28 Nisan 2017 01:10

1 Mayıs’a katılsaydım patron bu kadar zalim olmasın derdim

Yüzlerce tekstil atölyesinin bulunduğu Çağlayan'da işçilerle 1 Mayıs'ı konuştuk. Günde 12 saat sigortasız çalışan işçiler 1 Mayıs'ta da mesai yapacak.

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

İrili ufaklı yüzlerce tekstil atölyesinin bulunduğu Çağlayan’dayız. Dışarıdan apartman dairesi gibi gözüken yüzlerce atölyede 10 bine yakın işçi çalışıyor. Çoğunluğunu bölge illerinden göçle gelenlerin oluşturduğu işçiler arasına son zamanlarda Suriyeli ve Moğolistanlı işçiler de katılmış. Günde yaklaşık 12 saat, sigortasız çalıştırılan işçiler 1 Mayıs günü de mesai yapacaklarını söylüyor. “Yok eğer çalışmazsak” diyor işçiler: “Katılırız 1 Mayıs’a, sigortamız olsun diye.”

‘ORTACIYIM AMA HER İŞİ YAPIYORUM’

Tekstil atölyelerinin birinde 20 yaşında genç bir kadın işçiyle buluşuyoruz. Bu bölgedeki çoğu işçi gibi o da çocukken çalışmaya başladığını anlatıyor. 14 yaşında işe başladığında epeyi zorlandığını, sonra yavaş yavaş alıştığını söylüyor. Ailesiyle yaşadığını anlatan kadın işçi, “Ortacıyım ama ne iş olursa yapıyorum. Sabah 8.30 akşam 19.30. Cumartesi günleri normalde 13.00’e, bazen 17.00’ye kadar. Asgari ücretle çalışıyorum. Aldığımı da eve veriyorum Sigorta da yok. Sigorta istedim ama işler durgun dediler” diyor.

1 Mayıs günü çalışacağını söylüyor: “Katılmak istedim ama bizim patron izin vermiyor. O gün mesaiye de girmiyor.” Daha önce hiç 1 Mayıs’a katılamayan kadın işçi şunları söylüyor: “Patron çalıştırmasaydı giderdim. Patronlar bu kadar zalim olmasın talebiyle katılırdım. İnsanların hakkını vermiyorlar. İşe geleceksin ya da çıkacaksın diyor. Hastalandığın zaman gelmediğin günü kesiyor. Diyelim yarım gün izin aldın, onu da kesiyor. Ya da mesai yapacaksın kesmesin diye.”

Sendikalar tarafından 1 Mayıs çağrısı yapılıp yapılmadığını, kendisine ulaşan bir çağrının olup olmadığını soruyoruz. “1 Mayıs için özel bir çağrı olmadı. Bizim atölyeye ulaşan bir şey yok” diyor. Sendikaya dair ise bir bilgisinin olmadığını söylüyor.

20 yaşındaki genç kadının gelecek planını merak ediyoruz. Cevabı şu oluyor: “Her genç kızın hayali vardır. Paylaşmasam olur mu?​”

KIŞIN GÜNDÜZÜ YAŞAMIYORUZ

İkinci durağımız, öğle saatlerinde molaya çıkan işçilerin uğradığı bir kahvehane. 17 yaşından beri çalışan 22 yaşındaki genç bir işçinin masasındayız. “Bu işe bir çözüm bulmamız lazım. Günde 11-12 saat çalışıyorum. Hafta sonu cumartesi 1’e kadar çalışıyorum” diye giriyor söze. Asgari ücretin üzerinde aldığını söylüyor. Atölyelerde çalışan çoğu işçinin asgari ücretin üstünde aldığını ancak resmiyette asgari ücret gözüktüğünü anlatıyor. Sonra şunu ekliyor: “Gerçi benim sigortam yok. Hiç kimsenin yok, benimkini de yapmıyorlar. Şimdi emekliliği falan da düşünmüyorum açıkçası. Bir ara sigortam oldu. Şu an resmen kaçak olarak çalışıyorum.” Çalışırken bir denetimle karşılaşıp karşılaşmadığını soruyoruz. Yanıtına tanıdığız: “Denetim falan hiç olmuyor. Gelseler de para alıyorlar. Eskiden geliyorlardı, biz içeride çalışıyoruz, adamları görüyoruz ama patron hallediyordu.”

Zamanının büyük bir kısmını çalışarak geçirdiğini söyleyen genç işçi, “Düşünsenize kışın evden çıkıyorum hava karanlık, işten çıkıyorum yine karanlık. Kışın gündüzü yaşamıyoruz. Günün hep çalışmakla geçiyor. Sosyal hayatın sıfırlanıyor. Akşamları işten çıktıktan sonra gelip kahvede oyun oynuyoruz. 9’da eve gidip yemeğimizi yiyip telefonla uğraşıp uyuyoruz. Sabah tekrar kalkıp işe gidiyoruz. İnsan bu şekilde koyun gibi oluyor. Mesela ben spor salonuna gitmeyi çok istiyorum ama yorgunluktan gidemiyorum” diyor.

Görüştüğümüz işçilerin hepsi 1 Mayıs’ta çalışacağını söylerken, bu işçi kendisinin çalışmayacağını söylüyor. “Peki katılacak mısın?​” sorumuza soruyla veriyor: “Nerede toplanıyorlar?​”

Daha önce 4-5 defa katıldığını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “En azından işçiler bir araya geliyor. Tepkisini ortaya koyuyor. Devlet de bilsin bu kadar işçi niye sokakta diye. Ben 8 saat çalışma ve sigorta hakkım için katılacağım. Herkes birlik olursa bu iş çözülür. Ben 1 Mayıs’a gelip, yanımdaki arkadaşım gelemiyorsa bu iş çözülmez. O da kalkıp gelecek ki bu iş çözülsün.”

HER İŞÇİNİN ORTAK TALEBİ: SİGORTA

Genç işçi ayrıca “Burada çoğu yerde 1 Mayıs’ta erkeklere izin veriyorlar, kadınları çalıştırıyorlar” diye bir iddiada bulunuyor ama görüştüğümüz diğer işçiler böyle bir ayrım yapılmadan herkesin çalıştırıldığını söylüyor.

Bir tekstil atölyesinde karşılaşıyoruz, mesleğe 12 yaşında başlamış, 36 yaşındaki bir işçiyle. “24 sene geçti, elde hiçbir şey yok” diyor. Hayatının, 24 sene önce nasılsa öyle devam ettiğini söylüyor: “Günde 11 saat çalışıyorum. Akşam işten çıktıktan sonra yoruluyorum, yatmaya gidiyorum. Cumartesi pazarım ya yatakta ya kahvede geçiyor.” 1 Mayıs’ta çalışacağını belirten işçi, “Çalışmasak katılırız tabi. Bir sürü sorun yaşıyoruz. Herkes çalıştığının karşılığını almalı, sigortası olmalı” diyor. 32 yaşındaki bir işçi de anlattıklarıyla benzer bir tablo çiziyor. 17 senedir çalıştığını, 1 Mayıs’ta da çalışacağını ifade eden işçi, görüştüğümüz tüm işçiler gibi aynı talebi iletiyor: “Sigortamız yok. Sigortam olsun isterim” diyor.

TALEBİM YOK AMA...

18 yaşında genç bir işçiyle öğle molasında geldiği bir pastanede buluşuyoruz. 4 senedir tekstilde çalışıyor. Onun da hayatı diğer işçilerden farklı değil. “Sabah 8.30’da işe gidip akşam 7’de çıkıyorum. Eve gidip televizyon seyredip telefonla uğraşıp yatıyorum. Bazen 10-11’e kadar mesaiye kalıyorum, direkt gidip uyuyorum” diyor. Cumartesi pazar günleri ise gezdiğini söylüyor. Genelde Çağlayan’da. “Bazen de Yenibosna’ya gidiyorum” diyor. Bugüne kadar hiç sigortasının olmadığını söylüyor: “Hiç kimsenin sigortasını yapmadıkları için benimkini de yapmazlar.” 1 Mayıs’ı soruyoruz. O gün çalışacağını söylüyor. Bir işçi olarak talebi olup olmadığını sorduğumuzda “Yok” diyor ama “Sigortalı olarak günde 8 saat çalışmak ister misin” diye sorunca “Tabii ki isterim” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Başkanlık dökümhanede sökmez

SONRAKİ HABER

Taşeron işçilerin talebi kadro hakkı ve kıdem tazminatı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...