17 Şubat 2011 20:11

Sendikalara ulaşmak neden bu kadar zor?

Bir süredir, işçi ve emekçilerin sorunlarını tartıştığı kurultaylar ve konferanslar örgütlenmekte. Örgütlü ve örgütsüz işçilerin bir araya gelip sendikaların içinde bulunduğu durum, sendikal bürokrasiyi aşmanın yolları, sendikalaşma konularında yürüttükleri tartışmalar, işçi ha

Sendikalara ulaşmak neden bu kadar zor?
Paylaş
Beyza Metin / Neslihan Karyemez

Bir süredir, işçi ve emekçilerin sorunlarını tartıştığı kurultaylar ve konferanslar örgütlenmekte. Örgütlü ve örgütsüz işçilerin bir araya gelip sendikaların içinde bulunduğu durum, sendikal bürokrasiyi aşmanın yolları, sendikalaşma konularında yürüttükleri tartışmalar, işçi hareketi açısından oldukça önemli veriler sunuyor. İstanbul’da Kıraç, Topkapı, İkitelli ile Anadolu Yakası’nda kurultaylar yapıldı, Mecidiyeköy kurultayı için de çalışmalar başladı. Kağıthane, Beyoğlu ve Sarıyer ilçelerini kapsayacak kurultay, sendikalı, sendikasız hatta sigortasız işçileri bir araya getirmeyi amaçlıyor.
Bir yanda 44 günlük grev ile son yılların en önemli direnişlerinden birini sergilemiş Telekom işçileri, bir yanda sigorta hakkından bile mahrum çalışan Çağlayan işçileri aynı kurultayda buluşacak. Talepleri elbette farklı olacak, ama sorunların çözümü için ortak çalışmanın zorunluluğu bilinciyle çalışmayı birlikte örecekler. Çağlayan tekstil işçileri de kurultay için bir alt komite oluşturdular, sorun ve taleplerini belirleyip çalışmalarına başladılar.
Çağlayan küçük ve orta çaplı tekstil atölyelerinin yoğun olarak bulunduğu şu an yanı başında Avrupa’nın en büyük Adalet Sarayı’nın yükselmesine rağmen kapitalizmin adaletsizliğinin en açık şekilde yaşandığı bölgelerden birisi. Değil sendika, sigorta bile hayal. Çoğu memleketlerinden göçmek zorunda kalan çocuk yaşta Kürt işçiler, fazla mesainin ne demek olduğunu 7-8 ay sonra öğreniyor. Sonrasında ise mesai ücretini alsa da sigortasız ve güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyorlar.
Çağlayan’da çalışan işçiler böyle bir kurultaydan ne bekler, sendika denince ne gelir aklına? İki kadın işçinin, Gülnaz ve Melek’in ağzından aktaracağız sizlere.
Sendika
ne demek bilmiyorum
Melek ile yemek arasında buluşuyoruz. Yeni bir işe girdiği için fazla vakti yok. Zaten en çok dert yandığı şey düzenli bir işi olmaması. Neredeyse ayda bir iş değiştirmek zorunda kalıyor. Bunun nedenini sigortasız çalışmasına ve kadın olmasına bağlıyor. “Kadın işçi olmak zor, ben bir genç kızım, her yerde çalışamıyorum. Bir işyerine girdiğinde parası iyi oluyor ama ortam iyi olmuyor. İşçilerden ve patrondan tacize uğrayabiliyoruz. Bu yüzden sürekli olarak bir yerde çalışamıyorum” diyor.
İşçilerin toplanabileceği bir yer istiyor Melek; “Sendika ne demek bilmiyorum ama işçilere çok haksızlık yapılıyor, bunun için bir şeyler yapmak lazım. Toplanabileceğimiz bir yer olmalı, hem haklarımızı öğreniriz, hem birlik oluruz. Öyle bir şey olmalı ki, ben sorun yaşadığımda işçi arkadaşım beni sahiplenmeli.”
Sendika hakkında biraz sohbet ettikten sonra ise “Belki sigortalı olabilirim ama sendikalı olabileceğime inanmıyorum” diyor.
Sendikalar sigortasız işçilere bir kolunu ayırmalı
Gülnaz, Çağlayan Kurultay Komitesi üyesi. Kurultaydan çok şey bekliyor: “Komitemiz işçileri bilgilendirmeli, sigortayı, haklarını, mesailerini anlatmalıyız. İşçi kurultayının işçilere umut olması için çalışmalıyız. İşçilerin güvenini kazanmalıyız.” Gülnaz bir yandan sendikaların Çağlayan’daki çalışma koşullarını bilmediklerini düşünüyor, “bilseler gelirler” diyor. Bir yandan da yanı başlarındaki insanlık dışı çalışma düzenine rağmen Çağlayan’a uğramayan sendikacılara kızıyor. “Biz sendikalı olmayabiliriz ama sendikalar işçi hakkını aramak için kurulmuşsa sendikaların buraya gelmesi lazım. Sendikalar neden sadece sigortalıların yanına gidiyorlar. Sendikalar ayrım yapıyor o zaman. Bilmiyoruz ki haklarımızı. Haberim olmazsa sürekli haksızlığa uğrayacağım. Çağlayan işçilerinin yüzde 90’ı sigortasız, sendikaların sigortasız işçilere de bir kolunu ayırması gerekiyor” diyerek, önemli bir soruna işaret ediyor.
İşçilerin bir yeri olmalı
Kurultayın bir ilk adım olacağını düşünüyor Gülnaz ve taleplerini şöyle dillendiriyor: “Biz işçilerin toplandıkları bir yer istiyoruz, ‘İşçi Dayanışma Evi’ olur ‘İşçi Derneği’ olur, bunu istiyoruz sendikalardan, ama sadece yeri verip ne yaparsanız yapın demesinler. Çağlayan’da ücretleri belirleyebiliriz. Biz zorda kalan başka işçilere onlar da bize destek olmalı. Mesela Çağlayan işçilerinin de sendikalarda temsiliyeti olmalı. Sendikalarda aidat denen bir şey var, gerekirse bizde de olmalı. Bizlere haklarımızı anlatmalılar, sosyal etkinlikler olmalı, film izlemeliyiz.”
Sendikalı olmanın ne kadar güzel bir şey olduğunu bildiğini ama yine de değil sendikalı olmak, sigortasız çalışmak zorunda kaldığını belirten Gülnaz, sendikanın kendisi için ne ifade ettiğini “bir hemşirenin, bir öğretmenin, bir işçinin birbirini tutması olmalı sendika” sözleriyle anlatıyor. “Sendikalı işyerinde çalışanlarla Çağlayan’da çalışanlar arasında dağlar kadar fark var. Biz de isteriz insan gibi, düzgün bir işte çalışmayı ama mecburuz” diyen Gülnaz, “Ben bir işçiyim sendikaya ulaşmak için neden bu kadar çok uğraşmam gerekiyor?​” diye soruyor.

ÖNCEKİ HABER

Korunmada en etkili yol: aşı

SONRAKİ HABER

Mısır’ın kadın işçileri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...