19 Nisan 2017 00:08

Çayda, molada, tezgahta referandum değerlendirmeleri

Sincan Organize Sanayiden bir işçi, referandum sonuçlarının işçilerce nasıl tartışıldığına değindi.

Paylaş

Sincan Organize Sanayiden bir işçi
Ankara

Anayasa değişikliği referandumu sonrası ilk iş gününde Sincan Organize Sanayi Bölgesinde fabrikalarda sohbetlerin ilk konusu elbette seçim sonuçlarıydı. Sincan son seçimlerde AKP’nin yüzde 65 ve MHP’nin yüzde 15 oy aldığı bir ilçe. Fabrikalarda AKP’nin oyu daha da yüksek. Ama seçimlerden önce çoğu işçi arkadaş evetin bu düzeyde çıkmayacağını bir düşüş olacağını tahmin ediyordu. Öyle de oldu, Ankara’da hayırın kazanması, Sincan’da ise evetin yüzde 65’te kalması akşama kadar konuşuldu.

Benim çalıştığım fabrikada önemli sayıda AKP’nin görevlisi, üyesi olarak çalışan işçi arkadaş var. Çoğunluk AKP seçmeni. Ülkü Ocaklarında çalışmış, gençliğinde gidip gelmiş, çeşitli görevler almış MHP’li işçiler de az değil. Çok az sayıda da CHP seçmeni bulunuyor. Referandumdan önce herkes kazanan, diğerlerini kızdıran, takılan tarafta olmak istiyordu. İlginçtir ki seçimden sonra hiç kimse neşeli değildi, karşıt görüşlü arkadaşlarına laf atıp takılan olamadı. AKP’nin üyesi/militanı olarak çalışan işçiler müthiş bir moral bozukluğu ve sessizlik içindeler. AKP seçmenleri hükümet ve Erdoğan’la kurdukları gönül bağının gücüne göre moralsizden, kendi kendisi ile alay eden bir ruh haline doğru çeşitleniyordu. Çoğu hayır oyu kullanan MHP’liler daha keyifli görünüyordu. Seçim sonuçlarına dair en sakin yorumlar bu arkadaşlardan geliyordu denebilir. Az sayıdaki CHP’li ise genellikle sohbetlerde kızgın ve fevri davrandılar.

ÇOK HATA YAPTI HÜKÜMET

Herkes ‘FETÖ’ operasyonları vs. gibi son dönem gelişmelerden dolayı evet cephesinin oy kaybetmesini bekliyordu ama yine de bu kadar büyük bir düşüş bütün fabrikaya sürpriz olmuş gibiydi. AKP’li işçiler seçimlerdeki şaibeden çok bu oy düşüşünü tartıştılar. Erdoğan’ı daha sıkı destekleyenler 3 büyük ili kaybetmiş olmaktan endişeliydi. “Ya hükümeti de kaybedersek” endişesini dile getirenler hemen soruyor “Başka bir parti gelirse ülke eski kötü günlerine döner, o zaman ne olacak?” Bu cenahta “Çok hata yaptı hükümet” diyen karamsarlar da var “Reis partinin başına geçince toparlar” diyen iyimserler de. Muhabbet bizim de yardımımızla derinleşirse yapılan “hataların” başında Rusya krizi, ‘FETÖ’, işçilere hiç zam vermemiş olmak ilk sıralarda sayılıyor. 

NE YAPTINIZ ETTİNİZ EVETİ AYARLADINIZ

MHP’li işçiler daha rahat ve neşeli. “Ben hayır verdim” diyenlerin sayısı seçimden önce hayır vereceğini söyleyenlerden çok. Bu arkadaşlar hemen şaibeleri dile getiriyorlar. Çoğu hükümetin hile yaptığında hemfikir. Bunlara göre oy kaybının daha büyük sebepleri var. Erdoğan’ın her şeyi kendisi için istediği ve milletin artık bıktığını söylüyorlar. Bir tanesinin sorusu çarpıcı “Erdoğan AKP’nin başında kalmaya devam ederse mi parti toparlanır yoksa emekli olursa mı toparlanır?” 

Çayda yemekte birbirine laf atanlar, takılanlar da yok değil tabii. Yemekte uzun masanın bir başından öbür başına arkadaşlarına takılanlar duyuluyor: “Oğlum ne yaptınız ettiniz eveti ayarladınız.” Bu alayların çoğu seçimlerdeki şaibe ile ilgili. “Başkan seçmen kağıdına da gerek yokmuş, evde gazete kağıdına adını yazana oy kullandırıyorlarmış” diyen de var “Fenerbahçe-Galatasaray maçı gibi referandum mu olur, seçim 1 farkla bitti” diyen de var. MHP’li bir işçi “Kürtler devleti bölecek diyorduk referandum böldü karpuz gibi” diyor.

ÖYLE ÇÖZÜLÜR MÜ? 

İkili sohbetlerde daha “derin” değerlendirmeler duyuyorsunuz. Kalabalıkta konuşamayanlar dar arkadaş çevrelerinde daha kolay konuşuyor. Bu sohbetlerin hepsinde olamıyorsunuz tabii, herkes samimi arkadaşlarının yanında konuşuyor. Ama genel olarak evetçiler de hayırcılar da önümüzdeki dönem için umutsuz denebilir. Azımsanmayacak ölçüde “Değişen bir şey olmayacak, Erdoğan istediği gibi yönetiyordu yine o yönetecek” değerlendirmesi var. Asıl umutsuzluk da biraz buradan kaynaklanıyor. Özellikle ekonomideki daralmayı kastederek “Düzelse seçimden önce düzelirdi. Zaten bütün her şeye sahiplerdi. Şimdi de değişen bir şey olmaz” diyor arkadaşlar. 

Fabrikanın çoğu Kürt sorununda savaş politikalarıyla çözüm fikirlerine ikna durumda. Konuştuğum arkadaşların neredeyse tamamı savaşarak çözümden yana ama bir yandan da herkes barış ve huzur istiyor. Gençler savaşarak bir çözüm sağlanabileceğine inanıyor. Daha eski işçiler konuşmaya “Bitirene kadar savaş” diye başlıyorlar ama “Öyle çözülür mü? Çözülse şimdiye kadar bitmez miydi?” soruları ile karşılaşınca susuyorlar. 

Uzun lafın kısası fabrikada kimse rahatlıkla referandumu kazandık diyemiyor. Sadece AKP’nin militanlarını çok sıkıştırırsanız kerhen “Kıl payı mıl payı, sonuçta biz kazandık” diyerek kaçıyorlar. Adaletsiz bir seçim yarışı olması çok gündem olmadı denebilir. Sorunca verilen cevaplara bakılırsa da arkadaşlar seçimin adil koşullarda yapılmadığına çok dikkat etmemiş, üzerinde durmamış gibi görünüyorlar. Hatta “Kardeş kabine girip elini tutan mı oldu, isteyen istediğine verdi” diyen de var. Hükümetin devletin baskıları deyince daha çok haksız yere kamuda açığa alınanlar akla geliyor, özellikle de polisler.

ÖNCEKİ HABER

Biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?

SONRAKİ HABER

Ecetem işçisi kadınların ücretleri aylardır verilmiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...