyorsun onunla idare ediyorsun bir dahaki maaşa kadar. Bir dahaki maaşta başka bir meyve alıyorsun 3 kilo. Ama muz falan değil, elma mandalina portakal gibi daha ucuz meyveleri. Yahu herkes farkında geçinemediğimizin. Geçinemediğimiz yalan olsa telefon operatörleri “Sinemada şu şartlara uyup da 1 bilet alana 1 bilet bedava” diye kampanya yapar mı? Haftada 1 gün tatilimiz var, pazar günü. Mesai var deseler inan işyerindeki herkes mesaiye gelir. 50 lira da 50 liradır bir şeyi kapatırım deyip gelmek zorunda kalıyorsun. Halbuki pazar günü eş dost bir yere gidip piknik yapabilirsin, gezebilirsin ama hayatta bunun karşılığı yok.”

BORCUM YOK DİYEN İŞÇİ YALAN SÖYLÜYORDUR

AĞABEYİYLE yaşayan diğer işçi de şunları anlatıyor: “1400 lira ev kredisi ödüyoruz. Hiçbir şey harcamasak bir öğrencinin aylık masrafı en az 150 lira. Ağabeyimin 4 çocuğu var. Ayda 600 lira ediyor. Bir düşünüyorum da patron çocuklarıyla bizim aramızda çok fark var. Adam lüks mağazalardan giyiniyor ben ucuz bir mağazadan. Adam lüks bir restoranda yemeğini yer, ben 5-10 liraya bir dürüm alırım en fazla. Ya da bir simit bir çay. Biz kıytırık bir okula gideriz diğeri kolejde okur. Kaba bir hesap yaptım, tutumlu da davrandım. Buna rağmen 1600 lira hesap çıktı. Borçla geçiniyoruz kardeşim. Borcum yok diyen işçi bulamazsınız.”

KIDEM TAZMİNATI KAFA KARIŞTIRIYOR

İŞÇİLERLE kıdem tazminatının fona devredilmesini de konuşuyoruz. Kıdem tazminatı konusunda işçilerin kafasında net bir şeyin olmadığını belirten işçiler şunları söylüyor “Gerçekten fona devredilmesiyle bizi neler bekliyor bunu bilmiyoruz. İşçinin tek öğrenebildiği 1 gün bile çalışsan kıdem tazminatı almaya hak kazanacaksın. Bu kulağa hoş geliyor. Ama nasıl olacak, zararı faydası nedir bunu bilmiyoruz. Diyelim ki 1 gün bile çalışan işçi alacak. Peki devletten nasıl alacak? Hangi şartlar aranacak? Benim çıkışıma sebep olacak maddelerden dolayı alabilecek miyim? Ben patrona göre bir yanlış yaptım kovuldum, bu durumda alabilecek miyim alamayacak mıyım? Bir de işveren gözünün yaşına bakmaz senin, ne de olsa fondan karşılanıyor diye.”

ÖNCEKİ HABER

Adana Barosu: Ailelere tehdit varken tahliye doğru değil

SONRAKİ HABER

İsmet Patron’dan ders çıkarmak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...