18 Mayıs 2017 12:33

Çiftçinin durumunun özeti: Destek 4 kat arttı borç, 14 kat

Tarımsal destekleme ödemeleri aynı dönemde 3.1 milyar liradan 11.5 milyar liraya yükseldi. Son 12 yılda çiftçilerin borcu 68 milyar lira arttı.

Paylaş

Son 12 yılda çiftçilerin borcu 68 milyar lira arttı. 2004 yılında çiftçilerin bankalara olan borcu 5.3 milyar lirayken  2016 yılı itibariyle bu rakam 73.4 milyar liraya yükseldi. Tarımsal destekleme ödemeleri ise aynı dönemde 3.1 milyar liradan 11.5 milyar liraya yükseldi.

CHP Bursa Milletvekili Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal tarafından, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) verilerinden aktarılan bu rakamlara göre, 2004-2016 yılları arasında bankalar tarafından çiftçilere kullandırılan kredi miktarı 14 kat artmasına karşılık; tarıma yapılan destekleme ödemeleri yalnızca 4 kat artırılmış.

Rakamlar çiftçinin, 2016 yılında, tarımsal destekleme ödemelerinin 6.4 katı banka kredisi kullandığını ortaya koyuyor. Oysa 2004 yılında çiftçinin kullandığı banka kredisi tarımsal destekleme ödemelerinin sadece 1.7 katıydı.

TARIMSAL ÜRETİM BORÇSUZ SÜRDÜRÜLEMİYOR

Devlet girdi ve ürün piyasalarından çekildikçe, kredi piyasasını bankalara terk ettikçe küçük üreticilerin piyasadaki tek alıcı veya satıcı konumundaki şirketlerle karşı karşıya gelmesine,   onların dayattığı fiyatları ve koşulları kabul etmek zorunda kalmasına yol açıyor.

Bu koşullarda çiftçi ya tarımdan kopuyor ya da tarımda güç bela üretim yapıyor. Son yıllarda çiftçinin tarımsal üretimi güç bela sürdürmesinin çiftçiyi tarım kredilerine, kredilere bağlı hale getirdiğine dikkat çeken Sarıbal şu tespiti yapıyor: “Tarıma yönelik destekleri yeterince artırmak yerine kredi hacimlerini yükseltmek çiftçiyi borç batağına sürüklemekte, onu tarlasından kopartmakta, bu durumda tarlaların boş kalması nedeniyle üretim düşmekte, tarım arazileri el değiştirmekte ve hızla betonlaşmaktadır”.

ÇİFTÇİYİ BORCA İTEN NEDENLER ÇOK AÇIK

2000’li yılların başından bu yana tarıma verilen toplam destekler milli gelirin binde 6’sını aşmayacak şekilde tutuluyor.

2006 yılında AKP iktidarı tarafından çıkarılan Tarım Kanunu’nda zorunlu hale getirilmiş olan Gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 1’i olan asgari destekleme harcaması hedefine hiçbir zaman ulaşılmıyor.

Genellikle destekleme fiyatları piyasa fiyatları seviyesinde tutuluyor. Bu fiyatlarda rekabet edemeyen küçük ve orta ölçekli çiftçilerin yerini tarım şirketleri almaya başlıyor.

Gümrük Birliği Anlaşmasından sonra Türkiye artık birçok tarım ürününde dışa bağımlı durumda.

Tüm bunların yanı sıra destekleme ödemelerinin yetersizliğinin işçileri banka kredilerine yönlendirdiğine dikkat çeken Sarıbal, “Ürettiğinden beklediği geliri sağlayamayan çiftçiler kredi borçlarını ödemekte zorlanıyor” diyor.

TARIMIN MİLLİ GELİRDEKİ YÜZDE 40 AZALDI

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında tarım sektörünün Türkiye ekonomisindeki ağırlığı GSYH’nin yüzde 10’u iken 2016 yılında bu oran yüzde 6’ya kadar düştüğüne dikkat çeken Orhan Sarıbal şu tespiti yapıyor: “Buna karşılık istihdamın beşte birini barındıran tarım sektörü ücretsiz aile işçiliğinin ve mevsimlik çalışmanın en yaygın olduğu sektör olmaya devam etmektedir.

DESTEKLER LÜTUF DEĞİL ZORUNLULUK

Türkiye'de tarım alanları daralıyor, çiftçi tarımdan kopuyor, tarımda daha çok ithalatçı oluyoruz, kırsal nüfus giderek azalıyor. Tarımsal girdilerin (mazot, gübre, tohum, yem) fiyatları ürün fiyatlarına göre daha hızlı ve daha yüksek oranda artıyor. Bu nedenle küçük ve orta büyüklükte çiftçiliğinin yaygın olması, piyasada çiftçinin korunmasını zorunlu hale getiriyor.

Sarıbal, “Çiftçilerimizin desteklenmesi keyfi bir tercih değil, tarımsal üretimin kendine has özellikleri ve üretim yapılan kırsal alanların sosyoekonomik özelliklerinin getirdiği bir zorunluluktur” diyor.

CEZALANDIRARAK ÇÖZÜLEMEZ

Hükümet fiyat dayatmalarıyla, ‘İthalat tehdidiyle tarım fiyatlarını kontrol etmeye çalışıyor. 

Sarıbal söz konusu yöntemleri şöyle eleştiriyor: “Bu yöntem, girdi satın alırken yüksek bedel ödeyen, ürünlerini satarken ise tam tersi düşük bir fiyattan satmak zorunda kalan, çift yönlü sömürüye açık olan çiftçilerin cezalandırılması ülke tarımının baltalanmasıdır. Çiftçi zaten tarımsal desteklerinin düşüklüğü, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve ürününü değerinde satamaması nedeniyle para kazanamıyor, üstelik ürününden elde ettiği geliri aldığı kredi borçlarına yatırmaktadır. (EKONOMİ SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Ardahan'da CHP'liler ağaç sökümüne tepki gösterdi

SONRAKİ HABER

COVERIS’te grev başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...