24 Nisan 2017 23:14

Avrupa basketboluna bakış: Yüzler basketbolla gülüyor

Önder Karakaya, Fenerbahçe'den Anadolu Efes’e, Darüşşafaka Doğuş'tan CSKA Moskova'ya Avrupa basketbolunda haftayı değerlendirdi.

Paylaş

Önder KARAKAYA

Memleket adına olmasa da memleketin basketbolu adına ferah bir haftayı geride bıraktık. Bir salı gününde daha sizlere kavuşma fırsatı yakalarken yüzümüzün basketbol tarafı gülümsüyor; zira Fenerbahçe’nin OAKA şovunu, Efes’in Pire’den avantajlı dönüşünü ve aynı gece Darüşşafaka Doğuş’un Madrid zaferini deneyimlemek paha biçilemezdi. Euroleague tarihinde ilk kez Türkiye’den 2 temsilcinin Final Four organizasyonunda yer alma fırsatı var ki bu rakam 3 de olabilir. Çünkü şu an itibariyle çeyrek final serilerinin ipleri Fener, Efes ve Daçka’nın elinde. Hiç kuşkusuz Atina’dan 2-0 üstünlükle dönen sarı-lacivertlilerin Panathinaikos karşısındaki tur şansı Efes ve Daçka’ya nazaran çok yüksek. Ancak 1-1 ile buraya dönmeyi başardıkları için onların da işi İstanbul’da bitirme fırsatı ceplerinde. Hafta başlarken bundan daha iyi bir senaryo düşlenemezdi.

ATİNA’DA BOGDANOVIC ŞOV

Son 8 serisine Efes ve Darüşşafaka’ya göre erken başlayan ve muhtemelen erken (bu akşam) bitirecek olan Fenerbahçe ile başlamak istiyorum. Ve bunu yaparken de kaçınılmaz olarak bir miktar Bogdan Bogdanovic soslu romantizme yöneleceğim. Geçtiğimiz haftaki buluşmamızda PAO-Fenerbahçe serisinde düğümü çözecek ismin Bogdanovic olacağını dile getirdiğim için bir nebze daha mutlu olduğumu ifade etmekte beis görmüyorum. Genç yıldızın sakatlığı sebebiyle formasından uzak kaldığı dönemde Fenerbahçe’nin ne denli bocaladığını anımsamak güç değil. Geçen sezonun yıldızı Luigi Datome’den de arzu edilen katkı alınamayınca Koç Zeljko Obradovic’in alternatifleri tükenme noktasına gelmişti. Obradovic demişken, onun adı ve “tükenmek” fiilinin aynı cümle içerisinde kullanımını OHAL kapsamında çıkardığım bir kanun hükmünde kararnameyle şu andan itibaren yasaklıyorum. Atina’da ilk maç kazanıldıktan sonra ben de dahil olmak üzere sahip olunan yaygın kanı ikinci karşılaşmayı Panathinaikos’un kazanarak seriyi 1-1’e getireceğiydi. Ancak işler hiç de öyle olmadı ve ev sahibinin doğal olarak süratli başlangıcına henüz ilk periyot bitmeden misliyle reaksiyon gösteren Fenerbahçe 2-0’ı buldu. Sarı-lacivertliler bu akşam 20:45’te konuk edeceği rakibini mağlup ettiği takdirde Final Four biletini cebe koymuş olacak.

ABDİ İPEKÇİ OLIMPIAKOS’U BEKLİYOR

Yunanistan topraklarında avantaj kovalayan bir başka temsilcimiz Efes’e geçelim. Lacivert-beyazlıların hüsranla sonuçlanan açılış karşılaşmasının ardından toparlanmak için iki gecesi vardı. Pire’den 0-2 ile dönüldüğü takdirde seriyi çevirmenin imkansıza yakın olacağını herkes görüyordu. Ancak Perasovic’in ekibi uzun zamandır kendilerinden görmeye alışık olmadığımız savunma sertliği ve kararlılığını parkeye koyunca işler değişti. Olimpiakos cephesinde Spanoulis’in 6/10 üçlük isabetiyle can yaktığı anların fazlalığına karşın geri adım atmamak önemliydi. Bryant Dunston’ın boyalı alandaki dominasyonu yine mutlaka vurgulanması gereken noktalardan bir tanesi. Erick Green’in son saniye şutu isabetli olsa onca emeğe yazık olacaktı, ancak basketbol tanrıları da Efes’in hak ettiğini almasına müsaade etti. Artık serinin akıbeti Abdi İpekçi’de belirlenebilir. Efes Çarşamba ve Cuma akşamı İstanbul’da peş peşe iki kez kazandığı takdirde THY Euroleague Final Four vizesini alacak. Bu iki mücadelede galibiyetler paylaşılırsa önümüzdeki hafta yeniden Yunanistan yolu görünür ve o yolun sonu karanlık olur.

DAÇKA TURA İNANDI

Ve gelelim 1-8 eşleşmesinden bolca umut yeşerten Darüşşafaka Doğuş’a. Onlar için de geçen hafta bu sayfalarda genel düşüncenin aksi yönde ifadeler kullanmıştım. Özellikle ilk maçı çalabileceklerini düşünüyordum, fakat David Blatt ve talebeleri daha zorunu gerçek kılmayı başardı. Elinizde Wanamaker gibi kaliteli bir oyun kurucu ve Wilbekin gibi ucu bucağı belirsiz bir potansiyel olunca her yerde kazanmak mümkün olabiliyor. İkisi birden gününde olursa ve Ante Zizic’in içine Jonas Valanciunas kaçarsa Real Madrid’i deplasmanda bile devirme fırsatı doğuyor. Bu noktada Clyburn’ün tükenmek bilmeyen enerjisine de bir parantez açalım. Birleşik Amerikalı yıldız tıkanılan bölümlerde çembere yaptığı ataklarla en azından çizgiye gelerek takımına nefes aldıran isimdi. Daçka için de tıpkı Efes gibi peş peşe iki galibiyet gerekiyor. Real’i İstanbul’dan çıkarmamak için elimizden geleni yapacağız. Evrensel adına ben de yine salondaki yerimi almayı planlıyorum. Özellikle ilk karşılaşma çok önemli. Onu kazanmak tünelin ucunu görmek anlamına gelecek.

Veda etmeden CSKA-Baskonia serisine de kısaca değinelim. CSKA evinde beklediği gibi 2-0’ı buldu ve Vitoria-Gasteiz’e büyük avantajla gidiyor. Ancak Baskonia cephesi Moskova’daki iki mücadeleyi de kazanma noktasına getirmesine karşın kaybetti. Açıkçası biraz şanssızlığın, biraz da inançsızlığın kurbanı oldular. Bu noktadan sonra CSKA’nın Final Four’a kalamaması mucize olur.

Tekrar buluşuncaya dek kendinize iyi bakın. Ruhunuza umutsuzluk aşılamaya çalışanları Ekpe Udoh kararlılığında blokladığınız bir hafta sizinle olsun.

ÖNCEKİ HABER

Zarrab'ın avukatlarına 'davayı bulandırıyorsunuz' suçlaması

SONRAKİ HABER

Diwan’a Dubeytî albüm tanıtım konseri 3 Mayıs’ta

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...