Sınıra sevkiyat, açık bir savaş hazırlığı

Lübnan’da ‘Barış Gücü’ adı altında bulundurulan askerlere Türkiye’den kuvvet verilmesine dair tezkerenin bir yıl daha uzatılmasını eleştiren Tüzel, “Ben, halkların kardeşliği ve barışı savunan bir milletvekili olarak böyle bir tezkereye onay verilmemesinden yana görüş bildireceğim” dedi. Yapılan itirazlara rağmen, AKP’li vekillerin oylarıyla tezkere bir yıl daha uzatıldı.

‘FİİLİ OLARAK TAMPON BÖLGE OLUŞTU’

Meclisin son haftasında yine bir kez daha savaş ve barış sorunlarını konuştuklarını söyleyen Tüzel, Hükümetin izlemiş olduğu uluslararası ilişkiler ve dış politika çizgisinin, son zamanda Suriye ile girmiş olduğu ilişkilerin “kesinlikle onaylanamayacağını” belirtti.

Türkiye’ye ait savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesinin ardından Hükümet tarafından yapılan yorumların, yayınların ve Suriye sınırına yönelik artan askeri konvoy hareketliliğine değinen Tüzel, “Fiili olarak aslında bölgede, sınırda bir tampon bölge oluşmuş durumda” dedi.

PSİKOLOJİK HAZIRLIK MI?

Tüzel, uluslararası hukuktan doğan hakların kullanılacağı yönündeki açıklamaların da bu gelişmelere eklendiğinde “Bir tecrit ortamının ve müdahale hazırlıklarının, adeta bu müdahale için de bir psikolojik ortamın yaratılma çalışması” içinde olduğunu  kaydetti. Tüzel, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında ortaya koyduğu tutum ve iradenin de yanlış olduğunu ifade etti.

‘SUYA DÜŞEN NATO’YA SARILDI’

“Bu savaş uçağının radarlarının test ettiği Suriye hava sahasıdır aslında bu test yapılan ve bu testin sonucunda, yapılan bu tehlikeli girişimin sonucunda açık bir provokasyonla 2 pilotun ölümü olmuştur” diyen Tüzel, sözlerini “Büyük devlet hayalleri Akdeniz’de suya düşmüştür ve suya düşenler de NATO’ya sarılmıştır” şeklinde sürdürdü. Tüzel, savaş uçağının tesadüfen orada olmadığını, “NATO görevi yerine getirmek üzere orada” olduğunu vurguladı.

‘ERDOĞAN ESAD’I DEVİRMEYE SOYUNDU’

“Tabii ki -Başbakanın çok yerinde söylediği gibi- kısa süreli sınır ihlalinin yanıtı savaş uçağını düşürmek olmamalıydı ama Suriye yönetiminin, Suriye halkının gelmiş olduğu algılamayı da bizim görmemiz gerekiyor” diyen Tüzel, “Esad, sözü aldığında halkına dönüp ‘Biz savaştayız’ demektedir. Bir savaş hükümeti olarak çalışmaktadır ve bu politikaya halktan almış olduğu destek, sonuç itibarıyla Suriye’yi de bu provokasyona getirmiştir” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın uyguladığı bu politikalarla, Esad’a yönelik ‘Suriye’yi temsil etmiyorlar’ sözleriyle, “Esad’ı devirmeye soyunduğunu çok açık bir şekilde ilan ettiğini” belirten Tüzel, geçmiş tecrübelerden ders alınmasını istedi.

‘EMPERYALİST HESAPLAR’

Sınırdaki askeri yığınağını “Açıkça bir savaş hazırlığı” olarak değerlendiren Tüzel, “Emperyalist planların, hesapların Suriye üzerinden görüldüğünü” belirtti.

Türkiye emekçilerinin savaşa karşı olduğunu ifade eden Tüzel, 29 Haziranda gazetemizde yer bulan “Halk müdahale ve savaş kışkırtıcılığı istemiyor” başlıklı haberi Genel Kuruldaki vekillerle paylaştı.

SURİYE’NİN GELECEĞİNİ KİM BELİRLEYECEK?

“Suriye’nin geleceğini halklar mı belirleyecek yoksa orayı paylaşmaya soyunmuş emperyalistler mi?​” diye soran Tüzel, sözlerini, “Tabii ki bizim dileğimiz demokratik bir yönetimle Suriye’de bir müdahale olmaksızın halkın kendi geleceğini belirlemesidir” şeklinde tamamladı.

HDK’NİN TALEBİ NET

“Türkiye emekçilerinin, Halkların Demokratik Kongresi olarak bizlerin dileği, çabası bu yöndedir” diyen Tüzel, şunları söyledi: “Her ne ad altında olursa olsun yabancı topraklarda, sınır dışında asker bulundurulmamalıdır. Hep söylediğimiz gibi ‘ülkede barış, bölgede barış, dünyada barış’ yurttaşlarımızın ve halkların dileği budur. (Ankara/EVRENSEL)