06 Temmuz 2012 12:40

Opera Festivali ‘7’den 70’e herkesi etkinliklere bekliyor

Türkiye ve Dünya operalarının seçkin yapıtları bu yıl 3.sü düzenlenen Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nde bir araya gelecek. “7’den 70’e Opera” sloganıyla Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen Opera Festivali, 7-19 Temmuz tarihleri arasında İstanbulluları önemli prod&

Opera Festivali ‘7’den 70’e herkesi etkinliklere bekliyor
Paylaş
Sevda Aydın

Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Başrejisörü Yekta Kara’nın Sanat Yönetmenliğinde organize edilen festivalde 5 opera prodüksiyonu, 1 Gala Konseri ve 10 temsil yer alıyor. Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya ve Samsun Devlet Opera ve Balesi yapımlarının yanı sıra festivalin bu seneki sürprizi, dünyaca ünlü Arjantinli Tenor Jose Cura olacak. Festivalin açılışı ise W. A. Mozart’ın operalarından “Don Giovanni” operası ile yapılacak.

Festival, Topkapı Sarayı, Aya İrini, Kadıköy Süreyya Operası, Haliç Kongre Merkezi, Bahçeşehir Kültür Sanat Merkezinde gerçekleştirilecek. 3. Uluslararası İstanbul Oprera Festivali hakkında görüşlerini aldığımız Yekta Kara ise Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’sını bu yıl 5. kez yorumlayacak.

Uluslararası İstanbul Opera Festivali’nde neler var? Nasıl bir program hazırladınız?
Bu yılki festivalimizde Türk bestecilerinin yapıtlarına, bizi konu alan yabancı bestecilerin ürünlerine ve elbet opera tarihinin başyapıt niteliğini kazanmış eserlerine yer verdik. Yıldırım Bayezid, IV. Murat, Don Giovanni, Aşk-ı Memnu, Saraydan Kız Kaçırma gibi operalar sözünü ettiğim ilkeler doğrultusunda programa alındı. Amacımız 7’den 70’e her kesimden İstanbulluya opera sanatını tanıtmak, sevdirmek ve bu sayede daha geniş bir kitlenin operayı benimsemesini sağlamak.
Türkiye’de biz operacılara düşen önemli görevler var: Çağın gerisinde kalmadan, müzik ve tiyatronun ideal bileşimi olarak kabul ettiğimiz opera sanatından, insanlık tarihinin bu çok değerli kültür mirasından herkesin payına düşeni almasını sağlamak, yaygınlaşmaya hizmet etmek ve gerçek anlamda ulusal operamızı yaratmak. Opera Festivali’ni düzenleme ve buna süreklilik kazandırma çabamızın temel nedenini de işte bu bakış açısı oluşturuyor zaten.
Festival programındaki her bir oyunumuzun farklı, cazip özellikleri var. Bilet fiyatlarının 15 TL’den başladığını, öğrenci ve grup indirimleri de yapıldığını düşünecek olursak, benim önerim seyircilerimizin vakit buldukları ölçüde hiçbirini kaçırmamaları. Çünkü bütün bu eserleri festival dışında izleme olanakları yok.
Topkapı Sarayı’nda, Haliç kıyısında yerli, yabancı en seçkin sanatçıların katılımıyla görkemli yapımlar seyredecek, olağanüstü güzellikte müzik dinleyecek, gerçekten unutulmaz saatler yaşayacaklar.
12 Temmuz akşamı Aya İrini’de dünyanın en önde gelen tenorlarından Arjantin asıllı Jose Cura’yı ağırlayacağız. Cura, üç büyük tenordan sonra en büyük başarıyı yakalamış olan sanatçı. Malum, Pavarotti öldü, Carreras çoktan opera sahnelerini bıraktı, Domingo da ilerlemiş yaşı nedeniyle artık bariton partileri söylüyor. Oysa Cura henüz 49 yaşında, tüm dramatik rolleri dört bir yanda çok büyük başarıyla oynuyor, Otello’su, Samson’u, Don Jose’si dillere destan. Sadece tenor değil, aynı zamanda orkestra şefi ve besteci, çok iyi bir yorumcu ve sahne üstünde inanılmaz karizması olan üst düzey bir oyuncu. Bütün bu özellikleri nedeniyle kendisini festival kapsamında konser vermek üzere İstanbul’a davet ettik. Konserde değerli sanatçımız Soprano Feryal Türkoğlu da yer alacak. İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestrası sanatçılara eşlik edecek.

Siz de bu yıl ‘Saraydan Kız Kaçırma’ adlı operayı 5. kez yorumlayacaksınız...
Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operasını bugüne dek 5. kez sahnelediğim doğrudur. Bunlar yurt içinde ve yurt dışında muhtelif şehirlerde ve mekanlarda seyircisiyle buluştu. Kuşkusuz birbirinden farklı yorum ve sahnelemelerdi. Fakat aralarında benim açımdan en çok heyecan vereni hiç kuşkusuz Topkapı Sarayı’nda yaptığım çalışmadır. Mozart’ın bu mekanı, Osmanlı’yı düşünerek eseri yarattığını, Selim Paşa karakterinin erdemlerini nasıl öne çıkarttığını, hoşgörü ve bağışlama meselesine ilişkin ne denli önemli mesajlar verdiğini düşünecek olursak yaşadığım heyecanın, coşkunun nedenleri de daha iyi anlaşılacaktır. İstanbul seyircisi bu yıl Topkapı Sarayı’nda Soprano Eva Mei, Tenor Bernhard Berchtold’ün yanı sıra Bas Tuncay Kurtoğlu, Sabri Karabudak, Cahit Şaher gibi opera sanatının önde gelen temsilcilerini izleyecekler. (İstanbul/EVRENSEL)


OPERANIN ELİTİST BİR TAVIR SERGİLEDİĞİ İDDİASI GERÇEKLERLE BAĞDAŞMIYOR

Festival ‘7’den 70’e herkese opera vadediyor. Opera ile toplumun ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizde operaya ilişkin, geçmişten kaynaklanan kimi ön yargılar olduğu malum. Opera Batı’da 400 yıldır varlığını sürdüren, gücünü halktan alan bir sanat dalı. Sırtını geniş kitleye dayamamış olsaydı 4 asrı aşıp günümüze ulaşamazdı. Türkiye’de de 60 yıldır kurumsallaşmış, bugün 6 ayrı kentte yerleşik kadrolarıyla etkinliklerini sürdüren bir Devlet Opera ve Balesi var. Operanın elitist bir tavır sergilediği iddiasında bulunanlar çıkabilir tabii. Ancak, bu gerçeklerle, gelişmelerle pek bağdaşmıyor. 20. yüzyılın son çeyreğinden bu yana opera sanatı, tıpkı yaşamın kendisi gibi büyük bir değişime uğradı, hedef kitlesini genişletti, yeni ifade biçimleri geliştirdi, teknolojiden beslendi, yorumcularındaki farkındalığı arttırdı. Ayrıca çağdaş, atılımcı yapımlar üretmeye yöneldi. Bu bağlamda, Türkiye’de de çok önemli gelişmeler oldu ve bu gelişmeler sürecektir. Böyle bir festivalin düzenlenmesi bile büyük bir atılımdır. Hepimizin amacı operayı yaygınlaştırmak, geniş kitleyle buluşturmak, 7’den 70’e her kesimden insanımıza sevdirmek.

ÖNCEKİ HABER

İnsan bakamayacağı çocuğu nasıl doğursun?

SONRAKİ HABER

Yasaklar, taslaklar, kararla: Kürtaj olmak ya da olmamak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...