Hayattan kısacık ayrıntılar
Sine Ergün ismini genç öykücülerimiz arasında sık sık duyarız. İlk kitabı ‘Burası tekin değil’ yayınlandığında, çeşitli edebiyat dergilerden tanıyordu Sine Ergün’ü öykü okurları. Şu sıralar ikinci kitabı ‘Bazen Hayat’la yeni öykülerini okuyoruz.Türkiye edebiyatında öneml
Türkiye edebiyatında önemli bir yere sahip olan öykü, genç yazarların yeni keşifler yaşadığı bir alan. Anlatım biçimi, kurgu, karakter ve benzeri içeriklerde yenilikçi tarzlarla karşılaşıyoruz. Mizahın, gözlemlerin ve gerçeğin ağır bastığı öykülerle buluşuyoruz.
Raymond Carver’dan alıntı yaparak başlayan Ergün, “Carver’ın öyküleri, öykü izleğinde çarpıcı bir olay olması gerekmediğinin ciddi örnekleri. Hiçbir şeyi anlatıyor. Kurmaca kişileri de orada, hiçbir şeyi anlatmak için var. Onlara herhangi bir duyguyla yaklaşmazsınız çünkü Carver bir biçimde aranızda o boşluğu bırakır” diyor.
Sine Ergün, kısacık öyküler yazıyor. 28 öyküyü 98 sayfalık bir kitaba sığdırmış. Bu minimalist yönü, anlatılanın hikayeleştirilmesinde, akıcılığında bir eksikliğe de yol açmıyor. Sine Ergün’ün ‘Bazen Hayat’ında gözlemlerinin yoğunluğu hissediliyor. Yazdığı öyküler bu gözlemlerle derinleşiyor.
Bazen hayat ikinci kitabınız. İlk kitabınızda görmüştük kıpkısa öykülerinizi bu kitabınızda da görüyoruz. 92 sayfalık bir kitaba 28 öykü sığdırmışsınız. Bu kadar kısa bir şekilde bir öyküyü anlatmak zor olmuyor mu?
Yalın yazmaya çalışıyorum. Tekrar içeren, fazla gelen bölümleri kesmekte kararlı olmaya
çalışıyorum. Öykülerin kısa olması bunun sonucu mu bilmiyorum ama muhtemelen uzun yazmakta zorlanırdım.
CARVER HİÇBİR ŞEYİ ANLATIYOR
Raymond Carver’dan alıntı yaparak başlıyorsunuz yeni öykülerinize. Carver’ın sizdeki etkileri nedir?
Carver’ın öyküleri, öykü izleğinde çarpıcı bir olay olması gerekmediğinin ciddi örnekleri... Hiçbir şeyi anlatıyor. Kurmaca kişileri de orada, hiçbir şeyi anlatmak için var. Onlara herhangi bir duyguyla yaklaşmazsınız çünkü Carver bir biçimde aranızda o boşluğu bırakır. Bende benzer bir etkiyi resimde Edward Hopper yaratıyor.
Öykülerinizde gözlemlerinizin yoğunluğunu da görüyoruz. Topladığınız gözlemlerinizi öykülerinizdeki işlevi ne oluyor?
Duygudan kaçınmama yardımcı olduğunu düşünüyorum. Kurmaca kişinin içinde bulunduğu durumu yalnızca fiziksel devinimlerini betimleyerek anlatmak bana yazarken alan sağlıyor. Bu da biraz gözlemle mümkün.
Mizahın öykülerinizde genel olarak yeri var. Özellikle ‘Kamyon Şoförleri’nde yüksek dereceye varıyor. İnsanı anlatırken mizahla bilgiçlikten uzak durması gerekir yazarın. Siz bunları değerlendirdiğinizde nasıl bir ölçüm yapıyorsunuz?
Bilmiyorum. Düşünmemiştim. Mizahın öykülerimde daha fazla yeri olmasını isterdim, belki ileride. Bilgiç olma durumu kişinin mizah ve hayatla ilgiliyle alakalı. (İstanbul/EVRENSEL)
İNTERNET VE BASILI EDEBİYAT BİRBİRİNİ BESLİYOR
Son dönemde yazın dünyası İnternet’in edebiyata yansımalarını konuşuyor. Sizin gibi genç yazarlar böyle bir tartışmanın içinde doğuyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz İnternet’in edebiyata etkilerini?
Bu durumu olumsuz değerlendirmiyorum. Bu da bir yayın anlayışı. İnternet üstünden var olan edebiyat ile basılı dergi ve kitaplarla var olan edebiyatın birbirini beslediğini, farklı gereksinimleri karşılayarak birbirlerinin eksikliklerini kapadıklarını düşünmek isterim.