10 Mayıs 2017 15:23

CHP: Cumhurbaşkanı ABD ziyaretini yeniden değerlendirmelidir

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve yeni Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, “YPG’ye ağır silahlar verilmesi demek hem bölge güvenliğinin, hem de Türkiye’nin bütünlüğünün önemli ölçüde tehdit altına alınması demektir” diyerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ABD ziyaretini “ciddi olarak” bir kere daha gözden geçirmesi ve yeniden değerlendirmesi çağrısında bulundu.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, genel merkezde toplandı. Yaklaşık 2 saat süren toplantının ardından, basına açıklamalarda bulunan Tezcan, Selin Sayek Böke’nin parti sözcülüğü görevinden kendi isteğiyle ayrılması üzerine, Kılıçdaroğlu’nun bu görevi kendisine verdiğini ifade etti. Tezcan, kendinden önceki parti sözcülerinin görevlerini layıkıyla yaptığını da belirtirken, Böke’nin kendi tasarrufuyla bu görevi bıraktığını vurguladı.

‘YARGIDA YENİDEN CEMAAT-SİYASET İTTİFAKI’

Anayasa değişikliğiyle bir gayrimeşru sürecin başlatıldığını ve bu gayrimeşru sürecin kurumlarının oluşturulmaya çalışıldığını ifade eden Tezcan, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) işaret ederek, TBMM başvurularıyla ilgili, “Müracaatlar bir ibret vesikasıdır. Yargıda yeniden cemaat-siyaset, tarikat-siyaset ittifakının köşe taşlarının döşenmeye başlandığını görüyoruz. Dünden itibaren HSK’nın oluşumunda tıpkı 2010’dan sonra olduğu gibi AK Parti iktidarının cemaatlerle ittifakının yeni dönemde de aynı kararlılık ama aynı aymazlık içerisinde devam ettiğini ibretle izliyoruz” diye konuştu.

‘MÜHÜRSÜZ SEÇİMİN GAYRİMEŞRU SONUÇLARININ PARÇASI OLMAYACAĞIZ’

CHP’nin HSK üyelerini belirleyecek Karma Komisyon oylamasına katılmayacağını anımsatan Tezcan, “Bu mühürsüz seçimin gayrimeşru yapılanmasının parçası olmamaya karar verdik ve bu çerçevede Hakimler Savcılar Kurulu oylamasına katılmayacağız. Komisyon çalışmalarına katıldık, düşüncelerimizi söyledik, kayıtlara geçirdik ama bu mühürsüz seçimin gayrimeşru sonuçlarının parçası olmayacağız, oylamaya katılmayacağız. Bu yapının kurucularını baş başa bıraktık. Yeni bir cemaat-siyaset ittifakının Türkiye için hayırlı bir sonuç yaratacağını düşünmüyoruz” dedi.

‘YÜKSEK YARGIDA HANGİ NOKTAYA DÜŞTÜĞÜMÜZÜN ÇARPICI BİR ÖRNEĞİ’

Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile Danıştay’ın 149. Kuruluş Yıldönümü kutlamalarına katıldıklarını anımsatan CHP'li Tezcan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün yaptığı açıklamanın, hem yargının hem de yüksek yargının hangi noktaya geldiğini göstermesi açısından çarpıcı olduğunu ifade etti. Tezcan, “Herhalde, OHAL inceleme komisyonu gibi tam da KHK ile yargısal denetimin önünü tıkamak, binlerce, yüzbinlerce mağdurun hak aramasının önünü kapamak için oluşturulmuş bir komisyonu, hukuk devletinin bir gereği diye yutturmaya çalışmak, sanıyorum bugünün Danıştay Başkanlarına özgü bir yetenek olsa gerek. Bu tablo, yüksek yargıda hangi noktaya düştüğümüzün, hangi acz içinde bulunulduğunun çarpıcı bir örneğidir” diye konuştu.

‘KARA FOTOĞRAF’

Bu durumun, salondaki protokol işleyişine de etki ettiğini ifade eden Tezcan, törenin bitiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Danıştay’dan ayrılırken, hakimlerin salona “hapsedildiğini”, Cumhurbaşkanı ayrılana kadar toplantı salonunun kapısının kapalı tutulduğunu belirtti. Tezcan, “Yargı sürecinde yaratılan bu psikolojinin kara bir fotoğrafı olarak tarihin sayfalarına ne yazık ki bugünkü Danıştay açılış törenleri düşmüş oldu” dedi.

GÜLMEN VE ÖZAKÇA: KILIÇDAROĞLU BAŞBAKAN’A DURUMU İLETTİ

Tezcan, KHK ile ihraç edildikten sonra başladıkları açlık grevinde 63. güne giren Nuriye Gülmen ile Semih Özakça’nın ölümle pençeleştiği ifade ederken, dikkat çekici bir detayı da paylaştı. Kılıçdaroğlu’nun Danıştay toplantısında konuyu Başbakan Binali Yıldırım ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’a ilettiğini açıklayan Tezcan, “Açlık grevinde 63 gün geçmiş olmasına rağmen hükümet ciddi ve vahşet derecesinde bir ilgisizlik içerisinde. Ailelerin, hükümet yetkililerinden bugüne kadar randevu alamadı, öldükleri zaman mı hatırlayacak ve anlayacaksınız?” dedi.

‘ABD’NİN YPG KARARI: “TÜRKİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN TEHDİT’

Tezcan, ABD’nin, YPG’ye ağır silah verilmesi kararıyla ilgili ise, “Bu Türkiye için kabul edilebilir bir şey değil. Bu, Türk dış politikası için, Türkiye’nin güvenlik anlayışı için, Türkiye’nin bölgede söylediği bütün temel argümanlara karşı, NATO müttefikimiz olan ABD’nin çok ciddi bir problemidir. Bu, hepimizin şiddetle reddedeceği ve şiddetle karşı çıkacağı bir tablodur. YPG’ye ağır silahlar verilmesi demek hem bölge güvenliğinin, hem de Türkiye’nin bütünlüğünün önemli ölçüde tehdit altına alınması demektir” diye konuştu.

ABD’ye giden ön inceleme heyetinde Dışişleri kadrolarının bulunmadığını da ifade eden Tezcan, “Monşerler' diyerek alay ettikleri Dışişleri bürokrasisini yok edip devletin dışişleri birikimini, hafızasını yok eden anlayış, Türkiye’yi bütün uluslararası ilişkilerde çaresiz ve ne yapacağını bilmeyen, rotası bozuk bir gemi durumuna düşürmüştür” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da seslenen CHP'li Tezcan, “Böyle ağır bir adımın karşılığında başta Cumhurbaşkanlığı makamı ve hükümet olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni basiretsiz ve zayıf pozisyonda olması kabul edilemez. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu kararın arkasından, ABD ziyaretini ciddi olarak bir kere daha gözden geçirmesi ve yeniden değerlendirmesi gerekir” dedi.

‘TARİHÇİ GÖRÜNTÜSÜ ALTINDAKİ SAHTEKARLAR ÖZEL BİR PROJENİN PARÇASI’

Tezcan, TVNet’te yayımlanan “Derin Tarih” isimli programa da tepki gösterirken, “Bunlar tesadüf değil, bu bilinçli olarak milletin gönlünden kurucu önderi silme çabasının ve projesinin parçasıdır. Bu insanlar kendiliğinden çıkmadılar. Bu tarihçi görüntüsü altındaki sahtekarlar, özel bir projenin parçasıydı ve görüyoruz ki bu proje artık Atatürk’ün manevi kızına ve onun üzerinden Atatürk’e hakaret edecek noktaya ulaşmıştır” dedi.

Hakaret edenlere karşı adli kovuşturmanın yapılmasının yeterli olmayacağını da vurgulayan Tezcan, buna karşı kararlı bir duruş gösterilmesi gerektiğini de belirtti.

‘HAYIR’I BÜYÜTME MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK’

Referandum sonuçlarına ilişkin hukuk mücadelelerinin de devam ettiğini kaydeden Tezcan, AİHM’e müracaat konusunda çalışmaların belli bir noktaya geldiğini belirtirken, “Çünkü AİHM’in içtihat değişikliği yapmasını sağlayacak bir müracaat olacak, bu nedenle ciddi bir hazırlık gerekiyor. Bir taraftan da, toplumun yüzde 50’sinden fazlasının ‘hayır’ dediği bir süreçte, ‘Hayır’ buluşmasını, yaratılmak istenen bütün spekülasyonlara karşın, demokrasi yolunda büyütme mücadelemiz devam edecek” dedi.

‘MYK REVİZYONU: ŞU ANA KADAR BİR İŞARET YOK

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, MYK revizyonu iddialarına ilişkin, bu kararın Genel Başkanın yetkisinde olduğunu vurgulayarak, “Şu ana kadar Sayın Genel Başkanımızın mevcut MYK’yı değiştirme konusunda herhangi bir niyeti, ifadesi, işareti ve adımı olmamıştır. Genel Başkanın takdirindedir ama şu ana kadar görünen böyle bir tablo yoktur” yanıtını verdi.

İNCE’NİN ‘BASİRETSİZ’ SÖZÜ

Tezcan, Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin parti yönetimi için “basiretsiz” ifadesini kullanmasıyla ilgili bir disiplin sürecinin başlatılıp başlatılmayacağı sorusuna üzerine, “Disiplinle ilgili yapılan çalışmalar, meselenin bir parti içi yarış olmasının ötesinde, partinin disiplin kurallarına, söylemlerine aykırı tutumlar yani disiplin suçu oluşturan tutumlar çerçevesinde başlatılan soruşturmalardır. Özel olarak söyleyen sözlerle ilgili, kendi içindeki bütünlüğünden çekip ‘Şu sözle ilgili hemen bugün disiplin soruşturması başlatılacak’ demek durumunda değiliz. Yetkili kurullar incelerler, soruşturma gerektirecek bir şey varsa o yapılır. Ben Sayın İnce’nin şu ana kadarki beyanlarında, disiplin soruşturması başlatılacak bir şey göremedim ama gözümden kaçan bir şey var mıdır, bilmiyorum. Ona da yetkili kurullar bakarlar. Mesele kimin ne söylediği değil, söylenen sözün ne olduğudur” diye konuştu.

‘HAYIR’LARIN PARÇALANMASI İÇİN SARAY KAYNAKLI SENARYOLAR PLANLANDIĞINI BİLİYORUZ’

Başbakan Yıldırım’ın “Sarayın işi gücü yok da CHP ile mi uğraşacak” açıklamasını da değerlendiren CHP'li Tezcan, “Saray ve Sayın Erdoğan, işi gücü olmayan birçok işe karıştığı için, Türkiye bugün bu noktaya geldi. Saray, tarafsızlık yeminine uygun bir şekilde cumhurbaşkanlığı görevini yapsaydı, Türkiye bugün tartıştığı birçok şey, yaşamayacaktı. Üzerine vazife olmayan işleri yapma konusunda maharetli bir saray tecrübesi edindik. O saray tecrübesinin devam ettiğini de biliyoruz. Bu noktada sandıktan çıkan ‘hayır’ların bir an önce parçalanması için saray kaynaklı senaryolar planlandığını biliyoruz. Bizlere düşen görev bu senaryoların parçası olmak değil, boşa çıkarmaktır” şeklinde konuştu.

‘KENDİSİ DE KULLANMADIĞI İÇİN BAŞBAKAN İÇİN MÜHÜR ÖNEMLİ OLMAYABİLİR’

Tezcan, Yıldırım’ın mühürsüz oylar hakkındaki açıklamalarına ilişkin ise, şöyle konuştu:

“Sayın Başbakan hiçbir zaman kendi elindeki Başbakanlık mührünü de kullanmadığı için onun gözünde mühürlerin önemi olmayabilir ama biz seçimlerde mühürlerin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Mühür, seçim hilesi ve sahteciliğin önüne geçmede en önemli önlemlerden birisidir. Sayın Başbakan, ‘Ben kendi mührümü kullanmadığım için, YSK’nın da bu mühürleri dikkate almamasının bir mahsuru yok’ diye düşünüyor. Mühürsüz seçim, atı çalanın Üsküdar’a doğru gitmesine neden olmuştur. Sayın Başbakan buna razıysa ona söyleyecek bir şeyimiz yoktur ama millete söyleyecek şeyimiz çoktur. Bunun sebebi olan YSK’ya söyleyeceğimiz şeyimiz çoktur ve söylemeye de devam ediyoruz.”

Yıldırım’ın, Kılıçdaroğlu’nun üslubuna ilişkin “Kuzu taktiği” ifadeleri için de Tezcan, “Mesele kurt ya da kuzu üslubu değil, mesele milleti kucaklama meselesidir. Sayın Genel Başkanımız, siyasete, milletin uzun zamandır özlediği nezaketi getirmiş bir siyasetçidir. Kucaklayıcı üslubu kendi siyaset tarzından kaynaklanmaktadır.  Sayın Başbakanın bu noktadaki tavsiyelerine teşekkür ediyoruz ama tavsiyelerine ihtiyacımız olduğunu düşünmüyoruz” diye konuştu. 

OLAĞANÜSTÜ KURULTAY TARTIŞMALARI

Tezcan, “Olağanüstü kurultay olacak mı?” sorusuna da, parti tüzüğüne göre olağanüstü kurultayın toplanma şartlarının belli olduğunu ifade etti. Tezcan, “Bir partilinin olağanüstü kurultay talep etmesinde bir sakınca yoktur ama olağanüstü kurultayın nasıl toplanacağı tüzüğümüzde üç ayrı şekilde ifade edilmiştir; birincisi, Sayın Genel Başkan çağırabilir, ikincisi, PM toplayabilir, üçüncüsü de delegelerin yarıdan bir fazlası seçimli olağanüstü kurultay çağrısı yapabilir. Arkadaşlarımız, şu ana kadar Sayın Genel Başkanın bu yetkisini kullanmasını istiyorlar. İstedikleri şey budur. Ancak Sayın Genel Başkana ‘Biz istedik ama niye kurultayı toplamıyorsunuz’ deme hakkı kimsede yoktur. Bu yol kapalıysa, iki yol vardır, buna inanan arkadaşlarımız ya PM’yi ikna edeceklerdir, ya delegelerin yarısından bir fazlasını ikna edecekler. Öyle olursa da yapacak bir şey yoktur, tüzük bellidir” diye konuştu.

‘OLAĞAN KURULTAY TAKVİMİ İŞLİYOR’

Tezcan, Böke’nin istifasıyla boşalan Ekonomiden Sorumlu Genel Başkanlığı’na bir görevlendirme yapılıp yapılmayacağı konusunda da, “Genel Başkanımız bir arkadaşımızı görevlendirebilir, boş da bırakabilir. Henüz o konuda bir tasarrufu, paylaştığı bir şey de yoktur” dedi.

Olağan kurultay takviminin işlediğini belirten Tezcan, “O takvim çerçevesinde örgütlerimiz çalışmalarına başlayacaktır. Söylendiği gibi ‘Ortada tarihlendirilmiş bir takvim yok’ ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır” diye konuştu. (ANKA)
 

Evrensel'i Takip Et