04 Haziran 2017 00:56

Tunus’ta direniş rüzgarları esiyor

Son 6 ayda 106 grevin yapıldığı Tunus'ta, hükümete yönelik yolsuzluk öfkesi de direnişe dönüşüyor. Ülkenin birçok kentinde eylemler var. 

Paylaş

Hüseyin SAYGILI

2011 yılında, diktatörleri deviren Arap halk ayaklanmalarının kıvılcımının yakıldığı Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta, toplumsal ateş sönmedi. Tunus’ta bugünlerde üç gündem öne çıkıyor: 

- Temiz Eller Operasyonu: Son günlerde ülkeyi sarsan operasyon ve arkasındaki gerçeklere dair tartışmalar. 

- Ekonomik ve Mali Suçların Affedilmesi Yasası ve yasaya karşı yükselen öfke

- Tunus halkının 2011 devriminin talepleri için sürdürdüğü mücadele ki aslında ilk iki konunun temelini ve nedenini oluşturuyor. Grevler ve yer yer isyana dönüşen eylemler yayılıyor. 

YOLSUZLUĞA KARŞI MÜCADELE

Son 10 günden bu yana Tunus’da, bir kısım tanınmış iş adamının gözaltına alınmasıyla sonuçlanan “Yolsuzluğa karşı mücadele operasyonu” ülkenin gündemine oturmuş durumda. 

2011 yılından bu yana gelen 6 hükümet de, halkı bin Ali diktatörlüğünü yıkmaya götüren talepleri karşılamak bir yana, durumu daha da ağırlaştırmaktan öte birşey yapmadılar. 

Tersine IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği reçetelerini hayata geçirdiler. Bunun üzerine bir de ülkenin kaynaklarını soyup soğana çevirenlerin affedilerek yaptıklarının yanına kalması girişimi fitili ateşledi. 

Ülkenin dört bir yanına yayılan ve yer yer isyana dönüşen mücadelelerin giderek geliştiği bir ortamda hükümetin böyle bir operasyona girişmesi, hükümeti oluşturan koalisyon dışında tüm kesimler tarafından “zamanlaması manidar” olarak nitelendi.

Yıllardır taleplerine kulak tıkanan Tunus halkı, peş peşe Gafsa, Redayef, Siliana, Kebili, Tatavin’de sokaklara dökülerek 2011’deki “iş, özgürlük ve sosyal adalet” taleplerini yineledi. Zaman zaman güvenlik güçleriyle barikat savaşına dönüşen ve radikalleşen mücadelelerin önünü kesmek için hükümet “temiz eller” benzeri operasyonlarla dikkatleri dağıtmaya çalışıyor. Ancak zaten halkın da taleplerinden biri olan yolsuzluk ve rüşvete karşı mücadele, yolsuzluk ve rüşvet çarkının parçası olan hükümetin elinden alınıp halkın mücadele silahı haline getirilirse hem başarıya ulaşabilir hem de sosyal kurtuluşları yolunda önemli bir aşama daha kaydedilmiş olur.

TEMİZ ELLER OPERASYONU

Yusuf Şaded Hükümeti, ülkeyi kemiren yolsuzluk ve rüşvet heyulasına karşı günlerdir büyük bir “savaş” açmış görünüyor. Aralarında ülkenin tanınmış sekiz “iş adamı”nın da bulunduğu on civarında kişi gözaltına alındı. Devlet kademelerinde geniş bir rüşvet ağı kurmakla suçlanan bu iş adamlarının “oluşturdukları ilişkiler aracılığıyla yasa dışı yöntemlerle zenginleştikleri” için mallarına el konulduğu ve banka hesaplarının donduruldu açıklandı. Gözaltına alınanlara yöneltilen temel suçlamalar rüşvet, yolsuzluk ve “Devletin güvenliğine karşı komploya katılmak” olarak açıklandı. 

Bu tanınan iş adamlarının önce sorgulanıp sonra ev hapsine alınmaları ülkede sansasyon yarattı. Çeşitli çevrelerden yapılan açıklamalarda operasyonun bununla sınırlı kalmayıp daha da genişletilerek bir “temiz eller operasyonuna” dönüştürülmesi talep edildi

BİN ALİ SONRASI KİRLİ ÇARK 

Ülkenin güneyinde, petrol kuyularının bulunduğu Tatavin bölgesinde yaklaşık iki ay önce başlayan ve polisin şiddet kullanarak daha da alevlendirdiği direnişler devam ederken bu operasyonu başlatan Başbakan Yusuf Şaded, “Ya rüşvet ya Tunus sorunu karşısında Tunus’u seçtik ve ülkeyi bu beladan kurtaracağız” dedi. 

Gerçekten de bağımsızlığını kazanmasından bu yana bir kanser gibi ülkeyi kemiren rüşvet, yolsuzluk, kayırmacılık gibi olgular 2011’de bin Ali’nin devrilmesinden sonraki dönemde daha da ağırlaşarak devam etti. “Transparency International//Uluslararası Şeffaflık Örgütü” verilerine göre rüşvetin yaygınlığı sıralamasında 175 ülke arasında Tunus 75’inci sırada bulunuyor. Bin Ali döneminde 30-35’inci sırada bulunuyordu. Yine Tunus Rüşvete Karşı Mücadele Komisyonunun verilerine göre kamu ihalelerinin yüzde 25’i rüşvetle dönüyor. 

Bazı gazete haberlerine göre de rüşvet, kaçakçılık, hileli ihaleler vs. etrafında dönen kayıt dışı ekonominin GSMH’nin yüzde 50 ila 60 arasında bir yer kapladığı tahmin ediliyor. 

Dış borcun 2018 yılında GSMH’nin yüzde 58’ini bulacağı, özellikle gençler arasında işsizliğin çok yüksek olduğu, iş bulabilmek için gençlerin eskiden olduğu gibi rüşvet vermek ya da bir torpil bulmak zorunda kaldığı ülkede, gerçekten de bir temizlenme operasyonuna ihtiyaç var. Bu ihtiyaç nedeniyle yıl sonunda yapılacak olan yerel seçimler öncesinde Nida Tunes (Çağrı) Hükümetinin popülaritesi bir anda yükseldi.

HÜKÜMETİN YOLSUZLUKLA İLİŞKİSİ

Peki hükümet bu operasyonu sürdürebilir mi?

Yolsuzluk ve rüşvetle suçlanarak ev hapsine alınan iş adamlarının ilişkilerine bakınca bu pek mümkün görünmüyor. Bu iş adamları içinde operasyonun ciddiyetine örnek gösterilen ve adı en fazla sansasyon yaratan Şefik Jaraya, Nida Tunus’un önemli isimlerinden ve Cumhurbaşkanı Essebsi’nin oğlu olan Hafed Caid Essebsi’nin oğlunun yakın arkadaşı, hatta gizli ortağı olduğu biliniyor. Son seçimler sırasında Nida Tunus’a ve (İslamcı) en Nahda’ya maddi yardımda bulunan Jaraya, katıldığı televizyon programlarında, emrinde gazeteciler ve parlamenterler bulunduğunu söylemekten çekinmeyen biri. 

Gözaltına alınan diğer kişilerin de bin Ali dönemi öncesinden bu yana devlet kademelerinde benzer ilişkiler içinde bulunmuş olmaları, hükümetin aynı dönemde geçmişte yapılmış olan yolsuzlukların affedilmesine ilişkin bir yasa tasarısını meclise getirmiş olması ve halkın iş, özgürlük ve sosyal adalet talebiyle sokakta olması düşünülünce bu operasyon bir gündem dağıtma operasyonuna daha çok benziyor. 

Mafya tarzı örgütler kurmuş olan bu iş adamlarının varlığından maddi çıkar sağlayan partilerin bu operasyonu sonuna kadar götürmesi eşyanın doğasına aykırı görünüyor.

BİR TAŞLA BİRKAÇ KUŞ HEDEFİ

Bu iş adamlarına karşı, hem devlete karşı komplo hem de bazı protesto olaylarında protestoculara destek olarak devletin güvenliğini tehlikeye atma suçlamasını yönelten hükümetin hedefi; bir taşla birkaç kuş vurmak. Birincisi; toplumun tamamının canına tek eden yolsuzluğa karşı mücadele eder görüntüsü vererek önümüzdeki seçimler için sempati kazanmak ve IMF tarafından dayatılan reçetelerin uygulanmasına zemin hazırlamak. İkincisi de; sosyal telepleri için sokaklara çıkan kitleleri mafyavari iş adamlarının emrinde bozguncular olarak göstermeye çalışarak buna karşı oluşan sempatiyi kırmak.


HÜKÜMETE VE İMF'YE SOĞUK TERLER DÖKTÜREN MÜCADELE

Mafyavari örgütlenmelere ve yolsuzluklara karşı acımasız savaş açtığını ilan eden Tunus hükümeti, aynı zamanda tüm protestolara kulak tıkayarak “Ekonomik ve Mali Suçların Affedilmesi” adı altında bir yasayı meclise sevketti. 

Bizzat Cumhurbaşkanı Essebsi’nin “Ben talimat verdim” diyerek sahiplendiği ve çıkması için özel çaba harcadığı yasa, bin Ali döneminde diktatörlükle iş birliği yaparak kurdukları rüşvet, yolsuzluk çarkı sayesine olağanüstü zenginleşen çevrenin affedilmesini öngörüyor. Essebsi, daha 2015 yılının haziran ayında bu doğrultuda bir yasanın “Ne pahasına olursa olsun” çıkarılacağını söylemişti.

2011 devriminden sonra bin Ali ve çevresinin mallarına el konulmuş, kimisi ülkenin zenginliklerini talan ettikleri suçlamasıyla yargılanıp hapis cezasına çarptırılmış, kimisi de paralarla birlikte yurt dışına kaçmıştı. Bunlar hakkında, yolsuzlukları araştırmak amacıyla kurulmuş olan Hakikatleri Araştırma Komisyona 13 bin civarında şikayet dosyası teslim edilmişti. Ancak aradan geçen 6 yıla rağmen dosyaların ancak üçte biri sonuçlandırıldı. 

Hükümet, 1.5 yıldan fazla bir süredir, ülke tarihinden bir sayfanın artık kapanması, yatırımların önündeki engellerin kaldırılması gerektiği propagandası eşliğinde bir “barış” yasasınn geçmesinin gerekliliğini anlatıyordu. Bu doğrultuda bazı somut adımlar da atılmıştı. Adı büyük yolsuzluklara karışmış olan bin Ali’nin damadı Slim Chiboub 2016 yılının başında hükümetle yaptığı bir anlaşma ile serbest bırakıldı.

HÜKÜMET İÇİN NEDEN ÖNEMLİ?

Nida Tunus 2012 yılının nisan ayında Beji Caid Essebsi etrafında toplanan ve çoğunluğu bin Ali döneminin üst düzey bü-rokratlarının, politikacılarının kurduğu bir parti. Böyle bir partinin geçmiş döneme ilişkin suçların üzerinin örtülmesini istemesi ve bu doğrultuda çalışmasının olağan karşılanması gerekir. Dolayısıyla Essebsi ve Nida Tunus’un bu yasayı bir varlık sebebine dönüştürmesi bir ölçüde anlaşılabilir. Bin Ali döneminin üst düzey bürokratlarının ve iş adamlarının büyük çoğunluğu halen bu partinin ve hükümetin üst düzeylerinde görev alıyorlar. Hatırlancağı gibi önceki Başbakan Essid de bin Ali bürokrasisinin önemli bir simasıydı.

YASAYA KARŞI MÜCADELE CEPHESİ

Öte yandan Tunus’ta hükümetin geçmişi normalleştirme girişimleri halkın öfkesiyle karşılaştı, ülke genelinde protestolara neden oldu. 

Halk hâlâ yoksulluk içinde yüzerken bin Ali diktatörlüğünü besleyerek ondan zenginleşen kesimlerin hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etmeleri, halkın vicdanında derin yaralar açmış, yasaya karşı şimdiye kadar onlarca gösteri yapılmış, rüşvet ve yolsuzluğu kurumsallaştıracak olan yasanın geri çekilmesi istenmişti.

Bu amaçla, yasanın sadece rüşvet ve yolsuzlukları kurumsallaştırmadığını aynı zamanda bin Ali dönemine ait gerçeklerin de ortaya çıkmasını engellediğini belirten muhalefetteki 5 parti; Al-Cumhuri, Al-Chaab, Attayar (Demokratik Fraksiyon), Ettakatol ve Halk Cephesi bir araya gelerek bir mücadele cephesi oluşturdular. Koalisyon ortağı olan en Nahda ise yasaya karşı olduğunu söylemekle birlikte bazı değişikliklerle kabul edilebileceğini söylüyor.

Ayrıca yasa ilk dile getirildiğinde de bazı dernekler bir araya gelmiş ve yasaya karşı mücadele için “Affetmiyoruz” (Manich Msamah) adlı bir platform oluşturmuştu. Simdiye kadar çeşitli oturma eylemi, gösteri düzenleyen platforma bir de 5 partinin oluşturduğu mücadele cephesinin de dahil olması mücadelenin iyice genişleyeceğini gösteriyor.

Yasaya karşı mücadelenin yer yer halkın ekonomik ve sosyal talepleriyle yürütülen mücadelelerle birleşmesi, birleştiği yerlerde giderek genişlemesi hükümete ve IMF’ye soğuk terler döktürüyor. Yakın zamanda Tatavin’de, Gafsa’da, Kasserin’de ortaya çıkan birleşik mücadeleler de hükümeti zor durumda bıraktı.


HALK, DEVRİMİN TALEPLERİNİN PEŞİNİ BIRAKMIYOR

Tunus’ta 2016 yılı içinde Gafsa, Kef, Siliana, Redayef, Kasserine, Kervan, Sidi Bouzid, Beja gibi kentlere yayılan ve yer yer güvenlik güçleriyle çatışmalara dönüşen gösterilerden sonra 2017 yılında da işsizlerin ve çalışanların mücadeleleri aynı taleplerle devam ediyor. Sosyal İşler Bakanlığı yılbaşından bu yana Tunus’ta 106 grev yapıldığını açıkladı. 

2011 yılında bin Ali diktatörlüğünün devrilmesine neden olan sloganlar hâlâ bu gösterilerin temel sloganları olmaya devam ediyor. İşsizliğin, yoksulluğun, kayırmacılığın, rüşvet ve yoksulluğun ortadan kaldırılamadığı gibi daha da ağırlaşması, gösterilerin toplumun tüm kesimlerinde sempati ile karşılanmasına neden oluyor. 

ÖĞRETMEN GREVİ SES GETİRDİ

26 Mayıs’ta ilkokul öğretmenlerinin grevine sendikanın verilerine göre katılım oranı yüzde 96 oldu. Öğretmenlerin grevi son haftalarda Tunus’daki genel havayı yansıtan bir grev oldu. Toplumun tüm kesimlerinde genel bir mücadele havası esiyor. 

Öte yandan toplumsal talepler için mücadelenin beşiği olan fosfat madenleri bölgesi yine mücadeleciliği ile öne çıktı. 2008’deki isyanda olduğu gibi yine işsizler 2017 ocak ayında Gafsa’daki fosfat üretim merkezini, iş ve bölgenin kalkınması için maden gelirlerinin bir kısmının bölgeye yatırım olarak kullanılması talebiyle işgal ederek üretimi durdurmuştu. 

Redayef ve Larayes gibi büyük kentlerde sokakları işgal ettiler. İşletmede çalışan işçiler de işsizlerin eylemine destek amacıyla greve gittiler. 26 Mayıs’ta grev sona erse de işsizlerin ve halkın engellemesiyle üretim hâlâ başlamış değil. 

POLİS KENTİ TERK ETTİ

Mayıs başında, güneydeki Kebili’de çıkan olaylarda göstericilerin şehirdeki ordu ve polis birliklerinin karakol ve garnizonlarını ateşe vermesinin ardından güvenlik güçleri şehri terketmişti. Tamamı yabancı şirketler tarafından işletilen petrol ve gaz kaynaklarının bulunduğu bölgede iki kuyuyu işgal eden halk, burada üretimi engelliyor.

Yine aynı dönemde ve aynı bölgede Tatavin yakınlarındaki el Kamur petrol ve gaz kuyularında 1500 işsiz gencin katılımıyla başlayan gösteriler bir işsizin polis tarafından ezilerek öldürülmesiyle şiddetlendi ve yayıldı. Tatavin’de halk sokaklara çıkarak el Kamur’da direnenlere destek oldu. Şu anda kuyuların bulunduğu bölgede oturma eylemi ve direniş devam ediyor.

İŞSİZLERİN İŞ TALEBİ VE GENEL GREV HAVASI

Tatavin ve Kebili’deki işsizlerin talepleri, ülkenin tamamındaki işsizlerin talepleriyle hemen hemen aynı: Her aileden bir kişiye iş verilmesi ve bölge kaynaklarının bir kısmının bölgenin kalkınması için ayrılması.

İşsizlerin iş talepleriyle sokağa çıkmasının yanı sıra genel bir grev dalgası da ülkenin tamamına ve tüm sektörlere yayılıyor. Telekomünikasyon, sağlık, eğitim çalışanlarının peş peşe gelen grev çağrılarını karşısında hükümet, grev günlerinin ücretlerden kesileceği tehdidini savurdu.

Hükümet grevlerin ve gösterilerin ülkeyi zor durumda bıraktığını söyleyerek içinde bulunulan ekonomik sıkıntıların sorumlusu olarak grevcileri gösterdi. Maliye Bakanı geçen günlerde yaptığı bir açıklamada yüzde 58’e çıkan dış borçtan grevcileri sorumlu tuttu. Ülkenin en büyük sendika konfederasyonu olan UGTT, şimdilik işçilerin eylemlerini destekliyor. Ancak dört bir yandan gelen “ulusal çıkarların yüceliği” çağrısının sendikada nasıl bir yankı bulacağı konusunda henüz bir işaret yok.


HAMMAMİ: EL KAMUR’DAKİ EYLEM YOLSUZLUĞA KARŞI MÜCADELENİN BİR BAŞKA ŞEKLİ

30 Mayıs’ta bir radyo programında konuşan Tunus Halk Cephesi Sözcüsü Hamma Hammami, partisinin yolsuzluğa karşı mücadeleyi temel bir öncelik olarak gördüğünü ancak bunun çok geç ele alındığını söyledi. “Ekonomik ve Mali Suçların Affedilmesi” yasasının kendisinin bizzat yolsuzluk olduğunu ve partisinin tüm gücüyle bu yasaya karşı mücadele edeceğini duyurdu. Öte yandan hükümetin bu konuda adım atmasını ülkede giderek yayılan mücadeleler neticesinde sağlandığını belirterek Tatavin ve Kebili’de yürütülen mücadelelerin aynı zamanda yolsuzluğun ortadan kaldırılması mücadelesinin bir başka şekli olduğunu ve hükümetin operasyonlarının sadece toplumsal muhalefetin havasını alma operasyonu olmaması gerektiğini ekledi.

ÖNCEKİ HABER

‘Ayazma Bir Başkalaşım Hikayesi’ sergisi açıldı

SONRAKİ HABER

Çocuklarımızın geleceği için direniyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...