18 Nisan 2017 00:10

İzmir’de kültür aktörleri buluşuyor dayanışma ağı güçleniyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Akdeniz Akademisi’nin desteğiyle üç yıldır çalışmalarını sürdüren İzmir Kültür Pla+formu Girişimi, İzmirli kültür aktörlerini buluşturuyor; ortak sorunları aşmak adına yeni yollar bulmayı, dayanışma ağını güçlendirmeyi hedefliyor. İKPG’nin kurucu ekibinden 9 Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğretim üyesi Borga Kantürk ve editör, etkinlik tasarımcısı Sarp Keskiner ile buluştuk; tartışmalarla başlayıp somut adımlarla ilerleyen süreci konuştuk.

Çalışmalara haritalama, kayıt altına alma çabasıyla başlamanızın gerekçeleri nedir? 
Kantürk: Başlangıçta fark ettik ki İzmir’deki yerel kültür hareketleri ve oluşumlar kendilerini sürdürmeye çalışırken birbirlerini takip etmek ve bir envanter üzerinden geçmişi okumaktan yoksundu. En azından kayıt üretmeyi hedefleyen bu girişimle kültür aktörlerinin kısa, orta ve uzun vadede birbirini tanıyabileceği bir veri havuzu oluşturmayı amaçlayarak yola çıktık. Bağımsız tiyatrolar, yayıncılar, müzisyenler, güncel sanatçılar, ressamlar, sinemacılar, yazılımcılar, kolektifler ve inisiyatifler, aylık olarak düzenlediğimiz iletişim toplantılarında kendilerini tanıtarak diğer aktörlerle iletişim kurmaya başladı. Biz de bu toplantılar vasıtasıyla şehirdeki kültür sanat aktörlerini kayıt altına almaya giriştik. 

Keskiner: İlk yıl için önümüze koyduğumuz hedeflerden biri de yürüttüğümüz tüm çalışmaları, ortaya konan görüşleri ve forumları kamuya açık biçimde yaygınlaştırabilecek bir yayın üretmekti. Bugüne dek yüzü aşkın aktörle temasa geçtik, bu aktörleri birbiriyle temasa geçirmiş olduk. Bu çabaların somut çıktısı, net belgesi olarak tarif ettiğimiz Pla+form dergisinin altıncı sayısı, Mayıs 2017’de yayınlanacak. 

İletişim toplantıları ve forumlarda neler konuşuluyor?
Keskiner:
İletişim toplantılarıyla forumlar, aslında organik olarak birbirine bağlı. İletişim toplantıları farklı disiplinlerden ve alanlardan aktörleri bir araya getiriyorken geçen yıl düzenlemeye başladığımız forumlar, aynı veya komşu alanlardan gelen aktörlere açık şekilde yürüyor. Toplantılarda birbiriyle tanışanlar veya önceden tanışıyor olup birbiriyle yeterince temas etmemiş olan katılımcılar beraberce bir konu üzerine düşünüp somut fikirler, öneriler üretiyor. “İzmir'e atfedilmiş rehavet kavramını nasıl tarif edebilirz ve avantaja çevirebiliriz? “; “Kültürel aktivite bunca yoğunken ‘İzmir'de bir şey olmuyor’ algısının ortaya çıkış sebebi ne olabilir? Bu algıyı kalıcı olarak kırmak adına ne tür yöntemler izleyebiliriz?” gibi soruları ortaya atıp sergilemeler ve performanslar için yeni mekânlar üretmek, izleyici geliştirmek gibi konulara odaklanıyoruz. Forumlar ve iletişim toplantıları üzerinden, aktörler arasındaki yatay ilişkileri güçlendirmek, öncelikli amaçlarımızdan biri. 

“İzmir’de Müzik Üretimi”, “İzmir’de Sinema”, “Bağımsız Yayıncılık”, “Kültür İçin Mekân” gibi başlıklar taşıyan forumların kentin kültür hayatına ne tür katkılar sunduğunu düşünüyorsunuz?
Kantürk:
İzmirli kültür veya sanat üreticileri, genellikle kendi ürettiği mesafeler üzerinden diğer aktörlere, şehre ve dünyaya bakıyor. İzmir, görünürlük üzerine çok yeni kafa yormaya başlamış, şaşırtıcı biçimde kendi belleğini kurmak açısından kaydedilmeyi bugüne dek çok da kafaya takmamış bir şehir. Bu yüzden hep savunmada duruyor ve kendi mağduriyeti üzerinden bir dil geliştirme alışkanlığı kazanmış. Bu önemli bir handikap; İKPG’nin yürüttüğü çalışmalar, sözünü ettiğimiz ezberlerin ve alışkanlıkların kırılması adına çeşitli açılımlar sağlıyor. Diğer yandan, kültür ve sanat üretenler bu forumlarda kendilerine benzer durumdaki insanların ve yapıların işi nasıl kotardıklarını deneyimliyor ve deneyim dinlemeye alışıyor. 

Keskiner: Bilhassa forumların bireyleri ve yapıları örgütlenmeye teşvik ettiğine, ağı ve müşterek zeminleri gittikçe genişlettiğine tanık oluyoruz. Bu ivmeyle ortak çözümler yaratmaya dair son derece somut öneriler ortaya çıkıyor, temel sıkıntıları dayanışma üzerinden gidermeye yarayacak yeni platformlar tesis ediliyor. Müzisyenler, bar ve kulüplerden oluşan fasit daireyi konser mekânları icat ederek aşabileceğini gördü. Tiyatrocular, zaten Tiyatro Platformu altında örgütlenmiş vaziyette. Sinema Forumu bir platform girişimine öncülük ederken bu platformun İzmir’de kurulacak bir sinema ofisine ön ayak olmasına, sektörden belirli mecraların İzmir'e taşınması için somut adımların atılmasına ilişkin kararlarla nihayetlendi. Bağımsız Yayıncılık Forumu'nda fanzinciler, kendi dergilerini çıkaranlar, bağımsız yazar ve çizerler kolektif bir dağıtım ağının nasıl organize edilebileceğine dair karar muhtelif kararlar aldı ve aralarındaki farklılıkların adını koymak kaydıyla işi pozitif bir zemine taşımaya karar verdi. Biz mültecileri “yeni İzmirliler” olarak tanımlıyor, kabul ediyor ve benimsiyoruz. İzmir’de sanat üreticiliğinin neresindeler, ne yapıyorlar, onlarla direkt bir iletişim hattı kurabilir miyiz diyerek yola çıktık. Bu da küçük ama önemli bir adımdı. 

İzmir’de kültür sanat hayatı dendiğinde akla hep sahil şeridi geliyor. İKPG ve bileşenleri kentsel sınırlara nasıl bakıyor? 
Keskiner: ‘
Merkez’ kavramı, genelgeçer algıya göre sahil hattına tekabül ediyor; bu doğru. Oysa bizce ‘merkez’, bugün itibariyle ‘çeper’ olarak nitelendirilen bölgelerin bileşiminden oluşuyor. Sahil hattındaki sosyolojinin merkezin çeperi hâline dönüştüğü kanısında olduğumuz için meseleye farklı bakıyoruz. Uzunca bir süredir bizim merkez tayin ettiğimiz bölgelerde neler yapılabileceğine kafa yoruyor, yıllardır bu alanda çalışan kültür ve sanat aktörlerinin ürettiği deneyimlere görünürlük kazandırmaya çalışıyoruz. 

Kantürk: Çeper olarak nitelendirilen bölgelere tepeden inme bir şekilde ‘sanat götürmek’, İKPG’nin bakışına yakın düşmüyor. O bölgelerde yaşayan, üreten sanatçıları ve kültür üreticilerini de görebilmek, göstermek, işlere dahil etmek gerekiyor. 

“İzmir; İstanbul’a öykünerek endüstrileşmenin peşinde koşmak, sergileme ve performanslar için odak görevi görmek yerine yaratıcı sektörler ve kültür sektörü adına öncü bir üretim merkezi olabilir” şeklinde bir saptamanız var. Bunu biraz açar mısınız?
Kantürk:
Yaşam tarzı, rahatlığı ve dünyaya açıklığı itibariyle şehrin sanatçılar, tasarımcılar, yeni medyacılar için üretimi kendiliğinden teşvik eden bir ortam sunuyor olması, bu önermenin kilit noktası.   Örneğin 2000’lerin ikinci yarısında İstanbul’un yaşadığı endüstriyel fışkırmanın, etkinlik enflasyonun ve festivalizmin getirdiği yorgunluğu şimdilerde gayet net okuyoruz. İstanbul’un kültür sanat hayatı ve endüstrisi, inanılmaz bir tıkanmaya ve çöküşe tanık oluyor. İçine hapsolunan ruhsal iklim, hâtta can güvenliği üzerinden yaşanan endişe, sanatçıların üretimi düşünebilecekleri alanlar yaratmasını imkânsızlaştırıyor. Özel sektör kültürel üretime desteğini tamamen çekmiş vaziyette. İzmir henüz bu hengâmeyi yaşamadığı için farklı yolların denenebileceği korunaklı bir alan olarak yepyeni bir algının öznesi oluyor. Geriye göç bu yüzden hızlandı; yaratıcı sektörlerde çalışan, sanat üreten hatırı sayılır miktarda insan, yurtdışına yerleşemiyorsa İzmir’e göçüyor, dönüyor. Şehir bunu avantaja çevirebilir. Bu şehir hiçbir dönemde kültür sanata devasa paralar ayırmadığı için İzmirli sanatçılar ucuz yolla, bağımsız olarak faaliyetlerini sürdürmeye alışkın karakterler. Belki yeni gelenler, çöküş sonrası bunu deneyimliyor olacak. 

Yakın vadede hayata geçirmeyi planladığınız başka projeler var mı?
Kantürk:
Güncel Sanat Forumu, kültür üreticileri için düşündüğümüz Yaz Okulu projesinin altını doldurdu. Yaz Okulu için deneyim paylaşımını pekiştirecek atölyeleri, fikri altyapıya odaklanacak laboratuvar çalışmalarını, bizlere yol gösterecek modellerin ve stratejilerin tartışılacağı forumları içerecek bir model üzerine çalışıyoruz. İşin üretim ayağını, çıktı üretme kısmını çok önemsiyoruz. Yaz Okulu vasıtasıyla İzmir’deki kültür sanat üretiminin potansiyelini güçlendirecek stratejiler üretmek istiyoruz. Bu organizasyonun ilerleyen yıllarda Akdeniz’e yayılmasını amaçlıyoruz. 

Keskiner: İzmir için bir ilk teşkil eden Pla+form Haritalama Özel Sayısı’ndan da bahsedelim. On ilçeyi kapsayan Pla+form Haritalama Özel Sayısı, şehirde kültür sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan iki yüzü aşkın mekânı işaretliyor. İşaretlerken, mekânların hangi alanlarda faaliyet yürüttüğünü de belirtiyor. Web sitemiz henüz hazırlık aşamasında çünkü site hem dünden bugüne İKPG’nin yürüttüğü tüm çalışmaları hem de haritayı içeriyor olacak. Çalışmalarımızı tüm kapsamıyla dijital mecraya taşıyıp kamusal faydaya açmak gibi bir derdimiz var. Yayınların çok dilli olması, en büyük arzumuz. 

İKPG’ye katılmak isteyen İzmirli sanatçılar nasıl bir yol izlemeli? 
Keskiner:
İKPG, her türlü kararını açık çağrıyla alan, demokratik işleyişi her şeyin önüne koyan, tamamen sivil bir yapı. Hiyerarşi yok; gönüllülük esası üzerinden ilerliyor. Mutlaka bileşenlerine danışarak ilerliyor. Aramıza katılmak isteyen İzmirli kültür sanat aktörleri, bizimle Facebook grubumuz üzerinden temasa geçebilir. 

www.facebook.com/ikpgplatform
 

Evrensel'i Takip Et