25 Nisan 2017 00:44

Nakış işçilerinin 1 Mayıs talebi net: 8 saat iş günü!

1 Mayıs’ta da yerel kutlama yapmaya hazırlanan nakış işçilerinin öncelikli talebi tüm nakış fabrikalarında 8 saat iş gününün uygulanması.

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

İstanbul’da büyük nakış grevini gerçekleştirerek kazanımlar elde eden ve 2015 1 Mayısı’ndan bu yana 1 Mayıs’ı kendi bölgelerinde kutlayan nakış işçileri bu 1 Mayıs’ta da yerel kutlama yapmaya hazırlanıyor. 5 Mayıs 2013 ila 1 Haziran 2013 arasında yüzden fazla atölyede 3 binden fazla işçinin gerçekleştirdiği grev ve mitinglerle nakış iş kolunda cumartesi gece çalışmayı iptal ettiren nakış işçileri daha sonraki yıllarda da Dönence, Ebru, Vip Dizayn, Örsim, Öncel gibi büyük firmaların çoğunda 8 saat çalışma kuralını getirdi. Nakış işçileri bu 1 Mayıs’ta “Tüm nakış fabrikalarında 8 saat iş günü” talebini dile getirecek. 

Yenibosna, Güneşli, Esenyurt ve Beylikdüzü’de 13 ayrı işyerinden gelen 20 kadar işçiyle bir aradayız. Söze 2013’te yaptıkları grevle giriyorlar. “2013’te bizi bir araya getiren cumartesi gece çalışmalarının iptal edilmesi ve 8 saatlik çalışma talebiydi” diye anlatıyor bir işçi: “Gece vardiyasındayken cumartesi gece 8’de gidip pazar sabah 8’de çıkıyorduk. Eve gelip yatıyorduk. Pazartesi vardiya değişiyordu. Sabah 8’de işe başlıyorduk. İzin hakkımız bile elimizden alınmıştı yani. Her gün 12 saat çalışıyorduk.” İşçilerin o dönemki taleplerinin arasında yer alan en önemli iki talebi buydu. “Baktığımız zaman ne değişti o günden bu yana?” diye soran işçi, cevabı de kendi veriyor: “Cumartesi gece çalışmalarının olduğu bir yer kalmadı. 12 saat olan yer de var ama şimdi çoğu büyük firmada işçiler 8 saat çalışıyor.”

BİRLİĞİMİZİN GÜCÜNÜ BİLİYORUZ

Nakış işçilerinin bu deneyimi ve elde ettikleri kazanımlar işçilere bir öz güven sağlamış. 2013’te hareketi yöneteninden, katılımcı olmakla sınırlı olana kadar bir araya geldiğimiz işçilerin hepsinde şu fikir hakim: “Birliktelik kazandırıyor.” Birkaç işçiden aynı sözü duyuyoruz: “Hiçbir şey bilmesek, birliğimizin gücünü biliyoruz.”

4 SAAT FAZLA ÇALIŞIYOR AMA AYNI ÜCRETİ ALIYOR

Çoğunluk 8 saat çalışsa da aralarında 12 saat çalışmak zorunda bırakılanlar da var. Onlardan biri söze giriyor: “12 saat çalışıp 8 saat çalışıyormuş gibi gösteriliyor. 2 bin 50 lira alıyorum. Asgari ücreti ayın 1’inde bankadan, gerisini ayın 15’inde elden alıyorum. Sigortamız asgari ücretten yatıyor yani” diyor. 12 saat çalışan işçilerin birçoğunun durumu aynı.

Beylikdüzü’de çalışan bir işçi atılıyor söze: “Ben 8 saat çalışıyorum, yaklaşık 2 bin lira alıyorum.” 12 saat çalışan işçinin “12 saat çalışanla 8 saat çalışanların maaşları arasında fark yok” sözünden sonra devam ediyor Beylikdüzü’de çalışan işçi: “Bu para bekara yetmez. Bir de kira, faturalar, çocuk, ömür boyu bitmeyen taksitleri ekledin mi bir evde 2 kişi çalışmadan geçinemez kimse. Zaten nakışçılar 30 yaşından önce evlenemiyor.”

NAKIŞ İŞÇİSİ 1 MAYIS ROTASINI ÇİZDİ

Yaşadıkları sorunlar etrafında bir araya gelen nakış işçileri için 1 Mayıs ise başka bir anlam ifade ediyor. 1 Mayıs’ı taleplerini en güçlü şekilde dile getirecekleri bir gün olarak tarif ediyorlar ancak bu noktada bine yakın işçinin katıldığı 2015’ten bu yana 1 Mayıs’ı kendi bölgelerinde kutlayan nakış işçileri, yine yerel kutlama yapmayı planlıyor. İşçiler, deneyimlerinin verdiği öz güvenle 1 Mayıs’ta dile getirecekleri talepleri gayet net bir şekilde ortaya koyuyor. Ve bu talepler doğrultusunda rotalarını çiziyorlar. Bir işçi, “Fabrikaların çoğu 8 saate döndüyse bile 12 saat çalıştıran yerler var. Öncelikle biz bu fabrikalarda 8 saat çalışma kuralının olmasını istiyoruz. Onun için bir 1 Mayıs bildirisi hazırlayacağız ve özellikle 12 saat çalıştıran fabrikalardaki işçilere sesleneceğiz.”

Nakış işçileri 1 Mayıs günü bazı işyerlerinde işçilerin mesaiye bırakılmak istendiğini söylüyor. Ancak bu noktada da işçilerin ikna edilmesi gerektiğini söylüyor bir işçi: “İşçi ‘Bugün çalışırsam şu kadar daha kazanırım’ diyor. Ama bir gün de kendin için çalışma. Bir gün de kendin için, geleceğin için bir şey yap diyeceğiz” diyor.

HAYATIMIZ DEĞİŞTİ

Günde 12 saat çalışan bir işçi bu ihtiyacın ne kadar acil olduğunu şöyle anlatıyor: “Sosyal bir faaliyetin olmuyor. Aileyle, arkadaşlarınla buluşamıyorsun. Vücut yorgun düşüyor. Hafta sonları da çalıştın mı bittin zaten.” Daha önce 12, şimdi 8 saat çalışan bir işçi ise şunları söylüyor: “Hayatımız değişti resmen. Çocuklarımızla ilgilenebildik. Vücudumuz dinlendi. Sosyal aktivitelerimiz oldu. Şimdi görüyorsun, işçi arkadaşlarla buluşuyoruz. İşçiler için bir şeyler düşünüyoruz, sorunlarımıza çözüm arayabiliyoruz.”

Başka bir işçi “Ücretlerin yükselmesi için” diyerek giriyor söze: “Ortalama 2 bin lira para alıyoruz. Büyük miktar zannediyoruz ama baktığında büyük değil, açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının yarısından az.” 8 saat çalışıp 2 bin 250 aldığını söyleyen bir işçi de şöyle konuşuyor: “Benim net maaşım bu. Bu ortamda belki durumu en iyi olan benim. Zaten şakayla karışık soruyorlar sen niye katılıyorsun bu toplantılara diye. Ben kendimden çok arkadaşlarım için katılıyorum. 1 Mayıs’a da kendimden çok arkadaşlarım için katılacağım.”

1 Mayıs’a kendi pankartlarıyla katılacaklarını belirten işçilerin üçüncü talebi ise sendika. Daha önce sendika girişiminde bulunan işçiler, “Sendikalı olursak, sendikalı çalışmayı yaygınlaştırırsak hakkımız zor yenir” diyor.

“Bizim tüm uğraşımız çocuklarımızın geleceği için” diyor bir işçi ve şöyle devam ediyor: “Çocuğumuz vekil olmayacak. Çoğumuzun çocuğu bizim gibi işçi olacak, bunu biliyoruz. Biz mücadele veriyoruz ki çocuklarımız sendikalı, insanca çalışsınlar, güzelce yaşasınlar.”

‘TEKSTİLDE İHLALLER DAHA FAZLA’

Tekstil iş kolunda yasaların daha çok ve kolay bir şekilde ihlal edildiğini anlatıyor işçiler. Bir işçi şunları söylüyor: “Resmiyette haklarımız olsa bile bunlar uygulanmıyor. Kanunda yazan haklarımız uygulansa yeter aslında. Zaten biz de onu istiyoruz. Ama mesela örgütlenme, sendikalı olma hakkımız var. Sendikaya üye olalım, anında işten atılırız. Bir de bahane uydururlar, performans düşüklüğü, şu suç, bu suç diye.”

KIDEM TAZMİNATI İŞÇİNİN TEMİNATI

Nakış işçilerinin üzerinde durduğu noktalardan biri de kıdem tazminatının fona devredilmesi. Bu konuda kafalarda epey soru işaretleri olmakla beraber işçilerdeki genel fikir kıdem tazminatının kaldırılmak istendiği yönünde. Kıdem tazminatının işçinin teminatı olduğunu dile getiren bir işçi, “Borcu vardır, alır onu öder. Ya da ev kredisinin peşinatını öder. Zaten ömrümüz boyunca kirada oturuyoruz. Ev almamızın bir teminatı olarak bakıyoruz. Bu hakkımızı da elimizden alacaklar” diyor.

Başka bir işçi “Ben işten çıktığım zaman kıdemi devlet mi ödeyecek? Ne zaman ödeyecek, çıkar çıkmaz mı? Aldığımda ne kadar alacağım? Devletin bir sürü prosedürü var, almak daha zor olacak” derken başka bir işçi ise şunları söylüyor: “AKP’ye oy veren işçiler kıdem tazminatının fona devrini savunuyor. Devlet şu an patronların elinde zaten. İşsizlerin yararlanamadığı İşsizlik Fonu’nu da biliyoruz. Bu da ona mı dönecek? Kaldırabilirler. Onların istediği de bu zaten.”

ÖNCEKİ HABER

Avrupa ile ilişkiler sil baştan mı?

SONRAKİ HABER

'Bin lira verseler bile 1 Mayıs’ta işe gitmeyeceğim'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa