20 Nisan 2017 09:35

Açlık grevinin gerekçesi olan sorunlar devam ediyor

İHD, TİHV, ÖHP ve ÇHD 64 günün ardından sona erdirilen açlık grevlerine ilişkin ortak açıklama yaptı.

Paylaş

İnsan hakları ve hukuk örgütleri yaptıkları ortak basın toplantısında açlık grevi ve cezaevindeki sorunlara ilişkin açıklama yaptı.  Şakran Cezaevi’nde bir grup mahpus dışında açlık grevlerinin sona erdiği ancak açlık grevine girenlerin çözülmesini istediği sorunların bitmediğine dikkat çekilen açıklamada, açlık grevinden çıkanların beslenme ve tedavi sürecinde hak ihlallerinin takipçisi olunacağı ifade edildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) 2 ayın ardından sona eren açlık grevleri ile ilgili ortak açıklama yaptı. İHD Genel Merkezi’nde yapılan ortak açıklamayı okuyan Öztürk Türkdoğan, 15 Şubat 2017 günü İzmir Aliağa Şakran T2 ve T3 hapishanelerinde başlatılan süresiz dönüşümsüz açlık grevinin 19 Nisan 2017 tarihi itibari ile sona erdirildiğini söyledi. Ancak Şakran Cezaevi’nde T4’de görüşmelerin sürdürüldüğü ve açlık grevinin devam ettiğini belirten Türkdoğan, açlık grevinde bulunanların kamuoyuna açıkladıkları en önemli taleplerin cezaevlerindeki baskıların son bulması ve insani koşulların düzeltilmesi olduğunu ifade etti. Açlık grevine girenlerin hapishanelerdeki baskıların son bulması ve insani koşulların iyileştirilmesi, düşünceleri ve siyasal çalışmaları nedeni ile aralıksız olarak sürdürülen gözaltı ve tutuklamaların sona erdirilmesi gibi talepleri olduğunu dile getiren Türkdoğan, açlık grevleri sona ermesine rağmen cezaevlerindeki sorunların bitmediğini söyledi.

CEZAEVLERİNDE AŞIRI DOLULUK

Yaklaşık 45 bin civarında kişinin darbe teşebbüsüne katılmak ve Fetullah Gülen örgütü üyesi olma iddiası ile tutuklanması, Kürt muhalefeti başta olmak üzere toplumsal muhalefete yönelik yargı baskısı nedeni ile 10 bine yakın insanın tutuklanmış olması nedeniyle kapasitesi yetersiz olan cezaevlerindeki aşırı doluluğu arttığını belirten Türkdoğan, cezaevlerindeki tecrit uygulamaları, her türden keyfi muameleler, işkence ve kötü muamele iddiaları, sürgün ve sevk uygulamaları, keyfi disiplin cezaları, mahpusların sağlık sorunlarının zamanında ve etkili bir şekilde çözülmemesi, ağır hasta mahpusların tedavi edilmemesinin yanı sıra tahliye edilmemeleri gibi sıralanabilecek çok sayıda sorun bulunduğunu söyledi.

BAKANLIK ÇAĞRILARA KULAK TIKADI

Açlık grevleri sona ermesine rağmen bu olumsuz koşulların giderilmesinin Adalet Bakanlığı’nın görevi olduğunu ifade eden Türkdoğan, açlık grevleri sürecinde milletvekillerinin ve bazı kurum temsilcilerinin Adalet Bakanlığı yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde diyalog çağrısının olumlu karşılanmadığını dile getirdi. Adalet Bakanlığı’nın bu tutumunun daha önce gerçekleşen açlık grevleri ile ilgili tutumundan farklı olduğu kaydedildi.

BESLENME VE TEDAVİ PROTOKOLLERİNE UYULMALI

Türkdoğan, “Açlık grevlerinin sona ermesi ile birlikte açlık grevcilerinin, açlık grevi sonrası tıbbi bakımlarının Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) belirlediği ilkeler çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Açlık grevleri sonlandırıldıktan sonra yapılacak tedavi ve damardan ve ağızdan beslenmenin, Türk Tabipleri Birliği’nin tabip odalarına cezaevi hekimlerine ulaştırılmak üzere gönderdiği tedavi protokollerine uygun olarak yapılması, açlık grevini sonlandırmanın ardından beslenme ya da tedavi uygulamaları nedeniyle ortaya çıkabilecek tıbbi sorunları en aza indirecektir. Bu kapsamda, Adalet Bakanlığı’nın TTB ile diyalog kurması ve yanı sıra bağımsız hekimlerin cezaevlerinde sağlık kontrolü yapmasına izin verilmelidir” dedi. Türkdoğan, süresiz dönüşümsüz açlık grevlerine kaynaklık eden koşulların devam ettiğini ve bu koşulların ortadan kaldırılması, mahpus haklarının yerine getirilmesi konusundaki çabalarının devam edeceğini ifade etti.

TECRİT SADECE İMRALI’DA DEĞİL, HER CEZAEVİNDE

TİHV Genel Sekreteri  Metin Bakkalcı ise toplumun bir kesiminin bir yere kapatılması için devlete yetki verildiğini söyledi. Ancak toplumun onların içerideki durumu ve hakları ile ilgili de sorumluluk yüklendiğini belirten Bakkalcı, açlık grevlerinden önce de bu sorunların olduğunu kaydetti. Toplum olarak bu sorumluluğun peşinde olduklarını ifade eden Bakkalcı, “Bir insanın günde en az 8 saat hücrenin dışında olması gerekiyor. Tecrit meselesi sadece İmralı değil, üç beş gün değil, Türkiye cezaevlerinde var olan durumdur. Açlık grevinin sona erdirilmesi ile birlikte bizim sorumluluğumuz artmıştır” dedi. İkinci olarak da açlık grevindekiler başta olmak üzere mahpusların sağlık haklarına dikkat çeken Bakkalcı, mahpusların ikinci bir hekimin görüşünü alma hakkı olduğunu vurguladı. Bakkalcı, açlık grevinin ardından başlayacak tedavi sürecinde bu hakkı engelleyenlerin suç işlemiş olacaklarını söyledi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Altunhisar'da AKP'li belediye başkanına silahlı saldırı

SONRAKİ HABER

Bozdağ: AYM de AİHM de YSK'nin kararını inceleyemez

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa